Başkentin 21. yüzyılına modern binasıyla damga vuracak CSO Ada Ankara'yı sanat yönetmeni Ozan Binici ile konuştuk

Başkentin 21. yüzyılına modern binasıyla damga vuracak CSO Ada Ankara'yı sanat yönetmeni Ozan Binici ile konuştuk

CSO Ada Ankara'nın hizmete girmesiyle başkent Ankara ses, görünüm, teknolojik konfor, kültürel içerik ve etkinlik üretimi bakımından yeni bir yüzyıla adım attı. Üç farklı salonuyla olağanüstü bir kültürel komplekse dönüşen Ada Ankara İstanbul'da AKM-Atatürk Kültür Merkezi ile Türkiye'nin iki güçlü çağdaş simgesi kabul ediliyor. Bu dönüşümü ve CSO Ada Ankara'nın sadece şehri kapsayan değil, Türkiye'yi de aşan erişimini sanat yönetmeni Ozan Binici ile konuştuk.

 

Feridun Ertaşkan

 


 

 

CSO Ada Ankara'nın mottosu 'Başkentin Kültür Adası'

 

 

Feridun Ertaşkan: CSO ADA ANKARA açıldığı günden itibaren Türkiye'nin çağdaş kültürel yüzünün etkileyici simgesine dönüştü ve bu sene açıkladığınız sezon programıyla harika performansların izleneceği kesin. Öncelikle, CSO ADA ANKARA'nın açılışından bugüne geçirdiği süreci öğrenebilir miyiz?

 

Ozan Binici: 3 Aralık 2020’de kapılarını kültür-sanat severlere açan CSO ADA ANKARA mimari ve akustik yapısı, sunduğu sezon izlencesiyle dünyanın önde gelen kültür merkezleri arasında yerini aldı. Müziğin her türüne, her disiplinden temsile, disiplinler arası beraberliğin oluşturduğu kültürel harmana sahne olan CSO ADA ANKARA bugün bu çizgisiyle gerek Ana Salon, gerek Mavi Salon ve Tarihi Salonu ile ulusal ve uluslararası etkinliklere sahne olan bir kültür-sanat merkezi. Mottomuzda anıldığı üzere "Başkentin Kültür Sanat Adası".

 

 

 

CSO Ada Ankara toprak, su ve yeşille kaynaşan bir kültür-sanat merkezi

 

 

Feridun Ertaşkan: CSO ADA ANKARA'nın çarpıcı bir mimarisi var. Dünyada yeni açılan kültür merkezleri mimari olarak da dikkat çekiyor. CSO ADA ANKARA'nın mimari ve tasarım özelliklerinden söz edebilir misiniz?

 

Ozan Binici: Atatürk Bulvarı ile Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedî istirahatgâhı olan Anıtkabir’e perspektif veren tek açıklık alana inşa edilen CSO ADA ANKARA toprak, su ve yeşille kaynaşan bir kültür-sanat merkezi. Yapı, kentsel boyutu ile kültür bölgelerini bütünleştirmeyi amaç edinen bir proje olarak doğdu. CSO ADA ANKARA’nın fuayesi, salonları, sanatçı çalışma odaları ve toplulukları barındıran iki binası yeşil alan ile çevrelendi, adeta yapay bir gölün içinde koruma altına alındı. Salon kütleleri ile fuaye mekânı karşılıklı sıkıştırılarak fuayeyi içeren üstü örtülü bir vadi oluşturuldu.

 

 

 

Küre biçimli salonlar, prizma biçimli gövde

 

 

Küre biçiminde tasarlanan salonlar, prizma biçimindeki kuvvetli gövdesi ile adeta gölden yükselir ve başını kaldırır. Bu yükseliş Ankara’nın iki önemli mihenk taşı olan Anıtkabir ve Kale’nin karşılıklı söyleşisine katılarak kentsel mekâna dönüşür.

