Avishai Cohen: Hayatın kırılgan yanlarını anlatan adam

Avishai Cohen: Hayatın kırılgan yanlarını anlatan adam

Genç sanatçıların enstrümanlarıyla ilgili yeterli ve gerekli teknik beceri sürecini tamamlamalarının ardından anlamlarla uğraşmaya başlaması şart. Dünyada enstrümanına her türlü taklayı artıran çok iyi müzisyenler var ama bu üstün beceriler onlar hakkında `bir caz sanatçısı` dememiz için yeterli olmuyor. Anlamlar dünyasına girmeli, kendinize ifadeler bulmalısınız.

 

Trompet bu anlamda sınanacak en zor enstrümanlardan ve her caz trompetçisinin önünde aşılacak Miles Davis gibi bir dağ var. Miles, yol açtığı kadar arkasında ayak izi de bırakmıştır. Bu takipçi izlerinde kimler yolunu kaybetmedi ki. Mesele, siz bir trompet sanatçısı olacaksanız eğer bu yoldan mı ilerleyeceksiniz yoksa ayak izlerinde kaybolup gidecek misiniz?

 

Sahneye çıkarken ne öğrendiğinizi unutun

 

28. Akbank Caz Festivali`nde izleyeceğimiz İsrail asıllı New York`lu caz trompetçisi Avishai Cohen`in (herkes basçı Cohen`le karıştırıyor) müziğini dinlerken bizi de içine çektiği anlamlar dünyasını 2010 sonrası iyice şekillendirdi ve bu işte giderek ustalaştı. Verdiği bir röportajda içi müzikle dolu bir evin çocuğu olarak (kız kardeşi Anat Cohen, ağabeyi Yuval) ağabeyinin başlattığı konservatuvara gitme merakına takılarak bu işe başladığını söylüyor ama bir süre sonra okulda farkettiği bir şey var, okul orkestralarında şefin `hadi çalın bakalım` dediği anda herkesin ritmle boğuşup durduğunu anlıyor. Çoğu gencin aslında ne yaptığını anlamadığını farketmesi fazla vaktini almamış. "Gerçekten müzik yapacaksam bu sarmaldan çıkmalı ve gerçek şeyler yapmalıydım, müziğin hayatım olacağını ve bunun da caz olacağını kısa sürede anlamış, karmaşık tercihlerle boğuşmakla zaman kaybetmemiştim, evet, klasik şeylerle uğraştım ama kısa sürdü ve kendim için doğal olanı buldum".

 

Doğallığın izinde

 

Miles Davis ile Tomasz Stanko arasında bir yerde ama Stanko kadar soyut değil. Davulda Nasheet Waits, basta Ömer Avital ile Triveni adında bir trio kurmuştu. Triveni isim olarak ilgimi çekmişti, meğer Hindistan Allahabad`da kutsal bir nehir olan Triveni Sangam imiş. Sangama Sanskritçe`de `birlikte akma` ya da `kavşak, kesişme noktası` anlamlarına geliyor. Sangama esasen üç ayrı nehrin buluştuğu yer. Cohen bu üç nehri trionun üç ismine benzetiyor, biri Waits yani Saraswati, öbürü Avital yani Yamuna, sonuncusu Cohen o da Ganj hehri. Doğallığın mistik yanına dair bir gönderme var. Cohen, Waits`in çalışında bu doğallığın olduğunu özellikle belirtiyor.

 

Doğallıktan kastettiğini bir diğer yanı stüdyo kayıtlarındaki doğallık. Stüdyo kayıtlarını canlı kayıt gibi yapıyorlar. Kayıt sırası kulaklık kullanmayı tercih etmiyor. "Küçük ayarlamaları duyarak yapmak daha iyi, eğer basın sesini duymuyorsam daha sessiz çalmam gerek diye düşünüyorum".

 

Müzik yok, hayat yok

 

Doğallığın mistik yönlü buluşması icranın tekniğini de belirliyor mu? Öyle olmalı. Lirik ve balad trompet sesi ama karanlığa yakın cümleler. Hayata dair kaygıları ve düşünceleri olan biri. "Tayland`da bir pazara gittim, orda bir tişört gördüm, üzerinde "Müzik yok, hayat yok" yazıyordu. Önce doğru dedim içimden, ardından, yok, doğru değil çünkü müzik hayatın bir parçası ama hayat daha büyük ama o tişörtü aldım".

 

Miles hakkında ne düşünüceğimi bilmiyorum

 

Trompetinin Miles Davis`e benzetilmesi kaçınılmazlık, bu yüzden sık sık Miles sorularıyla muhatap olması gerçeği de öyle. Miles benim en büyük ilham kaynağım diyor. Geriye döndüğünde en sık baktığı isimi, insanlar Miles`e benzediğimi söylediğinde mutlu oluyorum ama çok fazla düşünmemeye de çalışıyorum.

 

Kendi yolunu bulan ve geliştiren, iyi bir sanata çevirmeye çalışan bir müzisyen olacak sahnede karşımızda. Gerek Triveni üçlüsüyle, gerek kardeşlerinden oluşan "3 Cohens Sextet" ile, gerek Third World Live" ve "The SF Jazz Collective gruplarıyla, yetmedi, Mingus big Band Orchestra ve Mingus Dynasty Ensemble gibi topluluklarla yaptığı çalışmaların yanısıra Kenny Werner ve Mark Turner ile albüm kaydı ve onser turneleri süregiden işleri arasında. Zamanı kalıyor mu bilinmez ama o zaman da Siena Jazz`da ders veriyor, dünya çapında masterclass`lar düzenliyor.

 

Ölecek miyim bayan? Ben ölecek miyim?

 

Yazının başlığı Avishai Cohen`in geçen sene çıkan son çalışması "Cross My Palm with Silver"ın on dakikalık ilk şarkısının adı. Herkes parçanın ismini merak etti. Bu ismin arkasında günümüzün en sarsıcı trajedisi yatıyor. Cohen muhtemelen televizyonda izlerken görmüş olmalı. Halep`te rejimin yaptığı bir gaz saldırısında zehirlenen küçük bir çocuğun hemşireye sorduğu soru bu; "Ölecek miyim bayan, ben ölecek miyim?". Cohen`in bu duyarlılığı şüphesiz çok değerli ama bir şartla, eğer kendi ülkesinin Filistinli çoluk çocuğa yaptıklarına da eğer aynı şekilde içerliyor, öfkeleniyorsa.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 05 Ekim 2018, Cuma

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.