İş Sanat’ta ki konserinden önce Diego El Cigala ile söyleştik...

İş Sanat’ta ki konserinden önce Diego El Cigala ile söyleştik...

Cazkolik: Bir caz sitesi olarak ilk sorumuz şöyle olsun; Flamenco’dan başta Miles Davis olmak üzere pek çok caz müzisyeninin etkilendiğini biliyoruz, flamenco ile caz sizce hangi ortak payda da buluşuyorlar? Siz nasıl tanımlarsınız, daha doğrusu böyle soralım!

Diego El Cigala: İkisinin de ruhu çok benzer. Kökenleri aynı. Sadece, stilleri farklı.

Cazkolik: Bebo Valdés’le kaydettiğiniz albüm Grammy kazanmak dahil olabilecek tüm başarıları yakaladı, müzikal kariyerinizde "Lágrimas Negras"ın kazandığı başarı, ödüller, övgüler ve beraberinde getirdiği çok daha fazla sayıda dinleyici siz de nasıl etki yarattı, ya da yarattı mı?

Diego El Cigala: Sanırım, Bebo Valdés’ten "önce" ve "sonra" diye bir ayrım yapabilirim. Evet, elbette, ondan sonra, birçok şey değişti, sadece ekonomik açıdan değil, müziksel açıdan da. Bebo’yla çalışmak hem çok derin bir duygu, hem de öğrenme süreciydi. Ayrıca, elbette, benim için yeni ufuklar açan bir anahtar oldu.

Cazkolik: Hepimiz (sizler ve bizler) Akdeniz kuşağının insanlarıyız, bazen şöyle düşündüğünüz oluyor mu, bu coğrafyada ne var böyle ki müziklerimizdeki acı, hüzün, keder ve sevinç, coşku hepsi aynı hamurda yoğruluyor, bizleri bu anlamda birleştiren, birbirimize yakınlaştıran şeyin ne olduğunu bulabildiniz mi? Bulduysanız bizimle de paylaşın lütfen!

Diego El Cigala: Size tamamen katılıyorum. Flamenko benim için müziği ve hayatı anlama yolu. Benim için müzik, hayatın duygularını aktarmak ve canlı, yaşıyor olmak, için çok temel bir kanal. Bizi birbirimize bunun bağladığını düşünüyorum. Türk müziği ve flamenkonun birçok ortak kadansı var, Türk müziği de Flamenkoyu etkiledi diğer Akdeniz kültürleri gibi. Çingenelerin yaşam tarzı onları Türkiye’ye getirdi.

Cazkolik: Bir dönem futbol oynadığınızı duymuştum, siz de, biz de futbol ülkesiyiz, flamenco ve futbol nasıl bir ikili????

Diego El Cigala: Doğrusunu söylemek gerekirse, tam olarak öyle değil. Futbolu çok severim. Ama çocukluğumdan beri, bir gitar sesi duyar duymaz, futbol oynamayı ya da izlemeyi bırakıyordum. Sanırım, bu hala böyle.

Cazkolik: "Picasso en mis Ojos" albümünüzü Picasso’ya adamışsınız, aynı toprağın insanısınız, aranızda nasıl bir ilişki var Picasso ile?

Diego El Cigala: Kendimi Picasso’yla bu anlamda özdeşleştiriyorum: O da hiçbir zaman aramadı. Buldu. Sanatsal bir anlamda. Picasso, kendi kimliğinin bir parçası olan ’ambiente flamenco’yu severdi.

Cazkolik: "Los Lágrimas" (Two Tears) bu gözyaşlarının biri kimin için, diğeri kimin için? Böyle bir ayrım yapma hakkımız varsa eğer!!!

Diego El Cigala: Gözyaşlarından biri mutluluğun, diğeri kederin.

Cazkolik: Daha önce bir kez daha İstanbul’a geldiniz, karşınızda nasıl bir dinleyici olacağına dair fikriniz var, sizi ve bizi neler bekliyor?

Diego El Cigala: Türk dinleyicisi hem çok saygılı hem de aynı zamanda coşkulu bir dinleyici. Flamenco’yu anlayabiliyorlar. İstanbul’da ’Dos Lagrimas’ ve ’Picasso en mis ojos’dan parçalar söyleyeceğim.

