Alper Kaliber "Londra'ya Gece Treni" köşesi ilk yazısıyla yayında

Alper Kaliber "Londra'ya Gece Treni" köşesi ilk yazısıyla yayında

“Esas olanı kavrayacağımıza inanarak dikkatimizi buraya ve şimdiye toplamak bir hatadır, zorla yaptırılan anlamsız bir iştir. Esas olan, kendimizden emin olarak ve rahatça, makul bir mizah ve makul bir melankoliyle, içimizin zamansal ve mekânsal açıdan genişlemiş topraklarında, yani kendimizde, hareket etmek olurdu. Yolculuk edemeyen insanlara neden acırız? Dıştan genişleyemeyecekleri için içlerinde de yayılıp genişleyemezler de ondan; kendilerini çoğaltamazlar, böylece kendi içlerinde kapsamlı gezilere çıkamazlar, başka kim ve ne olabileceklerini keşfetme fırsatından yoksun kalırlar.”

 

 

Bu köşenin ismi için esinlendiğim ünlü kitabı Lizbon’a Gece Treni’nde iç yolculukların anlamını bu satırlarla dile getiriyor Pascal Mercier. Müzik, bir şey yapıyorsa bizlere, o da içinde olunan zamanın ve mekânın sınırlılıklarından sıyrılarak iç dünyamızın geniş coğrafyasında “makul bir mizah ve makul bir melânkoliyle” uzun ve kısa iç yolculuklara çıkmamıza vesile olmasıdır. Bu belki her zaman olmuyor. Ne ki birçoğumuz için iç yolculuklarımızın ve bugünlerde yapabildiğimiz ölçüde fiziksel seyahatlerimizin en güzel ve esinleyici tanığıdır müzik. Onsuz yapamayız. İç görümüz de, yerkürenin türlü coğrafyalarından öğrendiklerimiz de müzikle çok daha zenginleşir, hayat bulur.

 

 

Nubya Garcia, Shabaka Hutchings

 

Cazkolik’deki bu köşeye verdiğim isme gelince: Gece treni çünkü; o tren mavi karanlığın içinde saatlerce ilerlerken geride kalan ve gelecek gündüzlerin muhasebesiyle uzun iç yolculuklara çıkılır ve mutlaka uzun uzun müzik dinlenir. Londra çünkü; o tren çoğunlukla Londra’ya gider ve ağırlıklı caz olmak üzere siyahi müziğin türlü renkleriyle (soul, funk, latin) geri döner. Üstelik bunlar, son derece de verimli seferler. Zira bu salgın günlerinde Londra merkezli Britanya müzik aleminde bir yandan 1960’lar ve 70’lerden ve Amerika’dan Brezilya’ya dünyanın dört bir köşesinde yayınlanmış nefis albümler, yeniden basılıyor. Bir yandan da Afro ve elektronik soundlarla zenginleşen, ama aynı zamanda cazdan yana kumaşı sağlam bir caz sahnesi oluşuyor ve yepyeni albümler gün yüzüne çıkıyor. Üstelik bu yeni Londra caz sahnesini yaratanların kökenleri, Gana’dan Karayiplere uzanan çok geniş bir coğrafyaya dayanıyor ve ortaya çıkan müzikler, bu zenginliği, çoğulluğu alabildiğine içeriyor. Bu müzik, bir yanıyla 1960’ların sivil haklar mücadelesinin etkilediği ve etkilendiği radikal serbest cazla etkileşiyor, bir yanıyla Kamasi Washington ve çevresinde hayat bulan ABD’deki yeni caz damarına dokunuyor. Ama onu emsalsiz kılan asıl yönü, Afrobeat, highlife ve her türden Afro-Karayip sedaları, ritimleri, bugünün söz ve tavırlarıyla yeniden üretmesi; Afrika müzik geleneğinde sıkça gördüğümüz ‘call and response’ (çağrı ve yanıt) gibi müzikal unsurlara yer vermesi ve siyahi hayatların, kültürlerin, iyi bir toplumsallığın savunulmasını dert etmesi. Londra’ya Gece Treninin bu ilk seferinde bakalım hangi albümler, iç yolculuklarımızın eşlikçisi oluyor. Hemen söylemeli ki bu köşedeki yazılar, yazarının hiç de sahip olmadığı teknik müzik bilgisine değil yılların onda biriktirdiği müzik duygusuna ve kavrayışına dayanıyor. O yüzdendir ki her öznel olan gibi eksik, hatalı ve bir o kadar da emsalsiz olacaklardır.