 

CSO ADA ANKARA’nın prizma biçimindeki gövdesinin yükseldiği fuaye zeminine cam bir şerit çekilerek Anıtkabir ile Kale’nin birbirine olan tarihi bağlılıkları sembolik olarak vurgulanır. Kentsel mekânı ve mimarisiyle bina, Türkiye Cumhuriyeti’nin bânîsi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü adeta selamlar.

 

Küre formu mimaride yeni bir kavram değil. Tarihte en eski örneklerine baktığımızda dini yapılar ve tapınaklarda da içi oyulmuş bir küreden iç mekân yaratıldığını görüyoruz. Kürenin dünya ile bağlantısı çok yüksek. Bu tip yapıların, konuşan mimarlık (architecture parlante) akımının ele aldığı yapılardan-fiziksel formlarıyla fonksiyonlarını belirten yapılar-olduğu söylenebilir. Küresel formlar, estetik bilinci, evrensellik ve zamansızlık hissi yaratan anıtlardır diyebiliriz. Ayrıca, yapımının zor olması ve yapım maliyetlerinin ortogonal yapılara göre daha fazla olması da bir mesaj niteliğindedir. Bu nedenlerle tüm dünyada son zamanlarda küresel formlu yapıların gerek betonarme gerek metal (ya da alüminyum), gerekse transparan elemanlarla özellikle kültürel binalarda, şehrin simgesi olabilme ve sanat ve bilimi yansıtma sebepleriyle tercih edildiğini görüyoruz. Yine de küresel formlu yapıların sayısı sanıldığı kadar çok değildir. Kuzey ülkelerinde benzer performans binalarında küre formu yerine yine akıcılık hissini veren kıvrımlı formlara sahip tasarımlar uygulanıyor. Forma ek olarak seçilen yerel malzeme kullanımları, işçilik ve yapay ya da doğal aydınlatma da yaratılmak istenen atmosferi destekleyen önemli unsurlar.

 

 

 

Dünyaca ünlü usta sanatçılar CSO Ada Ankara'nın mimari ve akustik yapısını referans veriyor

 

 

Feridun Ertaşkan: Gerek Türkiye, gerek yurtdışından sanatçı ve toplulukları estetik/mimari/akustik bakımdan üst düzey salonlarda ağırlamak günümüzde şart. Sanatçıların konforu ve akustik bakımdan CSO ADA ANKARA'nın iddialı bir yer olduğunu biliyoruz, bu konuda ne söylemek istersiniz?

 

Ozan Binici: CSO ADA ANKARA tüm unsurları hesap edilerek inşa edilmiş üst sınıf bir kültür yapısı. Bugüne dek dünyanın dört bir yanından CSO Ada Ankara’ya davet ettiğimiz sanatçı ve topluluklar lider kültür merkezlerinde sahne alan kişilikler. Sanatçılar; her konser sonrası kendileriyle yaptığımız sohbette CSO ADA ANKARA’nın gerek ana salon, gerek diğer salonlarında tecrübe ettikleri akustik yapıdan ve kendilerine sağlanan konfordan etkilendiklerini vurguluyor. Böylesi önemli isimlerden almış olduğumuz reaksiyonlar CSO ADA ANKARA’nın gerek mimari. gerek akustik yapısı hakkında önemli bir referans olduğunu vurgular nitelikte.

 

 

Feridun Ertaşkan: Son dönem hizmete giren kültür merkezleri sayesinde kültür tüketicileri de daha çok, daha yoğun ve daha kaliteli içerik beklentilerini artırdı CSO ADA ANKARA olarak bu konuyu özel olarak düşünüyor musunuz? Gerek yurtdışındaki kültür merkezlerinin hazırladığı programalar, gerek Ankara dışı diğer şehirlerin kültür merkezleri ile mukayese ederseniz eğer CSO ADA ANKARA'yı nasıl bir çizgide düşünürsünüz?

