Plâklar ve plâk koleksiyonculuğu hakkında neleri ne kadar biliyoruz?

Plâklar ve plâk koleksiyonculuğu hakkında neleri ne kadar biliyoruz?

 

Merhaba değerli müzikseverler,

 

Plâklar bizler için geçmişten günümüze müzik dinlemenin en keyifli hali olarak hayatımızda yer alıyor. Plâk sadece dinlemek için değil, aynı zamanda koleksiyon yapmak için de önemli bir ürün. Plâk koleksiyonculuğu ise her dönem önemini koruyan, günümüzde de giderek yükselen bir değer olarak sadece müzik severler için değil, koleksiyoncular için de önemli bir hobi.

 

Bu yazımda plâkların koleksiyonculuk açısından önemli olan bazı temel özelliklerinden bahsedeceğim. Plâkların bu özelliklerinin bilinmesi koleksiyonculuğun daha bilinçli yapılması için fikir verebilir. Bu özelliklerin başında plâkların basımına dair kayıt standartları gelmektedir. Şimdi bir plâğın kayıt standardı ne demektir kısaca inceleyelim.

 

 

 

Plâk kayıt standartları - RIAA (Record Industry Association of America - Amerika Kayıt Endüstrisi Birliği)

 

 

Plâk çok basit tanımı ile polivinilcarbon yani pvc olarak bilinen esnek bir malzemenin üzerine sesin kaydedilmiş halidir. Kaynaktan iletilen ses özel bir iğne aracılığı ile dairesel hareketle merkeze doğru giderek daralan bir şekilde bu malzeme üzerine kazılır ve bu suretle vinil üzerinde yivler oluşur. Vinil üzerindeki her yiv belli bir frekans değerine karşılık gelmektedir ve iğnenin titreşmesini sağlar. İğnenin titreşimi ile oluşan manyetik akım kartuş içindeki bobinler vasıtasıyla ses dalgalarına dönüşür. Vinil üzerine yapılan bu ham kaydın kalıbı çıkartılarak bu kalıp diğer plâkların basımında kullanılır.

 

Plâğın baskı kalitesi dediğimizde aklımıza gelmesi gereken ilk soru plâğın hangi standart referans alınarak kaydedildiğidir. Plâk kayıt standardı dediğimizde ise genellikle Rusya ve Japonya hariç Amerika Kayıt Enstitüsü Birliği RIAA’nın kabul ettiği standart anlaşılır. Plâkların kayıt standardı bilgisi koleksiyoncular açısından önemlidir. Hatta Amerika ve Japonya gibi ülkelerde koleksiyoncunun ilk baktığı özelliktir. Plâk kayıtları birçok ülkede RIAA standardına göre yapılmaktadır. Burada RIAA standardı niçin önemlidir diye bir soru aklımıza gelebilir. Bunun için kısaca tarihçeye bakmak gerekir.

 

RIAA standartları ortaya çıkmadan önce plâkların basım standartları değerlerinin birbirinden çok farklı olduklarını görmekteyiz. 1938 öncesi elektrikli gramofonlarla kullanılmaya yönelik üretilmiş plâklar için öngörülen frekans eğrisi öyle düşük bir değerdeydi ki, bu plâklarda pek çok ses kayda girmiyor ve çok dar bir ses yelpazesi işleniyordu. Daha ilerleyen dönemlerde ise kabul edilen kayıt standardı genelde 78 devirlik plâkların okunmasında kullanılan frekans eğrisi oldu. Ancak bu da her kayıt için uygun değildi. Bu sebeple hemen her firmanın kendi belirlediği bir frekans eğrisi oluşmuştu. Bir kısmında üst frekanslar çok keskin ve kulağı rahatsız ediyorken, bir kısmında da alt frekansların baskın olmasından dolayı sürekli bir dip gürültüsü mevcuttu. Bazı kayıtlarda ise vokal müziğin içerisinde yok olup gitmekte idi. Tüm bu karmaşıklık kayıtta sorun yaşanmasına sebep olmakta ve dinleyici açısından memnuniyetsizliğe sebep olmaktaydı.

