Türkiye’de Enstrüman Çalan Kadın Caz Müzisyenleri: Toplumsal Cinsiyet Söyleşileri 5, Kontrbasçı Esra Kayıkçı

Türkiye’de Enstrüman Çalan Kadın Caz Müzisyenleri: Toplumsal Cinsiyet Söyleşileri 5, Kontrbasçı Esra Kayıkçı

Caz sahnesinde enstrüman çalan kadın müzisyenlerin sayıca azınlıkta olmalarının sebeplerine duyduğum merak, yüksek lisans tezimin çıkış noktası oldu ve bu doğrultuda toplumsal cinsiyet bağlamındaki soru(n)ları araştırmak üzere Türkiye’de enstrüman çalan kadın caz müzisyenleri ile görüşmeler yaptım. Çalışmaya dâhil olan kadın caz müzisyenlerinin hepsi, değerli deneyimlerini ve hislerini benimle tüm samimiyetleriyle paylaştı, bunun için minnettarım. Çok severek ve heyecanla yaptığım çalışmamdaki söyleşileri seri şeklinde Cazkolik’te paylaşıyor olmaktan da çok mutluyum.

 

Bir önceki söyleşi, tez çalışmasına göre ikinci kuşağın* tek üyesi piyanist/besteci/şarkıcı Selen Gülün ile idi. Serinin bu hafta paylaştığımız söyleşisinde üçüncü kuşağın ilk üyesi kontrbasçı, besteci ve şarkıcı Esra Kayıkçı yer alıyor. Bir sonraki söyleşi ise yine üçüncü kuşaktan basgitarist Ceyda Köybaşıoğlu ile olacak.

 

Deniz İlbi

 


 

Özellikle son zamanlarda kadın müzisyenlerin desteklendiğini düşünüyorum

 

 

Deniz İlbi: Kaç senedir caz müzisyenliği yapıyorsunuz? Ortalama ne sıklıkta konser veriyor, albüm çıkarıyor, beste yapıyorsunuz?

 

Esra Kayıkçı: Üniversitedeyken birkaç grupta basgitar çaldım, şarkı söyledim. Her yıl gerçekleşen üniversite şenliklerinde sahne alma şansım oldu. 2009’dan beri de caz söylüyorum; ama albüm yapmak bir müzisyenin hayatında önemli bir basamak oluyor. Dolayısıyla profesyonel yaşamım, 2016 yılında ilk albümüm “Bozgun Hatıra”yı yayımladıktan sonra başladı. Ortalama, haftada iki üç gün sahne alma şansım oluyor; bazen bu sayı artabiliyor.

 

 

 

Albüm yapmak önemli bir basamak oluyor

 

 

Deniz İlbi: Müziğe ve enstrümanınıza ne zaman ve nasıl yöneldiniz? 

 

Esra Kayıkçı: Küçük yaşlardan beri şarkı söylüyorum. 8 yaşlarındayken eve alınan org/klavye ile dinlediğim şarkıları çalmaya, müzikle daha çok vakit geçirmeye başladım. Ortaokulda bir dönem dersler de aldım. 16 yaşında, liseyi bitirdikten sonra “Ben gitar çalacağım!” dedim ve tüm zamanımı gitar çalmaya ayırdım.

 

Deniz İlbi: 16 yaşınıza kadar klavyeye devam ettiniz mi?

 

Esra Kayıkçı: Aslında liseyi bitirdikten sonra daha disiplinli bir şekilde enstrüman çalışmaya fırsatım oldu. Flamenko gitar eğitimi aldım. Günde bazen yedi sekiz saat elimden hiç bırakmıyordum gitarı. Üniversiteye başladığımda da basgitar çalmaya başladım. Bir taraftan da Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde okuyordum, yazın da Allianoi kazısında çalışıyordum. Üniversite döneminde müzikle ilgilensem de arkeoloji biraz daha ön plandaydı. Bergama’da yer alan Allianoi Antik Sağlık Merkezi’nde dört yıl boyunca her yaz kazı çalışmalarına katıldım.  Maalesef Allianoi sular altında kaldı. 2008’de Allianoi için, sular altında kalmasın diye birçok şair şiir yazdı, sanatçılar destek oldular. Ben de sözleri Nilay Yılmaz’a ait “Su Perisi Şarkısı” adında bir şiiri besteledim ve “Allianoi’ye Mektuplar” adlı kitapta yayımlandı. O şarkıyı tekrar düzenleyip duyurmak istiyorum aslında...

 

 

 

Ailem müzisyen olmamdan korkuyordu

 

 

Deniz İlbi: Gitara yönelmeye kendiniz mi karar verdiniz?

