Zorlu PSM'nin 2 ve 3 Kasım günleri sekizincisini gerçekleştireceği Mix Festival'de röportajlarımızla yayındayız. Festival kapsamında izleyeceğimiz üç toplulukla röportaj hazırladık. YĪN YĪN, Local Natives ve trentemøller röportajları festivalin müzikal kapsamını ve sanatçıları yakından tanımak için iyi bir fırsat olacağına inanıyoruz ve altta ikinci röportajımız trentemøller ile yaptığımız söyleşiyi okuyabilirsiniz.
Cazkolik.com
Cazkolik: Yarattığın ses manzaralarını dinlerken zihnimde görsel imgeler de canlanıyor. Bu imgeleri dinleyinin hayal gücüne mi bırakıyorsun yoksa kastettiğin belirli temalar, kavramlar mı var?
trentemøller: Müziğimin insanların zihninde görsel imgeler uyandırmasını seviyorum ama bu şarkılarımı bestelerken düşündüğüm bir şey değil. Aklımda genellikle belirli ruh halleri veya fikirler olsa da, çok spesifik bir şey empoze etmek istemiyorum. Dinleyicilerin müzikte kendi hikâyelerini ya da yorumlarını bulabilmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Yani evet, kayıp, aşk, iç gözlem, bilinçaltı ve aynı zamanda gerilim gibi temalar var, ancak bunları açık uçlu olarak düşünmeyi seviyorum, bu her insanın kendi yapabileceği bir şey.
Cazkolik: Önceki soruda çağrışımlardan söz ettim, benzer bir soru da çağrışımların yaşadığımız dönemin dünyasına ait olmalı bence. Bir çok müzisyenin yaşadığı dünyaya karşı duyarlı olduğunu biliyoruz. İklim değişikliği, sosyal eşitsizlik, süre giden savaşlar vs. müziğinde kavramsal olarak bu temalara yer var mı? Bu türden sosyal uyarılar veya mesajlar veriyor musun?
trentemøller: Evet, bu konuların ağırlığını çok derinden hissediyorum ve bence müziğime ince bir şekilde de olsa yansıyor. Açıkça ifade etmek yerine, bu duyguları -üzüntü, aciliyet ve bazen de umut- sounda kanalize etmeye çalışıyorum. Müziğim belirli bir mesaj vermeyebilir ancak duyguların ve dokuların (textures) dinleyenlerle konuşabildiğine inanıyorum. Umarım bir şekilde yankı bulur ve empati, farkındalık ve bağlantı ihtiyacının yanı sıra üzgün ve melankolik hissetme ihtiyacını da yansıtır. Müziğimdeki bu kasvetli duygulardan korkmuyorum.
Caz gelişmeyi bırakmayan türlerden biri ve bu da ilham verici
Cazkolik: Biz aslen bir caz portalıyız ve caz ile ilgili en az bir soru mutlaka sormayı tercih ediyoruz. Caz müziği ile ilgin nasıl? Müziğinle caz arasında nasıl bir ilişki kurabiliriz. Mesela konserlerinde doğaçlama müziğe yer veriyor musun? Müzikal türler arasındaki sınırlar belirsizleşti, caz festivallerinden davet alıyor musun?
trentemøller: Caz gerçekten takdir ettiğim bir müzik türü; gelişmeyi asla bırakmayan türlerden biri ve bu da ilham verici. Dürüst olmak gerekirse müziğimde doğaçlamayı çok fazla kullanmıyorum ama canlı performanslarda her zaman öngörülemezlik unsuru var, küçük değişiklikler, her seferinde yeni bir şeyler getiren ince kaymalar. Caz kesinlikle çizgileri bulanıklaştırdı ve diğer türleri kendi dünyasına davet etti ve ben de bu özgürlüğü seviyorum. Birkaç caz festivalinde çaldım, dinleyiciler melodi, atmosfer, keşif ve sınırları zorlayan müziğe açık oldukları için orada harika bir sinerji oluştuğunu düşünüyorum.
Erkan Oğur'u ve '60'ların Türk psych-rock müziklerini seviyorum
Cazkolik: Türk müziğini takip ediyor musun? Takip ettiğin sanatçılar var mı? Ya da birlikte işbirliği yaptığın Türk sanatçılar var mı?
trentemøller: Evet, Türk müziğini keşfettim ve çok saygı duyuyorum. Hem geleneksel hem çağdaş Türk tınılarında ilham verici bulduğum bir derinlik ve zenginlik var. Örneğin Erkan Oğur gibi sanatçılar ve onun gitardaki ustalığı beni gerçekten etkiledi. Ayrıca 60'lı yılların Türk psych-rock müziği de çok seviyorum ama şu anda sanatçıların isimlerini hatırlayamam (-: Ne yazık bir Türk sanatçıyla işbirliği yapma şansım olmadı ancak güzel kesişmeler için çok fazla potansiyel olduğunu düşündüğüm için bu konu açık olduğum bir şey.
