Yılın caz patlaması

Yılın caz patlaması

Zorlu PSM Caz Festivali henüz çok genç bir festival ama hızlı yol aldı. Açıldığı günden itibaren İstanbul’un konser ve etkinlik hayatına yön veren Zorlu PSM kısa zamanda dinleyicisiyle yaşadığı bütünleşmeyi yıla damga vuran bir caz festivaliyle süslemeyi, festivali, Zorlu PSM`nin yıl içindeki en önemli etkinliğine dönüştürmeyi başardı. Geçen hafta duyurusu yapılan festival rakamlarla ve içerdiği müzikal potansiyelle çarpıcı bir eşiğe imza atmayı başarıyor.

 

Şimdi, gelin festivalde yer alacak konser ve sanatçılara kısa notlar eşliğinde değinelim. Daha önümüzde zaman olsa da, şimdiden gideceğiniz konserlerin listesini yapın ama bir yandan da Cazkolik’te yayınlanacak içeriklere, röportajlara, özel haberlere ve yazılara gözatmayı unutmayın.

 

Zorlu PSM Caz Festivali bu sene en önemli patlamayı ’büyük isimler’ konusunda gerçekleştiriyor. Yurtdışından gelecek sanatçılar bakımından John McLaughlin, Terry Riley, Bobby McFerrin, Chris Botti, Olafur Arnalds, John Scofield, Madeleine Peyroux, Enrica Macias gibi isimler ışıl ışıl parlarken her festivalin programında görmeyi arzuladığı Julia Biel, Kamaal Williams, Lars Danielsson, Mark Giuliana, Portico Quartet, Ernie Watts gibi müzik dünyasının öne çıkan isimleri de aynı ışıltının içinde yer alıyor. Festival, bu yıl programında yerli sanatçılara da geniş yer ayırmış. Bu isimler arasında Fazıl Say, Okay Temiz, Kerem Görsev, Önder Focan, Kürşad Deniz, Sibel Köse, Ercüment Orkut, Karsu, Ferit Odman, Elif Çağlar gibi daha bir çok isim programda kendine yer bulmuş.

 

Zorlu Caz Festivali ilk yıldan bu yana farklı müzik türlerini buluşturuyor

 

Festival üç yıl önce, ilk programını tanıtırken örnek vererek Montreux Caz Festivali gibi müziğin farklı türlerini festival çatısı altında buluşturmayı istediğini söylemişti. Montreux elbette festival dünyasının en büyük markalarından, mukayese etmesi kolay değil ama üçüncü yılın programına bakınca gelecek yıllarda eğer bu heyecan artarak sürdürülebilirse Zorlu PSM Caz Festivali`nin içinde bulunduğumuz coğrafyanın en önemli festivallerinden olmaya aday diye rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

38 gün sürecek bir caz festivali

 

Zorlu PSM Caz Festivali süre bakımından da ilklere imza atıyor. Festival, nisan-mayıs-haziran üç aya temas ederek 5 hafta, 38 gün sürecek bir maratona sahne olacak. Festival, üçüncü yılında elliye yakın konser, sayısız müzisyen ve konser harici etkinliklerle elini öyle yüksek açtı ki gelecek yıllarda müzikseverler olarak hep bu heyecanı bekleyeceğiz ama tabii biz müzikseverlerin de festivali destekleyerek, konserleri doldurarak, heyecanı ve coşkuyu artırarak destek olmamız gerekiyor.

 

Bu yıl festivalin yıldızı Touché olacak

 

Zorlu PSM bir süre önce caz klübü olarak yeni mekânı Touché’yi hizmete açmıştı. Uluslararası ölçekte projelendirilen yeni klüp 14 etkinlikle festivalin gözde mekânı olacağı kesin. Turkcell Platinum büyük sahne ise 10 konsere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

 

Bir tahmin

 

Zorlu PSM Caz Festivali`nin sunduğu rakamlara bakarak bu yıl izleyici olarak festivalin en az 35 bin civarında müzikseveri ağırlayacağını tahmin ediyoruz, bakalım festival sonu açıklanacak rakamlarla tahminimiz örtüşecek mi.

