Stevie Ray Vaughan'ın konser verdiği sahne gitarıyla adeta alev alırdı

Stevie Ray Vaughan'ın konser verdiği sahne gitarıyla adeta alev alırdı

 

Tamer Tekelioğlu, Blues gitar efsanesi Stevie Ray Vaughan'a dair elinizin altında olması gereken bir biyografi kaleme aldı

 

 

Merhaba değerli müzikseverler. Bugünden itibaren biraz daha yakın dönem Blues sanatçılarını incelemeye başlayacağız. Bunların bir kısmı bugün aramızda olmasa bile Blues’a yaptıkları katkı ile efsane olmuş sanatçılar. Bunlardan birisi Teksaslı Blues gitaristi Stevie Ray Vaughan. Vaughan, kısa süren hayatı ve sadece yedi sene süren kariyerine rağmen Blues tarihindeki en etkili müzisyenlerden ve tüm zamanların en büyük gitaristlerinden biri olarak kabul edildi. Asıl adı Stephen Ray Vaughan olan ve isminin baş harflerinden dolayı SRV olarak bilinen bu efsane gitarist 3 Ekim 1954 yılında Dallas’ta doğdu. Adı, kendi kurduğu grubu Double Trouble'ın gitaristi ve solisti olarak duyuldu. Kısa yaşamına rağmen böylesine başarılı olan gitaristin hayatını ve kariyerini merak ediyorsanız anlatmaya başlayalım.

 

Stevie'nin babası Jimmie Lee Vaughan, 6 Eylül 1921 doğumlu. Big Jim olarak da bilinen Jimmie Vaughan on altı yaşında, II. Dünya Savaşı sırasında ABD Donanması'na katıldı. Ordudan terhis olduktan sonra 13 Ocak 1950'de Martha Jean ile evlendi ve 1951'de Jimmie adında ilk oğulları oldu. Üç yıl sonra, soğuk bir Ekim günü ise Stevie dünyaya geldi. Big Jim bir asbest fabrikasında işçi olarak çalışıyordu. Aile sık sık taşınmak durumunda kaldı. Louisiana, Mississippi ve Oklahoma gibi eyaletlerde yaşadıktan sonra Dallas'a geri dönerek tekrar memleketleri Oak Cliff’e yerleştiler. İçine kapanık bir çocuk olan Stevie, küçükken babasının alkol sorunu yüzünden zorlu bir çocukluk dönemi geçirdi. Alkol bağımlısı baba şiddete yönelik davranışlarıyla hem ailesini hem arkadaşlarını sıklıkla tehdit ediyordu. Stevie, sonraki yıllarda baba şiddetinin kendini ve ağabeyi Jimmie’yi nasıl etkilediğini açıklayacaktı. Babası 27 Ağustos 1986'da öldü.

 

 

 

İlk gitarı oyuncak bir gitardı

 

 

1960'ların başlarında ağabeyi Jimmie müzikle fazla ilgiliydi. Stevie’in ağabeyine olan hayranlığı saksafon gibi farklı enstrümanları denemesine yol açtı. 1961'de yedi yaşına bastığında oyuncak bir gitar aldı. Küçük Stevie gitarı kulaktan çalmayı öğrenerek, özellikle "Thunderbird" gibi dönemin popüler grubu Nightcaps'in şarkılarını taklit ede ede kendini geliştirmeye başladı. Albert King ve Muddy Waters gibi Blues sanatçıları, Jimi Hendrix gibi Rock gitaristleri ve Kenny Burrell gibi caz gitaristleri ilgisini çekiyordu. Oyuncak gitarıyla bir yere kadar idare etti fakat müzik artık o kadar ayrılmaz bir parçası olmuştu ki, gerçek bir gitara sahip olma vakti gelip geçiyordu. 1963'te Jimmie'den kalan bir Gibson ES-125 T'yi harçlığıyla satın aldı.

 

Stevie, 1965 yılında Chantones isimli bir gruba katıldı. Bu, Stevie’in yer aldığı ilk grup oldu. İlk gösterileri Dallas'taki Hill Theatre'da düzenlenen bir yetenek yarışmasındaydı ancak yarışmada çalmaları gereken bir Jimmy Reed şarkısını baştan sona çalamayacaklarını fark eden Stevie yarışmadan önce gruptan ayrılarak Brooklyn Underground isimli başka bir topluluğa katıldı. Bu grupla çoğunlukla küçük yerel kulüplerde çaldı. Bu performanslarda farklı çalma teknikleri öğrendi. Ağabeyi Jimmie’nin emektar Gibson’ı ile epey yol kateden Stevie artık daha iyi bir gitar ile tekniğini geliştirmek istiyordu. Gibson ona göre görevini tamamlamıştı. İş yine ağabeyi Jimmie’de bitiyordu. İleride bir Epiphone Riviera ile takas edeceği Fender Broadcaster'ı Jimmie’den alarak kullanmaya başladı.

 

 

 

Bulaşıkçılıktan müzisyenliğe

 

 

Ailede ise durum pek iç açıcı değildi. Jimmie on altı yaşına geldiğinde kendisine yeni bir hayat kurmak üzere evden ayrılmıştı. Stevie de gitara olan tutkusu nedeniyle ailesinden hiç destek görmüyordu. Çalışması ve para kazanarak aileye destek olması isteniyordu. Stevie, çaresiz yerel bir hamburgercide saatte yetmiş cente bulaşık yıkadığı bir işe girdi. Çalışanların alaycı şakalarına maruz kalıyordu. Bir gün mutfaktaki yağ teknesi düşürülünce daha fazla dayanamayarak işe bırakıp müziğe geri dönmeye ve hayatını müzikle kazanmaya karar verdi. Farkında olmamakla birlikte o an hayatının en önemli kararını vermişti.

 

Mayıs 1969'da Brooklyn Underground'dan ayrıldıktan sonra Southern Distributor adlı bir grupta çalmaya başladı. Yardbirds'un "Jeff's Boogie"sini öğrenmişti ve şarkıyı grup seçmelerinde çaldı. Grubun davulcusu Mike Steinbach, Stevie’in tekniğinden o kadar etkilendi ki şaşkınlığını "Çocuk on dört yaşındaydı. Onu Jeff's Boogie'de, gerçekten hızlı bir enstrümantal gitarda seçmelere aldık ve inanılmaz biçimde nota nota çaldı" diyerek ifade etmişti.

 

Grup Rock cover'ları çalıyordu. Stevie ise grubun repertuvarına Blues şarkıları ekleme konusunda çok çaba sarfetti ancak grup üyelerinin Blues çalarak geçimlerini sağlayamayacağı yönündeki düşüncelerini değiştiremedi. Bunun üzerine grupla yollarını ayırdı.