 

 

RIAA Frekans eğrisi (RIAA Equalization)

 

1952 yılında RCA mühendisleri bu karmaşayı gidermek için birtakım çözümler oluşturmak üzere çalışmaya başladı ve ideale yakın bir frekans eğrisi ile ilk standartlaşma adımı atıldı. Bu tartışmalar devam ederken RIAA önemli bir karar ile RCA firmasının üzerinde çalıştığı frekans eğrisini standart olarak kabul ettiğini duyurdu. Bununla birlikte birçok teknik konu da standarda bağlandı. Karar diğer plâk firmaları tarafından tartışılmaya devam etse de, büyük plâk firmaları 1955 yılında bu eğri başta olmak üzere RIAA’in belirlediği tüm standartları kabul ettiler. Bu yüzden günümüzde bazı pikap preamplilerinde RIAA ibaresi yer almaktadır. Bunun anlamı bu cihazların plâğın kayıt standardında kullanılan frekans eğrisi değerini uygun olarak vermesi demektir.

 

1952'den günümüze plâk standartlarında kabul edilen değerler Amerika baskıları için aynı kalmış ancak 1960'lara kadar Avrupalı plâk firmaları kendi standartlarındaki üretime devam etmiştir. Bununla birlikte Rusya ve Japonya hariç birçok Asya ülkesinde standartların kabulü 1975 yılına kadar sürmüştür.

 

Burada aklımıza şu soru gelebilir: Aldığımız bir plâğın hangi kayıt standardına göre basıldığını nasıl bileceğiz? Bu sorunun cevabı plâkların çoğunda yer alan “XXX” ile sonlanan kod numarasında gizlidir. Plâkların genelde A yüzlerinde göbeğe yakın bir yerde, bazen makine ama genelde el ile yazılmış bu kodlama aslında plâğın kimliğidir ve içerisinde plâk şirketindeki katalog numarasından basıldığı fabrikaya ve kayıt standardına kadar pek çok bilgi barındırır. Dolayısıyla bu kod numarası plâk koleksiyoncusu için plâğın kimliği hakkında bilgi içeren en önemli referanstır.

 

Şimdi plâk koleksiyonculuğu konusunda çok önemli yer tutan ilk baskı plâklara kısaca değinelim.

 

 

 

İlk baskı plâklar niye önemli?

 

 

Bir albümün ilk yayınlandığı anda yapılan baskısı ilk baskı olarak adlandırılıyor. Ancak günümüzde de yeni çıkan albümlerin ilk baskıları yapılmakta, o sebeple bu başlık altında geçmiş dönemlere ait ve analog basılan albümlerden bahsedeceğim.

 

İlk baskılarda öncelikle albümün gördüğü talep ve plâk şirketinin beklentilerine göre kaç adet plâk basılacağı konusu belirlenmektedir. Baskılar bazen 1000 adetten az, bazen de fazla olabilir. Bu miktarlar albümün zaman içerisinde nadide olma durumunun belirler. Bazı albümlerde birden fazla ilk baskı söz konusudur. Özellikle 1970'lerdeki bazı albümlerde bu durumu sıklıkla görürüz, plâk eş zamanlı olarak hem Amerika'da hem de Avrupa'da basılabilir. Bu durumda ortalıkta iki farklı ilk baskı olur. Bunların değerini, adetlerinin yanında hangi fabrikada basıldığı gibi detaylar belirler. Bazı fabrikalar zaman içerisinde yaptıkları özenli baskılar ile sektörde farklı konumlandırılmıştır.

 

İlk baskı plâkları önemli kılan özelliklerden birisi hatta en önemlisi plâğın üretim sürecinde yatar. Plâk basımı için üretilen kalıplar belirli adetlerdeki plağı basmak için kullanılır. Bunun sebebi baskı yaptıkça kalıbın aşınmasıdır. Bu aşınma, aynı kalıptan normalden fazla plak üretildiğinde üst frekanslarda bir miktar kayıp ve istenmeyen sesler, hatta sesin boğuklaşması gibi sonuçlar doğurabilir. Plâk şirketlerinin bir kalıptan kaç baskı yapılacağı konusunda farklı uygulamaları ve görüşleri vardır. Bazı şirketler her 1.000 adetlik üretimin arkasından yeni bir kalıp kullanırken, bir diğeri bir kalıbı örneğin 3000 hatta daha fazla plâk basmak için kullanabilir ve bu miktarın optimal koşulları sunabildiğini söyleyebilir. Bu kalıpları üretmek maliyetli bir iş olduğundan bazı fabrikalar tek bir kalıptan binlerce plâk üretebilirler. Hatta daha da ileri giderek ikinci ve daha sonraki baskılarda ilk baskının kalıplarını kullanırlarsa üretilen plâkların kalitesinde ciddi sıkıntılar oluşur. Bu sebeple plâklarda ilk baskıları edinmek ses kalitesi açısından tercih edilir hale gelmektedir.

