Tüm zamanların en önemli rock gitaristi Jeff Beck hakkında eşsiz bir biyografi

Tüm zamanların en önemli rock gitaristi Jeff Beck hakkında eşsiz bir biyografi

 

Jeff Beck tarzı ve tekniğiyle Blues'un sınırlarını öyle genişletti ki hem kendi jenerasyonuna hem de ardından gelenlere inanılmaz özgürlük sağladı

 

 

“Elektro gitarla akustik arasındaki farkı bile bilmeden önce elektro gitarla ilgileniyordum. Elektro gitar, üzerinde düğmeler ve anahtarlar bulunan tamamen büyüleyici bir tahta parçası gibi görünüyordu. Bir tane edinmem gerekiyordu.”

 

Jeff Beck

 

Merhaba değerli müzikseverler

 

Yazıma hayatını ve kariyerini anlatacağım efsane gitarist Jeff Beck’in bir sözüyle başladım. Böylesine usta bir gitar virtüözünün henüz bir gitara sahip olmadan önce gitarı nasıl tanımladığını anlatan bir cümle. Jeff Beck’in hayatına ve kişiliğine baktığımızda tam olarak onu anlatan bir cümle. Ne demek istediğimi merak ediyorsanız başlayalım anlatmaya.

 

Asıl adı Geoffrey Arnold Beck. 24 Haziran 1944'te Arnold ve Ethel Beck'in oğlu olarak Londra Sutton Borough’da doğdu. Annetta adında bir kız kardeşi vardı. Kardeşiyle birlikte Sutton Manor İlkokulu'na ve Sutton East County Ortaokulu'na gitti. Jeff küçük yaşlarda müzik dinlemeyi çok seviyordu. Henüz on yaşındayken bir kilise korosunda şarkı söylemeye başlamıştı. En sevdiği şey Les Paul’ün gitar çalıp söylediği dönemin popüler şarkıları idi. Bunu ilk kez altı yaşındayken radyoda duymuş ve çok hoşuna gittiği için ne olduğunu annesine sormuştu. Annesi, çalanın Les Paul'un "How High the Moon" şarkısı olduğunu, çaldığı şeyin de Paul’un elektro gitarı olduğunu söyledi. Elektro gitarı basitçe anlatmaya çalıştı ama Jeff ne kadarını anladı bilemiyordu. Jeff annesinin anlattığıyla pek ilgilenmedi çünkü sadece o an duyduğu ve çok etkilendiği müziği düşünüyordu. "Bu tam da benim için" dedi.

 

Jeff giderek müzikle daha ilgili hale geldi. Radyoda birçok müzisyeni dinliyor ve bazılarından aşırı derecede etkileniyordu. Gene Vincent ve Blue Caps'in baş gitaristi olan Cliff Gallup da erken dönem müzikal etkilerinden biriydi, onu BB King izledi. Gitar çalmak hayallerini süslüyordu ama bir gitar alacak parası olmadığı gibi nasıl çalınacağı konusunda da bir fikri yoktu. Öğrenmesi gerekiyordu. Bunu gerçekten takıntı haline getirmişti. Nihayet ödünç aldığı bir gitarla çalışmaya başladı, iyi kötü öğrendi ama ödünç bir gitarla yürümüyordu. O da kendi gitarını yapmaya karar verdi. İlk olarak gövde için puro kutuları, sap için zımparalanmamış bir çit direğini kullandı. Sapın üzerine açtığı oyuklara metallerden kestiği perdeleri yerleştirip sabitleyerek sonunda gitara benzeyen kendi enstrümanını yaptı. Bir süre bununla çalıştı ve kendine has tekniklerle gerçek bir gitara hazır hale geldi.

 

 

Hayaller gerçek oluyor: 69 Stratocaster

 

 

Okul bittikten sonra Jeff Wimbledon Sanat Okulu'na gitti. Hem okuyor hem de okulda bulduğu işlerde, golf sahasında bahçıvanlık, dekoratörlük ve hatta araba boyacılığı gibi, kısa süreli çalıştı. Kazandığı para ile yaptığı ilk şey kendisine hep hayalini kurduğu bir gitar almak oldu. Hayallerini süsleyen gitar bir 1969 Fender Stratocaster idi ve artık bu gitara sahipti. Kendi yaptığı derme çatma gitarıyla öğrendikleri Fender ile bir anlam buldu. Artık gerçek bir gitar çalıyordu ve bu işte oldukça yetenekliydi. Jeff Fender’ini o kadar seviyordu ki, 2013'teki bir röportajında gitardan şöyle bahsetti: "Fender Stratocaster benim için yapıldı. Öyle olduğuna inanıyorum. O, Rock'n'roll için bir araç. Ona yapabilecekleri hiçbir şey onu olduğundan daha iyi hale getiremez."