 

 

Aynı yılın ilerleyen zamanlarında, dönemin önemli bas gitaristlerinden Tommy Shannon Dallas'taki yerel bir kulüpte tesadüfen Stevie’in çaldığı gitarı duydu. Tüyleri diken diken olmuştu. Duyduğu ses inanılmazdı. O kadar etkilendi ki, Shannon, hemen bir bas gitar ödünç alarak sahnede beraber çalmaya başladı. Bir yıl içinde Krackerjack adlı grupta beraber çalmaya başladılar.

 

1970'lerin başında liseye devam eden Stevie’in gece geç saatlerdeki gösterileri okulu ihmal etmesine, derslerde sık sık uyumasına sebep oluyordu. Müzik kariyeri peşinde koşması okul yöneticilerinin çoğu tarafından kabul görmüyordu ancak sanat öğretmeni başta olmak üzere birçok kişi tarafından da müzik alanında kariyer yapmaya teşvik ediliyordu. İkinci yılında, Southern Methodist Üniversitesi'nde deneysel sanat için akşam derslerine yazıldı fakat dersler sahne ve provayla çakıştığından devam edemedi. Stevie daha sonra aslında okuldan hiç hoşlanmadığını, müdürden sık sık uyarılar aldığını söylemişti.

 

1970'lerin ilk yarısında Stevie dokuz kişilik Liberation grubuna katıldı. Öncesinde kısa bir süreyi Texas Storm'da ağabeyi Jimmie ile bas çalarak geçirmişti ve bu sebeple seçmelere basçı olarak katılmıştı. Fakat işler öylesine ilginç bir hal aldı ki, Stevie'in gitar tekniğinden fazlasıyla etkilenen grubun gitaristi Scott Phares, hiç itirazsız gitar işini Stevie’e bırakarak kendisi grubun basçısı oldu.

 

1970'in ortalarında, ZZ Top'ın onlardan çalmalarını istediği Dallas merkezindeki Adolphus Hotel'de sahne aldılar. Liberation'ın molası sırasında Stevie, çok sevdiği Nightcaps'in "Thunderbird" şarkısında ZZ Top’a eşlik etti. Stevie bu performansta o kadar başarılıydı ki, ertesi gün yerel basın ve müzik eleştirmenlerinin gözdesi oldu. Bu, kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu.

 

 

İlk kayıtlar

 

 

Takvimler 1970 yılının eylül ayını gösterdiğinde Stevie akşamları, geleceğin aktörlerinden Stephen Tobolowsky'nin de yer aldığı Cast of Thousands grubuyla birlikte çalıyordu. Bir yandan eski grubu Liberation ile dönemin popüler şarkılarını çalarken, öte yandan Cast Of Thousands ile Blues ve Rock türünde oldukça başarılı işler çıkartan Stevie, kısa sürede tarzını belirledi ve grupla ilk kez stüdyoya girdi. Dallas'tan çeşitli genç grupların yer aldığı derleme bir albüm olan “A New Hi” için "Red, White and Blue" ve "I Heard a Voice Last Night" adlı iki şarkı kaydettiler.

 

 

Kurduğu ilk grup: Blackbird

 

 

1971 yılı ocak ayı sonlarında, Liberation ile pop hitleri çalmanın kendisini ciddi olarak kısıtladığını fark eden Stevie, artık başka gruplarla devam edemeyeceğini ve kendi grubunu kurması gerektiğini düşünüyordu. Bu onun için zor bir karar olmasına rağmen o aşamaya geldiğinin farkındaydı. Nihayet kendi grubu Blackbird'ü kurdu. Dallas müzik sahnesinden sıkıldıktan sonra grupla birlikte daha liberal bir dinleyici kitlesine sahip olan Austin’e taşındı. Buraya hiç yabancı değildi zira çocukluğunun bir kısmı burada geçmişti. Stevie başlangıçta, daha sonra Soap Creek Saloon olarak ünlenecek yerel bir Blues mekânı olan Rolling Hills Club'da çalmaya başladı. Blackbird grubu, Austin'de birçok iyi kulüpte çaldı ve Wishbone Ash gibi gruplarla konserlere çıktı. Ancak kadroyu bir türlü koruyamadı. Aralık 1972'nin başlarında Stevie grubu dağıttı. Bir süre boş kalsa da fazla duramadı ve önceden de tanıdığı Krackerjack grubuna katıldı; ancak onlarla birlikteliği de uzun sürmedi, üç aydan az bir süre sahne alabildi.

 

Mart 1973'te, yıllar önce bir doğaçlama oturumunda tanıştığı Marc Benno'nun grubu Nightcrawlers'a ile çalmaya başladı. Bu kararındaki en büyük etken, 12 yaşındayken tanıştığı vokalist Doyle Bramhall’ın grupta yer almasıydı. Sonraki ay Nightcrawlers, Hollywood'daki Sunset Sound Recorders'da AM Records için bir albüm kaydetti. Albüm AM tarafından beğenilmeyip piyasaya sürülmediyse de Stevie’in ilk şarkı yazarlığı denemeleri olan "Dirty Pool" ve "Crawlin'"i içeriyordu. Üstelik Doyle Bramhall gibi önemli bir vokalist ile çalışmış ve ondan vokal teknikleri öğrenmişti. Kısa bir süre sonra, Stevie ve Nightcrawlers, Austin'e geri döndü.

 

1973'ün ortalarında, ZZ Top'un menajeri Bill Ham ile bir sözleşme imzaladılar. Güneyde birkaç konsere çıktılar ama konserler pek iş yapmayarak başarısız oldu. Menajer Ham, Mississippi'de mahsur kalan grubu kendi başlarının çaresine bakmalarını söyleyerek terk etti ve üstelik Stevie’den ekipman masraflarının ödenmesini talep etti. Anlaşma bozuldu ve aralarında tartışma çıkan grup dağıldı.

 

1975'te Vaughan, gitarist Denny Freeman ve saksafoncu Joe Sublett'in de dahil olduğu Paul Ray and the Cobras adlı altı kişilik bir gruba katıldı. Bir süre beraber çaldılar. Sonraki iki buçuk yıl boyunca, daha önce çaldığı ve eski adı Rolling Hills Club olan ancak artık yeni adıyla şehirdeki popüler mekânlardan biri haline gelen Soap Creek Saloon'da ve nihayet Austin'in "Blues'un Evi" olarak bilinen, yeni açılan Antone's da haftalık program yaparak hayatını kazanmaya başladı. Antones kariyeri için önemli bir kapı araladı. 1976'nın sonlarında Cobras ile A yüzü "Other Days" ve B yüzü "Texas Clover" adlı bir single kaydetti. 45’lik 7 Şubat 1977'de yayınlandı ve ilgi gördü. Mart ayında, Austin Sun Gazetesi, okuyucularının oyları ile onları “Yılın Grubu” seçti. Bu olay Stevie Vaughan’a şöhret kapısını açan ilk adım oldu. Cobras ile çalmanın yanı sıra Antone's da Buddy Guy, Hubert Sumlin, Jimmy Rogers, Lightnin' Hopkins ve Albert King gibi etkilendiği birçok önemli isimle birlikte çaldı. Artık kariyerinde profesyonel bir dönem başlamıştı.

