Hâlâ süren sıcaklar bakımından değilse de takvim bakımından ibre sonbaharı göstermeye başladığı şu günlerde 35. Akbank Caz Festivali cazseverlerin kıblesini işaret eden bir programla cazseverleri otuz beşinci kez buluşturmaya hazırlanıyor.
Görkemli geçmişe sahip festival ne dönemler atlattı ama ayakta kalmayı başardı. Her yeni festival, program tanıtım haberinde böyle bir cümle kurulmasını hak ediyor.
Çünkü; programda yer alan isimler ve konserler arasında Eliane Elias'ın kariyeri ve müziği dikkate alınınca dinamik festivalin beş zirvesinden biri olduğu muhakkak. İkinci zirve, Mehmet Uluğ gecesinin müzikal beklentiyi artıran kombo projesi, üçüncü zirve Türk caz sahnesinin modal tarafına odaklanan Ali Perret'in "Octopus Band" konseri, dördüncü zirve Chief Adjuah'nın kişisel değişimini Amerikan cazı görünümünün değişimine endeksleyen konseri ve son olarak, on iki müzisyenle cazın rap ile ortak noktaları keşfetme gecesi Jazz Meets Rap olacak.
Festivalde izleyeceğimiz her konser hakkında yaptığımız izahlı yorumlar hangi konseri neden seçmeniz gerektiği hakkında size yardımcı olacaktır.
35. Akbank Caz Festivali Nilüfer Verdi Trio'nun barış çağrısıyla başlıyor
35. Akbank Caz Festivali'nin barış mesajı verecek Nilüfer Verdi Trio ile yola çıkması dünyanın barışa her zamankinden fazla ihtiyacı olduğu bu günlerde doğru bir tercih olmuş. Verdi bize şu mesajı veriyor: “Dünyanın şu anda geçtiği çok zor bir dönem var, âdeta post-modern orta çağ yaşanıyor. Bu zulüm dolu günlerde bizi birazcık iyileştirebilecek şeylerden biri müzik. Tükenmiş enerjimizi depolamak için çok önemli bir araç”.
Festivallerin değişmeyen ismi İlhan Erşahin biraz dinlendirilmeli!
İlhan Erşahin on yıllardır festivallerin değişmeyen ismidir. Sadece Akbank için değil, genel olarak her sene konserleri adeta önden rezerve edilmiş gibidir. Festival hazır Türk caz projelerine ağırlık vermeye başlamışken sayısız kez izlediğimiz Erşahin yerine fırsat bekleyen farklı bir proje tercih edilemez miydi? Festival sahnesi görmeyi bekleyen o kadar çok sanatçı ve proje var ki!
Vokal + gitar... Maya Perest Anadolu türkülerine yeni yorumlar getiriyor
Maya Perest sözleri dua eder gibi mırıldanan bir şarkıcı. Çoğu müziksever onu yeterince tanımıyor olabilir, Sabancı Müzesi konseri tanımak için fırsat yaratıyor.
Kind of Six festivalin genç projesi
Nardis Genç Caz Müzisyeni Yarışması Akbank Caz Festival ödüllü dört müzisyen hazırladıkları projeyle festival dinleyicisinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Raül Refree Presents “El Espacio Entre”
İspanyol müzisyen Raül Refree genellikle yaratıcı bir prodüktör olarak anılıyor. 2023 yılı projesinin adı "El Espacio Entre", "Aradaki boşluk" anlamına geliyor, müziğini dinleyince boşlukların da müziğe dahil olduğunu anlıyorsunuz. Refree'nin flamenko geleneğinden yola çıkan müzikal dünyası, kastedilen bu proje kapsamında dinleyiciyi akustik enstrümanların sonik aleminde gezindirecek bir fikir. Bu fikirlerin Yeldeğirmeni Sanat'ın yankılı akustiğinde farklı bir tecrübe yaşatacağı aşikâr. Bu projeyi beğendiyseniz alttaki Ahmet Arslan konserini de kaçırmayın.
Doğa sesleri enstrüman sesleri dengeli bir uyum içinde
Bakın bu proje de ilginç! Ahmet Arslan'ın bu sene "Manastır" isimli bir albümü çıkmış. Doğanın seslerine sessizce sızan enstrümanlar doğal seslerle uyumu bozmadan, enigmatik karışıklıklar ve kuşkulu sorular yaratmadan, hatta elektronik seslere de pek başvurmadan dinlenen ve dinlettiren bir efekt yaratıyor.