Cazkolik: Bundan sonra önünüzde hangi projeler var, bunlardan bize bahsetmeniz mümkün mü?

Diego El Cigala: Nisan sonunda, Buenos Aires’te bir tango projesi planlıyorum. Yeni CD’mi ’Teatro Gran Rex’te canlı kaydedeceğim. Bu, benim ve benimle birlikte çalacak müzisyenler için sınayıcı bir deneyim olacak. Nestor Marconi ve Ruben Juarez gibi müzisyenlerle birlikte çalışmayı da sabırsızlıkla bekliyorum.

Cazkolik: Sizi İstanbulda izlemek ve dinlemek büyük bir zevk olacak, teşekkür ediyoruz.

Diego El Cigala: Çok yakında İstanbul’da olacak olmak, benim için de, şimdiden bir zevk.
… Muchas Gracias.



Cazkolik: As we are from a jazz web site, let our first question be the following one: We know that a lot of jazz musicians, including, first of all, Miles Davis, were influenced by Flamenco. What, in your opinion, would be the ground common to these two kinds of music, the meeting point of the two?
 
Diego El Cigala: They are two very similar souls. They have the same roots. Only, that they have different styles.
 
Cazkolik: The album you recorded together with Bebo Vaides has enjoyed almost every kind of possible success out there, including winning a Grammy Award. How did the success of "Lagrimas Negras", the awards it won, the praises it received and the audience it brought with it, affect you in your musical career-- or did it?

Diego El Cigala: I think there exists a ‘before’ and an ‘after’, since I met Bebo Valdes. Of course since than, many things have changed: economical but also  musicaly. Working with Bebo was a very essential emotion and prozess of learning. And of course it was the key which opened new horizonts to me.
 
Cazkolik: We and you: we are all Mediterranean people. Do you ever think about what it is in this region that leads to the melting of our pains, sorrows, and our sadness and happiness in the same pot in our music? Have you found out what, in this sense, it is that brings us closer to one another, that unites us? If you have, please share the knowledge with us!
 
Diego El Cigala: I totaly agree. Flamenco is my way to understand the music and the life. For me the music is a big channel to transmit the emotion of life and be alife. I think, that connects us. The Turkish music and the flamenco have many cadences, because Turkish music has influenced the flamenco as other Mediterranean cultures too. The way of the gypsies took them through Turkey.

Cazkolik: I heard that you had played football for a while. Yours and ours: are both "football countries." How do flamenco and football match up?
 
Diego El Cigala: Not realy. Of course, I like football very much. But since I was a kid, I stopped playing or watching football as soon as I heared a guitar. I think, it is still that way.

Cazkolik: You devoted "Picasso en mis ojos" to Picasso. You two are from the same soil. How do you relate yourself to Picasso?
 
Diego El Cigala: I identify myself with Picasso in that sence, that he also never searched. He found.  In sense of an artiscal concept. Picasso enjoyed the ‘ambiente flamenco’ which was part of his identity.
 
Cazkolik: "Los Lagrimas:" Two tears... For whom are these two tears, the first one and the second one? (That is, if we can make such a distinction at all).
 
Diego El Cigala: One tear stands for happiness and the other one for sorrow.
 
Cazkolik: I think you have been in Istanbul before, for once. What sort of an audience do you expect to meet here? What do you expect to find as regards the concert, and what should we, the audience, wait for?
 
Diego El Cigala: The turkish audience is very respectfull, at the same time it is enthusiastic too. It has the capacity to understand the flamenco. In Istanbul I will sing songs from ‘Dos Lagrimas’ and from ‘Picasso en mis ojos’.
 
Cazkolik: Can you tell us about your future projects a bit?
 
Diego El Cigala: I am planning a Tango-Project in Buenos Aires in the end of April, where I will record my new CD life in the ‘Teatro Gran Rex’. It is a challenge for me and my musicians. And I am looking forward to work with musicians as Nestor Marconi or Ruben Juarez.   

Cazkolik: It will be a great pleasure to see and listen to you in Istanbul, thank you very much.
 
Diego El Cigala: The pleasure to be in Istanbul very soon, is on my sight. …  Muchas Gracias.

Cazkolik.com / 22 Şubat 2010, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.