 

Wimbledon Sanat Koleji Jeff için büyük şanstı. Okula devam ederken okulda tanıştığı bir dizi grupta Blues ve Rock çaldı. 1963'te Stones üyesi Ian Stewart onu RB ile tanıştırdıktan sonra, Oxford Street'teki 100 Club'da birlikte çaldığı Blues Rock grubu The Nightshift'i kurdu. Jeff, 1963'te kısa bir süre için Croydon'daki bir grup olan Rumbles'a baş gitarist olarak katıldı. Gene Vincent ve Buddy Holly şarkıları çalarak onların gitar stillerini taklit etti ve bu ona önemli bir yetenek kazandırdı. Daha sonra 1963'te Chiswick bölgesinden bir grup olan Tridents'e katıldı. "Onlar gerçekten benim sahnemdi çünkü Jimmy Reed gibi düpedüz RB çalıyorlardı ve her şeyi aşırı şarj edip gerçekten sert hale getirdik. Sadece on iki barlık Blues olmasına rağmen bundan hoşlanıyordum."

 

1964'te Fitz and Startz'ın "I'm Not Running Away" adlı Parlophone 45’liğinin B yüzünde yer alan "So Sweet" de gitar çaldı. Bu onun dahil olduğu ilk stüdyo kaydı idi ve profesyonel kariyerinin kapısı böylece aralanmış oldu.

 

 

Yardbirds; Jeff Beck lead gitar, Jimmy Page bass

 

 

Yardbirds ile başlayan bir kariyer

 

 

1965 yılının mart ayı Jeff için çok önemli bir tarihti. Birlikte çaldığı gruplar ile yaptığı kayıtlar, sahne aldığı yerel kulüpler sayesinde dönemin bazı önemli sanatçıları ile tanıştı. Bunlardan birisi olan Jimmy Page, Jeff’in tekniğini beğenmiş ve bir süre önce gruptan ayrılan Eric Clapton'ın yerine Yardbirds’e tavsiye etmişti. Page’in tavsiyesi üzerine Jeff gruba gitarist olarak alındı. Yardbirds’deki kısa ama önemli 20 ay süren gitaristliği süresi boyunca Top 40 hit şarkılarının çoğunu kaydetti. Grup ona “Over Under Sideways Down” olarak bilinen ve 1966'da yayınlanan bir tam albüm kaydetmesine izin verdi. Albüm Beck’in gitarda olan ustalığı ve farklı tekniği sayesinde başarılı oldu. Hemen ardından Mayıs 1966'da "Beck's Bolero" adlı bir enstrümantal kaydetti. Albümde Yardbirds yoktu ama kadro müthişti; Page 12 telli ritim gitarda, Keith Moon davulda, John Paul Jones bas gitarda ve Nicky Hopkins piyanoda ona eşlik etti. Haziran ayında Page, önce bas gitarda ve daha sonra ikinci solo gitarda tekrar Yardbirds'e katıldı. Bu ikili gitarist kadrosu, 1966 yapımı Michelangelo Antonioni filmi Blowup için "Train Kept A-Rollin’" adlı şarkıyı seslendirdi. Beck mükemmeliyetçi ve zor beğenen bir insandı. Özellikle sahnedeki mükemmeliyetçiliği nedeniyle gerginliğini gruba hissettirirdi. ABD turnesinde yaşadığı bu sorunlar gruptan atılmasına sebep oldu.  

 

1967'de yapımcı Mickie Most için "Hi Ho Silver Lining" ve vokallerini de kendi yaptığı "Tallyman" dahil olmak üzere birkaç solo şarkı kaydetti. Ancak bu kayıtlar umduğu gibi olmadı. Bir gruba ihtiyacı vardı. Beck elemanları seçti ve gruba kendi adını verdi. Kadro ilginçti: Vokalde Rod Stewart, bas gitarda Ronnie Wood, piyanoda Nicky Hopkins, davulda Aynsley Dunbar. Hepsinin de müzikal çizgileri farklıydı aslında be yüzden çok uzun soluklu bir birliktelik olmayacağı açıktı. 

