Bohem Paris hayatının ilham perisi, oyuncu ve şarkıcı Juliette Greco 93 yaşında öldü

Bohem Paris hayatının ilham perisi, oyuncu ve şarkıcı Juliette Greco 93 yaşında öldü

Chanson Française efsanesi ve Paris'in ilham perisi kabul edilen Gréco, Çarşamba günü Saint-Tropez yakınlarındaki evinde öldüğünde 93 yaşındaydı.

 

En az yetmiş yıldır popüler müziğin hikâye anlatı türü olan müzikal geleneğin sadık ismiydi. Şarkılar "küçük oyunlar gibidir" diyordu 1999 yılında The New York Times'a şunları ekleyerek: "Bunlar tipik Fransız şarkılarıdır. Sevgimizi, öfkemizi hatta devrimimizi şarkılarla ifade eden bir halkız".

 

Eleştirmenler ve entelektüellerin sevgilisiydi. Gréco’ya dair literatüre giren son derece övgü dolu yorum olarak, "Gréco'nun sesinde milyonlarca şiir var" sözü ünlü varoluşçu düşünür Jean-Paul Sartre'dan gelmişti.

 

Ünlü hit şarkıları arasında "Sous le Ciel de Paris", "Les Feuilles Mortes", "Déshabillez-Moi", "Jolie Môme” ve “Je Suis Comme Je Suis” gibi şarkıları sayabiliriz.

 

Piyanist ve besteci Ernest Lubin, 1952'de The Times için yazdığı yazıda Gréco'nun önemini şöyle analiz ediyordu. “Gırtlaktan gelen derin sesini şaşırtıcı bir yoğunluk, inanç ve yetenek hatta edebi değerlere yakın bir duyguyla söylüyor".

 

Juliette Gréco, 7 Şubat 1927'de Fransa'nın Montpellier kentinde Akdeniz kıyılarına yakın bir yerde doğdu. Babası, Korsikalı polis memuru Gérard Gréco, annesi, Bordeaux'lu Juliette Gréco idi. İkili kısa süre sonra ayrıldı ve Juliette büyükannesi tarafından büyütüldü. Avrupa'da II. Dünya Savaşı başladığında 12, Alman askerleri Champs-Élysées’de girdiğinde 13 yaşındaydı.

 

Annesi ve kız kardeşiyle Fransız direniş hareketine katıldı, tutuklandı ve Nazi kamplarına gönderildi ama hayatta kalmayı başardı. Bir Fransız hapishanesinde geçirdiği kısa sürenin ardından savaş sonrası Paris'te yaşadı.

 

Aile arkadaşı aktris Hélène Duc'un yardımıyla, St-Germain-des-Prés'in kalbindeki caz kulübü Le Tabou'da hostes olarak çalışırken drama dersleri aldı. Bu bölge Paris bohem yaşam merkezi haline gelen bir mahalleydi.

 

Bu günlerde pantolon dahil erkek kıyafetleri giyme alışkanlığı yoksul olduğu için mecburiydi ve aynı pansiyonda yaşayan erkek arkadaşlarının eski pantolonlarını giyiyordu ama adeta bir tarza dönüştü.

 

Henüz aktris olarak dikkat çekmemesine rağmen, kendine özgü görünüşü, tamamen siyahlar giyinmesi, koyu saçlarını düz ve uzun bırakması, siyah göz kalemi makyajı nedeniyle kulüpleri gezip duran Fransız fotoğrafçıların dikkatini çekti.

 

Gréco 2006 yılında The Guardian'a "Gerçekten hiçbir şey yapmadan ünlü oluyordum, bu çok rahatsız edici bir durumdu" diyordu.

 

Bohem mahallesinde dönemin ünlü düşünür ve yazarlarıyla yakın arkadaş oldu: Sartre, Simone de Beauvoir, Boris Vian ve Albert Camus. Her şeyi onları dinleyerek öğrendim diyordu.