 

Esra Kayıkçı: Gitar çalmayı ben istedim. Ailemde müzisyen ya da müzikle ilgilenen kimse yoktu. Aslında müzisyen olmamdan da korkuyorlardı. Bu yüzden gitar çalmamı, özellikle de barlarda çalmamı istemediler. Gitar çalmayı çok istediğim için bir şekilde onları ikna etmeyi başardım. Bunu daha önce kimseyle paylaşmadım ama şimdi anlatmak istiyorum. Dedem, müzikle uğraşmamı hiç istemedi. O yüzden elimde gitar varken çekinerek onun yanından geçiyordum. Bu süreç yıllarca devam etti ta ki dedem hastalanıncaya kadar. Hastalandığında sert, otoriter tavrı yerini şefkate ve sevgiye bıraktı. Hayatımda mutlulukla hatırladığım anlardan biri de dedem vefat etmeden önce kendisine gitar çalıp şarkı söylemiş olmamdır.

 

Deniz İlbi: Cinsiyetinizin enstrüman seçiminize herhangi bir etkisi oldu mu?

 

Esra Kayıkçı: Olmadı. Bas sesleri çok sevdiğimi fark ettiğim için bas gitara yöneldim.

 

Deniz İlbi: Peki, kontrbasa nasıl yöneldiniz?

 

Esra Kayıkçı: 2007-2008 yıllarına kadar aslında dinlediğim müzik türleri arasında caz önemli bir yer tutmuyordu. Dört yıl boyunca Edirne’de okuduğum ve yazları da Bergama’da olduğum için İstanbul’da bir kulüpte veya bir mekânda caz dinleme şansım pek yoktu. İstanbul’a döndükten sonra burada yaşayan caz müzisyenlerini fark ettim ve bu benim çok hoşuma gitti. İlk fırsatta onların konserlerine gittim ve kontrbasın tınısını bir konser ortamında duyunca çok etkilendim. O zaman kontrbas çalmaya karar verdim.

 

Deniz İlbi: Bas gitar geçmişinizin de etkisi olmuştur?

 

Esra Kayıkçı: Evet. Her ne kadar akort düzeneği aynı olsa da ikisi çok farklı enstrümanlar. Birisi yaylı diğeri telli bir enstrüman. 2010 sonbaharında Tekin Okcebe ile birlikte kontrbas çalışmaya başladım. Bir süre çalıştıktan sonra derslere devam edemedim. Daha sonra Bahçeşehir Üniversitesi Caz Yüksek Lisans Programı’na başladım ve Kağan Yıldız’la kontrbas çalıştım. Oraya başlamadan önce de eşim Hakan Kamalı’yla birlikte caz teorisi ve walking bass çalıştık. Benim için çok özel olan, neredeyse üç yıl boyunca kendisinden çok şey öğrendiğim değerli caz müzisyeni Emin Fındıkoğlu’yla çalışma şansım oldu.  Hâlâ da bu üç hocama ara ara gidiyorum; çünkü öğrenecek gerçekten çok şey var.

 

 

 

Vokalist olarak kendi özgün tınınızı yakalayabilmek zaman alabiliyor

 

 

Deniz İlbi: Şarkıcılık kariyerinizin süreci nasıl gelişti? Vokal ile kontrbasın kesişimi nasıl oldu?

 

Esra Kayıkçı: Çok uzun zamandan beri şarkı söylüyorum ve caz söylemeye karar verdiğimde önce Elif Çağlar Muslu ile çalıştım, kendisinin hayatımda çok özel bir yeri vardır. Daha sonra hâlâ ara ara derslere devam ettiğim ve desteğini her zaman hissettiğim biricik öğretmenim Randy Esen ile çalışma şansım oldu. Kontrbas çalmaya karar verdiğimde aynı anda vokal de yapabilirim diye düşündüm; çünkü uzun zamandır gitar çalıp şarkı söylüyorum. Tabii ki bu süreç çok daha zor oldu. Kontrbas çalarak ritme daha hâkim olduğumu hissediyorum ve bu durum şarkı söyleyişimi de kesinlikle destekledi. Vokalde bir şarkıyı dinleyerek öğrenebiliyorsunuz ama enstrümanda teknik olarak bir seviyeye gelmeniz, bir cümle söyleyebilmeniz için biraz zaman gerekiyor. Ama vokalist olarak da kendi özgün tınınızı yakalayabilmek zaman alabiliyor. Hem vokale hem kontrbasa ayrı zaman ayırmak gerekiyor.

 

 

 

Öncelikle hedefim, kendi şarkılarımı yapmak, kendi müziğimi üretmek

 

 

Deniz İlbi: Birinden birine ağırlık vermek istiyor musunuz?

