Başta Amerika olmak üzere oldum olası yurdışındaki müzik basınını takip etmeye çalışırım. İlk günden beri dikkatimi çeken en belirgin konu hangi tarzda çalarsa çalsın müzisyenlerin aynı `müzik apartmanında` yaşadıklarının farkında olmalarıydı, yani, demek istediğim, orada devasa bir müzik sektörü var bu sektör caz da dahil pek çok farklı tarzda sayısız müzisyeni barındırıyor ve hepsinin temel amacı `iyi müzik` yapmak. Üstelik bu, yeni bir kavram da değil, uzun yıllar önce cazın kurucu babalarından Duke Ellington `sadece iyi ve kötü müzik vardır` demişti. Bu konuda unutamadığım bir fotoğraf karesi var aklımda; muhtemelen büyük bir ödül töreni, artık iyice yaşlanmış Dave Brubeck geniş ve rahat bir koltuğa kurulmuş, yanıbaşında Sting`den Bono`ya, Ringo Starr`dan Rod Steward`a büyük pop ve rock ikonları adeta Brubeck`in çocuklarıymışcasına neşeyle çevresinde toplanmış hayranlıkla ustayı dinliyordu.
Kenan Doğulu`nun yeni albümü "İhtimaller"in sanatçının bundan önce yayınlanan albümlerinden farklı bir çalışma olacağını, sanatçının yirmi yılı aşan kariyerinde öne çıkan kimi hitlerini caz altyapısıyla yeniden düzenleyeceğini biliyordum. Bunu, hem orkestrada yeralan müzisyen arkadaşlarımdan hem de sektörün içinden duymuştum. Dün akşam Kenan Doğulu`nun yeni albümü "İhtimaller" konserine sevgili dostum Ozan Musluoğlu`nun davetlisi olarak gitmek üzere yola çıktığımda aklımdaki tek soru `eğer, kırk yıllık caz dinleyicisi olan ben Kenan Doğulu`nun yerinde olsam ve beni ben yapan bu önemli hitleri caz altyapısıyla yeniden düzenlemek istesem nasıl davranırdım` sorusuydu. Konseri izlemeye başlayınca anladım ki bu artistik bir tercih, müzikal bir karar olmaktan öte hayallerimle gerçeklerim arasında kurmak zorunda olduğum bir aritmetik dengedir ve sonra karar verdim, ben de olsaydım muhtemelen dün akşam dinlediğim gibi bir müzik yapardım.
Bu nedenle, öncelikle Kenan Doğulu`yu içinde riskler barındıran bu kararı almasındaki cesaretinden ötürü kutlamak lazım. Ayrıca, cazla duygusal temas kurmaktan çekinmeyecek pop starlarının önünü açması da muhtemel. Dün gece, konseri heyecanla dinleyen Şebnem Ferah bu temasın yeni ismi olabilir mi acaba? Mesela? Bu sayede Türkiye`de müzisyenler arası kompartıman farkı da yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlayabilir mi? Kimbilir, ilk adımlardan biri diyelim...
Sayısız risk derken çok kısa değinmeli, öncelikle, dün gece dinlediğimiz müzikler zamanında pop hitleri olarak bestelenmiş şarkılardı, yani, hiçbiri caz parçası değildi, sadece caz altyapısıyla yeniden düzenlenmişlerdi ve dahası, dün gece Açıkhavayı dolduran binlerce insan aslında bir caz konserine değil, onlar bir Kenan Doğulu konserine gelmişti, bu çok önemli, Kenan onlara kendi müziğini yeni bir biçimde sunuyordu ve dün gece izleyici Kenan`ın bu duygusunu kabullendi, benimsedi ve moda tabirle `satın aldı`.
Kuşkusuz Kenan Doğulu`nun bu konudaki en önemli silahı arkasına aldığı müzisyenler olmuş. Trompette Şenova Ülker, trombonda Bulut Gülen ve tenor ile soprano saksofonda Engin Recepoğulları, davullarda Ferit Odman ve Mehmet İkiz (ki İkiz bu proje için Stockholm`den gelmiş), basta Ozan Musluoğlu, piyano ve Fender Rhodes`da değişmeli çalan Ercüment Orkut ile Can Çankaya -ki konserde dinlediğimiz tüm parçaların düzenlemeleri Orkut ve Çankaya imzalı idi- özellikle konserin ilk bölümündeki soundun sahipleriydi. Konserde çift davul farkını ilk "Gelinim" şarkısında net hissettik ama esas sürpriz "Yazmışsa Bozmak Olmaz"da saklıymış. Bunun gibi, mesela, "Baş Harfi Ben"de Engin Recepoğulları`nın soprano saksofon solosu, hangi parçalar olduğunu not almamışım ama iki parçada Bulut Gülen`in trombonu, "Sımsıkı Sıkı Sıkı"nın temposundaki kreşendo, "Can Bebeğim"de Can Çankaya`nın piyano solosu ilk bölümün öne çıkan anlarıydı.
Konserin ikinci bölümü `unplugged` şarkılarla gitar & bas başladı. Genç sevgililerin sürpriz evlilik teklifi anı, uzaktan yanlış görmediysem Jozi Levi`nin latin perküsyon grubunun sahneye gelmesiyle latin & sambaya dönen ritmler, şarkıların izleyicinin daha bildik hallerine geri dönüşüyle herkesin ayağa fırlaması bir anda konseri adeta bir samba partisine döndürdü.
Barkoya yansıyan Twitter mesajlarında dikkatimi çeken biri oldu; "Ülkece caz sevebilme ihtimali", bunu hemen not aldım. Dün geceki konser cazla belki de ilk kez tanışan binlerce genç insan için iyi bir başlangıç olmamış mıdır? Son cümle ise bir cazkolik olarak şöyle olsun; "Sevgili Kenan Doğulu, böyle bir kadro bulmuşken caza biraz daha yüklen, korkma, bu yol doğru yol, dün gece ben bunu herkeste gördüm..."
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 26 Haziran 2016, Pazar
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.