 

Grup Columbia Records için iki albüm kaydetti: “Truth” Ağustos 1968’de yayınlandı) ve “Beck-Ola” ise Temmuz 1969 piyasaya çıktı. “Truth” eleştirmenlerin dikkatini çekti ve güzel eleştiriler aldı. Albümde, ilk Led Zeppelin albümünden beş ay önce yayınlanan ve Willie Dixon tarafından yazılan, Muddy Waters tarafından kaydedilen, aynı zamanda benzer bir düzenlemeyle Led Zeppelin tarafından ilk albümünde yeniden yorumlanan "You Shook Me" yer alıyordu. Şarkı eleştirmenlerin gözünden kaçmamıştı ve albümün Billboard listelerinde 15. sıraya kadar çıkmasını sağladı. Diğer albüm “Beck-Ola” ise hem ticari hem de eleştirel olarak pek başarılı olamadı. Grupta yer alan sanatçılar ile tartışmalar yaşandı. 1969 yılının Temmuz ayında turnede yaşanan bazı olaylar grubun sonu oldu ve dağılmasına yol açtı.

 

Nick Mason, otobiyografisinde, 1967'de Pink Floyd'un Syd Barrett'ın ayrılmasının ardından Beck'i gitaristi olarak işe almak istediğini ancak "hiçbirimizin ona bunu sormaya cesaret edemediğini" yazmıştı. 1969'da Brian Jones'un ölümünün ardından Beck'e Rolling Stones'a katılması teklif edildi.

 

 

 

The Jeff Beck Group

 

 

Grubunun dağılmasından sonra Beck bazı özel projelerde yer aldı. Music from Free Creek Super Session bunlardan birisiydi ve kendisinin yazdığı bir şarkı da dahil olmak üzere dört şarkıda baş gitarist olarak projeye katkıda bulundu. Aralık ayında çok talihsiz bir olay oldu. Maidstone yakınlarında geçirdiği bir araba kazasında kafatasında bir çatlak meydana geldi. Yaklaşık iki yıl tedavi gördü ve bu süre zarfında müzikle fazla ilgilenemedi. Beck bu dönemi için şunları söyledi: "Her şey birbirine girmişti, hayatımın hayal kırıklığı dönemiydi. Boşlukta gibiydim ama yine de kafamdaki seslere yetişemiyordum."

 

1970'te Beck sağlığına kavuştuktan sonra davulcu Cozy Powell ile bir grup kurmaya karar verdiler. Beck, Powell ve yapımcı Mickie Most, Motown'ın Hitsville’deki ünlü Studio A'da Funk Brothers grubu ile birkaç parça kaydettiler ancak bu kayıtlar yayınlanmadı. Nisan 1971'de grubun kadrosu vokalist Bobby Tench, klavyeci Max Middleton ve basçı Clive Chaman ile tamamlandı. Beck gruba yine kendi adını ön plana çıkartarak bu kez The Jeff Beck Group adını verdi. Yeni kadro ile kaydettikleri ilk albüm “Rough and Ready” oldu ve 1971 yılının ekim ayında yayınlandı. Beck albümün yedi parçasından altısını yazdı. Soul, RB ve caz öğelerini içeren albüm başarılı bir satış grafiği çizdi ve Beck'in müzik tarzının ileride alacağı yönün de habercisi oldu. 

 

İkinci albüm grup ile aynı adı taşıyordu ve Temmuz 1972’de Memphis'teki TMI stüdyolarında kaydedildi. Güçlü bir Soul etkisi olan albümün yapımcılığını Steve Cropper üstlendi. Dokuz parçadan beşi Amerikalı sanatçıların şarkılarının cover'larından oluşuyordu. Albümün hit şarkısı "I Got to Have a Song" bir Stevie Wonder bestesiydi. Müzisyenlerin birbirleriyle uyumu iyiydi ancak daha önce olduğu gibi yine aynı sorunlaş yaşanmaya başlamıştı. Her birinin yapmak istediği müzik farklıydı ve kendi müziği yapamamaktan dolayı mutsuzlardı. Grup albümünün yayınlanmasından sonra bir arada duramadı ve dağıldı. Beck'in menajerinin grup adına yaptığı açıklama şöyleydi: "Çeşitli üyelerin müzik tarzlarının kaynaşması, bireysel müzisyenler açısından başarılı oldu, ancak bunun başlangıçta aradıkları bir müzik tarzının yaratılmasına yol açtığını hissetmediler". 

 

Beck daha sonra basçı Tim Bogert ve davulcu Carmine Appice ile çalışmaya başladı. Ağustos 1972'de Bogert ve Appice geçici olarak, Max Middleton ve vokalist Kim Milford da sürekli olmak üzere kadroya dahil edildi. Yeni kadro ile Jeff Beck Group olarak albümün turnesine çıktılar. Turne Seattle'daki Paramount North West Theatre'da sona erdi. Turneden sonra grup Beck, Bogert ve vokalde Appice ile aynı isimle devam etti. Eylül 1972'de The Jeff Beck Group İngiltere, Hollanda ve Almanya’yı kapsayan Rock at The Oval'ın programına dahil edildi. Bu bir aylık bir turne idi ve hemen akabinde yine bir ay sürecek olan Amerika turnesi başladı. Turne Florida'da başlayıp New Orleans'da sona erdi. 