 

Esra Kayıkçı: Benim öncelikle hedefim, kendi şarkılarımı yapmak, kendi müziğimi üretmek. Bunun yanında kontrbasçı olarak da kariyerime devam etmek, kendimi geliştirmek istiyorum. Nail Yavuzoğlu şefliğinde CRR Caz Orkestrası’nda kontrbas çalmaya başladım ve çok mutluyum.

 

Deniz İlbi: Caz müziği kariyerine ne zaman/nasıl karar verdiniz?

 

Esra Kayıkçı: Şöyle oluyor aslında, hepimizin hayatında olmuştur; bir şey ilgimizi çekiyor, herhangi bir konu ve onu düşünmeden edememeye başlıyoruz, sürekli onu çalışıyoruz, ister istemez bizim bir parçamız haline geliyor. O zaman karar vermiyoruz belki, süreç içinde evriliyor bazı şeyler ama o kadar güçlü bir istek oluyor ki o içimizde, zaten onunla birlikte devam etmiş oluyoruz.

 

Deniz İlbi: Caza yönelirken cinsiyetinizin dezavantaj olacağını düşündünüz mü? Ya da caz müzisyenliğinde, kadın olmanın size herhangi bir avantaj kazandırdığını düşünüyor musunuz?

 

Esra Kayıkçı: Son dört yıldır sahnede aktif yer alan bir müzisyen olarak kadın müzisyen olmanın bir avantajını ya da dezavantajını yaşamadım. Ama genel olarak, özellikle son zamanlarda kadın müzisyenlerin desteklendiğini düşünüyorum.

 

 

 

İşinizi iyi yapıyorsanız, bir şekilde fark ediliyorsunuz

 

 

Deniz İlbi: Peki, caz dünyasında yer edinme süreciniz nasıl gelişti?

 

Esra Kayıkçı: Caz dünyasında yer edinme sürecim yine ilk albümümün çıkmasıyla oldu. Daha sonra Bahçeşehir Üniversitesi Caz Yüksek Lisans Programı’nda geçirdiğim neredeyse üç yıl boyunca daha çok müzisyenle tanışma ve çalma şansım oldu. Ayrıca fırsat buldukça konserleri, gig’leri takip eden, başkalarının müziğini de dinleyen bir müzisyenseniz, diğer müzisyenlerle ilişkileriniz kuvvetleniyor ve daha çok paylaşım olabiliyor. Çok sevdiğim, değerli piyanist Ayşe Tütüncü ile aynı sahneyi paylaşmak da bu şekilde oldu. Onunla yıllardır çalmak istiyordum ve her gördüğümde bunu dile getiriyordum ve bir gün “Benimle çalar mısın?” dediğinde, “Tabii ki çalarım.” dedim, çok mutlu oldum. Belki albümü olan bir müzisyen olmanın da faydası olabilir; hem vokal olarak hem şarkı yazarı olarak... Kontrbas tabii ki hâlâ gelişme aşamasında benim için; ama diğer şeyleri yapmış olmamla bütünleşiyor olabilir. İşinizi iyi yapıyorsanız, aslında bir şekilde fark ediliyorsunuz.

 

Deniz İlbi: Caz dünyası sizce erkek egemen bir alan mı? Eğer öyle düşünüyorsanız, bu durum üretkenliğinizi veya şevkinizi etkiliyor mu?

 

Esra Kayıkçı: Evet, erkek egemenliği var... Ama onu böyle şiddetli veya negatif anlamda hissettiğim bir durum olmadı.

 

Deniz İlbi: Kompozisyon ve/veya doğaçlamanın erkeklere atfedildiğini düşünüyor musunuz?

 

Esra Kayıkçı: Yok, düşünmüyorum. Çünkü yaratıcılık dediğimiz şey herkesin içinde olan bir şey ama ona ulaşmak için de gereken belli şeyler var; temel bazı çalışmaları yapmak, enstrümanınıza hâkimiyetinizi arttırmak, ondan sonra o alanda rahatlıkla dolaşabilmek... Özellikle caz müziğinde doğaçlama için öncelikle hâkimiyet ve teknik çok önemli. Ona duygu da katıyorsanız, işte o doğaçlama müthiş oluyor. Sizden o melodinin çıkmasına izin veriyorsunuz sanki, bir araç oluyorsunuz. Ama öncelikle bahsettiğim aşamalar var diye düşünüyorum.

 

 

 

Kontrbası taşırken zorlanabiliyorum ama bu, çalma isteğime engel olmuyor

 

 

Deniz İlbi: Caz müziğinde kadınlara atfedilen rollere dair görüşleriniz neler?