 

 

Kamasi Washington

 

Caz artık kendini tekrarlıyor mu derken işte Londra merkezli Britanya caz sahnesinde Natt Birchall, Chip Wickham, Nubya Garcia, Kokoroko, Shabaka Hutchings The Ancestors ve Ezra Collective gibi yeni nesil müzisyenler ve gruplar müzik evrenimizin ufuklarını alabildiğine genişletiyorlar. Tabi onların müziklerini bizlerle buluşturan birçok bağımsız plak şirketi var ki onları da zaman zaman burada konu edeceğiz. Sözünü etmek istediğim ilk albümler, tam da bu plak şirketlerinden biri olan Jazz Room Records tarafından bu yıl ve 2020’de yayınlandılar. 1970’lerin sonlarından bu yana Londra kulüplerinin ve jazz dance türünün vazgeçilmez DJ’lerinden biri olarak müzik kariyerine devam eden Paul Murphy’nin yakınlarda kurduğu Jazz Room Records, latin cazdan, deep spiritual caza (derin siyahi caz da diyebiliriz) uzanan bir çizgide orijinal kayıtları ancak astronomik rakamlara bulunabilen birçok albümün yeniden basımını gerçekleştirmekte. Böylece caz tarihinin çoğu gölgede kalmış birçok eseri yeni ve özenli masterlarla hayatlarımıza dahil olmakta.

 

 

Eğer sizler de benim gibi bir vibrafon severseniz ve Milt Jackson, Lionel Hampton, Bobby Hutcherson, Cal Tjader, Dave Pike, Stefon Harris dışında yeni bir ses, yeni bir tavır duymak isterseniz Khan Jamal ve albümü Infinity mükemmel bir fırsat sunuyor. Infinity’de yer alan şarkıların biri dışında hepsi Aralık 1982’de kaydedilmiş ve albüm ilk kez 1984 yılında yayınlanmış. 2021 Nisan’ında Jazz Room’un özenli basımıyla yeniden hayat bulan bu albümde, benim koyu siyahi dediğim türden postbop ile modal caz ve soul caz sularında yıkanmış olgun bir müzikle karşı karşıyayız. Jamal’in yanı sıra albümde  serbest cazın ünlü davulcularından Sunny Murray ve Dwight James, cazın asi çocuklarından alto saksafonist ve  flütist Byard Lancaster ve piyanist Bernard Sammul çalıyor. Ayrıca Omar Hill’i Afrika vurmalıları ve kongada, Reggie Curry’yi basta ve albüme ismini veren şarkıda Clifton Burton’ı armonikada dinliyoruz. Yaklaşık 38 dakikalık bu uzun çalarda Sammul’un bestelediği kapanış parçası dışındaki diğer dört beste Khan Jamal’a ait.

 

 

1946 Florida doğumlu Khan Jamal, vibrafonun yanı sıra marimba ve perküsyon çalıyor. Çok iyi bir doğaçlamacı olarak bilinen Jamal, Byard Lancaster’la birlikte siyahi haklar mücadelesine ses veren ve müziğinde Afrika etkisi çok hissedilen Sounds of Liberation grubuyla 3 albüm kayıt ediyor. Birçok farklı grup ve  proje içinde yer alan Jamal’ın birlikte çaldığı bazı müzisyenleri yazarsam  müzik coğrafyamızın hayali haritalarında nereye denk düştüğünü görebiliriz. Bu müzisyenler arasında Sunny Murray, Ed Blackwell, Butch Morris, Mal Waldron, Moon Doc ve Ronald Shannon Jackson gibi çoğunlukla kendilerini anaakım cazın dışında konumlayan, çok yetenekli müzisyenler öne çıkıyor.

 

Infinity albümü, Jamal’ın vibrafonuyla kısa bir merhabasını takiben Byard Lancaster’ın flütünden dökülen ve insanı derhal yakalayan melodik cümleleri ve solosuyla genişleyen, yaklaşık 9 dakikalık Nubian Queen ile açılıyor. Albüme ismini veren ikinci parça, John Coltrane’den Kamasi Washington’a uzanan spiritüel caz çizgisinde yerini kolaylıkla alıyor. Jamal’ın marimbasıyla çok da öne çıkmadığı ve diğer parçalardan farklı olarak Mart 1984’de kaydedilen bu parçada davullarda Sunny Murray’yi  ve Lancaster’ı bu kez alto saksafonda dinliyoruz. Ancak bu parçanın en dikkat çeken yönü, Clifton Burton’un armonikasını cazın en yerleşik nefeslileri kadar doğal bir hünerle müziğe katmasına tanıklık etmek. Plağın A yüzü, daha yavaş ritimli, Jamal’ın leziz vibrafonuyla ve vibrafonla Sammul’un piyanosunun söyleşmeleriyle biçimlenen, bluesvari bir tavırda akan Lovely Afternoon şarkısıyla kapanıyor.

