21. yüzyıl müziği geçmişle gelecek arasında oluşan kombinasyon zenginliğine elektronik ve endüstriyel soundların da dahil olmasıyla inanılmaz çeşitliliğe ulaşıyor. Bir an, bütün müziklerin referansını geçmişte bulabileceğinizi düşünürken, bir başka an, daha önce yapılmamış bir şeyle karşılaşıyorsunuz. Günümüz müziğinde yaratıcı merakın sonu yok. Zorlu PSM’de 19-29 Eylül tarihleri arası gerçekleşen Neue Step! Festivali bize bu çeşitliliğin dikkat çeken sanatçılarını dinletiyor. Bu isimlerden biri de Fransız piyanist ve besteci Sylvain Chauveau. Sanatçıyla, konserine az bir zaman kala yaptığımız bu kısa söyleşi sanatçıyı tanımak ve konserini izlemek bakımından size yeterli referansları verecektir eminiz. Bu arada, geçen sezonu damga vuran şehrin en yeni ve iddialı caz klübü Touché de yeni sezon için kapılarını bu konserle müziksevere açıyor.
Cazkolik.com
Feridun Ertaşkan: İstanbul`a ilk gelişin 2012 yılı olmalı, arada konser verdin mi hatırlamıyorum ama 7 yılda kariyerine en az 6 albüm dahil ettin. Bu 7 yılda hayatında neler oldu özetleyebilir misin?
Sylvain Chauveau: Geçtiğimiz yıllarda esas olarak yapısız şarkı formatındaki solo albüm üçlememi tamamlamaya odaklanmıştım. 2010 yılında “Singular Forms” (Tekil Formlar), ardından, 2013 yılında “Kogetsudai” çıktı ve en son 2017 yılında “Post-Everything” (ki bu albüm ‘pop’ müziğine en yakın olanıydı) albümüyle üçleme tamamlandı. Diğer kayıtlar ya solo kompozisyonların derlemesiydi ya da diğer müzisyenlerle ya da Ensemble 0 projesiyle yürüyen işbirliklerdi.
Feridun Ertaşkan: Pek çok müzisyen müziğini tarif etmeyi sevmez, tıpkı ressamların resimlerini açıklamayı sevmemesi gibi. Ama okuyucularımız için yine de bazı müzikal açıklamalar yapmamız lazım. Bir müzik yazarı olsan sen kendi müziğini nasıl açıklardın?
Sylvain Chauveau: Müziğimin iki yönü var: Enstrümental parçalar veya şarkılar (veya şarkı yazma tarzım). Genellikle piyano merkezli akustik enstrümanlarla çalışıyorum fakat aynı zamanda elektronikleri kullanıyorum ve bazen de şarkı söylüyorum. Yaptığım en yaygın şey, sessizlik, yavaşlık, suskunluk ve hassasiyettir. Belki de gece geç saatlerde çalınacak bir müziktir benimkisi.
Feridun Ertaşkan: Son albümün "Pianisme"yi dinlerken aklıma caz trompetçisi Niholas Payton`ın sözü geldi; "Silence is what makes music sexy. I just move blocks of silence around. The note are an afterthought." Senin müziğinde de sessiz bloklar var. Sessizliğin müziğin üzerindeki etkisine dair ne söylemek istersin?
Sylvain Chauveau: Müzikte sessizlik fikrine hayranım. Sessizliğin gücünü çok uzun zaman önce Talk Talk, Mark Hollis, Arvo Pärt, Morton Feldman ve John Cage gibi müzisyenlerle keşfettim. Burada sessizlik derken rezonansları ve yavaş tempoyu kastediyorum. Kontrastlı çalımın bir yolu olarak müzisyenlerin yüksek sesle ve hızlı çalma gücüne sahip olduğunu hissettiğinizde sessizlik güçlü görünür ama müzisyenler bunu pek kullanmıyor.
Feridun Ertaşkan: Bir önceki albümün "Echoes of Harmony" ile son albümün "Pianisme" arasında önemli farklar var. "Echoes of Harmony" kayıtlarında rönesans ensemble kullanma fikri aklına nerden geldi?
Sylvain Chauveau: Rönesans müziği albümü benim fikrim değildi. O fikrin arkasındaki kişi Chant 1450 grubunu yöneten büyük İsviçreli müzisyen Daniel Manhart idi. Erken dönem klasik müziği modern seslerle karıştırmak için çağdaş bir müzisyenle işbirliği yapma fikri varmış, bana sorunca gerçekten çok heyecanlandım ve o albümün sonucundan gerçekten memnunum.
Feridun Ertaşkan: Müziğine dair 100 yıl önceki başlangıç noktasını Fransız empresyonist besteciler kabul edebilir miyiz? Bu fikre katılır mısın?
Sylvain Chauveau: Ben biraz daha önceye götürürüm, muhtemelen 1890’lı yıllara, Debussy ve Ravel’in çalışmalarıyla tarihlendiririm. Onların yaptıklarını çok seviyorum. O müziklerde harika bir güzellik ve zerafet duygusu yanında günümüz için oldukça yeni bir şey var.
Feridun Ertaşkan: Müziğinde caz unsurlarına yer veriyor musun? Ya da şöyle sorayım, caz müziği hakkında ne düşünüyorsun? Sevdiğin caz müzisyenleri kimler? Ve daha önemlisi, müziğinde doğaçlama var mı?
Sylvain Chauveau: Ah, çok ilginç çünkü caz kültürüm hiç yoktur ama nedense dört yıl önce caz dinlemeye başladım. Sanırım bu tür bir müziği, bulabileceğim özel titreşimi ve incelikli enerjiyi özlüyordum ve şimdi onu seviyorum. Çok sık olarak John Coltrane (özellikle 1958-65 dönemi), Miles Davis, elbette Thelonious Monk’u çok özel piyano dokunuşu ve melodi duygusu için dinliyorum ve daha yakın zamanda ise Ornette Coleman’la ‘free jazz’a daldım. Kendi müziğimde bir etkisi yok ancak her canlı icrada yazılı olanla doğaçlama arasında bir dengeye ihtiyacım var.
Feridun Ertaşkan: Son soru İstanbul hakkında olsun. Bu şehirle ilgili düşüncelerin neler?
Sylvain Chauveau: İstanbula dair iyi hislerim var. İstanbul’da iki kez bulundum. Bir kez şehri keşfetmek ve tadını çıkarmak amaçlı tatil içindi, ve 2016 yılında bir kez daha solo konser vermek için davet edildiğimde şehirdeki en iyi plak dükkanının hangisi olabileceğini keyfetme vesilesiydi; Kontraplak!
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 19 Eylül 2019, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.
Devrim Dikkaya
Müthiş kaliteli bir röportaj olmuş, tebrikler... Sessizlik de bir notadır...
Bu Yoruma Cevap Yazın »