 

 

 

Test baskıları ve hatalı basılan plâklar

 

 

İlk baskı plâkların, özellikle sınırlı adetteki ilk baskıların kayıt kalitesi olarak daha sonra yapılan ilave baskılara göre daha iyi olduğu bir gerçektir. Bununla birlikte ilk baskılarda hata oranı da yüksek olabilmektedir. Bu sebeple bazı firmalar üretime geçmeden önce plâğın test baskısını yaparak olası hataları düzeltme yoluna gitmiştir. Bu maliyetli bir yöntem olduğu için her albüm için yapılmamış, daha çok nitelikli veya özel albümler için uygulanmıştır. Test plâkları çok az sayıda basıldığı için oldukça kıymetidir ve koleksiyoncuların mutlaka takip ederek edinmek istedikleri bir plâk haline gelmiştir.

 

Bununla birlikte hatalı basılan plâklar da bazen kıymetli ve nadir olarak değerlendirilir. Özellikle bazı nadir hatalar plâğı değerinden çok daha kıymetli hale getirir. Bu baskılar fark edildiğinde mutlaka toplatılarak yeniden basılır. Örneğin kalıp karışmış ve plağın A yüzü B yüzüne basılmış, etiketi yanlış basılmış veya plâk tamamen hiçbir şekilde piyasada bulamayacağınız farklı bir kayıt içeriyor olabilir. Bu hata genelde ikinci baskıda düzeltilmekte olduğu için hatalı baskıya sahip olanlar koleksiyoncuların odağı haline gelmektedirler.

 

İlk baskı plâklardan bahsettikten sonra günümüzde sıkça sorulan bir konuya değinmekte fayda var: “Yeniden basılan plâğın koleksiyonu olur mu?”

 

 

 

Yeniden basılan plâklar

 

 

Bu konu tartışmalı da olsa hemen olmaz diyerek geçiştirmek, bazı firmaların özel baskıları için haksızlık olur. Bunu açıklamadan önce yeniden basılan plâk tanımını yapmamız gerekiyor. “Reissued” yani yeniden basılan plâklar daha önce kendi döneminde ilk baskısı veya baskıları yapılmış, ancak uzun süre sonra örneğin günümüzde tekrar basılan plâklar olarak tanımlanıyor. Bunu günümüzde yeni yayınlanan albümlerin plâk baskıları ile karıştırmamak gerekir. Gerçi ister yeniden basılan, isterse yeni bir albümün güncel ilk baskısı olan plâklar çoğunlukla dijital kayıtlardan basılsa da günümüzde çok az sayıda plâk kayıttan baskıya tamamen analog yani “AAA” olarak ifade edilen özellikte basılmaktadır. “AAA” kayıtlar maliyeti yüksek olduğu için nadiren tercih edilen bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntemde kayıt analog makara bantlara yapılmakta ve plâk bu kayıtlardan basılmaktadır. Dolayısıyla ister yeni basılmış bir albüm, isterse yeniden basılmış bir albüm olsun, bu özellikte olan plâklar kıymetli ve koleksiyon değerine sahip olabilmektedir.

 