 

Esra Kayıkçı: Caz müziğinde kadınlara atfedilen roller olduğunu düşünmüyorum. Bir müzisyen ne isterse onu yapabilir; şarkı da söyleyebilir, enstrüman da çalabilir. Basgitar çalmak istediğimde bir kadına uygun olmadığını düşünen insanlar vardı yaşadığım çevrede. Evet, bazı enstrümanlar fiziksel olarak kadınlar için çok kolay değil. Ben de kontrbası taşırken zorlanabiliyorum ama bu çalma isteğime engel olmuyor.

 

Deniz İlbi: İzleyici tarafından nasıl tepkilerle karşılaşıyorsunuz kontrbas çalmanızla ilgili?

 

Esra Kayıkçı: Seyirci bu durumu ilgiyle karşılıyor ve bu da beni motive ediyor.

 

Deniz İlbi: Kontrbas çalan bir kadının standart dışı olması sizin görünürlük oranınızı arttırmış olabilir mi?

 

Esra Kayıkçı: Mutlaka arttırmıştır, çünkü alışkın olunan şeylerden farklı bir şey yaptığınızda dikkat çekersiniz. Günümüzde görünür olmak için sosyal medyayı yoğun bir şekilde kullanmak gerekiyor ama bu aynı zamanda biraz yıpratan bir şey de oluyor.

 

 

Deniz İlbi: Ailevi/özel yaşamınız caz kariyerinizi herhangi bir şekilde etkiliyor mu?

 

Esra Kayıkçı: Aslında evlendikten sonra, eşim de müzisyen olduğu için çok daha rahat bu müziği icra edebilmeye başladım. O başka bir meslekten olsaydı, sonuçta haftanın birkaç günü, akşam ben evde olmayacaktım, böyle bir gerçek var. Aynı meslekten olmak ve birlikte çalıyor olmak çok büyük avantaj. Ailemle yaşarken geç gelmeler vs. biraz daha problem oluyordu.

 

Deniz İlbi: Peki, caz müziği konserlerinin genellikle gece vakitlerde, içkili ortamlarda gerçekleşmesi kadın müzisyenler için bir sorun teşkil ediyor olabilir mi? Bu konuyla ilgili sizin deneyimleriniz, görüşleriniz nelerdir?

 

Esra Kayıkçı: Başka tür bir müzik olsa belki “Olabilir.” derdim, her ne kadar yaşamamış olsam da. Ama caz müziğinde öyle bir şey olmuyor. Çalınan yerler çok daha nezih ve izlemeye gelen kişiler, bu müziği dinleyenler genellikle müzisyene saygı duyan kişiler. Gece dönüşlerde de herhangi bir sorun olduğunu düşünmüyorum çünkü bir caz kulübünde müzik çok geç bitmiyor.

 

Deniz İlbi: Sadece caz müzisyenliğiyle geçinebiliyor musunuz?

 

Esra Kayıkçı: Eşimin de müzisyen olması, ikimizin birlikte çalışıyor olması geçinmemizi kolaylaştırıyor.  Evet, sevdiğim müziği yaparak geçinebiliyorum.

 

Deniz İlbi: Dünyadaki meslektaşlarınızla karşılaştırırsanız Türkiye’deki kadın caz müzisyenliği sürecini nasıl değerlendirirsiniz?

 

Esra Kayıkçı: Dünyada bu eğitimin verildiği çok fazla caz okulu var. Mutluluk verici ki burada da son yıllarda caz eğitiminin verildiği bölümler açıldı. Bundan sonra çok daha farklı olacaktır.

 

Deniz İlbi
Mart 2019

 

Cazkolik.com / 18 Ocak 2021, Pazartesi

 

Not: Bu söyleşi, Deniz İlbi’nin, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü’nde Doç. Dr. Esra Karaol danışmanlığındaki “Türkiye’de Enstrüman Çalan Kadın Caz Müzisyenlerinin Toplumsal Cinsiyet Bağlamında İncelenmesi” başlıklı tez çalışması için yapılmıştır. 

 

* Notta künyesi verilen yüksek lisans tezi kapsamında yapılan kuşak çalışması için bk. s. 36/51.

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Deniz İlbi

Müzikoloji yüksek lisansı mezunu Deniz İlbi Porto Üniversitesi’nde doktora yapıyor, toplumsal cinsiyet ve caz üzerine akademik çalışmalarını sürdürüyor.

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Ali Murat Erkorkmaz
    18 Ocak 2021 Pazartesi 09:42

    Popüler kültürün egemen olduğu bir ortamda böyle güzel bir çalışmayı gerçekleştirdiği için Deniz İlbi'yi kutluyorum. Caz gibi yaratıcılığın en üst düzeyini gerektiren bir sanat dalında kadınların çok daha yaratıcı ve başarılı olacaklarına inanıyorum.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.