 

Stevie Ray Vaughan artık ünlü bir Blues gitaristi olma yolunda zirveye giden basamakları hızla tırmanıyordu. 1977'nin büyük bölümünde Cobras ile turneye çıktı ancak Eylül ayının sonuna doğru, grup daha popüler şarkılara yönelmeye karar verdiğinde her zamanki gibi grupta durmadı ve ayrıldı. Bu kez yine kendi grubunu kurmayı düşünüyordu. Artık daha tecrübeliydi ve doğru yolun bu olduğuna inanıyordu. Vokalist Lou Ann Barton, basçı W.C. Clark ve davulcu Fredde Walden'ın da dahil olduğu Triple Threat Revue'yu kurdu. Ocak 1978'de, Stevie’in "I'm Cryin'" adlı bestesi de dahil olmak üzere Austin'de dört şarkı kaydettiler. Otuz dakikalık bu kayıt grubun tek stüdyo kaydı olarak müzik tarihinde yerini aldı. Grup bir süre sonra kadrosunda küçük bir değişiklik ile farklı bir isim alacak ve sanatçıyı kariyerinin zirvesine taşıyacaktı.

 

 

 

Double Trouble

 

 

Mayıs 1978'in ortalarında önce basçı Clark kendi grubunu kurmak için ayrıldı ve Stevie grubun adını Otis Rush şarkısının adından esinlenerek Double Trouble olarak değiştirdi. Basçı Jackie Newhouse'un kadroya dahil edilmesinin akabinde bu kez davulcu Walden temmuz ayında gruptan ayrıldı. Yeni bir davulcu aramaya başlayan Stevie oda arkadaşı Sublett’ın aracılığıyla Greezy Wheels grubunda davulcu olan ama bir süre önce yollarını ayıran Chris Layton ile tanıştı. Sublett Stevie’e Layton’dan epey bahsetmişti. Layton hiç tereddütsüz ertesi gün gruba dahil edildi.

 

Ekim 1978'in başlarında, Double Trouble, Austin'in en popüler gece kulüplerinden biri olan Rome Inn'de sahne almaya başladı. Bir performans sırasında ilginç bir olay yaşandı. Bir menajerlik firması olan Manor Downs'ta muhasebeci olan Edi Johnson, kulüpte eğlenirken Vaughan'ı fark etti. Müzik o kadar etkiliydi ki "Ben müzik konusunda bir otorite değilim -beni ne etkilerse odur- ama bu etkiledi" diyen muhasebeci, Vaughan'ı, Manor Downs sahibi Frances Carr ve Genel Müdür Chesley Millikin'e önerdi. Kasım 1979'un ortalarında Millikin, Vaughan ile bir menajerlik sözleşmesi imzaladı. Vaughan ayrıca 1969'da tanıştığı Robert Brandenburg'u da menajeri olarak işe aldı. Ona sürekli "Stevie Ray" diye hitap eden Brandenburg, Vaughan'ı sahnede ikinci adını kullanmaya başlaması için ikna eden kişi oldu.

 

5 Aralık 1979'da Stevie Ray, bir gece Houston'da sahneye çıkacakken, gösteriden önce soyunma odasında bir polis memuru onu açık bir pencerenin yanında uyuşturucu kullanırken gördü. Tutukladı ve kokain bulundurmakla suçlandı. Menajeri devreye girerek bin dolar kefaletle serbest bırakıldı. İlginç olan o gece Double Trouble, Vaughan'ın uyuşturucu bağımlılığı hakkında "Stevie belki de yaşayan en iyi gitarist olabilir, ancak o beyaz tozu bırakmazsa 40 yaşına kadar yaşamayacak” diyen Muddy Waters'ın açılış grubuydu. 17 Nisan 1980'deki son mahkeme tarihinde Vaughan iki yıl denetimli serbestlik cezasına çarptırıldı ve Teksas'tan ayrılması yasaklandı. Uyuşturucu bağımlılığı tedavisine girme şartının yanı sıra, zararlı karakterdeki kişilerden ve mekânlardan uzak durması gerekiyordu; bu iki emre de uymayı reddetti. Bir avukat tutulduktan sonra denetimli serbestlik görevlisi, eyalet dışında çalışmasına izin vermek için mahkemeye itiraz ederek cezasını yeniletti.

 

Ekim 1980'de basçı Tommy Shannon, Houston Rockefeller'da bir Double Trouble performansına katıldı. O sırada Alan Haynes ile çalan Shannon, Vaughan ve Layton ile setin ortasında bir doğaçlama seansına katıldı. Shannon o ana ilişkin hislerini şöyle açıkladı: "O gece oraya gittim ve bunu asla unutamam: sanki kapıdan içeri girdiğimde ve onları çalarken duyduğumda, bir vahiy gibiydi. 'Orada olmak istiyorum; ait olduğum yer tam orası.' Mola sırasında Steve’in yanına gittim ve ona bunu söyledim. Basçıdan gizlice dolaşıp saklamaya çalışmadım; dinleyip dinlemediğini bilmiyordum. Sadece gerçekten o grupta olmak istiyordum. O gece oturdum ve harika oldu." Yaklaşık üç ay sonra Vaughan, Shannon'a gruba katılması teklif ettiğinde, hemen kabul etti.

 

 

Montreux Caz Festivali

 

 

Teksas'ta popüler olmasına rağmen Double Trouble‘ın ünü bir türlü eyalet sınırlarını aşamıyordu. Grup bu dönemde ulusal ilgi görmeyi başaramadı ama plâk yapımcısı Jerry Wexler'ın onları Montreux Caz Festivali organizatörü Claude Nobs'a önermesiyle bu durum değişecekti. Böylece sadece ulusal değil, uluslararası bir üne kavuşacaklardı. Nobs, festivalin Blues gecesinin Stevie Ray ile harika olacağında ısrar etti ve "bir ömürde bir kez karşınıza çıkan nadir şeylerden biri" diyerek Nobs’ı ikna etti. Nobs, Double Trouble'ı 17 Temmuz 1982'de programa dahil etmeyi kabul etti. Stevie Ray, Freddie King'in "Hide Away" şarkısının ve kendi hızlı enstrümantal bestesi "Rude Mood"un bir karışık düzenlemesiyle açılışı yaptı. Double Trouble, Larry Davis'in "Texas Flood", Hound Dog Taylor'ın "Give Me Back My Wig" ve Albert Collins'in "Collins Shuffle" şarkılarının yanı sıra "Pride and Joy", " Love Struck Baby " ve "Dirty Pool" isimli üç orijinal bestesini seslendirdi. Ne yazık ki seçilen şarkılar seyircinin ilgi alanına girmedi ve konser protestolarla sona erdi. Menajer Don Opperman'a göre: "Hatırladığım kadarıyla, melodiler ve enstrümanlar birbirine karışmıştı, Stevie oldukça hayal kırıklığına uğramıştı, gitarını bana uzatmış ve sahneden inmişti, ben de 'geri mi gelecek acaba?' diye düşünüyordum. Arkada bir kapı vardı; seyirci göremiyordu ancak ben görebiliyordum. Ellerini başının arasına alarak soyunma odasına geri döndü. Sonunda ben de oraya geri döndüm ve gösterinin sonu geldi".