 

Festivalin konser dışı ücretsiz etkinlikleri müzikseverleri buluşturacak

 

38 gün boyunca sayısız konserin yanında festival Zorlu PSM alanında festivali destekleyen birçok ücretsiz etkinliğe de sahne olacak. Konsept partileri, konusunun uzmanı konuklarıyla düzenlenecek paneller, farklı temaların işleneceği atölyeler, film/belgesel gösterimleri, açıkhava etkinlikleri, plâk pazarıyla festival alanı 24 saat yaşayan bir mekana dönüşecek.

 

Yaşayan caz efsanesi John McLaughlin son turnesinde İstanbul’a geliyor

 

 

1960 sonrasının en önemli gitar ustalarından John McLaughlin on yıl önce yayınladığı ”Floating Point” albümünden sonra turnesi eksik olmayan tempolu bir dönem geçirdi. Bu dönem, yeni albümler listelerine ne zaman baksanız mutlaka ustanın bir remastered albümünü görürdünüz ama son projesi 4th Dimension ile Londra’nın ünlü Ronnie Scott’s klübünde bir canlı kayıt yaptı büyük sanatçı. Eski Mahavishnu döneminden parçaları tekrar keşfe çıktığı ‘live’ albümün ardından geçen sene bir başka ‘live’ albüme daha imza attı. Daha büyük bir prodüksüyon olarak Mahavishnu orkestranın rönesansı diyebileceğimiz bu müthiş konser kaydı büyük sanatçının adının dünya çapında yeniden dalgalanmasına neden oldu. İşte, büyük sanatçıyı bu dalganın rüzgarında izleyeceğiz 25 nisan akşamı Zorlu PSM Caz Festivalinde. Söylenenlere göre, 75 yaşını aşan sanatçının son turnesi bu, büyük ihtimalle, bundan sonra küçük klüpler ve konserler haricinde böyle büyük festivallerde bir daha izleyemeyeceğiz ustayı, bu yüzden, bu konserin hatıralar arasında özel yeri olacağı muhakkak. Yıllar sonra ben de ordaydım demek için bu konseri kaçırmayın.

 

20. yüzyılın minimalist besteciler kuşağının saygın ismi Terry Riley ilk kez Türkiye’ye geliyor

 

 

Baylar bayanlar, lütfen ayağa kalkın, Terry Riley geliyor. 85 yaşındaki sanatçı arkasında bıraktığı büyük geçmişe rağmen onu burada ilk kez izleyecek olmamıza üzülelim mi sevinelim mi bilmiyoruz. 20. yüzyılın efsanevi bestecileri Steve Reich, Philip Glass ve John Adams gibi isimlerin yanında büyük harflerle yer bulan Riley kuşağının isimleri arasında caza en yakın durandır. Zorlu PSM Caz Festivaline oğlu Gyan Riley ile gelecek büyük sanatçının çift piyanoyla caza yakın müzikler dinleteceğini sanıyoruz. Riley’i bir daha İstanbul’da görmemiz mümkün olur mu emin değiliz ama bu konserin kaçırılmaması gerektiğini biliyoruz.

 

Bobby McFerrin yeni projesiyle virtüözler festivalinde

 

 

A Capella vokalin dünya çapında en sevilen ismi, vokal büyücüsü Bobby McFerrin konser salonunu oyun alanına çeviren şaşırtıcı bir usta. Yeni projesinde Gimme5 isimli 10 Grammy ödüllü vokal ensemble ile biraraya gelen Ferrin izleyiciye spontane maceralar, kahkahalar vaad ediyor. Sahneyi müzikle, sesle izleyicilerin de dahil olduğu büyük bir tiyatroya çeviriyor. Böyle bir gece kaçırılırsa çok yazık olur.