Günümüzde hem yeni albümler hem de yeniden plâk olarak basılan albümler için bu işlemi yapan bazı önemli plâk şirketleri mevcuttur. Yeniden basılan plâklar için albümlerin o dönemdeki master analog kayıtlarını arşivlerden bularak bu kayıtlara müdahale etmeden, limitli sayılarda oldukça değerli analog baskı serileri üretilmektedir. Örneğin Blue Note firmasının 75 ve 80 serisi bu özellikledir. Bu baskılarda master bantların katalog numaraları ve kaydedildiği tarihler mutlaka belirtilir. Aynı şekilde CTI Records ve Impulse Records firmaları da önemli albümleri master bantları kullanarak basmaktadır. ECM firması son derece titizlikle yaptığı kaliteli baskılar ile sektörde adından bahsettiren bir diğer firmadır. Jack White’ın sahibi olduğu Third Records firması da yaptığı farklı özellikte baskılar ile (merkezden dışa okuyan ve üzerinde hologram bulunan yeni baskılar) koleksiyoncuların gözdesi olma yolunda ilerliyor. Çıtayı biraz daha yükseltirsek karşımıza Tacet firması çıkar. Tacet bu açıdan çok farklı seriler üretmektedir. Bunların arasında lambalı mikrofonlar ve lambalı ampliler kullanılarak yapılan tamamen analog kayıtlar “100%Tubes” serisi olarak meraklılara sunulmaktadır. Bu plâkların arka kapaklarında ve iç zarflarında kullanılan lambalı ekipmanların marka, model ve seri numarasından fotoğraflarına kadar tüm bilgiler ter almaktadır. Durum böyle olunca bu plakların çoğu yeniden basılan bir plâk olduğu halde ve baskı özellikleri ve limitli adetleri sebebiyle özellikle odyofiller için yüksek koleksiyon değeri taşımaktadır. Bu sebeple ister yeni baskı olsun, isterse yeniden basılan bir albüm, tüm bu seriler koleksiyoncular için önemli hale gelmektedir.

 

Plâk koleksiyonculuğu aslında sanıldığından çok daha geniş ve detayları bulunan bir alandır ve belirli kriterlerle sınırlandırılması doğru değildir, herkesin farklı bir ilgi alanı olabilmektedir. Bazı meraklılar yeniden basılan plâklar arasında "Picture Vinyl" denilen üzerinde resim bulunan baskıları, bazı meraklılar belirli bir döneme, müzik türüne ya da sanatçıya ait plâkların farklı baskılarını toplamaktadır. Farklı baskı derken aynı albümün zaman içerisindeki farklı baskıları örneğin yıldönümü baskıları gibi veya aynı albümün 140 gr., 180 gr. ve hatta basılmışsa 200 gr. baskılarından ya da plâkların aynı dönemde farklı ülkedeki baskılarından söz etmekteyiz. Örneğin Amerika, Avrupa, Japonya veya Rusya baskısına meraklı koleksiyoncular mevcuttur. Bazı koleksiyoncular ise tamamen plâk koleksiyonculuğunda ayrı bir yeri olan 45 devirli plâkların peşindedir.

 

 

 

45 devirli plâklar

 

 

Koleksiyonculuğun en yaygın olduğu iki bölgede; Amerika ve Japonya’da ise 45 devirli plâkların çok farklı bir yeri bulunmaktadır. 45 devirli denildiğinde genel olarak 7 inç / 18 cm. plâklar bilinse de 78 devirli plâk ölçüsü olan 10 inç / 25 cm. veya 33 devirli plâk ölçüsü olan 12 inç / 30 cm. boyutunda olup 45 devirli plâklara da sıklıkla rastlamak mümkün. Günümüzde 45 devirli 12 inç boyutundaki plaklar özellikle odyofil kitleye hitap etmektedir. Bildiğimiz üzere iyi bir kayıt için düşük hız, çalmak için ise uygun olan yüksek hızdır. Buradan da anlaşılacağı üzere bu plâklarda yüzey alanı yaygın olup, hız yüksek olduğu için ses kalitesi diğerlerine göre çok daha derin ve detaylıdır.

 

45 devirli plâklar koleksiyoncular için niye bu denli önemli? Bu konunun cevabı 45’liklerin tarihçesinde yatıyor. Şimdi gelin tarihçeye kısaca bakalım.

 

Bildiğimiz üzere RCA Victor firması 45 devirlik plâkları 1949 yılında yayınlamaya başlamıştır. Aslında bu yeni format 78 devirli plâklarına rakip olarak ortaya çıkartılmış olup, 78 devirli taş plâkların halen kullanıldığı o dönemlerde daha küçük iğnelerle okunabilmekteydi. Yukarıda da bahsettiğim üzere, 1950'lerde tüm kayıt firmaları RIAA standardını kabul etmeden önce, ortada çok fazla standart yani frekans eğrisi bulunmakta ve firmalar kayıtlarında farklı standartları kullanmaktaydı. Hatta bazı firmaların kendi devir standartları bile vardı. Durum giderek daha karmaşık hale geliyordu ki, sonunda kayıt firmaları da bunu kabul etmiş ve RIAA standartları kabul edilir hale gelmişti. Yıllar içerisinde 33 devir standart oldu ancak 45 devirli plâklar da “single” özelliğinden dolayı terk edilmedi, azalarak da olsa üretimi devam etti.