 

Ozan Binici: Geniş bir yelpazede hareket etmek çok çeşitli birikimlere sahip farklı yaş ve zevk grubundan sanatseverlere hitap edecek kurgu dizini ortaya koymak önemli. Konvansiyonel yapının yanı sıra güncel akımları, yeni sesleri, yüzleri sunmak ve özgün prodüksiyonları oluşturabilecek programları uzun zaman dilimine uyarlamak mühim. Böyle bir zaman periyodu içinde hareket etmek disiplinli ve şaşmaz bir takvim, araştırma ve iletişimi gerektiriyor elbette.

 

 

 

En az iki sezon sonrasını kurgulamak gerekiyor

 

 

Feridun Ertaşkan: Türkiye, 1980'lerden itibaren müzik festivalleri kavramıyla yoğun tanıştı, festivaller şehir hayatının içine girdi ama son yıllarda büyük kültür merkezleri bir anlamda sezon boyu festival parolasıyla hareket ederek bizi yılda bir kez gerçekleşecek festivali beklemekten kurtardı ama yine de festivallerin farklı bir işlevi var. Buradan sezonluk program hazırlama konusuna geçmek istiyorum. Yedi-sekiz ayı kapsayan sezon programı hazırlamanın sırları nelerdir?

 

Ozan Binici: Konser salonu sezon izlencesini oluşturmanın böylesi bir naturası var. Bütün bir yılı hatta ve hatta bir veya iki sezon sonrasının programlarını kurgulamak pek tabi ki düzenli, şaşmaz bir ritim içinde hareket etmenizi gerektiriyor. Bu süreç içinde değinmiş olduğunuz üzere farklı mevsimler yaşıyoruz, özel gün ve haftalar çerçevesinde bir repertuvarı da seçebiliyoruz. Başka başka seriler altında her müzik türüne, disiplinler arası kültürel harmana yer veren çeşitli kuşak ve zevkten kültür sanat sevdalılarına hitap eden bir dizayn bu. Anılan döngü içinde hareket etmediğiniz takdirde zaten olmaz. Devamlı arayış, güncel literatürü izleme, aksamayan bir tempoda çalışma ve sürekli konsantrasyon. Bu gayret elbet bir düşünsel ve fiziksel yorgunluk yapabilir lakin kendinizi doğru yönettiğiniz takdirde bu çaba zaten bir aşk. Asla bir dezavantaj veya sorun değil. Aksine bu düzenin getirdiği her yeni gün her yeni tecrübe yine yeniden bir öğrenme süreci de aynı zamanda. Monteverdi “Her iyi müziğin sonu insan ruhunu etkilemek içindir” demiş. Günün sonunda gösterdiğiniz uğraş ve gayretin meyvesi dinlediğiniz iyi müzik. İşte o vakit, varsa tüm yorgunluğunuz uçup gidiyor. Bu süreci dezavantaj olarak göremem; aksine sizi daha da güçlü kılan bir tarafı var. Amma velakin şüphesiz yoğun bir iş gücü gerektiriyor.

 

 

 

Sezon boyunca disiplinler arası renkleri aynı palette buluşturmaya özen gösteriyoruz

 

 

Feridun Ertaşkan: Festivallere yönelik mukayese bakımından son soru olsun; Festivaller belli bir tema, tür ve alana yönelmeyi tercih eder, gerçekleştiği ay dahi (yaz/kış vs) içeriğini belirler oysa sizin zorunluluklarınız farklı. Bu durum sizin için avantaj mı, yoksa farklı sorunlar üretme potansiyeli var mı?

 