 

 

Khan Jamal

 

Plağımızın ikinci yüzünü açan The Known and Unknown, Jamal’ın blues’lu ve groove’lu vibrafon çalışının en güzel örneklerinden birini sunuyor. Sammul’un solosunun ayrıca zenginleştirdiği bu şarkıda bas ve davulun ustaca ördüğü ritimler de çok tat veriyor. Kapanışı, adının imlediği gibi albümün en hareketli ve hırçın şarkısı olan Angry Young Man ile yapıyoruz. Bernard Sammul, bu kendi bestesinde uzun piyano pasajlarıyla öne çıkıyor, Jamal’ın rolü ise bir eşlikçiden ileriye gitmiyor.

 

 

Kısaca söz edeceğim bir diğer plak, gene Jazz Room rRecords tarafından bu kez 2020 yılında yeniden basılan The Robin Jones Seven grubunun El Maja albümü. İlk olarak 1972 yılında Apollo Sounds tarafından basılan bu uzun çalar, latin caz dağarcığının değerli parçalarından biri. Üstelik bu tür cazla pek arası olmayanların da sevebileceği, yeknesaklıktan uzak, olgun bir müzik. Tüm enstrümanların zahmetsizce ve gayet dengeli bir şekilde duyuldukları, sahnesi büyük ve hacimli bir kayıtla karşı karşıyayız ki sanırım burada Jazz Room’un yeniden master’ının hakkını vermek gerekiyor. Afro-Küba ve Afro-Brezilya tınılarla bezenmiş bu albüm, 7 çok yetenekli müzisyence 1972’de Londra’da kaydedilmiş. Grup lideri Hindistan doğumlu Robin Jones, Britanya latin müziğinin “vaftiz babası” olarak anılıyor. Kendisi latin olmayan bir latin perküsyon ustası olarak Londra’ya genç yaşında gelir gelmez birçok müzisyen ve orkestrayla  çalmaya başlıyor ve zamanla yüzlerce kayıtta yer alan gerçek bir müzik emekçisine dönüşüyor. Birlikte çaldığı müzisyenler arasında Eddie Henderson, Gary Bartz, Lalo Schifrin, Stan Getz ve Charlie Palmieri gibi ustalar bulunuyor. Kendi adına çok az albümü olan Jones, uzun ve verimli bir hayatı 84 yaşındayken 2019 yılında noktalamış bulunuyor.

 

Albüm, kendisine adını veren Küba müziği tarzındaki El Maja (yılan) parçasıyla açılıyor. Latin müziğini fazla ağdalı, nefeslileri fazla çığırtkan biliyorsanız bir de bu albümdeki John Porter’ın vibrafon pasajlarıyla zenginleşen, yumuşak flüt ve nefesli geçişleriyle, sakin ama kararlı ritimlerle akan ikinci sıradaki Sanata De La Luna’yı dinleyin. Gene plağın A yüzünde yer alan Oya ve Atlas isimli şarkılarda Porter’in elektrikli piyano soloları, birçok caz severin gönlüne yer edecek cinsten. Trompet ve flugel hornda Roy Edwards, her çeşit saksafonda Olaf Vas, konga’da Tony Uter, basta Percy Borthwick ve bongoda Simon Morton  bu güzel müziği yaratan diğer isimler. Jazz Room’un diğer dikkat çeken albümleri arasında Hugo Heredia’nın 1976 tarihli latin caz füzyon albümü Mananita Pampera, Michel Magne’nin Le Monocle Rit Jaune ve The Take Vibe EP’nin Golden Brown  45’likleri bulunuyor. Kısa bir süre sonra elime geçeceğini umduğum Shamak Farrah Folks’un La Dee La La plağı ayrı bir yazıyı hak ediyor.

 

1 Pascal Mercier, Lizbon’a Gece Treni, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2011, çeviren: İlknur Özdemir.

 

2 Brownswood Recordings tarafından yayınlanan We Out Here (2018), Londra caz sahnesine bir ilk bakış için iyi bir toplama albüm. Bu yeni cazın Atlantik’in öbür yakasıyla etkileşimini duymak için Jazzman’in yayınladığı Spiritual Jazz 13 (2021) çok iyi bir başlangıç.

 

Alper Kaliber

 

Cazkolik.com / 26 Temmuz 2021, Pazartesi

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Alper Kaliber

  • Email

YORUMLAR

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.