Yaşadığımız dünyadan ve ülkemizden artan şikayetlerimiz bir yana, güzel şeyler de olmuyor değil. Hayattan tad aldığımızı hissettiğimiz bu anların kıymetini bilmekte fayda var, tıpkı geçen gece Zorlu PSM'de izlediğimiz piyanist Tony Ann konseri gibi.
Fotoğraf: Tuba Özsezen
Minimalizmin zarafeti ile duygusal yoğunluğu birleştiren piyanist ve sosyal medya fenomeni Tony Ann dinleyicilerine yalnızca bir konser değil, çok katmanlı bir deneyim yaşattı
Ann'in Zorlu PSM konseri klasik piyano konserlerinden öte bir 'ritüel' gibiydi. Son dönem minimalist sanatçıların çoğu konserlerinde akustik seslerin yanında multivisual şovu müzikle içiçe geçirerek toplam bir dinleyici etkileşimine dönüştürmeyi seviyor. Tony Ann de bu isimlerden biri.
Fotoğraf: Zorlu PSM
Sahne tasarımı, sanki dünyanın bizzat kendisi bir enstrümana dönüşmüş gibiydi: yüksek dağlar arasında gezegenimsi bir zemin, saat formunda konumlandırılmış bir piyano ve bu zamansal çemberin içinde salınan ışık/sis bulutu.
Tony Ann konserinin sunumunda logolar ve grafikler özenle tasarlamış, hatta, konser sonu perdede beliren künye dahi titizlikle düşünülmüş.
Fotoğraf: Tuba Özsezen
Tony Ann hayran kitlesinin ismi var: Anngels (çift n'ye dikkat!)
Konser boyunca Ann’in elleri, arpejlerle devinen bir rüzgâr gibi piyano tuşlarında süzülüyordu. Teknik olarak “berrak” denebilecek kadar temiz ama tematik olarak da derinlikli dokunuşları, izleyicide hem hayranlık hem içe dönüklük uyandırıyordu. Kulaklık ve metronom kullanımı içsel zaman çizelgesine bağlılığını gösterirken, aynı zamanda, bilim insanı titizliğinde çalıştığını da imâ ediyordu. Reji kamerasıyla dik açıyla üstten yansıtılan klavye görüntüleri ise bu dokunuşların ne kadar bilinçli ve bedensel olduğunu izleyiciye hatırlatıyordu.
Sanatçının yeni albüm konsepti konserin duygusal merkezini oluşturuyor: 12 burç üzerine yazılmış parçalar
İzlediğimiz performansta sanatçı Balık ve Boğa burçlarına odaklandı. Balık’ın rüyamsı, sezgisel dünyası ile Boğa’nın sabit, topraklı estetiği; müzik aracılığıyla birbirine değen iki arketip gibi sunuldu. Her burç, yalnızca armonik yapı açısından değil, ritim, renk ve ışık kullanımıyla da temsil edilmişti.
Fotoğraf: Zorlu PSM
Cover’lar konserin referans noktalarını oluşturuyor
Hans Zimmer’in “Interstellar” yorumu ve bir 80’ler hiti “The Final Countdown” zaman ve evren temalarına hizmet ediyordu. Bu bölümler, konseri sıradan bir müzik etkinliğinden çıkarıp adeta bir TED Talk ya da bir Apple sunumu kıvamına taşıdı - sade, estetik ancak içeriğiyle güçlü.
Tony Ann sahnede sadece bir müzisyen değil, bir anlatıcı, bir düşünür gibi
En meşhur parçası Ikarus’da ise hep birlikte güneşe yükseldik. Performansın genelinde Avicii’nin armonik zekâ dolu pop prodüksiyonlarını andıran bir yapı dikkat çekiciyordu. Modern ritimlerle klasik müziğin ruhanî yapısını bir araya getiren bu tarz, dinleyiciye hem ânı hem sonsuzluğu aynı anda hissettirecek bir alan açıyordu.
Fotoğraf: Tuba Özsezen
Tony Ann’in müziği, zamanın içinden geçerken durup etrafımıza bakmamızı sağlayan bir hatırlatıcı gibiydi
Hem bu anın güzelliği, hem de evrensel bir düzenin içinde kaybolmanın huzuru.
Konserin karşı salonunda Cem Yılmaz gösterisi olmasına rağmen koltuklar doluydu. Çin kökenli Kanadalı sanatçı Uzakdoğu insanında gözlenen bir mükemmeliyetçilik ve güzellik anlayışına sahip. Sound olarak sanatçının benzeştiği minimalist tarz olarak Chilly Gonzales ve Ludovico Einaudi gibi isimleri de hatırlayabiliriz.
Cazkolik.com / 03 Mayıs 2025, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.