 

1973 Nisan’ında Epic Records etikeriyle bu kez üçünün ismini taşıyan “Beck, Bogert Appice” albümü yayınlandı. Eleştirmenler grubun enstrümantal yeteneğini beğenmekle birlikte albümü Stevie Wonder'ın hit şarkısı "Superstition"ın cover'ı dışında ticari olarak başarılı bulmadılar. 

 

3 Temmuz 1973'te Beck, David Bowie'ye sahnede "The Jean Genie","Love Me Do" ve "Around and Around" şarkılarını seslendirmek için katıldı. Gösteri filme alındı ve 2022 Bowie belgeseli Moonage Daydream'de yayınlandı. 

 

Ocak 1974'ün başlarında Beck, Bogert Appice Avrupa turnesinin bir parçası olarak Londra'daki Rainbow Theatre'da sahneye çıktılar. Bu konserde ikinci stüdyo albümleri için düşündükleri şarkıları çaldılar ancak albümü kaydedemeden önce Nisan 1974'te dağıldılar. Albüme koymayı düşündükleri ve konserde çaldıkları "Blues Deluxe" ve "BBA Boogie" isimli parçaları çok sonra, 1991 yılında çıkan toplama albüm “Beckology” de yer aldı. 1973'teki Japonya turneleri sırasında kaydedilen “Beck, Bogert Appice Live in Japan” adlı canlı albümleri ise Şubat 1975'e kadar yayınlanmadı.

 

Birkaç ay sonra Beck, Underhill Studio'da bazı kayıtlar yaparken Upp grubuyla tanıştı. Ağustos ayında BBC TV programı Guitar Workshop'a Upp ile çıktı. Bu iş birliğinden Upp ile yaptığı “This Way Upp” isimli bir albüm çıktı ancak bu albümde Jeff Beck’in adından hiç bahsedilmedi.

 

 

 

Solo kariyer başlıyor

 

 

1974 yılı Ekim ayında Beck, Max Middleton, basçı Phil Chen ve davulcu Richard Bailey ile George Martin'in yapımcılığında AIR Studios'da enstrümantal seanslar kaydetmeye başladı. Bunlar Beck'in 1975 tarihli solo albümü “Blow by Blow”un temelini oluşturdu. Beck Caz-Rock tarzındaki bu çalışmaları ile yeteneğini daha da ileriye taşıyor ve bir kez daha yönünü belirliyordu. Burada ilginç bir olay yaşandı. Kayıttaki sololardan pek memnun olmayan mükemmeliyetçi ve aşırı titiz Beck, ikna olana kadar sık sık stüdyoya geri döndü ve yeni seanslar kaydetti. Birkaç ay sonra, yapımcı George Martin, Beck'ten albüm için tekrar bir solo bölüm kaydetmek istediğine dair bir telefon aldı ve Martin şaşkınlıkla aynen şöyle cevap verdi: "Üzgünüm Jeff, ama plak dükkanlarda satışa çıktı bile!" Beck’in itirazlarına rağmen albüm müthiş bir ilgi gördü. Listelerde dördüncü sıraya ulaştı ve Beck'in ticari açıdan en başarılı albümü oldu. 

 

Beck albümün ABD turnesi için yeni bir grup kurdu. Klavyede yine Max Middleton vardı ancak basçı Wilbur Bascomb ve ünlü stüdyo davulcusu Bernard Purdie gruba dahil edilmişti. Mayıs 1975'te World Rock Festivalinde Purdie ile sahne aldı ve Flower Travellin' Band'den vokalist Akira Yamanaka ile canlı bir doğaçlamaya katıldı. Konserin Purdie ile olan kısmı kaydedildi ve yayınlandı. 

 

1976’da Beck stüdyoya geri döndü ve davulcu Narada Michael Walden ile klavyeci Jan Hammer'ı bir araya getiren ünlü “Wired” albümünü kaydetti. Albümde Caz-Rrock füzyon stili kullandı. Albüm başarılı bir performans sergiledi ve listelerde üst sıralara kadar yükseldi. Albümü tanıtmak için Jan Hammer Group ile yedi aylık bir dünya turnesine çıkmadan önce The Roundhouse'da bir açılış gösterisi yaptı. Bu gösteri “Jeff Beck with the Jan Hammer Group Live” olarak kaydedildi ve yayınlandı.