 

Vaughan'a göre ise: "Protesto edenler kalabalığın tamamı değildi. Sadece önde oturan birkaç kişi idi. Sahne akustik caz için yapılmıştı. Beş veya altı kişi yuhaladığında sanki tüm dünya sizden nefret ediyormuş gibi duyuluyordu. Çok gürültülü olduğumuzu düşünüyorlardı, ancak gitar amplifikatörünün üzerine dört tane ordu battaniyesi katlamıştım ve ses seviyesi sadece 2 idi. Normalde 10'da çalarım. Sahne ve ortam bize göre değildi".

 

Tüm bunlara rağmen müzik eleştirmenlerinin görüşü People dergisinden James McBride’in konser hakkındaki düşünceleri ile benzerdi: “Hiçbir yerden çıkıp gelmiş gibi görünüyordu, bir nehir teknesi kumarbazının şapkasıyla Zorro tipi bir figür, kalçasında bir '59 Stratocaster ve Double Trouble adını verdiği iki silahıyla '82 Montreux festivaline kükreyerek girdi. Albümü, plâk sözleşmesi, adı yoktu ama sahneyi dumanı tüten bir kül yığınına çevirdi, bazılarına fazla gelmiş olabilir ama sonrasında birçok kişi onun kim olduğunu bilmek istedi".

 

Double Trouble her ne kadar protesto edilmiş olsa da müzikleri ve tarzlarıyla dikkatleri üzerine çekti. Festivalin önemli bir sonucu da dönemin efsane sanatçısı David Bowie’nin Stevie Ray ile tanışması oldu. Bowie, Vaughan’ın gitarından etkilenmişti.

 

 

 

David Bowie ve Stevie Ray: Let’s Dance

 

 

Ertesi gece Double Trouble, Jackson Browne'un da katılımıyla Montreux Casino'nun salonunda çaldı. Browne, sabahın erken saatlerine kadar Double Trouble ile çaldı ve onlara Los Angeles şehir merkezindeki kişisel kayıt stüdyosunu ücretsiz kullanmalarını teklif etti. Kasım ayı sonlarında grup teklifi kabul etti ve iki günde on şarkı kaydetti. Stüdyodayken Vaughan, Montreux performansından sonra kendisiyle tanışan David Bowie'den sürpriz bir telefon aldı. Bowie onu yeni albümü Let's Dance için bir kayda katılmaya davet ediyordu. Stevie için ilginç bir teklifti. Ocak 1983'te Stevie Ray, albümdeki sekiz şarkının altısında gitar çaldı. Bunlara albümün isim parçası “Let’s Dance” ve hit şarkısı "China Girl" de dahildi. Albüm 14 Nisan 1983'te yayınlandı ve Bowie'nin önceki albümünden en az üç kat daha fazla sattı.

 

Mart 1983'ün ortalarında, Epic Records Başkan Yardımcısı Gregg Geller, Hammond'ın tavsiyesi üzerine Double Trouble'ı plâk şirketine dahil etti. Let's Dance'in başarısı üzerine Bowie, yaklaşan Serious Moonlight Turnesi için Vaughan'ı gitarist olarak istedi. Nisan ayı sonlarında Vaughan turne için provalara başlamıştı bile ancak ücret için sözleşme görüşmeleri istediği gibi sonuçlanmayınca Vaughan turneyi açılış tarihinden birkaç gün önce terk etti. Vaughan şu yorumu yaptı: "Biraz riskliydi ama gerçekten tüm bu baş ağrılarına ihtiyacım yoktu". İlginç olan, bu hareketinden dolayı hayranlarından aldığı pozitif tepkilerdi. Turneden ayrıldığı duyulduğunda gördüğü ilgi daha büyüdü.

 

Grup, 9 Mayıs'ta Bryan Adams'ın açılışını yaptığı New York City'deki The Bottom Line'da sahne aldı. Sahnede Mick Jagger, Billy Gibbons ve Johnny Winter gibi büyükler de vardı. New York Post gazetesi Double Trouble'ın performansının Adams'ı açık ara geride bıraktığını yazdı. "Neyse ki Kanadalı Bryan Adams çok sık sahneye çıkmıyor" diyen Martin Porter, Double Trouble’ın performansından sonra sahnenin adeta küle döndüğünü, geride Bryan Adams’a pek bir şey kalmadığını söyledi.

 

 

 

Texas Flood

 

 

Double Trouble, Jackson Browne'un Los Angeles’taki stüdyosundan kayıtları aldıktan sonra, yeni bir albüm için gerekli olan materyali bir araya getirmeye başladı. Texas Flood albümü, eski eşi Lenora Bailey için yazılmış olan "Love Struck Baby" parçasıyla açılıp, yine eski kız arkadaşlarından biri olan Lindi Bethel için bestelediği "Pride and Joy" ve "I'm Cryin'" şarkılarıyla devam ediyordu. İkisi de müzikal olarak benzer olsa da şarkı sözleri ilişkinin iki farklı bakış açısını yansıtıyordu. Howlin' Wolf, Isley Brothers ve Buddy Guy'ın cover'larının yanı sıra albümde Larry Davis'in "Texas Flood" şarkısının cover'ı da yer alıyordu.

 

Texas Flood, The New York Times için yaptığı çizimlerle tanınan illüstratör Brad Holland tarafından hazırlanan bir kapak resmi ile çıktı. Başlangıçta Vaughan'ın Teksas’ı tasvir edecek şekilde at üzerinde oturması düşünülmüştü ancak Holland kendisine verilen bir fotoğrafı kullanarak Stevie’in gitarıyla duvara yaslanmış bir resmini çizdi. Albüm bu kapakla 13 Haziran 1983'te piyasaya çıktı. O kadar etkileyici bir sound vardı ki, AllMusic editörü Stephen Thomas Erlewine albümün "muazzam bir etki" yarattığını söyledi. Gerçekten de Texas Flood kısa süre içinde yarım milyonluk satışla grubun en fazla satan albümü oldu.

 

16 Haziran'da Vaughan, albümün çıkışını kutlamak için Dallas'taki meşhur Tango gece kulübünde düzenlenen bir performans sergiledi. Performansa The Kinks ve Uriah Heep üyeleri de dahil olmak üzere birçok ünlü sanatçı katıldı. Tango'daki performans çok önemliydi çünkü tüm radyo istasyonu yöneticileri, DJ'ler, program yönetmenleri, plâk mağazası sahipleri, basın ve New York'tan yöneticiler partideydi. Tam bir VIP partisiydi ve yaklaşık bin kişi bu performansı hayranlıkla izledi.

