Bitip tükenmeyen kaos benliğimizi esir aldı. Kendimize ayırdığımız zaman dilimleri her yıl azalıyor. Çaresiziz ve engel olamıyoruz. Aklımızın, bedenimizin gün boyu maruz kaldığı kirlilik fazlasıyla yorucu. Kendimizi normal hissedeceğimiz bir şeyler olmalı. Normal hissedeceğimiz diyorum çünkü normali elimizden kaçırdık artık. Ben caz konserlerini öneriyorum. Her konseri önermem zor tabiatıyla, uyanı var uymayanı var ama dün akşam (04 Mart 2016, Borusan Müzikevi) izlediğim Alper Yılmaz Trio benim tam kastettiğim çeşit konserdi.
Basçı Alper Yılmaz`ın yeni albümü "Different City, Different Mood"u çıktığı günden beri ara ara dinliyorum ve o günden beri yazmak için fırsat kolluyordum, dün geceki lansman konseri bu fırsatı verdi. Daha dinlemeden seveceğimi tahmin ediyordum nitekim öyle oldu ama şimdi elimde nedenlerim de var. İlk nedenim `normal` ve `sakin` bir albüm olması. Şu sıralar bu benim için önemli bir duygu. İkincisi son yıllarda trio`lara zaaf geliştirdim, bu albüm de bir trio albümü. Felsefi bir şey olarak değil ama üç müzisyenin müzik esnasında kurduğu iletişimi önemsiyorum diyelim. Diğer müzik türlerinde bunu bulmanız zor, altını çizmek lazım. Orada bir çeşit mesleki icra vardır, cazda ise müzisyenin benliği ve kimliği icracılığıyla içiçe hareket eder. Biraz da bu yüzden `interplay` denilmiyor mu? Üçüncüsü elektrik bas & elektrik piyano ikilisi. Bu konuda `yerli` albümler içinde fazla örnek yok! Daha dün Hiromi`nin yeni albümü "Spark"ı dinliyordum, üstüne geldi, benzer üçlü & farklı müzik… Dördüncüsü `lead` bir solist olmaması. Ercüment Orkut`un piyanosu kastettiğim anlamda bir solist değil. Öyle olsaydı yukarda yazdıklarımın bir kısmı boşa çıkardı. Beşincisi swing seven biri olarak swingsiz olmasını sevmiş olmam. Cazda son yılların tartışma konusu. Bütün bir Avrupa cazı böyle işliyor ama yerine ikâme edilen `crescendo tension` diyebileceğim parça içinde müziğin tempoyu duyguyla kademeli artırması, ama iyice artırması. Dün gece böyle güzel bir kaç an yaşadık. İyi geldi. Güzeldi. Sonuncusu besteler. Tüm besteler Alper Yılmaz imzalı ama kolektif bir duygusu var. Özellikle albüme ismini veren parça "Different City, Different Mood"un güçlü bir `leitmotiv` melodisi var. Adeta tüm albüme damgasını vuracak kadar güçlü ve koşulsuz sevmenizi sağlayan bir çıpa.
Konserde parça araları sohbetli açıklamalar dinleyici için önemli. Mesela, benim de hakverdiğim parçalara isim koyma ve anlamlandırma sorunu. Soyut resmin de başının belasıdır bu sorun. Konser ilk bölümde daha eski bestelerle başladı ama tazelenmiş, yeni soluklanmış halleriyle. Tabii konserin büyük bölümü yeni albümden çalmakla geçti. Tam sayısını bilmiyorum ama albümün çoğunu dinledik. Aklımda kalanlar "XX-Revisited", "Deep Dwon", "A Day in Granada", "Different City, Different Mood" (bu parçanın albüm kaydı konsere göre daha güzeldi)… ve sonda meyveli dondurma niyetine pop caz kıvamlı bir tatlı son parça olarak geldi. Dışarda yağan yağmura, İstiklal Caddesi`ne daha hızlı adapte olmamızı sağlayan bir parça oldu. Kaosla akıp giden telaşlı Cuma Alper Yılmaz, Ercüment Orkut ve Volkan Öktem sayesinde güzel sona erdi.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 05 Mart 2016, Cumartesi
(Konser fotoğrafları için caz fotoğrafçılığının iki önemli ismi sevgili Sedal ve Sedat Antay`a teşekkür ediyorum)
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.