 

Gece yarısı cazı Chris Botti’den

 

 

Cazın ‘cool’ pop yıldızı Chris Botti klasik müzik/opera geleneğinde Andrea Boccelli’nin cazdaki karşılığı gibi. Star havası ve trompetiyle, gece yarısı ambiyansıyla papyon kravatların çözüldüğü, duyguların şahlandığı anların müzikleriyle dinleyiciyi en sakin haliyle 24 mayıs akşamı ateşlemeye geliyor. İstanbul festivalleri son yıllarda Botti’yi hep ağırlamak istedi ama bir şeyler ters gitti, demek Zorlu PSM Caz Festivalinde izlemek kısmet olacakmış. Kaçırılmayacak konserler arasında yerini aldı.

 

Yeni müziğin etkileyici ismi Olafur Arnalds da festivalin yıldızları arasında

 

 

Olafur Arnalds müziği kadar çalışkanlığıyla da etkileyici bir sanatçı. Son albümü “re:member”ı yeterince dinlemeden yeni albümü “ekki hussa”yı duyuran Arnalds aynı zamanda festivaller için zahmetli bir sanatçı. Çaldığı piyano sıradan olmuyor, çoğunlukla piyanosunu gideceği yere sevkettiriyor, Zorlu PSM Caz Festivalinin de en zahmetli konserlerinden biri özel olarak getirilecek piyanosuyla Olafur Arnalds konseri olacak ama bu zahmete fazlasıyla değecek bir geceye tanık olacağınıza emin olabilirsiniz. Yerinizi ayırtmayı unutmayın.

 

Üç kuşağın sesi Enrico Macias yeniden İstanbul’da

 

 

Türkiye’ye Fransa merkezli popüler müziğin önde gelen isimlerinin gelmesinde öncü rolü olan emprezaryo Erkan Özerman’ın altmışlarda ülkeye tanıttığı ve en az üç kuşağın kalbinde şarkılarıyla aşk ilişkisi yaşayan Enrico Macias bir kez daha hınca hınç dolu salonda binlerce kişiyle birlikte söyleyeceği şarkılarla enfes bir gece vaadediyor. Üstelik, Erkan Özerman’ın festivalin lansman gecesi yaptığı açıklamaya bakarsak Macias konserinde caza dair sürprizler hazırlıyormuş. Bakalım neler olacak...

 

Yaşlandıkça coşan John Scofield son albümüyle festivalde

 

 

Son albümü “Combo 66” ile straight cazın en güzelinden dinlemelere doyulmayan örnekler vermişti gitar ustası. Türk dinleyicinin kalbinde her zaman özel yeri oldu. Bir nesil caz gitar soundunu onun gitarıyla özdeşleştirdi desek abartmış olmayız. Scofield’ın “Combo 66” projesinde sahnede harikulade isimler izleyeceğiz. Her biri star isimler. Piyanoda Gerald Clayton, basta Vicente Archer, davulda Bill Stewart ile festivalin en koyu caz kırmızısına hazır olun, biletleri ayırtın kalmaz, biter, sonra üzülürsünüz.

 

Kerem Görsev ve Ernie Watts buluşması

 

 

Touche gibi bir caz klübünün sahnesine en çok hangi sound yakışır derseniz cevaplardan biri tenor saksofon olmalı. Şöyle ağır abi tarzında bir tenor sesi cazda olmazsa olmaz. İşte, böyle bir geceyi özlemişseniz hazır olun Türkiye’nin caz markalarından Kerem Görsev triosuyla sahnede Ernie Watts’ı ağırlamaya hazırlanıyor. Caz baladları, Görsev besteleri, usta işi sololar cazseverin kalbini çalmayı bekliyor.

 

O Avrupa’nın Ron Carter’ı

 

 

Kim mi, elbette Lars Danielsson... Birçok bakımdan hem de. Geleneksel repertuvara hakimiyetinden Avrupa caz sahnesindeki etkisine, sayısız projede almasından gerçek bir stüdyo canavarı olmasına kadar daha neyi sayalım. Her yıl birkaç kaydın içinde adını gördüğümüz Danielsson ülkemiz sınırları dahilinde en sevilen Avrupalılar arasında rahatlıkla başı çeker. Adını duyunca hemen aklımıza Paolo Fresu ile yeni çalışması geldi ama galiba farklı isimlerle geliyor. Onu festival sahnesinde her şekilde izlemek heyecan verici olacak.