 

 

Moody Blues ile Kuzey Amerika turnesi

 

 

Kısa bir Avrupa turnesinden hemen sonra Hodges, Double Trouble'ın Kuzey Amerika'da iki aylık bir tur sırasında The Moody Blues'un açılış sanatçısı olması için bir anlaşma ayarladı. Hodges, birçok kişinin Double Trouble'ın The Moody Blues'un açılış sanatçısı olması fikrinden hoşlanmadığını biliyordu ancak yine de bunun gruba önemli bir ivme kazandıracağını düşünüyordu. Nitekim öyle de oldu. Çok farklı şehirlerde çok kalabalık stadyumlarda çalıyorlardı ve izleyenler gerçekten duydukları müziğin etkisiyle çıldırıyorlar ve kim olduklarını merak ediyorlardı. Turne sonunda grup Austin City Limits adlı televizyon şovuna çıktı. Ardından New York City'deki Beacon Theatre'da biletleri hemen tükenen bir konser verdi. Variety dergisi ertesi gün Beacon'daki doksan dakikalık performansın “günün gitar kahramanı olduğuna dair hiçbir şüphe bırakmadığını" yazdı.

 

 

 

Couldn't Stand The Weather

 

 

Takvimler 1984 yılının ocak ayını gösterirken Double Trouble, John Hammond'ın yapımcı ve mühendis olarak Richard Mullen ile Power Station'da ikinci stüdyo albümleri Couldn't Stand The Weather'ı kaydetmeye başladı. Kayıtlar başladığında, Bob Geddins'in "Tin Pan Alley" şarkısının cover'ı, farklı ses seviyeleri denenerek birkaç kez kaydedildi. Bu denemelerden sonra o ana kadar yapılan en sessiz versiyonunun kullanılmasına karar veren Hammond kayıt için “bu şarkı şimdiye kadar duyulabilecek en iyi ses” dedi ve albümde bu kaydı kullandı. Kayıt seansları sırasında Vaughan, cazcı "Stang's Swang"da sırasıyla davul ve saksafon çalan Fran Christina ve Stan Harrison dahil olmak üzere diğer müzisyen kombinasyonlarıyla çeşitli kayıtlar yaptı. Ağabeyi Jimmie, Guitar Slim'in "The Things That I Used to Do" şarkısının cover'ında ritim gitar çaldı. Müzikolog Andy Aledort'a göre, Jimmie'nin şarkı boyunca çaldığı gitar tonu belirgin R'n'B kalıplarına giden yolu açıyordu.

 

Couldn't Stand the Weather 15 Mayıs 1984'te yayınlandı ve iki hafta sonra bir önceki albüm olan Texas Flood'un satışlarını ikiye katladı. Albümde Jimi Hendrix'in "Voodoo Child” şarkısının cover'ı da yer almıştı. Bu durum kaçınılmaz olarak Vaughan'ın Hendrix ile kıyaslanmasına yol açtı. AllMusic editörü Stephen Thomas Erlewine'e göre Couldn't Stand The Weather, ilk albümün başarısının tesadüf olmadığını kanıtlıyordu. Albüm, Stevie Ray'in gelişiminde önemli bir dönüm noktası oldu ve artık modern Blues'un önemli  sanatçısı olarak statüsünü pekiştirdi.

 

 

Carnegie Hall

 

 

Vaughan 4 Ekim 1984'te, birçok konuk müzisyenin yer aldığı Carnegie Hall'daki bir performansın baş rolündeydi. Konserin Martell Vakfı'nın lösemi ve kanser araştırmaları alanındaki çalışmalarına destek amacı ile düzenlenmiş olması dinleyiciler arasında önemli kişilerin olacağı anlamına geliyordu. Biletler çıkar çıkmaz tükendi. Böylesine önemli bir mekânda ve bu denli kalabalığın önünde çalmak Stevie için heyecan vericiydi e bu yüzden aşırı gergindi. Planlanan zaman aralığı yaklaştıkça, sokakta hayranların saldırısına uğramamak için mekâna limuzin ile gitmeyi tercih ettiğini belirtti. Grup sahneye akşam 20:00 civarında çıktı. Stevie üçüncü şarkının ortasına kadar sakinleşemedi. Sahneye Mexican Tuxedo olarak bilinen özel yapım bir Mariachi kıyafeti ile çıktı ve açılışı "Scuttle Buttin'" şarkısını çalarak yaptı. Devamında Jimi Hendrix’in "Voodoo Child" ve "Tin Pan Alley" ile Elmore James'in "The Sky Is Crying" şarkılarının yanı sıra "Love Struck Baby", "Couldn't Stand the Weather" ve "Rude Mood" gibi kendi bestelerini seslendirdi. Performansın ikinci yarısında Vaughan, Jimmie'yi gitarist olarak gruba dahil etti. Buddy Guy, Guitar Slim, Albert King ve Albert Collins gibi sanatçıların cover'larını seslendirdi. Gösteri, Vaughan'ın "Lenny" ve "Rude Mood" şarkılarının solo yorumlarıyla sona erdi. Stevie’in eşi, ailesi ve arkadaşlarının da aralarında bulunduğu yaklaşık 2.500 kişilik izleyici kitlesi mekânı The New York Times'tan Stephen Holden'ın ifadesiyle “gürültülü bir yol kenarı lokantası"na dönüştürmüştü. Performans kaydedildi ve 1997'de Epic Records tarafından Live at Carnegie Hall adı ile yayınladı.

 

 

 

Soul to Soul

 

 

Double Trouble Mart 1985'te üçüncü stüdyo albümü Soul to Soul için Dallas Sound Lab Stüdyolarında kayıtlara başladı. Ancak bir sorun vardı ve bir türlü ilerleyemiyorlardı. Sebebi kayıtlar ilerledikçe Stevie’in bir türlü odaklanamaması idi. Grup giderek daha fazla hayal kırıklığına uğradı. Sorun Stevie’in artan alkol ve uyuşturucu kullanımından kaynaklanıyordu. Gitar çalmayı ve aynı anda şarkı söylemeyi giderek zorlaştıran bu bağımlılık gruba bir klavyecinin dahil edilmesi ile geçici olarak çözüldü. Albümde çalması için klavyeci Reese Wynans'ı gruba dahil oldu. Böylece kayıtlarda Stevie’in üzerine düşen kısımlar azalacak, klavye devreye girecek ve bu şekilde daha rahat edeceklerdi.

