Türk caz müzik severin çoğunluğunun Weather Report grubunun kurucu üyesi olarak tanıdığı Çek basçı Miroslav Vitous için o yılların, yani Weather Report döneminin üzerinden çok zaman geçti. Caz tarihine damgasını vuran toplulukla kısa sayılabilecek işbirliği olmuştu ama kurucu ekipten olması adını hep nâdir kıldı.
Altmışların ortasında Berklee`den kazandığı bursla Amerika`ya taşınan Vitous altı yaşında kemanla başladığı müziğe sonra piyano ve nihayet basta karar kılarak geçiş sürecini tamamlaması ergenlik dönemidir. Prag Konservatuvarı sonrası New York`a taşınınca karşısında durmaksızın devinim halinde devasa bir müzik dünyası buldu. Şehirde ilk dönemler Art Farmer, Freddie Hubbard, Bob Brookmeyer gibi büyük isimlerin yanında ve kısa süre Miles Davis`le çalışmıştı. O yıllardan itibaren bir tür caz dâhisi ilgisi gören Vitous`un en tanındığı dönem ise kuşkusuz Chick Corea`nın 1968 tarihli ünlü albümü "Now He Sings, Now He Sobs" sonrası oldu. Vitous`un bu dönemi genç ve başarılı bir sanatçı olarak verimli başlangıçlar, eşlikçilik yaptığı senelerdir. Corea ve Roy Haynes`le yaptığı müzikler kadar devamında flüt ustası Herbie Mann (ki Mann`in en popüler olduğu dönemlerdir) ile turneye çıktı, ardından tenor saksofon devi Stan Getz`le bir başka turne derken Mann`in o dönem yayınlanan "Infinite Seacrh" albümünde çalması ki bu müziklerin kariyerinin erken dönem caz rock müzikleri olarak adlandırılması sonraki yılların bir nevi habercisi olmuştu, tabii bir yerde dönemin ruhunu da hesaba katmak lazım. Bu albümdeki caz rock tarzı onu Weather Report`a taşıyan müzikler olmuştu, olmuştu ama beraberlik kısa sürdü. Vitous kısa kurucu üyelik sıfatı sonrası Los Angeles`a taşındı ve bu şehirde (yine dönemin ruhu diyelim) özel yapım çift boyunlu bas gitarıyla muhtelif denemelerde bulundu ama bu da uzun sürmedi, nihayet kontrbasına kalıcı olarak geri döndü, karşılığında 1979 yılında ödül gibi beş yıllık ECM plak anlaşmasıyla beraber.
ECM ile sözleşmesinin sona ermesiyle New England Konservatuvarı`nda hoca olarak çalışmaya başlayan sanatçı bir yandan düzenli eşlikçi olarak müzik yapmayı, albümlerde yer almayı sürdürüyordu. Bu dönem öne çıkan kayıtlar arasında Larry Coryell`le birlikte kaydettikleri "Dedicated to Bill Evans Scott LaFaro" albümünü, 1989`da Steve Kuhn ile "Oceans in the Sky", Aldo Romano`lu "Owl" gibi kayıtları saymak mümkün. Tabii bu albümler bir yana, paralelinde çok zengin sound paletine sahip, Avrupa kökenli müzisyenlerin de içinde bol olduğu yıllar bu dönem aynı zamanda. ECM ile yaptığı anlaşma çerçevesinde Terje Rypdal ve Jack DeJohnette ile 1979 tarihli albümü, aynı ekiple iki yıl sonra bu kez "To Be Continued"u kaydetmeleri, seksenlerin başında Corea ve Haynes ile yeniden biraraya gelip trio müziklerine ağırlık vermesi ve biri stüdyo diğeri konser kaydı en az iki albüm yayınlamaları dönemin ne kadar verimli olduğunu göstermesi bakımından fazlasıyla zengin bir dönem imiş. Seksenlere damgasını vuran kayıtlar arasında 1986 tarihl "Emergence"i de sayıp doksanlara ulaştığımızda bizi ilk karşılayan albümler arasında Jan Garberek ve Peter Erskine`li "Star" vardır. Bu dönem Garbarek`le sıkı ilişki içinde oldukları dönem zira iki yıl sonra raflarda "Atmos"u görürüz. Bu arada, 1980 tarihli albümü "First Meeting"i atlamış olmayalım. Albümde piyanist Kenny Kirkland haricinde ağırlıklı Avrupalı müzisyenlerle çalışması ve mesela albümün açılışındaki "Silver Lake" gibi kendi bestesi çalışmalarda yaylı bas kullanımı bugün dahi kulağa yeni bir sound gibi gelebilir. Vitous`un yaylı basına John Surman`ın soprano saksofonu adeta eski yıllarda sound research`ler daha zevkli yapılıyormuş dedirtiyor doğrusu insana.
Doksanlı yıllar merkezinde yayıncı olarak ECM`in olduğu dönemdir desek yeridir, zaten devamı da öyle. 2003 tarihli albümü "Universal Syncopations" ayrı yazmak lazım. Saksofonda Jan Garberek, piyanoda Chick Corea, gitarda John McLaughlin ve davulda Jack DeJohnette`in olduğu hayal sınırlarını zorlayan kadrolu müzik harikulade bir çalışma olan "Bamboo Forest" ile başlar. Kulağa bir yerden tanıdık gelen melodisiyle bas ve davulun sekmeyen nabzı çok hoş bir sounddur. Türlerin renkleri patchwork olarak değil mevcut ilhamıyla orijinal sound olarak sağlam işlenmiş müziklerdir. Mesela "Tramp Blues". Nasıl seksi bir blues introdur o öyle. Basın üstüne çok iş düşer parçada, Garbarek`in saksofonuyla flört eder gibidirler.
İki yıl sonra taa yetmişlerin başında heves ettiği çift boynuzlu bas gitarına yeniden döner ve "Magical Shepherd"ı kaydeder. Serbest formlardan oluşan müziklerdir bunlar ve aynı yıl bir de "Infinite Search"ü yayınlar. Çok ilgi gören "Universal Syncopations"un bu kez ikincisini yayınlar ama orijinal kadrodan hiç kimse yoktur bu çalışmada. Yakın döneme geldiğimiz de Vitous`u "No Jazz" albümüyle görürüz. Çek sanatçılardan oluşan bir dörtlüdür. İki yıl önce de "The Music of Weather Report" albümüyle görürüz sürpriz olarak. O dönemin hitleri varyasyonlar olarak kaydedilmiştir, müzik iyice soyuttur. Yine aynı dönem duo "Wings" çıkar ama daha önemlisi European Jazz Legends konserleri kapsamında içinde Türk caz dahisi Aydın Esen`in de olduğu -ki Zorlu PSM Caz Festival konserinde de Esen`le çalacak- konser albümü "Ziljabu Nights" çıkar. Roberto Gatto ve eski dostu Gary Campbel gibi isimler vardır Esen`le beraber ve hikayenin tam bu noktasında şimdi Zorlu PSM Caz Festivali konserini beklemeye başladık, bakalım neler olacak. Konsere gitmeyi ihmal etmeyin, bu adamlar nadide orkideler gibidir, her zaman sahneden dinleme imkanımız olmuyor.
Cazkolik.com / 11 Nisan 2018, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.