Bize şarkıların, kalbin, sağduyun ve vicdanın kaldı sevgili İrfan

Bize şarkıların, kalbin, sağduyun ve vicdanın kaldı sevgili İrfan

 

Ve varsın sen, hep oradasın

 

 

Soğuk bir Kasım günüydü. Hava güneşli ve soğuk, gece ise ışıl ışıl parlarken bir deniz kenarında rastlamıştım ona. Türkçe müzik çok az dinlediğim bir zaman diliminde onu dinlemekten vazgeçemiyordum aylardır. Ve tam o sıralar, 2019 Kasım’ında bir mucize olmuş, bir butikte karşılaşmış, yüz yüze tanışmıştık.

 

Ama her şeyden önce, onu tanımadan önce şarkılarında kullandığı kelimelerden ördüğü dünyayı o kadar sevmiştim ki... Çünkü orada aşk, isyan, samimiyet, açık yüreklilik, dayanışma ve acı apaçıktı. Sanki şarkılarıyla başını omzuma yasla, aynı derdi paylaşıyoruz diyordu en derinden... Kalpleri açıyordu onun samimiyeti ve herkesi kucaklıyordu hikâyeleri. Ankara’da yaşadığım dönemlerde “Gidin” şarkısıyla vurmuştu beni ilk. “Kalbim ölü bulundu” cümlesine takılmıştım, acıya atfettiği muhteşem tasvirde. O dönemlerde popüler sayılmayan Peyk grubunun ve İrfan Alış’ın, iyi müzik dinleyicilerini çoktan fethettiği zamanlarıydı. Benim de aynı dönem “Deep Purple, Led Zeppelin, Ella Fitzgerald ve Peyk” karışık çalma listemle çok uzun yolları kulaklıkla kat etmişliğim oldu büyük bir keyifle. Bu yüzden onu yüz yüze tanımadan da şarkılarıyla sıcak ve samimi yol arkadaşımı bulmuş gibi hissederdim hep.

 

Ayak üstü güzel sohbetine mazhar olduktan sonra her zaman takipteydim yeni işlerini. Kurduğu Olta Dayanışma dahil özel hayatında da her zaman sıkıntı içinde olan insanların yanında olduğuna şahit olmuştum. Sosyal medyada Türkiye’de olup biten tüm haksızlıklara karşı sesini sözünü esirgemeyen çok özel bir insandı o. Bu ülkenin sağ duyusu, kalbi, beyni, sesi olmuştu ve korkunun teslim alamadığı nadir isimlerden biriydi. Kıyıya vuran çocuklar görüyordu ve ağrına gidiyordu “insanın insana ettiğine bak” diyordu “Köleler ve Kilitler” şarkısında. Gezi olaylarında “Don Kafa” şarkısıyla öne çıkıyor insanlara uyanın mesajını verip birlik olmaya çağırıyordu güzel yarınlar için.

 

Maddi durumu yetersiz olan müzisyenleri etrafına toplayıp onlarla çareler arıyor, adını duyuramayan müzisyenlerle ortak şarkılar yaparak daha çok tanınmasına vesile olmak istiyordu sıklıkla. Pandemi dönemi, deprem dönemindeki sıkıntıları görüyor, çare arıyor; çocuk ve hayvanlara yapılan tüm saldırıları ona yapılmış sayıyordu her seferinde atlamadan. Elbette Peyk grubunun da onunla olan fikir ve müzikal birliği bu duruşu çok daha kıymetli yapıyordu.

 

Sesini yükseltirken ne kadar dik duruyorsa, özel hayatta herkesin de İrfan abisi, hocasıydı o. Son güne kadar kalbiyle dokundu herkesin hayatına. Ölümünü duyan herkes ailesinden birini kaybetti. Herkesin kalbi ölü bulundu. Kirli sulara düşen parıltılı gülüşü ve kalplere derman olan sesi artık yeni şeyler söyleyemeyecekti çünkü.

 

Çocukluğunda çaresizliğini görmediği, aklını yitirmiş o kadına kalpten bir hediye vermek istemişti “Hamiyet” müzikali ile. O kadın onun hiçbir zaman susturamadığı vicdanının sesiydi. Ona hiç sarılmamıştım korkudan, bu canımı çok acıttı sonradan düşününce demişti söyleşilerde. Müzikalde o kadına sarılmış, Hamiyet’in yaşarken hiç görmediği deniz kıyısını anlatmıştı “Denizdeyim” şarkısıyla. Üstelik bunu yaparken her seferinde müzikalin final sahnesinde gözyaşları içinde kalıyordu. Hamiyet müzikali provaları esnasında hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağladım diye hassasiyetini ifade etmişti röportajlarda.