 

Festivalin kaygılı vokal divası

 

 

Madeleine Peyroux’yu klasik caz divalarından ayıran en önemli özellik altmışların Leonard Cohen tarzı ozan/şarkıcı geleneği, müziğindeki folk tadı, tipik bir Amerikalı müzisyenden kat be kat fazla Fransız havası, “İşlerin yanlış gittiğini görmek kolay / Hüzünlü bir şarkıya dalmak kolay / Artık olan herşey için ağlamak kolay / Ama devam etmemiz gerektiğine inanıyorum” ve “Korku asla yol gösterici ışığımız olamaz” sözlerindeki gibi kaygılı şiirsellikle beraber hayata yönelik endişeleri olan bir entelektüel müzisyen kimliği. Son albümü “Anthem”le usta sanatçının müziğini ve sözlerini dinlemek kaçırılmayacak bir festival fırsatı.

 

Kamaal Williams’ı not aldınız mı?

 

 

Londra caz sahnesinde neler olduğunu analiz etmede henüz yetersiziz. Önemli bir jenerasyon patlaması var ve müziklerine dair perspektifimiz eksik. Bu isimlerin ortak özelliği ya kendilerinin ya bir önceki nesil anne babaların nerdeyse tamamının göçmen olması. İçlerinden yükselen ses bize cazca ilginç şeyler söylüyor. Bunların başında Kamaal Williams, Shabaka Hutchings gibi isimler geliyor. Los Angeles’lı Kamasi Washington ve şürekâsıyla ortak ruh halleri ve müzikleri var. Birbirlerini okyanus ötesinden tamamlayan bir çizgi bu ama hepsini bağlayan en alt, en derin çizgi şüphesiz caz. Yeni müziğin bu yaratıcı çocuğunu festivalde kesinlikle izleyin.

 

Yeni caz gurularından Mark Giuliana ‘beat music’ ile festivalde

 

 

Mark Giuliana’nın beat music projesi aslında yeni değil. Beş yıllık bir proje. “Los Angeles Improvisations” adıyla albümü çıkmıştı. Müziğin merkezine davul ve elektroniklerin alındığı, türler üstü yaklaşımlardan oluşan eklektik bir tarz, klasik caz dinleyicisini aşan yeni tür dinleyiciye sesleniyor. Danslı konsantrasyon ritmik hassasiyetle organik olarak işlenirken ‘drum machines’in bilgisayarlarla entegre hali yeni tür yaratıcılıkğı tetikliyor. Mark Giuliana’nın kendini iyi hissettiği bir alan bu.

 

Otomasyon çağında Portico Quartet

 

 

Milenyum sonrasının öne çıkan İngiliz topluluklarından Portico Quartet yeni İngiliz caz sahnesine ait olmakla birlikte yukarda adı geçen Kamaal Williams ve o takıma göre farklı bir tarzın sesi. Daha Cinematic Orchestra tarzı caz, elektronik etkiler, saklı melodik alaşımlar, eski ekol swingin yeni hali diyebileceğimiz saykodelik groove patlamaları ve sınırsız görünen doğaçlamaların arka planında gizli ritmik/melodik tansiyon hesapları derken karmaşık görünmekle birlikte kendine has sadeliğe sahip bir müzik Portico Quartet müziği. Bir önceki albüm “Otomasyon Çağında Sanat” hakkında onlarla söyleşi yapmıştık, müziklerinde felsefi derinlik ararken tersine ekonomik kompozisyon kurnazlıkları bulmuştuk bu renkli toplulukla ilgili.