 

1950'lerde RCA plak firması bazı Walt Disney filmlerinin müziklerini 45 devirlik plâklara basmaya başladı. Her albüm 2 adet 7inç’lik plâk içeriyordu. Plâk kapakları üzerinde çok çalışılmıştı. Tamamen renkli ve göz alıcı illüstrasyonları ile zenginleştirilmiş kapaklar metinlerle cazip hale getirilmişti. Bu yöntem o dönem 45’liklere olan ilgiyi çok artırmaktaydı. Günümüzde bile bu plâklar hâlâ koleksiyoncuların peşinde olduğu bir ürün olarak değerini korumaktadır. 33 devirli plâklar standart hale geldiğinde 45'liklerin üretilmeye devam etmesinin bir sebebi de şu idi: 33 devirli albümler basılmadan önce ilk single'lar 45'lik olarak pazara sunulmakta ve bu 45'liklere gelen taleplere göre albümlerin yayınlanıp yayınlanmamasına veya albüme konulup konulmamasına karar verilmekteydi. Dönemin müzik endüstrisinin tercih ettiği bu yöntemde şarkı beğenilmezse albüme konulmamakta ve böylece birçok 45'lik single ilk ve tek olarak sadece 1 kez basılmış olmaktaydı. Bunun yanı sıra birçok 45'lik şarkıların ham halini içermekteydi. Bu şarkılar zamanla albümlerde yeniden düzenlenmiş halde yer alabilmekteydi ama ilk ham hali 45’lik baskı olarak koleksiyoncular tarafından peşine düşülen ürün haline gelmekteydi.

 

45 devirli plâklar 1960’lı yıllarda radyoların ortaya çıkmasıyla daha hızlı tüketilmeye başlamıştır. Bu dönemde sanatçılar şarkılarını hızlı bir şekilde piyasaya sürerek radyolarda kendilerine bir yer bulmaya çalışmaktaydılar. Yılda üç veya dört adet 45'lik yayınlayan müzisyenlerin bu sayıda eser ile albüm yapmaları mümkün olmamaktaydı. Bu açıdan 45’lik single’lar onların kurtarıcısı haline gelmekteydi.

 

1960’lı yılların radyolar haricinde 45’likleri önemli hale getiren başka bir özelliği daha vardı ki, o da “Jukebox”ların kullanılmaya başlaması idi. Bu makinalarda 7 inç boyunda olmalarına rağmen 33 devirli yani her plâğa 6 şarkı kaydedilebilen özel plâklar kullanılmaktaydı. Daha sonraki yıllarda bu plaklarda da 45 devir hızı standart hale gelmiş ve sanatçıların birkaç 45'likteki en sevilen şarkıları bu özel “jukebox” plâklarına kaydedilerek uzun yıllar kullanılmıştır.

 

 

 

EP (Extended Play) genişletilmiş baskı plâklar

 

 

45’liklerden bahsedip, 1970'lerden itibaren özellikle alternatif müzik akımlarıyla ortaya çıkan EP formatından bahsetmemek olmaz. EP’ler bir tür genişletilmiş baskı olarak karşımıza çıkmaktadır. İçerik olarak 45 devirli single ile 33 devirli LP arası bir konumdadırlar. 45 devirli 7 inç boyutunda olan EP’ler ne single kadar kısa ne de albüm kadar uzundur. Genelde 4-5 şarkıdan oluşan bu ara formatın toplam süresi çoğunlukla yarım saatin altında olmaktadır. Bu formatın ortaya çıkmasında alternatif müzik yapan sanatçı ve grupların büyük etkisi olmuştur zira o dönemde bu grupların çoğunun bir albümü dolduracak kadar fazla şarkıları olmadığı için mevcutları basabilecek bir plâk şirketi bulmak mümkün olmamaktaydı. Bu durumda plâk şirketleri bu gruplar için pratik bir çözüm olarak EP formatındaki plakları üretme yoluna gittiler. Kısa sürede yaygınlaşan bu format alternatif müzik akımının zayıflaması ile kısa sürede piyasadan kalkmış ve böylece dönemine ait nadir bulunan bir plâk olarak koleksiyoncuların aradığı bir ürün haline gelmiştir.