 

Savaş öncesi günlerin ünlü kabaresi Le Boeuf sur le Toît 1949'da yeniden açıldığında, Gréco şarkı söylemeyi denemeye karar vermişti. İlk gösteriyi organize etmesine yardımcı olacak bir iş teklif edildi. Jacques Prévert, Joseph Kosma ve Sartre gibi arkadaşlarından müzikal öneriler aldı.

 

Güzel bir başlangıçtı. İlk şarkısı “Je Suis Comme Je Suis” 1951'de yayınlandı. İlk albümü “Juliette Gréco - Chante Ses Derniers Succès” ertesi yıl çıktı. Ancak yıldızları belirleyen zaferi, Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Amerika'yı gezdikten sonra 1954'te Paris'teki Olympia Hall'daki konseriyle elde etti. Performans sırasında genç bir söz yazarı ve yeni şarkısı “Je Hais les Dimanches” yani “Pazarlardan Nefret Ediyorum - I Hate Sundays” ile adını duyuran Charles Aznavour ile tanıştı.

 

Gréco, 1948 yılında sinemaya “Les Frères Bouquinquant” d rahibe olarak, şarkıcılık kariyeri başlamadan önce ilk filmini yaparak başlamıştı. Çoğunluğu 1950 ve 60'larda olmak üzere yaklaşık 30 filmde rol aldı. Bunlar arasında Jean Cocteau’nun “Orphée” (1950), Tyrone Power ve Ava Gardner'la birlikte rol aldığı, Hemingway’in romanının Amerikan uyarlaması “Güneş de Doğar” (1957), Afrika'da geçen ve Errol Flynn'le birlikte rol aldığı “The Roots of Heaven” (1958), ve Orson Welles ile birlikte "Crack in the Mirror" (1960) gibi filmleri sayabiliriz.

 

Gréco, "Bonjour Tristesse" (1958) filminde kamera önünde ilk şarkısını söylerken son rolü ise Klaus Maria Brandauer'in "Jedermanns Fest" (2002) ile oldu.

 

1953'de aktör Philippe Lemaire ile evlendi, 1956'da boşandı. Kızları Laurence-Marie Lemaire 2016'da öldü. 1966'dan 1977'deki boşanmalarına kadar Fransız aktör Michel Piccoli ile evlendi. 1988'den itibaren piyanist ve besteci Gérard Jouannest ile bestecinin 2018 yılında ölümüne kadar birlikteydi.

 

Miles Davis ile ilişkisi

 

Caz dünyasının çok yakından bildiği en uzun, en ünlü ve en romantik ilişkisi ise 1949 yılında Paris'te görünmeye başladığı yıllarda tanıdığı caz trompet efsanesi Miles Davis ile oldu. Hatta, Sartre, Miles'ın neden onunla evlenmediğini sorduğunda Greco'nun ifadesine göre Miles ona "seni mutsuz edemeyecek kadar çok seviyorum" cevabını vermiş. Gréco, 2014 yılında The Guardian'a verdiği söyleşide "ölene kadar düzenli olarak birbirimizi gördük" demişti.

 

Juliette Gréco son albümü “Gréco Chante Brel”i 2013'de yayınladı. 2015 yılında La Dépêche isimli yerel gazeteye emeklilik benim için çok karmaşık olacak diyerek veda ettiğini duyurdu. Üzerinde asılı gibi duran yaşlı bir kadın görüntüsü vermek istemediğini istemediğini söyledi. Bunu söylediğinde 90 yaşındaydı. 2015'te Montreal Gazetesi'ne “Bugün çok daha az sihir var” diye yakınıyordu.

 

Sanatçının hayatıyla ilgili bilgiler ölümü sonrası The New York Times'da yapılan haberden alınarak derlenmiştir.

 

Cazkolik.com / 24 Eylül 2020, Perşembe

 

Juliette Greco ve Miles Davis

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.