 

Beck kısa süre sonra Londra'daki Who's Ramport Studios'ta yeni albüm üzerinde çalışmaya başladı. 1979 yılı boyunca kayıtlar kesintili olarak devam etti ve Haziran 1980'de “There Back” albümü ortaya çıktı.  Albümde Jan Hammer’ın yanısıra bas gitarist Mo Foster yer aldı. Ancak albüm bir pek başarılı olmadı.

 

1981 yılı Beck’in kariyeri açısından güzel bir yıldı. The Secret Policeman's Other Ball gösterilerinde Eric Clapton ile bir dizi canlı performans sergiledi. Burada Clapton ile "Crossroads", "Further on Up the Road" ve Stevie Wonder'ın "Cause We've Ended As Lovers" düzenlemeleriyle yer aldı. Beck ayrıca Clapton, Sting, Phil Collins, Donovan ve Bob Geldof ile final performansına da çıkarak kari. Her iki performans da kaydedildi ve bir yıl sonra albüm ve film olarak yayınlandı. 

 

Beck, 1985'te çeşitli vokalistlerin yer aldığı “Flash” isimli albümü yayınladı. Albümde en dikkat çeken şarkı Curtis Mayfield'ın "People Get Ready" şarkısının cover’ı idi. Bu cover’da eski gruptan arkadaşı Rod Stewart vokal yapıyordu. Parça için bir video klip çekildi ve klip MTV'de sürekli yayınlandı. Bu süre zarfında birlikte bazı münferit konserlere katıldılar. Beck, Rod Stewart'ın 1992'de Rock and Roll Hall of Fame'e kabulünde ilginç bir konuşma yaptı ve Stewart için "Aramızda bir aşk-nefret ilişkisi var, o beni seviyor, ben de ondan nefret ediyorum" dedi.

 

 

Beck kariyerinin zirvesindeydi ancak konserler, turneler ve albüm çalışmalarından yoruldu ve bir süre sahnelerden uzak kalmaya karar verdi. Bu yoğunluğun kendini tekrarlamasına sebep olduğunu fark etmişti. Aynı şeyleri tekrarlamaktan dolayı sıkılan Beck yine de boş durmadı ve yeni teknikler geliştirmeye başladı. Dört yıl süren uzun bir sessizlikten sonra, 1989'daki “Jeff Beck's Guitar Shop” albümüyle enstrümantal müziğe geri döndü. Tekniğini gerçekten değiştirmiş, pena çalma stilini bırakıp parmak stiline geçmişti. Albüm eleştirmenlerce beğenildi ve aldığı övgüler ile sanatçının önemli albümleri arasında yer aldı. 

 

Beck yeni tekniği ile tarzını biraz daha değiştirdi ve daha popüler albümlerde yer almaya başladı. Bunlardan birisi Bon Jovi'nin 1990 tarihli ilk albümü “Blaze of Glory” idi. Albüm ile aynı adı taşıyan şarkıda çaldığı gitar ile albüme farklı bir ivme kazandırdı. Aynı yıl, Hans Zimmer'ın Days of Thunder filmi için yaptığı müzikte gitarda yine Beck vardı. Roger Waters'ın 1992 konsept albümü “Amused to Death”te çaldığı gitar ile albümü farklı bir boyuta taşıdı. 1993 yılında ise Kate Bush'un “The Red Shoes” ve “Beverley Craven” albümünde yer aldı. 1992'de Paris konserleri için Guns N' Roses ile provalara katılıp sahne almaya hazırlanan Beck, provada yaşanan talihsiz bir kaza sonucu kulağında oluşan hasar sebebiyle geçici duyma güçlüğü yaşadı ve konsere çıkamadı. 

 

Beck, huysuz, inatçı ve zor beğenen kişiliği sayesinde kendi kurduğu gruplar da dahil olmak üzere birçok grupta uzun süre duramadı. Yardbirds 1992'de Rock and Roll Hall of Fame'e kabul edildiğinde daha önce yaptığı gibi yine esprili bir konuşma yaparak herkesi güldürdü: "Birisi bana bu gece gurur duymam gerektiğini söyledi ... Ama gurur duymuyorum, çünkü beni kovdular ... Öyle yaptılar ... Boş verin onları!”

 

Beck, 2000 tarihli You Had It Coming albümünde yer alan "Dirty Mind" şarkısı ile En İyi Rock Enstrüman Performansı dalında üçüncü kez Grammy Ödülü'nü kazandı. 2003 çıkışlı “Jeff” albümündeki "Plan B" şarkısı ise Beck'e En İyi Rock Enstrüman Performansı dalında dördüncü Grammy Ödülü'nü kazandırdı. 

 

2000’lerin sonuna gelindiğinde Beck’in yer aldığı önemli albümlerden birisi de Morrissey’in “Years of Refusal” albümü idi. Albümün "Black Cloud" isimli şarkısında gitarda yer alıyordu. 