 

 

200 gram plâklar

 

 

Dönem baskısı plâklar çoğunlukla 120 veya 140 gr. olarak basılmıştır ancak günümüzde yapılan baskılar çoğunlukla 180 gr. olarak üretilmektedir. Böylece 120-140 gr. plakların kolay kırılabilir ve hasarlanabilir olma handikapları giderilmiş olmaktadır. Bununla birlikte bazı firmalar, özellikle Japon firmaları 200 gr. ağırlıkta baskılar yapmaktadır. 200 gr. plâkların koleksiyon değeri olduğu kabul edilmekle birlikte, bunun sebebi sadece malzemenin daha saf ve sağlamlığı mı yoksa sese olan etkisi mi halen tartışılmaktadır. Genel kabul görmüş görüş ise 200 gr. plâkların daha kaliteli plâklar olarak kabul edildiği, eğilme, kırılma ve hatta çizilme gibi fiziksel etkilere karşı daha güçlü ve dayanıklı oldukları ve aynı zamanda, plâk üzerindeki sesi duymamıza yarayan yivlerin bu plâklarda daha derin kesilebilmesi sebebiyle ses kalitesini olumlu yönde etkilediği yönündedir.

 

200 gr. plâklar çoğunlukla Japon odyofil kitleye yönelik ürünler olmakla birlikte son dönemlerde Amerika ve Avrupa pazarında da yaygın olarak talep görmekte ve koleksiyoncuların ilgi alanına girmektedir. 200 gr. baskı yapan firmalar arasında en eski ve bilineni Japon Venus Records isimli plâk şirketidir. Ancak günümüzde başka firmalar da oldukça kaliteli üretim yapmaktadır.

 

 

 

Japon baskısı plâklar

 

 

Japon baskıları bugün hem odyofillerin hem de koleksiyoncuların gözdesi durumundadır. Bunun altında yatan en büyük etken Japon plâklarının malzeme kalitesidir. Peki nedir bu malzemeyi diğerlerinden farklı kılan? Bu farkı açıklamadan önce plâkların yapıldığı malzeme olan vinil’in ne olduğundan kısaca bahsetmek gerekir. Bir tür organik bileşen olan vinil, daha açık adıyla Polivinilcarbon oldukça esnek ve hafif bir malzemedir. Bu özelliklerinden dolayı pek çok farklı alanda kullanılmakla birlikte en yaygın olarak baskı alanında kullanılmaktadır. Günümüzde basılan plâkların pek çoğu için düşük maliyetli geri dönüştürülmüş malzeme kullanılmaktadır. Oysa Japon baskılarında bu durum farklıdır. Japon baskısı plâklar için “Virgin vinyl” denilen malzeme kullanılmaktadır. Bunun anlamı geri dönüşüme uğramamış, en saf ve ham olarak işlenmiş vinil malzemedir. Bugün dinlediğimiz birçok plâğın geri dönüştürülmüş malzemeden oluşması, sesin malzemeye aktarımını ciddi biçimde etkilemektedir. Örnek vermek gerekirse saf vinilden üretilmiş bir albüm ile yaklaşık %90 saflıktaki vinil’den üretilen bir albüm mukayese edildiğinde, bu %10’luk dönüştürülmüş malzeme oranının bile, malzemenin müziğin işlenmesine pek de elverişli olmayan bir nitelikte olabilmesi nedeniyle, seste kayıplar yaşanabiliyor olmasıdır.

 

Japon baskılarını farklı kılan bir başka özellik ise hem Japon kayıt standardı frekans eğrisinin RIAA’den farklı olması yani daha derin bas, dengeli tiz ve güçlü vokal yapısında olması, hem de albümlerin master’larının işlenme biçimindeki hassasiyet ve titizlikleri ile Japonların ses kalitesine olan tutkularından kaynaklanmalarıdır. Öyle ki, bazı önemli Japon caz sanatçıları albümünde ses kaydının ne tür bir mikrofon ile yapıldığını, mikrofonlamanın hangi açı ile yapıldığı gibi son derece detaylı bilgileri belirtmekte ve kayıttan sonraki aşamalarda yani plâğın basımına kadar olan süreçte bu detayda baskı yapılmaktadır. Bu şekilde vokal ve enstrümanların kayıtta doğru yere yerleştirilmesi sağlanmaktadır.

