Brad Mehldau aslında ipuçlarını veriyordu ama çoğumuz farkına varmakta gecikiyorduk. Hem sahnede hem fotoğraflarında entelektüel farkındalığı olan biri izlenimi güçlüydü. Özellikle ‘farkındalık’ daha kritik kelime olabilir. Geçen sene Bach ile ilgili albümü müzikal perspektifinin ne kadar derin olduğunu göstermişti, arkasından Barbican’da verdiği konser yazılıp çizildi. Son olarak, sanki tüm bunları konuştuğumuzu duymuş da cevap veriyormuş gibi yeni albümü geldi.
“Finding Gabriel” iki şeyi birarada yapıyor
Mehldau ve çağdaşları müzikal öncelikleri dengelemekte -bence- eski ustalara göre daha tecrübeli, daha entelektüel ve daha yaratıcılar. Dinamik dalgalanma ve tansiyon kontrolü, müzikal fikirlerin kontrollü salınımı, fikirlerin ifadesindeki açık seçiklik ve ifadelere kimi sosyo-politik kavramları yerleştirmede oldukça başarılı sonuçlar alıyorlar. Mehldau’nun yeni çalışması “Finding Gabriel” tüm bu eksenleri kendinde toplamış bir albüm izlenimi veriyor.
Doksanlı yıllar ve devamında melankoliyi basit olarak sentezleyen adamdan bu yana çok zaman geçti. Yaşadığı dünyanın sanatçıyı derinden etkilememesi mümkün değil. Mehldau’nun “Finding Gabriel” albümü bir metafor değil, doğrudan İncil ve insanla ilgili. Tam olarak şöyle diyor diyebileceğimiz bir durum olduğunu sanmıyorum ama retro fütüristik filmlerde neonlu haç altında kıyamete dair ürkütücü söylevler veren film karakterleri canlanıyor gözümüzde ama sonunda kimsenin dinlemediği o kâhinlerin söylediklerinin bir kısmının doğru çıktığı kehânetler sanki bunlar. Mehldau albümünde haklı olarak daha önce kompozisyonlarında başvurmadığı kadar ‘ses’e başvurmuş. Vokal sesler bunlar ve sintizayzırlarla beraber modern çağların yeni ahitinin sesi gibi tınlıyor.
Biz dinleyicilerin fantazmalarının yanında Mehldau’nun bizzat kendi anlatımı daha basit. “Müzik başlangıçta keşfettiğim yeni bir sentezden çıktı” diyor. Mark Giuliana ile yaptığı albüme kadar geri gidiyor. “Mark ile önceki işbirliğimizde başlayan sürece yeni katmanlar eklendi. İnsan sesi sarfedilen metin olarak değilse de armoni ve saf duygusal ifadeler olarak en önemli elemente dönüştü. Bunu sağlayabilmek için Becca Stevens, Kurt Elling ile Gabriel Kehane ve kendi sesim dahil hayranı ve yakını olduğum sesleri kullandım. Trompetçi Ambrose Akinmusire, tenor saksofoncu Joel Frahm ve kemancı Sara Caswell gibi virtüöz enstrümanistler de eklenince müzik orkestral hale dönüştü”.
Mehldau bizzat kendi cümleleriyle böyle anlatıyor olsa da biz dinleyiciler paralel eksendeki politik izdüşümleri görmüyor değiliz. Eskiden toplum derken içinde yaşadığımız kendi küçük toplumlarımızdan bahsederdik, artık dünyanın tamamından bahsediyoruz ve dönüş noktasını geçtiğimize inanmamızı sağlayan sayısız emare var. Mehldau “Finding Gabriel”de dini olarak değil ama apokaliptik olarak “The Prophet is a Fool” diyerek akıbetimiz konusunda bizi endişeye sevkedecek şekilde uyarıyor adeta.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 30 Eylül 2019, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.