 

4 Nisan 2009'da solo sanatçı olarak Rock and Roll Hall of Fame'e dahil edildi; ödül Jimmy Page tarafından takdim edildi. Beck, Page, Ronnie Wood, Joe Perry, Flea, Metallica üyeleri James Hetfield, Robert Trujillo, Lars Ulrich, Kirk Hammett ve Jason Newsted ile "Train Kept A-Rollin'" şarkısını muhteşem bir performans ile seslendirdiler. 

 

4 Temmuz 2009'da David Gilmour ile Albert Hall'da sahne alan sanatçı yine müthiş bir performans sergileyerek her zamanki gibi tüm hayranlarının kalbini kazandı.

 

 

 

Efsane Albüm Emotion and Commotion

 

 

Nisan 2010'da Beck’in efsane albümü “Emotion Commotion”ı yayınlandı. Farklı şeyler yapmayı ve farklı türleri yorumlamayı seven sanatçı bu albümde "Over the Rainbow", “Nessun Dorma” ve “Corpus Christi Carol” gibi şarkıların cover'larını kendine has benzersiz dokunuşu ile yorumladı. Joss Stone ve Imelda May’in muhteşem vokali albüme önemli bir katkı sağladı. Albümde yer alan iki şarkı 2011 Grammy töreninde ödül aldı. Bunlardan ilki albümün başarılı şarkısı olan "Nessun Dorma" idi ve En İyi Pop Enstrüman Performansı kategorisinde ödülü aldı. Diğeri ise "Hammerhead" idi ve En İyi Rock Enstrüman Performansı kategorisinde ödül aldı.

 

 

 

Önemli projeler

 

 

Beck yaşamı boyunca birçok projede yer aldı. Ancak bunlardan bazıları vardı ki müzik dünyasında büyük övgüler aldı ve sektöründe yeni bir bakış açısını temsil ederek büyük övgüler aldı. İşte bunlardan birisi 2010 tarihli Herbie Hancock albümü “The Imagine Project” idi. Bu albümde Seal ve P!nk gibi sanatçılarla birlikte "Imagine" şarkısında yer aldı. Şarkı 2011'de Grammy’ye aday gösterildi ve En İyi Pop Vokal İş birliği dalında ödülüne layık görüldü. 

 

9 Haziran 2010'da Imelda May ve grubu tarafından New York Iridium’da Les Paul anısına düzenlenen konserin konuk sanatçısıydı ve konser kaydedilip filme alınarak “Rock 'n' Roll Party- Honoring Les Paul” adıyla CD ve DVD olarak yayınlandı. 

 

16 Nisan 2020'de Beck ilginç bir proje ile karşımıza çıktı. Daha önce birçok kez bir araya gelerek kayıtlar yapan Johnny Depp ile John Lennon'ın "Isolation" şarkısını kaydettiği yeni bir single yayınladı. Şarkının ilginç bir öyküsü vardı. Beck bunu şöyle açıkladı: “Bu şarkı iki adam arasında uzun süredir devam eden bir müzik projesinin ilk kaydı. Şarkıyı önceki yıl kaydettik. Üzerinde biraz daha çalışacaktık. Bu kadar erken yayınlamayı düşünmüyorduk fakat pandemi sebebiyle insanların bu zorlu zamanlarda yaşadığı tüm sıkıntılı günler ve gerçek 'izolasyon' göz önüne alındığında, şimdi hepinizin bunu duymasını sağlamamızın doğru zaman olabileceğine karar verdik." 

 

Pandemi sonrasında 10 Haziran 2022’de Beck ve Depp ortak albümleri “18” i duyurdu ve albümün ilk single’ı "This Is a Song for Miss Hedy Lamarr" radyolarda çalmaya başladı. 

 

Aynı yıl Beck yine önemli bir projede yer aldı. Bu kez Mark Knopfler’ın meşhur film Local Hero için yaptığı albümün müziği “Going Home: Theme Of T he Local Hero”nun, Knopfler tarafından yeni düzenlemesinde birçok efsane sanatçı ile bir araya gelerek gitar çaldı. Proje kansere yakalanan gençlere yardım eden Teenage Cancer Trust ve Teen Cancer America kurumlarını desteklemek için yapıldı. Bu anlamlı proje Jeff Beck’in ne yazık ki son kaydı oldu.