 

Benim onu daha yakından tanıma serüvenim ise yaptığı “Şarkı Yazma Atölyeleri” aracılığıyla 2021 yılında olmuştu. Ben dinleyici olarak katılacağımı belirtsem de bana yapabilirsin dene demekten herkese olduğu gibi vazgeçmiyordu. Bunun üzerine tıkandığımız yerde bize moral verecek, motive edici gerçek hikayelerini paylaşıyor, kafamızı nasıl bu kadar ve bu yolla açabildiğine şaşırıyorduk. Herkes sabırsızlıkla bekliyordu yeni buluşma tarihlerini. O gerçekten çok iyi bir öğretmendi.

 

Aynı atölyede yeni bir caz şarkısını kendi de Türkçe ve Fransızca yayınlayacağını duyurmuştu. Benim özel ilgi alanım caz olduğu için tromboncu Övünç Aslan ile yaptıkları bu şarkıyı çok sevmiştim. Adı “Gecenin Teni/ A La Fin De La Nuit” olan bu şarkıyı da, Türkçe Indie yapan bir grupla yıllardır farklı tarzlar söylese de o kadar güzel söylemişti ki... Ruhunu duyduğumuz yerden seslenmişti geceyi aydınlatan şekilde bizlere. 2023 yılının Ocak ayında yayınlanan bu şarkı, İrfan Alış ve Övünç Aslan’ın solo şarkısı olarak Peyk’ten bağımsızdı. Bu şarkıda hüzünlü olan karanlığın aydınlığa kavuşmasa da bazı şeylerin teslimiyetle ve olduğu gibi güzel olduğunu anlatmak istiyordu, tüm kalbi kırıklara… Onu, haksızlıklara boyun eğmeyen bir insan olarak tanısak bile hayatı olduğu gibi yaşamayı öğrenmiş olgun ve bilge bir ruh olarak da tanımıştık biz.

 

Hamiyet müzikalinde yazdığı yeni şarkılarla o hüzünlü hikâyeye sevgiyle ışık oluyordu. Sarılıyordu Hamiyet’e hayata duyduğu saygısından… Hayata bağlanıyordu şarkılarıyla, geçmişe olan borcunu ödüyordu belki de. Hamiyet müzikali şarkılarında; soba başında Türk filmi izlerken, mandalina kokusunun annemizin ve bizim küçük ellerimize bulaştığı, ve acıklı sahnelerde ağlarken burnumuzun aktığı o saf anlara özlem vardı. Yitirilmişlere yas vardı, zamana ve yaşanmamışlıklara dair acılar, pişmanlıklar vardı. İnsan hayatına dokunmuş, hepimizin söylerken anlamsız bulduğu, içinden geçerken kalbimizi söken duygular vardı.

 

Çocukken işçilik yaptığı anlarda burun buruna geldiği ölümü sıklıkla anlatıyordu daha önceki albüm ve şarkılarında da. Ve çok zor yollardan geçse de başardı Türkiye’de üretimleriyle, sesiyle, hikayeleriyle en önemlisi de o büyük kalbiyle tanınmayı ve her kesimden insanın ruhuna dokunmayı.

 

Bizim canımız İrfan’ımız... Sensiz nasıl olacak bilmiyoruz. Bize senden kalan son şey başucumuzdan ayrılmayacak “Hamiyet” plağın... Hep derdin ya, atölyede benden sonra şarkılarım kalsın diye. Bize şarkıların, kalbin, sağduyun, vicdanın kaldı.

 

En sevdiğin filmdeki gibi dört yüzüncü darbemiz senden kalan ilham ile olacak. Seni çok seviyoruz. O yolda hep beraber şarkılarınla, bize bıraktıklarınla yürüyeceğiz, er geç zaman bize yazılan kadar olsa da yokluğun bin yıl süren bir his olacak.

 

Ve varsın sen, hep oradasın.

 

Şenay Ocak

 

Yazarın önceki yazılarına ulaşmak için tıklayın.

 

Cazkolik.com / 07 Kasım 2024, Perşembe

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Şenay Ocak

Caz vokalisti ve eğitimci Şenay Ocak müzikoloji üzerine yüksek lisans yapıyor, yurtiçi ve dışında caz üzerine akademik çalışmalarını, proje ve eğitimlerini sürdürüyor.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.