Ozan Binici: Başkentin kültür ve sanat adası mottosuyla çıktığımız yolculuğumuzda sezon izlencelerini evet, bu anlayış ve yaklaşımla kurguluyoruz. Erken Dönem ve Barok’tan çağdaş ve deneysele uzanan bir zaman tünelinden geçtiğimiz serilerimiz; senfoni, oda müziği ve resital; farklı coğrafyaların folklorunu, mistik renklerini yansıttığımız dünya müziği, geleneksel musikimiz, caz, pop ve org resitalleriyle oluşturduğumuz özgün çizgimizle her yaş ve zevkten sanatseverleri ağırlıyoruz. Geniş bir yelpazede disiplinler arası farklı renkleri bir palette birleştiren konsept projelerimizle dünyanın en gözde merkezleri içindeki uluslararası kültür aksında etkili bir yer tutmaktayız. CSO Ada Ankara 2022-2023 kültür-sanat sezonunda pek çok ilke sahne oluyor. Konsept projelerle ülkemize ilk kez gelen yükselen ve yıldız olarak nitelendirilen sanatçıların performanslarının yanı sıra, klasik müzik endüstrisinin en prestijli firmalarıyla kayıtlar gerçekleştiren usta sanatçı ve toplulukları ağırlıyoruz. Geleceğimiz olan çocuklarımız bizler için pek mühim. Sezon programı kapsamında düzenlediğimiz çocuk etkinlikleriyle de hem çocuklarımızla eğleniyor hem beraber yeni şeyler keşfediyor, öğreniyoruz. Bu sezon gerçekleştireceğimiz yeni bir serimiz Somut Olmayan Kültürel Miras. Bu bağlamda Karagöz, Meddah, Ebru Sanatı, zekâ ve strateji oyunu Mangala gibi somut olmayan kültür varlıklarımızı içeren atölyeleri düzenliyor, çocuklarımıza geleneksel sanatlarımız olan kültür varlıklarımız konusunda farkındalık aşılıyor, bu kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarıyoruz.

 

 

Naoko Shimizu

 

 

"Yolu Ankara’dan Geçen Büyük Besteciler"

 

 

Bunun örneklerini müzik sahasında da görebilirsiniz. Ülkemizin önde gelen oda müziği topluluklarından Nemeth Quartet kendilerine yaptığımız davet üzerine çağdaş Türk müziğine yön veren öncü kuşak bestecilerimizden Necil Kazım Akses’in tüm yaylı dörtlülerini iki konserlik dizi içerisinde seslendirecek. Öğlen kuşağı kapsamında dinleyebileceğimiz bu konserler öğrencilerin katılımı için de cazip bir zaman dilimi. Keza, değerli piyanistimiz Özgür Aydın ve Berlin Filarmoni Orkestrası solo viyola sanatçısı Naoko Shimizu “Yolu Ankara’dan Geçen Büyük Besteciler” başlığı altında kurguladığımız seri kapsamında başkentimizin ve ülkemizin eğitim hayatına müzik yaşamına katkılar sağlamış Adnan Saygun, Hindemith ve Bartok’tan eserler seslendirecek. Bu konsept yıl boyunca çeşitli sanatçılarla kurduğumuz beraberlik çerçevesinde sürecek. Alman soprano Mojca Erdman CSO ADA ANKARA’nın 2022-2023 sezonunun misafir yerleşik sanatçısı oldu. Erdmann’ın, yapmış olduğum bu davete gösterdiği naif ve içten yaklaşımı sonucu yıldız sopranoyla geniş bir müzik yelpazesini içeren program dizileri hazırladık. İlk konseri 17 Eylül’de gerçekleştirdik. Serinin diğer konserleri 2023 yılı içinde gerçekleşecek.

 

Feridun Ertaşkan: Modern yaşam kültürel ihtiyaçları farklılaştırmaya başladı. CSO ADA ANKARA programlarında yeni temaları öne çıkaran içeriklere yer vermeyi düşünüyor mu?

 

Ozan Binici: Teknolojinin getirdiği içerikler günümüzün temel unsurları. Güncel akımları, cereyanları sahneye taşımak tabii bir devinim. Her unsuruyla güzel sanatlar, içinde bulunulan dönemi, teknolojiyi ve sosyal yaşamı önemseyen ve takip eden bir olgu.

 

 

The Bad Plus

 

 

CSO Ada Ankara'da bu sezon gerçekleşecek caz konserleri

 

 

Feridun Ertaşkan: Bu sezon hangi caz projelerine yer vereceksiniz?