Türkiye’nin ilk kadın müzik kolektifi Sista Sound festivalde
35. Akbank Caz Festivali'ne yönelik özel proje Sista Sound Özge Ürer, Deniz Taşar, Kamucan Yalçın ve Ana Flávia gibi farklı geçmişlerden gelen dört kadın müzisyen grubu. Vokalin, klarnetin, kısmi elektroniklerin ve DJ set seslerinin karıştığı dinamik ve ritmik proje tek seferlik bir performans olarak dikkat çekiyor.
Sakin bulutlar gökyüzünde nasıl gezinir? Piyano ile buzuki tahrik edici bir fikir değil mi?
Geçen yıl ACT firmasından çıkan piyano+buzuki albümü daha dinlemeden sempati uyandıran bir projeydi. Dinledikten sonra sempati daha da arttı. Buzuki genellikle mevzuya ağırdan girer ve giderek çıldırtıcı olabilir. Piyano ile ilişkisi ikilinin zaten "Arcs and Rivers" albümlerinde tescillenmiş iken onları canlı dinlemek içimizdeki duyguları yeniden tasnif etmemize sebep olacak sanıyoruz. Fakat, bu ikiliyi taverna buzukisiyle karıştırmayın. Buzuki'nin -mesela ud gibi- ses olanaklarının yanına piyanonun eklenmesi halinde sakin bulutlar gökyüzünde gezinir nasıl bize bunu gösteriyorlar (Dip not: Echoes gibi parçaların kalp kırıklıkları yaratmamasına dikkat edin).
Festival bu sene caz klüplerine altı konserli özel bir bölüm ayırdı
35. Akbank Caz Festivali programında yer alan altı konser İstanbul'un üç önemli caz klübünden yankılanacak sesleri bizlerle buluşturacak. Berkay Sümbül Quartet gecesiyle başlayacak caz klüpleri geceleri Yeşim Pekiner'in mutlaka dinlenmesini tavsiye ettiğimiz "Reflections on a Jade" albüm konseriyle ve Batu Şallıel'in yeni projesi İstanbul Swing Cats gecesiyle, Dilan Balkay gecesiyle, Sinem İslamoğlu'nun 'neo-soul vibes' projesi ve ABD'de yıllarca müzik yapan Ömercan Şakar'ın "Project OM 4.0" projesiyle festivalin özel yer ayırdığı caz klüpleri gecesi serisi tamamlanacak.
Chief Adjuah ismine henüz alışamadık, şimdilik Christian Scott diyelim ama değişime alışalım
Chief Xian aTunde Adjuah (Christian Scott) genç bir sanatçı olmasına rağmen cazın değişiminin canlı kanıtı gibi bir sanatçıdır. Altı kez Grammy adayı olan iki Edison ödüllü 'şef' kendi caz köklerini kültürler üzerinde birleştiren bir müzik tarzının simgesine dönüştü. Dönüşüm bir anda olmadı. İkibinlerin başında adı duyulmaya başladığında cazın derin devleti dergiler sanatçıyı 'yeni Miles Davis' başlıklarıyla karşılamıştı. Ama Chief bu benzetmeye karşıydı, zaman onu haklı çıkardı, bambaşka bir müzik yapmak istiyordu. Adını değiştirecek kadar baskın bir müzik anlayışı üzerinde aradan geçen yirmi yılı aşan zamanda kendisi adına önemli adımlar attı. Sanatçı bu yıl (muhtemelen yakında çıkacak albümün ilk single çalışması olan) Sharet Stories of Rivals II isimli çalışmasını yayınladı. Önceki müziklerini dinleyenler bu müzikle birlikte sanatçının kendisi ve tabii caz adına tartışmasız bir büyük sanatçıya doğru dönüştüğünü görebilir. Çoğumuz zaten biliyorduk ama ortalık karışıktı anlamadık, farkına varmadık demeyin, Chief Adjuah konserine yazılın. Amerikan caz sahnesinin geleceğinde, mesela yüz yıl sonrasında adı kesin olacak kısa listenin başında geliyor bizce Chief Adjuah.
Melankolik bir hoşnutsuzluk; Niechęć
Polonya cazına katmerli hayran olmayı gerektiren bir topluluk Niechęć. Telaffuz etmesi de zor, yazması da zor bu dilin sahipleri türlerden bağımsız progresif bir müzik yapıyor. Caz fikri bu beş kişi için yola çıkış ya da varış meselesi değil, müzikleri türlerin yolculuklarından oluşan ambiyansa sahip. Bu yıl çıkan "Reckless Things" albüm kapağında maskeli gizemli bir kadın var. Polonyalı eleştirmenler Kamasi Washington ile Sigur Ros arası soundları olduğunu söylüyor, benzetmeler dinleyicinin karar vereceği bir şey ama tema tekrarları, kırıklı groove'ları, Tomasz Stańko ile Krzysztof Komeda gibi öncülere koşulsuz bağlılıkları biz dinleyeni 'hoşnutsuz' ederken iyi bir şey yaptıklarına dair kafa sallama onayımızı da veriyoruz.