 

The Alan Parsons Project Live son anda festivale katıldı

 

 

Seksenli yılların ilk yarısında Vulture Culture albümüyle Türkiye müzik gündemine bomba gibi düşmüştü The Alan Parsons Project. Gerçi Türkiye’de o dönem en çok bu albümden müzikleriyle tanınmıştı ama daha önce 1982 tarihli albümü “Eye in the Sky” ile albümden hiti “Sirius” ve özellikle de albüme adını veren “Eye in the Sky” ile dönemin progressive caz rock müziğinde bugüne kadar kalacak müziklere imza atmışlardı. Alan Parsons ve Eric Woolfson tarafından 1975 yılında kurulan topluluğun özellikle ilk dönem müziklerine kulak verdiğinizde hissedeceğiniz kesif Pink Floyd ruhu size hiç yabancı gelmeyecektir. O yıllarda ortalıkta dönen efsanevi dedikodulardan birinin gerçek olduğu anlaşılmıştı. Alan Parsons, Pink Floyd’un ses mühendisi ve prodüktörüydü. Bu bilgi bile ikiliye olan ilgi ve sevgiyi artırmıştı. İkili daha sonra ünlü İspanyol mimar Antoio Gaudi’nin adını verdikleri Gaudi albümünü yayınladı. Albümden özellikle öne çıkan “La Sagrada Familia” ile müzikseverin kalbini bir kez daha fetheden ikili yoluna Alan Parsons Project Live olarak devam ediyor ve programı geçtiğimiz günlerde açıklanan PSM Caz Festivali’nde 31 mayıs akşamı konser vereceği duyuruldu. En az iki kuşağı etkileyen müzikleriyle Alan Parsons’ı yeniden dinlemek kesinlikle kaçırılmaşaak bir gece olacak.

 

Ve yerli/yabancı birçok proje daha müzikseverleri bekliyor

 

Ayşe Deniz’in piyanosuyla yaptığı işler sadece Türkiye’de değil yurtdışında da ilgi görüyor. *** Trompetçi Barış Demirel son dönem ülkenin en yaratıcı trompet sanatçılarından ve projesi “Barıştık mı” festivalde kaçırılmamalı. *** “Uyku Pansiyon” albümüyle uyur/uyanık halleri resmeden gitarist Efe Demiral’ın festivalin toplam sounduna katacağı müziği önemli buluyoruz. *** Elif Çağlar müziğiyle, kimliğiyle gözümüzün önünde gerçek bir vokal divasına dönüşerek her konserinde büyülemeyi başarıyor. *** Günümüz yerli caz sahnesinin etki üreten piyanistlerinden Ercüment Orkut hem yer aldığı albümler hem yeni çalışmasıyla piyano repertuvarının en önemli sanatçılarından biri olduğunu ispatlıyor. *** Virtüöz bir davulcu olduğu kadar kulvarını kendi projeleriyle de renklendiren Ferit Odman ülkenin uluslararası kalitede icra seviyesinin sembollerinden biri. *** Geçen yıl yayınılanan albümü “Solar Plexus”u festivalde izleyecek olmak İlhan Erşahin diskografisinin en önemli çalışmalarından birini izlemek demek olacak, bunu da not alın lütfen. *** Türkiye’nin iki usta sanatçısı Önder Focan ile Şenova Ülker’i festivalde buluşturmak hiçbir cazseverin kaçırmayı istemeyeceği bir konser demek. *** Ferit Odman’ın davulda ürettiği etkinin benzerini kontrbasta üreten Ozan Musluoğlu da dörtlüsüyle festival sahnesinde yerini alacak isimler arasında. *** Caz piyanosunun öne çıkmayı sevmeyen ustası Kürşad Deniz caz vokalin bir diğer divası Sibel Köse’nin sesine ve şarkılarına eşlik edecek. *** Standartlar repertuvarına meraklı dinleyicilerin önceliğini bu konserden yana kullanmaları önemle tavsiye edilir. Ve Karsu... sahip olduğu sempati etkisini hâlâ çözemediğimiz kadın. Herşeyden biraz biraz olan şeylerin birleşimi sahnede renkli, canlı bir stara dönüşüyor.

