Caz piyanosunun en üretken isimlerinden Ayşe Tütüncü yeni albümü "Yedi Yer, Yedi Gök"ü geçtiğimiz ay yayınladı. Bir önceki albümü "Panayır" gibi bu albüm de EMI'dan çıktı. Kendi albümü için "Yedi Yer, Yedi Gök"ü yaparken üzerinde yaşadığımız toprak parçasında ve etrafında ruhen epey dolandım, gezindim, etraftaki sesleri dinledim..." açıklamasını yaptı.
Geçtiğimiz Cumartesi, Sabah Gazetesi'nin caz yazarı Bülent Denli'nin köşesinde Ayşe Tütüncü ile yapılmış okuması hayli zevkli bir yazı çıktı. Tüm caz severlerin ilgiyle okuduğunu, rastlamayanlara da okumaları için buraya Sn. Denli'linin affına sığınarak aktarıyoruz.
"Türk cazının önemli isimlerinden Ayşe Tütüncü, aralık ayının sonunda Yedi Yer Yedi Gök" albümünü çıkarttı. Tütüncü son albümünü, hayatındaki müziklerin tüm renkleriyle bezemiş.
Ayşe Tütüncü... Türk caz dünyasının yeni kuşağının eskilerinden.
Yenilikçi, cesur ve atak...
Sessiz bir fırtına ve 25 yıldır ön planda. Ayşe Tütüncü'ye en kritik soruyu en başında sordum galiba.
"Medeni durumunuz nedir?" deyince gülme krizine girdi. Uzun uzun güldü...
"Çok değişik durumlarım oldu hayatım boyunca," diyerek özetledikten sonra medenice konserlerine beklediğini söyledi. Öyle içten gülüyordu ki yeni tanışmanın sıkıntısını bir anda geride bıraktık ve "Gülmeyi çok seviyorum," diye devam etti: "Hayatım eğlencelidir.
Çok gülerim. Benim de çok güldürdüğümü söylerler. Şöyle şeyleri çok yaparım mesela. Bir doktor bekleme odasındayız. Yanıma da bir çocuk oturmuş. Belli ki korkuyor. Birazdan girecek odaya. Ona sırnaşırım. Bir şeyler söylerim, biraz huyunu suyunu anladıktan sonra konuşmaya başlarım.
Hoşuna gider, başlar gülmeye. Seviyorum öyle olmasını. Bu bana annemden geçen bir şey. Annem de babam da mühendis... Hatırlıyorum, annem hayatımız boyunca çok çeşitli felaket anlarında bizi inanılmaz güldüren bir kadındır. Yani biz bir yandan böyle salya sümük ağlarken, yine yapmış olduğu son derece komik bir espriye, 'Anne dur,' diyerek güleriz mesela. Belki buradan yola çıkarak tezatları da sevdiğimi söyleyebilirim.
Mesela çok üzülüyorsunuz ama bu, o anda gülmenize engel değil. Ama güldünüz diye pat diye o acı birdenbire bitmiyor."
Yaptığım şey beni eğlendirmeli
Ayşe Tütüncü müziğe, piyano çalmayı Bursa Halk Evi'nde öğrenen annesinin teşviki ile beş yaşında başlamış. Sonra soluğu İstanbul Belediye Konservatuarı'nda almış. Sekiz yaşlarında "Arkadaşlarınla biraz da sokakta oyna," önerilerini "Artık çok geç," diye geri çevirecek kadar müziğin büyüsüne kapılmış. Liseden sonra Boğaziçi Üniversitesi'nde sosyoloji eğitimi almış. Ama müzik her zaman olduğu gibi ağır basmış.
İlk grubu Mozaik'i 1983'te kurmuş.
Dört albüm çıkardıkları Mozaik ile rock, klasik batı müziği ve cazdan oluşan bir füzyon müziğinin etrafında dolaşmışlar
Bestelerini yaparken Anadolu müzik kültüründen çok beslenmiş. Müzik içinde ayrı bir yere koyduğu, içinden geldiği gibi, doğaçlama çalmanın tadına Kömür grubu ile varmış. Sahnede, kağıda dökülmüş notalarla, ruhunda o anda oluşan notalar arasında kendine özgü bir iletişim kurmuş. Ayşe Tütüncü 2004'te kurduğu Piyano Perküsyon Grubu ve yeni kurduğu iki nefesli bir piyanodan oluşan Üçlü'süyle de aynı müzikal özünü koruduğunu anlatıyor: "Benim için bir şeyin işlenmesi, değişik biçimlerinin ortaya konması önemli. Bir müzik sürerken aniden ona çarpıcı bir renk ilave etmek hoşuma gidiyor. Sahne üzerinde bazen çok eğlenirim. Değişiklik olacak o anın gelmesini beklerim.
Alacağımız tepkilerin ne olacağını merak ederim. Yapacağım şeyde mutlaka beni eğlendirecek bir yön olmalı. Müzik yaparken biraz onları hayal ediyorsunuz.
Benim için sahne üzerine çıkıp seyirciye abus bir çehreyle bir şey yapmanın hiçbir anlamı yok. Bu nedenle daha ferah, daha eğlendirici bir müzik ortaya çıkarmaya meyilliyim." Ve Ayşe Tütüncü, Piyano Perküsyon Grubu ile aralık ayının sonunda gerçekten ilginç, dinlemesi keyif veren Yedi Yer Yedi Gök albümünü çıkarttı.
İçinde bir Arap şarkısı ve Monteverdi bile var... Ayşe Tütüncü son albümünü hayatındaki müziklerin tüm renkleriyle bezemiş: "Bu albümü yaparken halaylar, gowendler (Kürtçe halay); İran müzikleri ve Arjantinli piyanist Martha Argerich'in çaldıklarını dinledim. Neşet Ertaş'la Esat Sutay'ı dinledim, Brahms'ın senfonilerini de.. Lenk Fahte ritmiyle hemhal oldum... Az gittim uz gittim, hepsinin arasında bağlar olsun istedim. Hem uzun hem de kısa parçalar çıktı ortaya." Ayşe Tütüncü'nün bu müzik serüveninin ilginizi çekeceğini düşünüyorum."
Bülent Denli
Sabah, Cumartesi, 24 Ocak 2009
Cazkolik.com / 26 Ocak 2009, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.