Festivalin beklentisi en yüksek gecelerinden biri; Jazz Meets Rap
Türk caz sahnesinin 12 ismini böyle bir projeyi festival kapsamında hayata geçirdikleri için tebrik ediyoruz. Nasıl bir konseptte sahnede olacaklarını hayal etmek dahi heyecan veriyor. Festivalin beklentisi en yüksek gecelerinden biri ve bizim beş zirveden de biri.
All Night Jazz
Dans sevenlere göz kırpan bu gece Jitwam, Chez Damier ve Grup Ses gibi üç sanatçıyı ağırlıyor. Onlar bizi Frankhan sahnesine yönlendiriyor, biz de gece boyu dans ediyoruz.
Ali Perret'in yirmi yıllık fikirleri Octopus Band adıyla sahne alıyor
Hayyam Stüdyoları'nın caz albümleri bakımından yılın projesi olarak görülmesi gereken '10 Usta 10 albüm' serisinde yer alacağı söylenen Ali Perret'in bestelerini albüm henüz yayınlanmadan dinleme imkanı veren bu konser Türk caz soundunun yüzeyin altında daha derinlerdeki düşüncelerini öğrenmek bakımından önemli bir fırsat olacak.
İki dünyanın kızı Enji
Modern insan bir anlamda haymatlostur, yani vatansız. Vatansız demek o insanların bir yere ait olmadıkları anlamına gelmez. Kökenleriyle gelecekleri arasındaki belirsizliklerin mecburi tercihlere dönüşmesidir. Enji bir Moğol şarkıcı, çok sempatik bir sanatçı, incelikli bir sesi var ama ülkesinde değil, bir çok sanatçı gibi hayatını yurtdışında sürdürüyor. Enji Münih'te yaşıyor, şarkılarını orada söylüyor. Şarkılarında iki dünyanın karmaşık duygularıyla yaşamaya çalışırken bu tecrübesini sözlere ve şarkılara dökmesi bizim için bulunmaz bir fırsat olacak.
Bizi bekleyen bir Hammond gecesi var
Müzik tarihinin seyrini değiştiren enstrümanlardan biridir Hammond Org. Yeni seslerin müziğe katkısı sınırları genişletilmiş fırsatlar yaratırken Hammond gibi enstrümanlar daha önemli roller üstlendiler. Ne yazık ülkemizde yeteri kadar Hammond'cı yok ama onların eksikliğini aratmayacak bir sanatçımız var; Yavuz Darıdere. Önder Focan ile birlikte oluşturdukları repertuvarı Ceren Temel'in sesi üzerinden dinleme fırsatı önemli bir beklenti yaratıyor.
RYMDEN ile vadiler, dağlar, sesler, hisler
Avrupa caz sahnesinin serinkanlı üçlüsü RYMDEN güçlerin birliği fikirli bir triodur. Bugge Wessetoft, Dan Berglund ve Magnus Öström sayısız kişisel projeleri arasında üçlü olarak farklı sonik dünyalara dair meraklarını gidermeye çalışıyor. İki sene önce iki albüm yayınlayan trio birinde Norveç orkestrasıyla, diğerinde John Scofield ile çalışmıştı. Festivalin merak ve ilgi katsayısı en yüksek konserlerinden biri olacağı kesin.
Bu ikili her zaman iş yapar
Yapar tamam da biz dinleyici gözü yanında yorumcu gözlüğüyle de bakmak zorundayız, 'dinleyici' gözlüğüyle bakarsak sorun yok, bu konser her zaman ilgi görür ama 'yorumcu' gözlüğüyle bakınca yukarda İlhan Erşahin için yaptığımız eleştiri bu konser için de geçerli. Alfredo Rodriguez muhtemelen kendi ülkesinde bizdeki kadar çok sahne almıyordur, oysa Küba'nın başka sayısız yeteneği var onlara da bakmak, hatta onları 'festivale özel' projelere teşvik etmek lazım.
Festivalin saygı gecesi müzikal zirveye dönüşecek
Festivalin her sene düzenlediği Mehmet Uluğ Gecesi her sene Babylon ile özdeşleşmişti ama değişen durumlar nedeniyle gece bu sene Arter'e taşındı. Mehmet Uluğ'un Akbank Caz Festivali'ne aşıladığı bakış açısını yansıtan projenin bu yılki ayağında perküsyon ustaları Adam Rudolph ve Okay Temiz ile kimi elektronikler, nefesliler ve vokal kombinasyonu görünmeyen bağlar yaratacak.