 

 

 

Ölümü

 

 

Beck Doğu Sussex'teki Wadhurst bölgesine II. derece tarihi eser sayılan Riverhall adlı binada yaşıyordu. Sanatçı kariyeri boyunca çeşitli ilişkiler yaşadı, evlendi ancak kariyerindeki iniş çıkışlar ve yoğun turne programları sebebiyle bu ilişkiler hep ayrılıkla sonuçlandı. 1963'ten 1967'ye kadar Patricia Brown ile evli olan Beck’in ilişkisi Yardbirds’e katıldığı zaman kötüleşmiş ve bir süre sonra bitmişti. Başka bir döneminde ise Amerikalı model ve oyuncu Mary Hughes ile ilişkisi oldu ancak bu da tam Yardbirds’den atıldığı döneme denk geldi ve yürümedi. 1968'de “Truth” albüm kapağında portresi görünen İngiliz model Celia Hammond ile 18 yıl süren, o döneme kadar ki en uzun ilişkisini yaşadı. 2005 yılında ise Sandra Cash ile evlendi.

 

Pandemi ile sarsılan tüm sanatçılarda olduğu gibi Jeff Beck’de bu dönemden olumsuz etkilendi. Belirsizliğin hâkim olduğu bu süreçte uzak kaldığı sahneleri ve turneleri özledi. Pandemi sonrasında toparlanarak bıraktığı yerden devam edecekti ki, 10 Ocak 2023'te, 78 yaşında, bakteriyel menenjit enfeksiyonundan Riverhall yakınlarındaki bir hastaneye kaldırıldı. Burada tedavi gördüğü açıklandı. Ancak geç kalınmıştı. 

 

Beck'in cenaze töreni 3 Şubat'ta Sutton Beddington'daki St.Mary Kilisesi'nde gerçekleşti. Törende Johnny Depp, Rod Stewart, Eric Clapton, Tom Jones, Ronnie Wood, David Gilmour, Bob Geldof ve Robert Plant vardı. Jimmy Page bir övgü konuşması yaptı. Sadece Beck'in eşi Sandra, çiftin köpeği ve Johnny Depp'in katıldığı özel bir cenaze töreni Riverhall'da gerçekleştirildi. 

 

Müzisyenler ve arkadaşları onu gerçekten çok özleyeceklerini belirterek ölüm haberini ilk duyduklarında geçirdikleri şoku ifade ettiler. 

 

Jimmy Page, "Altı telli savaşçı artık aramızda değil, ölümlü duygularımızın etrafında örebildiği büyüyü hayranlıkla izleyebilelim diye. Jeff, müziği eterik olandan yönlendirebiliyordu. Tekniği benzersizdi. Hayal gücü görünüşe göre sınırsızdı. Jeff, milyonlarca hayranınla seni de özleyeceğim" diye yazdı. 

 

Mick Jagger, "Jeff Beck'in ölümüyle birlikte harika bir adamı ve dünyanın en iyi gitaristlerinden birini kaybettik. Hepimiz onu çok özleyeceğiz" yazarak başsağlığı dileklerini iletti. 

 

Beck'in eski grup arkadaşlarından Ronnie Wood, "Jeff artık gitti, kardeşlerimden birinin bu dünyadan ayrıldığını hissediyorum ve onu çok özleyeceğim" dedi. 

 

 

Müzik tarzı

 

 

Rolling Stone dergisi tarafından "Rock'ın en etkili gitaristlerden biri" olarak tanımlanan Beck, en çok Les Paul, The Shadows, Ravi Shankar, Chet Atkins, Muddy Waters ve Django Reinhardt gibi sanatçılardan etkilendi. Beck ayrıca John McLaughlin hayranıydı. Onun için "bize gitarın birçok farklı yönünü gösterdiğini ve Hint müziğini Blues, Caz ve Klasikle harmanlayarak kendisini dünya müziğiyle tanıştırdığını" söyledi. McLaughlin ise verdiği bir röportajda Beck'in en sevdiği Blues Rock gitaristi olduğunu açıkladı.

 

Beck gitarda distorsiyon ve wah-wah efektlerini sıklıkla kullanarak dikkatleri çekti ve bu tarzın popülerleşmesinde rol oynadı. Elektronik bozulmayla denemeler yapan ilk gitarist olmasa da Rock müziğinde elektro gitarın sesinin ve rolünün yeniden tanımlamasında etkili oldu. Yardbirds’de çalarken bir fuzz kutusu kullanması, belki de efektin ilk önemli kullanımı olarak gösterildi. İnce, mükemmel perdeli armonik melodilere kadar değişen sesler yaratmak Beck’in en sevdiği denemelerdi. Beck, teknik becerisi ve çok yönlü çalması nedeniyle övgüler alarak, Jimi Hendrix ve Eric Clapton ile jenerasyonunun en büyük gitaristlerinden biri olarak kabul edildi. Eleştirmenler onun Jimmy Page kadar yenilikçi, Eric Clapton kadar zevkli ve Jimi Hendrix kadar vizyon sahibi olduğu konusunda görüş birliğindeydiler.