 

Bir yandan albüm prodüksiyonu, konserler ve programlar, diğer yandan gittikçe aşırıya kaçan alkol ve uyuşturucu Stevie için hayatı baş edilmesi güç hale getiriyor, yanlış kararlar vermesine neden oluyordu. Bu kararlardan biri ciddi skandala yol açtı. Vaughan, 10 Nisan 1985'te Houston Astrodome'da ABD ulusal marşı "The Star-Spangled Banner"ın gitar yorumunu çaldı ancak doğru bir seçim değildi ve protesto edilerek inanılmaz seviyede tepki gördü. Vaughan aşırı alkollüydü ve sinirlenip performansı kısa keserek sahneden ayrıldı. Tam o anda New York Yankees'in eski oyuncusu Mickey Mantle ile karşılaştı ve o karmaşada ondan bir imza istedi. Konser sonrası Houston Press, konser hakkında uzun bir haber geçerek onun performansını Hendrix'in 1969'da Woodstock performansı ile karşılaştırarak Stevie’i yerden yere vurdu. Üstelik devamında Mickey Mantle’ın imza hakkındaki ilginç yorumuna da yer verdi: "Vaughan, tüm bu skandala rağmen Mickey Mantle'dan imza istediğini anlayacak kadar bile ayık değildi. Mantle imzalayacak bir şey bulamadığı için Stevie’in gitarını imzaladı ve ‘Daha önce hiç gitar imzalamadım.' Kimse Vaughan'dan imza istemedi. 30 yaşına gelmeden ölmüş olacağına emindim".

 

Bu olay ve devamında gelen tatsızlıklar 30 Eylül 1985'te yayımlanan Soul to Soul albümünün satışlarını da etkiledi. Albüm listelerde çok fazla yükselemedi ve yaklaşık altı ay kalabildi. Rolling Stone'dan eleştirmen Jimmy Guterman albümü eleştirerek "Blues Rock taklidinde hâlâ biraz hayat var ama benzinleri bitmiş gibi" diye yazdı. Guterman haklıydı, albüm satışları Couldn't Stand The Weather’ın çok altında kalmıştı. Grup Stevie’in son dönemdeki tutarsızlıkları ve odaklanamama sorunu yüzünden kötü bir döneme girmişti. Sebep alkol ve uyuşturucu idi. Ancak Stevie öyle düşünmüyordu ve bu albümün yapılmasında yaşanan zorluklar onun için farklı şeyler ifade ediyordu. Ona göre çok sorunla karşılaşmış ama yine de vazgeçmemişti. Vaughan eleştirileri çok da önemsemiyor ve albüm hakkında aynen şunları söylüyordu: “Grubumuzdaki insanlarla ve çevremizdeki yakın arkadaşlarımızla büyüdük; çok şey öğrendik ve birbirimize çok daha yakınlaştık. Albüme Soul To Soul isminin verilmesinin sebebi bu. Bu albüm bizim için eleştirilerin ötesinde çok farklı şeyler ifade ediyor”.

 

Fakat grup pek de öyle düşünmüyordu.

 

 

 

Live Alive

 

 

Altı ay süren bir durgunluktan sonra Epic firması, sözleşmenin bir parçası olarak gruptan dördüncü bir albüm talep etti. Temmuz 1986'da Vaughan, Austin ve Dallas'taki üç canlı performans sırasında Live Alive adlı LP'yi kaydetmeye karar verdi.  17 ve 18 Temmuz'da grup, Austin Opera Binası'nda ve 19 Temmuz'da Dallas Starfest'te rutin konserler verdi. Gösterileri müzikal bir karmaşaya döndü çünkü Stevie hiçbir kurala ve grubun düzenine uymadan kendi istediği gibi çalıyordu. Shannon, Austin konserinden önce sahne arkasındaydı ve yeni menajer Alex Hodges'a grubun hızla bir tuğla duvara doğru ilerlediğini söylediğinde haklıydı. Grup tam olarak ne olup bittiğini anlamıyordu çünkü yorgunluk, alkol ve uyuşturucu grubun ahengini kaybetmesine neden oluyordu. Buna rağmen konserlerin tümü kaydedilmişti ve buradan seçtikleri kayıtlar albüm için kullanıldı.

 

Live Alive albümü 17 Kasım 1986'da yayınlandı. Grubun kariyeri boyunca tek canlı konser albümü oldu ancak yine başarılı olamadı, Billboard listesinde hiç yer almadı. Birçok eleştirmen albümün çoğunun eski kayıtlardan yapıldığını iddia etse de albümü miksajını yapan mühendis Gary Olazabal, materyalin çoğunun kötü kaydedildiğini söyledi. Vaughan bu kez eleştirilere kulak asmış ve bunun en iyi çalışmalarından biri olmadığını kabul etmişti: "Live Alive'ı kaydettiğimizde çok iyi durumda değildim. O zamanlar ne kadar kötü durumda olduğumu fark etmemiştim. Albümde istediğimden daha fazla düzeltme işi yapılmıştı. Kontrol bende değildi, hiçbirimizde değildi".

 

 

Derin bir uçurumun dibi: Alkol ve uyuşturucu

 

 

Alkol ve uyuşturucu Stevie’in hayatında artık müzikten daha fazla yer alıyordu. 1975'ten bu yana düzenli olarak kullandığı esrar ve eroin dışında, metamfetamin gibi farklı maddeleri de kullanmaya başlamıştı. Viski ile karıştırdığı eroin kullanımı çok artmış, madde bağımlılığı da zirveye ulaşmıştı. Asistanı Tim Duckworth durumu şu şekilde açıklıyordu: "Her sabah viski ve kokain içerek uyanmak yerine kahvaltı etmesini sağlıyordum, ki bu muhtemelen yaptığı en kötü şeydi." Bu bağımlılık muhtemelen derin bir uçurumun dibi idi.

 

Eylül 1986'da Double Trouble bir aylık Avrupa turu için Danimarka'ya gitti. 28 Eylül gecesinin geç saatlerinde Vaughan, Almanya'nın Ludwigshafen kentinde verdiği bir gösteriden sonra ölümcül derecede susuz kalarak hastaneye kaldırıldı ve tedavi gördü. Bu olay, kendisine bir ay içinde ölebileceği konusunda uyarıda bulunan Dr. Victor Bloom'un kontrolünde Londra Kliniği'ne sevkedilmesine neden oldu. Londra'da bir haftadan fazla kaldıktan sonra Amerika’ya ve Atlanta'daki Peachford Hastanesi’nde dört hafta rehabilitasyon gördü, ardından Austin'de rehabilitasyona girdi. Kasım 1986'da rehabilitasyonun sona ermesinin ardından çocukluğunu geçirdiği Dallas Glenfield Avenue'daki annesisin evine geri döndü ve bir süre inzivaya çekildi.

 

Bu süre zarfında Double Trouble, Live Alive turnesi için provalara başlama kararı aldı ve Stevie’e haber verildi ancak Stevie sahne alma konusunda endişeliydi. Dinleyiciye sunabileceği bir şeyi kalıp kalmadığını bilmiyordu. Grubun telkin ve iknası neticesinde birkaç provaya katılmaya karar verdi. Böylece rehabilitasyon sonrası Double Trouble ile ilk performansı 23 Kasım'da Towson Eyalet Üniversitesi'nde başladı. 31 Aralık 1986'da Lonnie Mack ile tekrar performanslar sergileyen Atlanta'daki Fox Tiyatrosu'nda bir konser verdiler. Tur ilerledikçe Vaughan aslında konser değil, yeni bir albüm için çalışmayı özlüyor ve istiyordu.