 


 

Festival programı:

 

25 Nisan Perşembe // John Mclaughlin 4th Dimension // Turkcell Sahnesi
26 Nisan Cuma // Kürşad Deniz Trio feat. Sibel Köse // Touché
27 Nisan Cumartesi // Enrico Macias // Turkcell Sahnesi
27 Nisan Cumartesi // Ozan Musluoğlu Quartet // Touché
02 Mayıs Perşembe // Madeleine Peyroux // Turkcell Sahnesi
02 Mayıs Perşembe // Dead Combo // Turkcell Platinum Sahnesi
02 Mayıs Perşembe // Ercüment Orkut Trio – Persona // Touché
03 Mayıs Cuma // Morcheeba // Turkcell Sahnesi – Sahne Üstü Ayakta
03 Mayıs Cuma // Estas Tonne // Turkcell Platinum Sahnesi
03 Mayıs Cuma // Roderic / French 79 // Studio
03 Mayıs Cuma // Terry Riley Gyan Riley // Touché
04 Mayıs Cumartesi // Estas Tonne // Turkcell Platinum Sahnesi
04 Mayıs Cumartesi // Terry Riley Gyan Riley // Touché
06 Mayıs Pazartesi // Bobby McFerrin: Gimme 5 (cicrlesongs) // Turkcell Sahnesi
07 Mayıs Salı // Mark Guiliana Beat Music // Studio
08 Mayıs Çarşamba // Lars Danielsson Group // Turkcell Platinum Sahnesi
08 Mayıs Çarşamba // İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions // Studio
08 Mayıs Çarşamba // Önder Focan Trio feat. Şenova Ülker // Touché
09 Mayıs Perşembe // Karsu // Turkcell Sahnesi
09 Mayıs Perşembe // Portico Quartet // Studio
09 Mayıs Perşembe // İlhan Erşahin Electric Quartet // Touché
10 Mayıs Cuma // Julia Biel // Turkcell Platinum Sahnesi
10 Mayıs Cuma // Christian Löffler (Live) // Studio
10 Mayıs Cuma // İlhan Erşahin Acoustic Trio // Touché
11 Mayıs Cumartesi // Ayşe Deniz: Pure Piano // Turkcell Platinum Sahnesi
11 Mayıs Cumartesi // Akua Naru // Studio
11 Mayıs Cumartesi // Noiserv // Touché
12 Mayıs Pazar // Fazıl Say Şarkıları ve İzmir Suiti // Turkcell Sahnesi
14 Mayıs Salı // Kerem Görsev Trio Ernie Watts // Turkcell Platinum Sahnesi
15 Mayıs Çarşamba // Ólafur Arnalds // Turkcell Sahnesi
15 Mayıs Çarşamba // Ferit Odman Quintet // Touché
16 Mayıs Perşembe // Stanpolites Project Meets Okay Temiz // Touché
17 Mayıs Cuma // Stavroz (Live) // Turkcell Sahnesi – Sahne Üstü Ayakta
17 Mayıs Cuma // Joep Beving // Turkcell Platinum Sahnesi
17 Mayıs Cuma // Ephemerals // Studio
18 Mayıs Cumartesi // John Scofield Combo 66 ft. Vicente Archer, Gerald Clayton Bill Stewart // Turkcell Platinum Sahnesi
22 Mayıs Çarşamba // Kamaal Williams // Studio
22 Mayıs Çarşamba // Geeva Flava / Bidar // Touché
23 Mayıs Perşembe // Barış Demirel – Barıştık Mı / Efe Demiral ‘Uyku Pansiyon’ // Touché
24 Mayıs Cuma // An Evening with Chris Botti // Turkcell Sahnesi
25 Mayıs Cuma // Elif Çağlar // Touché
01 Haziran Cumartesi // Diablo Swing Orchestra // Studio

 


Cazkolik.com / 23 Şubat 2019, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.