 

 

 

Gitarları

 

 

Beck'in en sevdiği gitarı 1969'da çalmaya başladığı Fender Stratocaster idi. 2013'teki bir röportajında Beck gitarı için şunları söylüyordu: “Fender Stratocaster benim için yapıldı. Öyle olduğuna inanıyorum. O, Rock'n'roll için bir araç. Ona yapabilecekleri hiçbir şey onu olduğundan daha iyi hale getiremez." Beck, 1987'de açılan Fender Custom Shop'tan kendi özelliklerine uygun bir Stratocaster gitar yapmasını istedi. Yapılan gitar, Beck'in en sevdiği ve kendi modifiye ettiği 1932 model Ford Hot Rod arabasıyla aynı sarı rengiyle tanındı. Ancak Fender, Beck'in bu modeli pazarlamak için isminin kullanılmasını reddetmesi nedeniyle 1991'de aynı özelliklerden bazılarını içeren yeni bir Jeff Beck Stratocaster modeli piyasaya sürdü. Gitar çeşitli dönemlerde yenilenerek günümüze dek geldi ve son olarak 2004 yılında Jeff Beck Custom Shop Stratocaster olarak tekrar yenilenerek piyasaya sürüldü.

 

Beck ayrıca Fender Telecaster ve Gibson Les Paul modellerini de severek çaldı. Gibson, 2009'da iki farklı renkte sınırlı sayıda üretilen Jeff Beck 1954 Les Paul Oxblood modelini piyasaya sürdü.

 

Beck’in kullandığı diğer bir gitar 1954 Fender Esquire idi. Gitar halen Cleveland Rock and Roll Hall of Fame'de muhafaza ediliyor.

 

Beck, 1980'lerde gitar penasının kullanımını bıraktı. Başparmağını gitar tellerine, yüzük parmağını ses düğmesinde ve serçe parmağını vibrato çubuğunda kullanarak Stratocaster'da çok çeşitli sesler üretti. Bir teli çekip ardından ses düğmesiyle sesi 'azaltarak' diğer efektlerin yanı sıra insan sesine benzeyebilen benzersiz bir ses yarattı. Hem canlı performanslarda hem de stüdyoda sık sık wah-wah pedalları ve slide’lar kullandı.

 

 

 

Ödülleri

 

 

Beck, Rolling Stone ve diğer dergilerin en iyi gitaristler listelerinde sürekli olarak ilk beşte yer aldı. Kendisine sıklıkla "gitaristlerin gitaristi" deniyordu. Rolling Stone onu "Rock'taki en etkili gitaristlerden biri" olarak tanımladı. Birçok sanatçıyla kayıt yaptı. Altı kez En İyi Rock Enstrümantal Performansı kategorisinde Grammy Ödülü'nü aldı ve 2011 Grammy töreninde aynı anda üç kategoride ödüle layık görüldü. 2014'te, British Academy'nin İngiliz Müziğine Olağanüstü Katkı Ödülü olarak bilinen Ivor Novello Ödülü'nü aldı. Rock and Roll Onur Listesi'ne iki kez girdi: ilk olarak Yardbirds üyesi olarak 1992 yılında ve ikinci olarak solo sanatçı olarak 2009 yılında kabul edildi.

 

Beck, 2011 yılında İngiliz üniversitelerinden iki fahri derece aldı. 18 Temmuz 2011'de, Müzik alanına yaptığı olağanüstü katkı nedeniyle Londra Sanat Üniversitesi'nden bursla onurlandırıldı. 21 Temmuz 2011'de Beck'e ayrıca Sussex Üniversitesi'nden fahri doktora unvanı verildi. 

 

 

38431 Jeffbeck Asteroidi onun adını taşımaktadır

 

 

Yazıyı bitirmeden önce gitarist Mike Campbell’ın Beck için söylediği çok önemli bir söze yer verelim. Bir cümle ile sanatçıyı ne kadar doğru tanımlamış Cambell: “Beck tarzı ve tekniği ile Blues'un sınırlarını öyle bir genişletti ki hem kendi jenerasyonuna hem de ardından gelenlere inanılmaz bir özgürlük sağladı.”

 

Bu yazının da sonuna geldik, inişli çıkışlı ama sonunda efsane olan bir hayat öyküsü Jeff Beck’in hayatı. Yazıyı her zaman söylediğimiz bir söz ile bitirelim: 

 

Jeff Beck gibi sanatçılar Blues için birer hediyedir.

 

 

Müzikle kalın. 

 

Tamer Tekelioğlu

 

Cazkolik.com / 23 Şubat 2025, Pazar

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tamer Tekelioğlu

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.