 

Bu arada özel hayatı da karmakarışıktı. Bağımlılıkları nedeniyle Lenny ile ilişkisi bozulmuştu. Bitmeyen uzun tartışmalardan sonra Ocak 1987'de Lenny'den boşanma davası açtı ve bu da dava sonuçlanana kadar herhangi bir projeye odaklanamadı. Yaklaşık bir yıl boyunca ne şarkı ne kayıt, hiçbir şey yapmadı. Bu arada grup, Bill Carter ve Ruth Ellsworth ile "Crossfire" şarkısını yazmak bir araya gelmişti ama Stevie o sırada orada değildi.

 

1987 sonunda Double Trouble, Austin Aqua Festivali'nde tam kadro olarak yer almaya karar verdi. Stevie daha iyi ve toparlanmış olarak gruptaydı. Bu konser ile o güne kadar kariyerlerinin en büyük izleyici kitlelerinden birine çaldılar. Konseri yaklaşık yirmi bin kişi izledi. Mayıs 1988'de Robert Plant'in açılış sanatçısı olarak çıktığı bir aylık turdan sonra, Toronto'daki Maple Leaf Gardens'da bir konser de içeren grubun Avrupa ayağı için anlaşma sağlandı; bu tur 22 performans içeriyordu ve 17 Temmuz'da Finlandiya'da sona erdi. Bu, Vaughan'ın Avrupa'daki son konser performansı olacaktı.

 

 

 

In Step

 

 

Stevie, Lenny'den boşandıktan Double Trouble'ın dördüncü stüdyo albümü In Step için Memphis, Tennessee'de stüdyoya girdiler. Kayıtlar, yapımcı Jim Gaines ve yardımcı söz yazarı Doyle Bramhall ile Kiva Studios'ta yapıldı. Rehabilitasyon sonrası yaratıcı yetenekleri hakkında şüpheleri olsa da seanslar ilerledikçe özgüveni yerine gelen Stevie, burada gerçekten iyi bir performans gösterdi. Grup albümün bugüne kadar yaptıkları en iyi iş olduğunu ve Stevie’nin de aynı şekilde hissettiğini söyledi. Stevie’e göre, albümün adı In Step'ti çünkü sonunda hayatla, kendisiyle ve müziğiyle uyum içinde olduğunu ifade ediyordu.

 

In Step 13 Haziran 1989'da yayınlandı ve albüm grubun ticari açıdan en başarılı eseri ve Grammy ödülü kazanan ilk albümü oldu. Billboard 200'de üst sıralara yükselerek yaklaşık bir yıl listelerde kaldı. Bill Carter ve Ruth Ellsworth ile ortak yazılan "Crossfire" albümün hit şarkısı oldu. Albümde ayrıca Vaughan'ın Howlin' Wolf şarkısı "Love Me Darlin' "in cover'ında Fuzz Face'i kullandığı ilk kayıtlarından biri de yer aldı.

 

 

Erken yaşta sona eren bir hayat

 

 

In Step albümü ile grup eski güzel günlerine tekrar kavuşmuş, popülaritesi geri gelmiş, turne ve konserler art arda gelmeye başlamıştı. 27 Ağustos 1990'da saat 12:50'de, Vaughan ve Eric Clapton'ın turne ekibi Wisconsin, East Troy'daki Alpine Valley Resort'taki Alpine Valley Müzik Tiyatrosu'nda muhteşem bir jam session yaptı. Ekip ertesi gün Chicago’da olacaktı. Gece geç vakit Omniflight Helicopters şirketine ait Bell 206B helikopter ile Chicago'daki Midway Uluslararası Havaalanı'na doğru yola çıktılar. Hava sıcak, aşırı nemli ve sisli idi. Helikopter, kalkıştan kısa bir süre sonra engebeli arazide ilerlerken yoğun bir sisin içine girdi. Görüş çok düşüktü ve helikopterin kontrolünü çok zorlaştırıyordu. Güçlükle ilerleyip, son anda yükselmeye çalışan helikopter bir tepeye çarparak yakındaki bir kayak pistine düştü. Helikopter pilotu Jeff Brown, menajer Bobby Brooks, koruma Nigel Browne ve organizatör Colin Smythe ve Stevie Ray kazadan kurtulamadı. Yerel bir tahmine göre, soruşturma helikopterin sisli koşullarda, görüş mesafesinin 2 mil (3,2 km) altında olduğu bildirilerek ayrıldığını tespit etti. Ulusal Ulaştırma Güvenliği Kurulu raporunda şöyle denildi: "Üçüncü helikopter ayrılırken diğerlerinden daha düşük bir irtifada kaldı ve pilot güneydoğuya doğru yükselen araziye döndü. Daha sonra helikopter kalkış noktasından yaklaşık üç mil uzaklıktaki engebeli araziye düştü." Federal Havacılık İdaresi (FAA) kayıtları, pilot Jeff Brown'ın sabit kanatlı Cessna tipi bir uçakta uçmaya yetkisi olduğunu, ancak bir helikopterde olmadığını gösterdi.

 

 

Cenaze töreni

 

 

31 Ağustos 1990'da Dallas Laurel Land Mezarlığı'nda olağanüstü bir kalabalık vardı. Vaughan’ın tabutu çiçek buketleriyle süslenmiş olarak yaklaşık üç bin kişinin önünde, beyaz bir cenaze arabasının önderlik ettiği kortejde yer alıyordu. Törende bulunanlar arasında ZZ Top, Stevie Wonder, Bonnie Raitt ve Buddy Guy gibi sanatçılar vardı. Vaughan'ın mezar taşında şunlar yazıyordu:

 

"Teşekkür ederim... bize verdiğiniz tüm sevgi için."

 

Ölümünden sonraki aylarda Vaughan, Amerika Birleşik Devletleri'nde 5,5 milyondan fazla albüm sattı. 25 Eylül 1990'da Epic Records, Vaughan kardeşlerin Tennessee, Memphis'teki Ardent Studios’dan çıkardığı bir LP olan Family Style'ı yayınladı. Kasım 1990'da CMV Enterprises, sekiz Double Trouble müzik videosundan oluşan Pride and Joy belgeselini yayınladı.

 

3 Ekim 1991'de, Teksas valisi Ann Richards, Teksas Tiyatrosu'nda bir anma etkinliği olan "Stevie Vaughan Anma Günü"nü ilan etti. 1993'te, Vaughan'ın bir anıt heykeli Auditorium Shores'da açıldı ve Austin'deki bir müzisyenin ilk kamusal anıtı oldu.