Melankoli tadını İskandinav halk şarkılarından aldım
Cazkolik: Türk müziği ile ilgili sormuş iken, etnik müziklerle aran nasıl? Senin müziğini besleyen müzikal unsurlar arasında yerel müziklere yer var mı?
trentemøller: Yerel müzik -ister İskandinav folk müziği, ister Türk klasiği ya da ikisi arasında herhangi bir şey olsun- daha derin ve zamansız bir şeylere dokunmak için doğal bir yeteneğe sahiptir. İlham almak için bu köklerden, özellikle de İskandinav halk müziğinin yer (place) duygusunu ortaya çıkaran doku ve ritimlerinden yararlanıyorum. Belli belirsiz de olsa, bu unsurların müzikte bir topraklanmışlık hissi yaratabileceğini düşünüyorum. Melankoliden aldığım tadı da eski İskandinav halk şarkılarından aldım.
Cazkolik: Son sorum ise şehirler ile ilgili olacak, İstanbul gibi farklı kültürlerin kesişme noktası olan devasa büyüklükte bir şehrin kozmopolit kültürü müzisyen olarak seni etkiler mi?
trentemøller: Bu beni doğrudan etkileyen bir şey değil ama seyahat etmek genellikle ilham kaynağıdır ve bir gün bu şehirde biraz daha uzun süre kalmayı çok isterim. Ne yazık ki turnelerde genellikle sadece bir gece kalıyoruz.
Cazkolik.com / 01 Kasım 2024, Cuma
Cazkolik: When I am listening to the soundscapes you create, visual images also come to my imagination. Do you just leave these images to the listener’s imagination or are there specific themes and concepts that you want us to have an understanding of?
trentemøller: I love that my music evokes visual images for people. But it’s not something I think about when I’m writing my songs . While I often have certain moods or ideas in mind, I don’t want to impose anything too specific . I think it’s important that the listeners can find their own story or interpretation in the music. So yes, there are themes, like loss, love , introspection, subconscious and at the same time tension, but I like to think of them as open-ended, something each person can make their own.
Cazkolik: In the previous question I talked about connotations, and I believe that a similar question should be about the world of the time we live in. We know that many musicians are sensitive to the world they live in. Climate change, social inequality, ongoing wars, etc. Do you conceptually include these themes in your music? Do you give these kinds of social warnings or messages?
trentemøller: I feel the weight of those issues very deeply, and I think it does come through in the music, though in a subtle way. Rather than making overt statements, I try to channel those feelings — the sadness, the urgency, and sometimes the hope — into the sound itself. My music might not spell out a specific message, but I believe that the emotions and textures can speak to those who are listening. I hope that in some way, it resonates and reflects the need for empathy, awareness, and connection but also the right to feel sad and melancholic. I’m not afraid of those more darker feelings in my music .
Cazkolik: We are originally a jazz portal, and we prefer to ask at least one jazz-related question. How are you familiar with jazz music? How can we connect your music with jazz? For example, do you include improvisational music in your concerts? The boundaries between musical genres have blurred. Do you receive invitations from jazz festivals?
trentemøller: Jazz is something I really appreciate; it’s one of those genres that never stops evolving, which is inspiring. I i don’t use improvisation that much in my music to be honest . But live there’s always this element of unpredictability — small changes, subtle shifts that bring something fresh each time. Jazz has definitely blurred the lines and invited other genres into its world, and I love that freedom. I have played at a few jazz festivals, and I think there’s a great synergy there, as listeners are open to music that’s about melody, atmosphere, exploration, and pushing boundaries.
Cazkolik: Do you listen to Turkish music? Are there any artists you like to listen to? Or are there any Turkish artists you have collaborated with?
trentemøller: I’ve explored Turkish music and have a lot of respect for it. There’s a depth and richness to Turkish sounds, both traditional and contemporary, that I find inspiring. Artists like Erkan Oğur and his mastery of the guitar, for instance, have really resonated with me. . I also really dig Turkish psych rock from the 60’s but can’t remember the names of the artists right now (-: Unfortunately I haven’t had the chance to collaborate with any Turkish artists yet, but it’s something I’d be open to, as I think there’s a lot of potential for beautiful intersections.
Cazkolik: While I asked about Turkish music, is there a role for local music among the musical elements that nourish your music?
trentemøller: Local music — whether it’s Scandinavian folk, Turkish classical, or anything in between — has this innate ability to tap into something deeper, something timeless. I draw on those roots for inspiration, especially the textures and rhythms of Nordic folk music that bring out a sense of place. Even if it’s subtle, I think those elements can create a feeling of groundedness in the music. It’s also from old Scandinavian folk songs I got my taste for the melancholy.
Cazkolik: My last question is about cities. Does the cosmopolitan culture of a huge city like Istanbul, which is the crossroads of different cultures, influence you as a musician.
trentemøller: It’s not something that has influenced me directly but travelling is often an inspiration and I would love one day to stay a little longer in this city . Often on tour we’re only in a city for one night unfortunately.
Cazkolik.com / November 1, 2024
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.