 

Ozan Binici: Caz dünyasına yeni bir soluk getiren Polonyalı fenomen basçı Kinga Glyk ilk Türkiye konseriyle CSO ADA ANKARA’da.. 13 caz albümnü sığdırdığı 30 yılı aşkın kariyerinde solist, söz yazarı, saksafonist ve gitarist olarak eşsiz başarılara imza atan Curtis Stigers, Fransa’nın naif sesi Cyrille Aime, Caz dünyasının en sıra dışı ve dinamik topluluklarından biri olarak kabul görülen kariyerlerinde 20. yılını deviren The Bad Plus, Kerem Görsev Trio, Ferit Odman, Volkan Hürsever, Ceren Temel, Ozan Musluoğlu, Elif Çağlar, Saraybosnalı trompetçi, besteci ve multi-enstrümantalist Miron Rafajlovic, Nat King Cole şarkılarıyla Alan Harris caz severlerin 2022 boyunca dinleyeceği isimler.

 

 

Cyrille Aime

 

Feridun Ertaşkan: Yurtdışından gelen caz projeleri ile yurtiçindekiler arasında nasıl bir denge gözetiyorsunuz?

 

Ozan Binici: Dengeyi kantite bazında değil kalite unsurunu ön planda tutarak gözetiyoruz. İster yurt dışından davet edilen sanatçılarla olsun, ister ülkemizden değerli müzisyenlerimiz ile olsun kendilerinin sunmuş oldukları projelerin yanı sıra; bizim sunduğumuz konsepte adapte olunmuş programlar içinde etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Bu noktada şu kıstası göz ardı etmemek gerek; Usta sanatçıların yeni çıkan albümlerini veya sundukları turne projelerini ve yükselen uluslararası yıldızları ülkemiz sahnesine çıkarmak ve müzik severlere sunmak da yadsınamaz bir gereklilikve misyondur.

 

 

Kerem Görsev Trio

 

 

Söyleşiler, fotoğraf sergileri, geleneksel sanatlara yönelik etkinlikler, atölyeler de CSO Ada Ankara'nın yoğun etkinlik programının parçaları

 

 

Feridun Ertaşkan: Müzik harici kültürel etkinlikleriniz neler olacak?

 

Ozan Binici: CSO ADA ANKARA’nın mottosu “Başkentin kültür ve sanat adası”. Alanında yüksek başarılara ulaşmış pek çok disiplinden sanatçı, yazar, düşünür ve akademisyenlerimizin katılımıyla yaz boyu söyleşi serileri gerçekleştirdik. Sezon izlencemiz içinde de söyleşi, fotoğraf sergileri, modern sanattan geleneksel sanata uzanan çeşitli temsillerin yanında, Meddahlık, Karagöz Gösterileri, Ebru Sanatı, zeka ve strateji oyunu Mangala atölyeleri düzenliyor, somut olmayan kültürel mirasımızı bilhassa çocuklarımıza aktarmayı önemsiyoruz.

 

 

CSO Ada Ankara'ya adını veren daimi orkestrası CSO-Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yeni salonla yeni kurumsal logosuna kavuştu

 

 

Ankara'nın kültürel temsilciliklerin merkezi olması CSO Ada Ankara açısından bir avantaj

 

 

Feridun Ertaşkan: ve son soru olsun. CSO ADA ANKARA bir başkent kurumu, İstanbul, İzmir, Antalya ve diğer büyük şehirlerdeki kültür kurumlarından farkı var mı?

 

Ozan Binici: Ankara güzel ülkemizin başkenti. Elbette bürokrasinin, elçiliklerin devlet kurumların en yoğun biçimde yerleşik olduğu bir şehir. Farklı farklı zenginliklere sahip dünya ülkeleri buradaki temsilcilikleri aracılığıyla pek tabii ki bu denli önemli bir kültür merkezinde CSO ADA ANKARA’da kendi kültürlerini, sanatlarını sunmak isterler. Bu çeşitlilik önemli de bir zenginlik. Bu anlamda iş beraberlikleri yapmak projeler oluşturmak yadsınamaz bir dinamiktir, zenginliktir.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 15 Kasım 2022, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.