 

Eylül 1994'te, Dallas'ta bir “Stevie Vaughan Anma Koşusu” düzenlendi. Etkinlik, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı tedavisi görenlere yardım etmek için kurulan Ethel Daniels Vakfı yararınaydı. 1999'da Müzisyenler Yardım Programı Vaughan’ın anısına, iyileşme süreciyle mücadele eden bağımlılara yardım etme konusundaki çabalarından dolayı müzisyenleri takdir etmek için "Stevie Vaughan Ödülü"nü hayata geçirdi. Ödül alanlar arasında Eric Clapton, David Crosby, Steven Tyler, Alice Cooper, Ozzy Osbourne, Pete Townshend ve Chris Cornell gibi isimler yer aldı.

 

1993 yılında Martha Vaughan tarafından, üniversiteye gitmeyi ve mesleği sanat olarak yapmayı amaçlayan Oakcliff'teki WE Greiner Ortaokulu öğrencilerine verilecek “Stevie Vaughan Anma Bursu Fonu” kuruldu.

 

 

 

Müzik onun tarzıydı

 

 

Vaughan, Jimi Hendrix, Albert King, BB King, Freddie King, Buddy Guy, Howlin' Wolf, Otis Rush, Chuck Berry ve Muddy Waters'tan etkilendi ve müziği de bu doğrultuda ilerledi. 1977'de meşhur kulüp Antone's da Albert King ile çalmış ve King'in Vaughan üzerinde önemli bir etkisi olmuştu. Ancak en büyük etkiyi Jimi Hendrix yapmıştı. Zaten Vaughan da kariyeri boyunca hep Hendrix ile kıyaslandı. Vaughan bir röportajında Hendix hakkında şunları söyledi: "Hendrix'i birçok nedenden dolayı seviyorum. O sadece bir gitaristten çok daha fazlasıydı; istediği her tür gitarı çok iyi çalardı. Aslında gitar çalıp çalmadığından bile emin değilim; müzik çalardı." Vaughan’ı etkileyen tarz sadece Blues ve Rock ile sınırlı kalmadı, Wes Montgomery, Kenny Burrell ve George Benson gibi caz gitaristleri de onun müziğinde etkili oldu.

 

Vaughan hem gençliğinde hem de yetişkinliğinde Lonnie Mack dinlediği gitaristler arasında onun bir numarası idi. Mack'in zamanının ötesinde olduğunu düşünüyordu. Vaughan, Mack'ten tremolo pena ve vibrato öğrendiğini ve Mack'in ona "kalbinden gitar çalmayı" öğrettiğini söyledi. Mack, 1978 yılında Vaughan ile ilk karşılaşmasında ise oldukça şaşırmıştı. Bunu şöyle anlattı: “Teksas'ta Thunderbirds'ü izlemeye gittik. Jimmie, "Dostum, küçük kardeşimi dinlemelisin. Tüm şarkılarını ezbere çalıyor." diyordu. Rome Inn adlı küçük bir yerde çalıyordu ve oraya gidip onu dinledik. Kapıdan içeri girdiğimde, "Wham!" çalıyordu. Ben de "Dadgum!" dedim. Doğru çalıyordu, ben ise uzun zamandır yanlış çaldığımı fare ettim ve geri dönüp orijinal kaydımı dinlemem gerekiyordu”.

 

 

 

Oyuncak gitardan meşhur gitarı 1959 Strat’a

 

 

Vaughan kariyeri boyunca çeşitli gitarlara sahip oldu ve kullandı. En sevdiği Fender Stratocaster, 1963 gövdeli, 1962 saplı ve 1959 tarihli manyetikli SRV imzalı gitardı; bu nedenle Vaughan genellikle ona "1959 Strat" adını vermişti. Bu gitarı neden tercih ettiğini 1983 yılında verdiği bir röportajında şöyle açıklamıştı: "Sesinin gücünü seviyorum. Çaldığım her gitar oldukça çok yönlü olmalı. Büyük, güçlü bir tonu var ve ona ne yaparsam yapayım dayanır".

 

Bir diğer favori gitarı ise biraz daha yeni olan bir Stratocaster idi, ona da 'Lenny' adını vermişti. Hikayesi şöyleydi: Vaughan, 1980'de yerel bir rehin dükkanında gitarlara bakarken kırmızıya boyanmış ama altından orijinal sunburst cilası görünen 1965 Stratocaster'ı fark etmişti. 300 dolar fiyat konulmuştu ve bu Stevie’nin verebileceğinden çok fazlaydı. Lenny, o an Stevieîn bu gitarı ne kadar çok istediğini görmüş ve eve dönünce altı yakın arkadaşını aramış, Stevie için doğum günü hediyesi alacağını söyleyerek her birinden 50 dolar istemişti. Ertesi gün Lenny gitarı onun için satın aldı ve gitarı 3 Ekim 1980'deki doğum gününde ona verdi.  O gece Stevie Lenny adlı şarkıyı yazdı.

 

Bir başka özel gitarı olan "Main" adını verdiği gitarı, New York Buffalo'daki Hamiltone Guitars’da James Hamilton tarafından yapıldı. ZZ Top'tan Billy Gibbons'ın hediyesiydi. Gibbons, Hamilton'dan 1979'da gitarı yapmasını istemişti. Klavyede sedef kakmalı olarak adı yer alıyordu. Gitar, 29 Nisan 1984'te Hamilton tarafından kendisine hediye edildi. Bu gitarı da sahnede ve stüdyoda kullandığı ana gitarlardan biri olmaya devam etti.

 

24 Haziran 2004'te, Vaughan'ın "Lenny" Stratocarter’ı, Antigua'daki Eric Clapton'ın Crossroads Merkezi'nin yararına düzenlenen bir açık artırmada satıldı; enstrüman Guitar Center tarafından 623.500 dolara satın alındı.

 

 

 

Ödülleri ve onur listeleri

 

 

Vaughan beş kez WC Handy Ödülü kazandı. 2000 yılında Blues Hall of Fame'e dahil edildi. Ölümünden kısa bir süre sonra yayınlanan Family Style, 1991'de En İyi Çağdaş Blues Albümü Grammy Ödülü'nü kazandı. 2003'te Rolling Stone onu "Tüm Zamanların En İyi 100 Gitaristi" arasında yedinci sıraya koydu. Guitar World dergisi de onu en iyi Blues gitaristleri listesinde bir numara olarak sıraladı.

 

Bu yazının da sonuna geldik, kısa süren ama sonunda efsane olan bir hayat öyküsü Stevie Ray Vaughan’ın hayatı. Yazıyı her zaman söylediğimiz bir söz ile bitirelim:

 

Stevie Ray Vaughan gibi sanatçılar Blues için birer hediyedir.

 

Müzikle kalın.

 

 

Tamer Tekelioğlu

 

Cazkolik.com / 22 Ocak 2025, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tamer Tekelioğlu

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.