 

Japon baskılarının bir başka farkı ise “OBI” olarak adlandırılan, plâğın sol tarafında dikine bulunan, üzerinde albümün Japonca bilgileri ve genelde sabit fiyatı bulunan etiketleridir. Sadece OBI toplayan koleksiyoncuların olması bize bu etiketlerin geçmişten günümüze ne kadar kıymetlenerek geldiğini ve Japon gelenekçiliğinin sahip olduğu yıllardır değişmeyen ve korunan bir kültürün önemini göstermektedir.

 

 

 

Numaralı plâklar

 

 

Gerek dönem baskısı plâklarda gerekse güncel albümlerin baskısında veya yeniden basılan (önemli bir albümün yıldönümü özel baskısı veya baskı kalitesi açısından özelliği olan) plâklarda numaralandırarak limitlendirme özelliği yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu plâklar diğer baskılara göre nadir kabul edilmekte ve koleksiyon değeri bulunmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken birkaç noktayı açıklamak gerekir. Numaralı plâkların koleksiyon değeri taşıması için numaralamanın el ile yapılması ve kaç adet basıldıysa mutlaka belirtilmesi gerekmektedir. Örneğin 1.000 adet basılan bir plâkta 10’uncu plâğı aldıysanız numara olarak el ile yazılmış 10/1000 ibaresini görmeniz gerekir. Numaralandırma bir sticker ile plâğa yapıştırılmış halde olmamalıdır.

 

Numaralandırma işlemi çoğunlukla plak şirketi tarafından yapılmaktadır. Genelde ilk 10 plâk sanatçı veya gruba ayrılmaktadır. Bu rakam değişiklik gösterebilmekle birlikte olabildiğince ilk numaralar her zaman çok makbul kabul edilmektedir.

 

Numaralı plâklarda dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da numaralandırılmış yani limitli olduğu belirtilen plâğa daha sonra ilave baskı yapılmış olmasıdır. Bu iki şekilde olabilir; ya plâk talep sebebiyle kaldığı yerden yeniden numaralandırılarak sınırlı olarak yeniden basılır ki bu yine değerlidir, ya da standart olarak limitsiz ve özelliksiz, rutin baskı yapılır ki bu plâğın pek kıymeti olmadığı gibi bazı otoritelere göre bir önceki numaralandırılmış baskının da nadir olma durumunu ortadan kaldırarak değerini bir miktar azalttığı kabul edilmektedir.

 

 

Anniversary Box Sets – Kutulu yıldönümü setleri

 

 

Günümüzde sektörde artık trend haline gelmiş bir uygulama olarak döneminde ses getirmiş kilometre taşı niteliğindeki albümlerin yıldönümü baskıları sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu setler, albüm ve sanatçıya ait özel kitapçıklar, albümün bazı şarkılarının 7 veya 12 inç’lik 45 devirli odyofil baskıları, özel çekilmiş numaralı ve hatta imzalı fotoğraflar ve litografiler ile zenginleştirilerek koleksiyoncular için cazip hale getirilmektedir. Genelde sınırlı sayıda basılan bu kutulu setler bugün olmasa bile ilerine koleksiyon değerine sahip olma potansiyelindedir.

 

 

 

Yeni basılıp ileride koleksiyon değerine sahip olabilecek yerli plaklar açısından durum nedir?

 

 

Dünyada durum böyleyken bizde durum nasıl son olarak bu konuya kısaca bakalım. Ülkemizde koleksiyon değerine sahip güncel basılan plâklarda oldukça yol kat ettiğimizi söylemek yanlış olmayacaktır. Bu konuda gerçekten çok titizlikle çalışan üreticiler mevcuttur. Kaliteli baskı yapan fabrikalarda üretilen, test baskısı yapılarak son kontrolleri yapılan, işin ehli uzmanlara özel kapak tasarımları yaptırılan, detaylı bilgiler içeren kartonetlere sahip ve hatta el ile numaralandırılmış gerçek anlamda limitli baskılar bu firmalar sayesinde koleksiyonlarımıza dahil olmaktadır. Bu firmalar arasında, kaliteli ve koleksiyon değerine sahip üretimleri ile Rainbow45 Records firması öncü ve ülkemizde kaliteli baskılar için yolu açan bir üretici konumundadır. Rainbow45 etiketi ile çıkan plâklar hem kapak ve kartonet titizliği hem de baskı kalitesi olarak büyük global firmaları çoktan geride bırakmış durumdadır. Çok güzel bir uygulama olarak plâk piyasaya çıktıktan sonra firma tarafından adeta geleneksel hale gelen imza etkinlikleri bizim gibi müzikseverler ve koleksiyoncular için hem plâğımızı imzalatma hem de sanatçı ile tanışıp sohbet edebilmek açısından son derece önemlidir. Bu sayede plâklarımız çok daha değerli bir halde, güzel anılara sahip bir şekilde koleksiyonumuzun en gözde ürünleri olarak baş köşeye yerleşmektedir. Devamlı olması en büyük dileğimizdir.