Jaubi'nin adını duymadım demeyin bu konseri listeye yazın
Konser tanıtım yorumlarını kaleme alırken playerda RYMDEN çalıyordu, trio yerini Jaubi'ye bırakınca evrenin bakış açısı değişti. Jaubi kalabalık bir grup. Hindistan değil Pakistan merkezli bir topluluk. Son yıllarda yeniden moda haline gelen 'spiritual' müzikleri modal cazla buluşan iyi bir topluluk. Fakat gerçekten iyiler! Adını duymadım diye ön yargıya kapılmayın, bu grubu mutlaka takibe alın. Alın! Alın! Alın! Şaşırtıcı groove'lar dinleyeceğinize kefiliz.
Ona caz divası diyebiliriz
Eliane Elias müziğini sabır ve itinayla inşa etti. İki şeyi aynı anda iyi yapıyordu; iyi bir piyanistti, iyi bir şarkıcıydı. Daha fazla meziyetleri de var ama bu ikisine odaklanalım. Chick Corea'nın beklenmeyen ölümünün ardından yayınlanan "Mirros" albümü cazseverlerin Elies'a sevgisini artırdı. Elias, Corea ile yaptığı son dönem kayıtlarla Chucho Valdes ile yaptığı kayıtları aynı albümde buluşturdu. Sahnede iki kişi vardı ama biz üç piyanist dinliyorduk. Aradan epey zaman geçti onu yeniden İstanbul'da dinleyecek olmak özlem giderecek.
Uzayan elektronik seslere monte edilmiş belirsiz vokaller
Karaköy'deki Frankhan'a daha egzantrik projeler yerleştirilmiş. Kinga Głyk bu isimlerden biri. O da Polonyalı. Bu ülkenin sınırsız sanatçı kaynakları arasında öne çıkan bir isim. Kinga Głyk bas çalsa da Paweł Tomaszewski, Michał Jakubczak ile EWI'de Hailey Niswanger harikalar yaratıyor. "Real Life" albümü onların müzikal lansmanı. Hem ritm var, hem seslerin karmaşık kombinasyonlarını keşfetmenin zevki var. Gidilecekler listesine yazın.
Karamsarlıklarımı bu konser için biriktiriyorum
Yazarlarımız sevgili Ümit Baykara ile Alper Kaliber Gore ismini görünce heyecanlandılar. Gore Alman kökenli üç kişilik bir proje. Katastrofik müzikal bir etki bırakıyor dinleyenin üzerinde. "Powler" mesela davulun üzerinde gezinen fırçanın tedirginliğini size de bulaştırıyor. Christoph Clöser'ın saksofonu dumanlı bir alkolizme yakın hisler uyandırıyor. Tam bir festival film müziği de diyebilirsiniz ama yalnız, ıssız ve karamsar sahnelerin müziği. Gore ülkemizde yeterince tanınırsa tahmin edilenden fazla hayran kazanabilir.
Yılın en popüler albümlerinden biri festivalde
Brandee Younger'ın yeni albümü "Gadabout Season" albüm yazısını henüz yazma fırsatı bulamamışken sanatçının kendisinin geliyor oluşu ne harika bir şans. Arpın sesini caza nakşeden, yeni spiritualizmin arpisti sayıca az ama köklü bir geleneğin yaşayan en iyi isimlerinden biri. Bu yılın en popüler projelerinden biri olduğunda herkes hem fikir.
Evren belirsiz bir yöne giderken ben Portekiz'e yerleşiyorum
"Amerika'da yaşarken ne kadar endişeli olduğumu fark ettim" halbuki tersini biliriz değil mi. Aaron Parks tam tersine Amerika'daki hayatından tedirgindi. Amerikan şehirlerini askerler doldurmaya başlarken sınırsız bireyselliğe alışkın bir Amerikalı nasıl tedirgin olmasın. Artık ben de göçmenim diyor Park. Eşim zaten göçmendi. Kolombiya'dan Paris'e, oradan İtalya'ya, en son ABD'ye şimdi ikimiz de Portekiz'e. Böyle bir sanatçının cebinde bir çok hikâye vardır, nitekim Parks "Little Big" albümünde bu türden hikâyeler anlatmıştı. Aaron Parks yeni evi Portekiz'de kendine yeni ilham kaynakları buluyor. Melânkoliye yakın biriyim, Portekizlilerin 'saudade'si de beniz bu hüzne doğru çekti. Kendimi onların akrabası gibi hissediyorum diyor.
Cazkolik.com / 05 Eylül 2025, Cuma
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.