 

Müzikle kalın.

 

Tamer Tekelioğlu

 

Cazkolik.com / 29 Ocak 2022, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tamer Tekelioğlu

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • levent kibarer
    16 Mayıs 2022 Cumartesi 10:11

    merhaba ben yorum yerine sormak istiyorum yardımcı olursanız sevinirim elimdeki Bir Megadeth grubu plağının orta göbeğine yakın O boş yerde bir takım el ile yazılmış sayılar ve yazı var. Ben buradan bu plağın ilk baskımı limitli baskı olup olmadığını öğrenebilirmiyim .yada öğrenebileceğim bir plak sitesi varmıdır? saygılar.. ilginiz için şimdiden Teşekkürler

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Tamer Tekelioğlu
    16 Mayıs 2022 Cumartesi 06:01

    Matriks kodlarında genelde iki kod mevcuttur. Birinci kod plak etiketinde bulunur. Bu kod plak şirketinin ismi, üretim tarihi, plak şirketinin katalog kodudur. İkinci kod ise plağın plağın son şarkısının bitimiyle etikete kadar olan kısımda genelde el yazısı olarak yer alır. Bu kodların bir kısmı ile plak etiketinin üzerindeki kodlar birbiri ile aynıdır. Bu kodlar genel olarak plağın her iki yüzünde bulunur. Kodlar rakam ve harf kombinasyonundan oluşur. Basitçe plağın hangi makinede kaçıncı kalıp ve kopya kullanılarak kullanıldığından, hangi teknisyen tarafından hazırlandığına kadar önemli bilgileri içerir. Matriks kodunun sağ tarafının en son üç rakamından plağın üretildiği ülkeyi bulabiliriz. Örneğin Avusturya-720; Avustralya-150; Belçika-170; Brezilya-200; Kanada-230; Danimarka-300; Uzakdoğu-022; Fransa-380; Almanya-320; İngiltere-420; Macaristan-450; Italya-520; Lüksemburg -630; Norveç-710; Hollanda-670; Portekiz-790; Güney Afrika-960; İspanya-850; İsveç-970; İsviçre-980; Dünyanın geri kalanı ise 000 olarak belirlenmiştir. Orijinal ilk baskı olup olmadığını ise genelde bu kodun önünde ters bir üçgen olmasından anlarız. Ayrıca orijinal baskılarda katalog numarasının hemen arkasından "1F" veya "2F" kodlarını görmemiz gerekir. Bu kodlar A ve B yüzünü ifade eder. Yani A yüzü için "1F" B yüzü için ise "2F" kodları kullanılmıştır. yine orijinal baskılarda bu kodun hemen arkasından "/" veya "//" ibaresini görülür. Bu kodun hemen arkasından bir rakam kodu bulunur. Bu rakam kalıbın numarasını belirtir. Konu ile ilgili çok daha detaylı bilgiye internet üzerinden Vinyl Matrix Codes veya Vinyl serial number checker gibi sayfalar üzerinden erişilebilir. Teşekkürler.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Ozan B
    16 Mart 2023 Perşembe 06:25

    Merhaba yüksek kalite kaydı plağa transfer eden firmalar var mı?

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Tamer Tekelioglu
    16 Mart 2023 Perşembe 06:58

    Merhaba, sorunuz için teşekkür ederim. MoFi Records yüksek çözünürlüklü kaynaklardan plağa çok başarılı bir şekilde baskı yapıyor. Ayrıca Jazz Wax Records firmasının High Definition özellikte baskıları mevcut, üstelik bunların bir kısmında Japon baskilarda oldugu gibi "virgin vinyl" olarak adlandırılan saf vinil kullanılıyor. Muhtelif yazılarımda bu konudan bahsetmiştim, dilerseniz daha detaylı bilgiyi bulabilirsiniz bu yazılarımda. Selam ve sevgilerimle.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.