Genccazcilar.org editörü Ezgi Ayçe 10. yılını kutlayan Amatör Caz Müzisyenleri Festivali`ni yazdı

Genccazcilar.org editörü Ezgi Ayçe 10. yılını kutlayan Amatör Caz Müzisyenleri Festivali`ni yazdı

Cazseverleri, genç cazcıları, müzisyenleri, festival katılımcılarını ince bir jest, anılarla dolu bir hediye bekliyor.

 

Bir öğrenci kulübü festivali olarak 10 yıldır devam eden, Amatör Caz Müzisyenleri Festivali bu sene harika bir işe imza atmış. Her sene festival sonunda arşivlenen tüm bilgiler bu sene su yüzüne çıkarılarak kitapçık haline getirilmiş. Anı metinlerini Devrim Dikkaya itinayla hazırlamış, Ozan Tortop hem destek olmuş, hem tasarımla ilgilenmiş. 9 yıl boyunca çekilen fotoğraflar bulunmuş, taranmış.

 

İşte, her yıla dair kısa notlar, daha çok anı ve fotoğraf için http://issuu.com/ozantortop/docs/acmf_anilar adresini ziyaret edilebilirsiniz.

 

 

Başlıklarla 10. yılında "Amatör Caz müzisyenleri Festivali" tarihi

 

 

Birinci sene

 

Sadece haftasonuna sıkıştırılmış, müzisyenlerin kulüp öğrencilerinin evlerinde kaldığı sıcacık bir amatör girizgah.

 

Eskişehir`den dünyaya açılan Gevende grubunun kurucularının sahne alması. Festivalin, Ankara Caz Derneği vasıtası ile Jazz Dergisi ile tanışması.

 

İkinci sene

 

Jam Session geleneği başladı!!! Öyle ki Yahya Dai, Oğuz Büyükberber, Serhan Erkol, Engin Recepoğulları, Barış Ertürk gibi beş önemli saksafoncu aynı anda sahne çalmaktaydı.

 

Üçüncü sene

 

Jam Session`lara Eskişehir`in ilk ve tek caz kulübü Jazzpub`da (şu an yaşamıyor) devam edildi. Kalıcı sponsor arayışları devam etmekte.

 

Erzurum ve Gaziantep’den caz grupları festivale katıldı. 2005 yılının gözde caz grubu Tamburada, sounduna verdiği aşırı önem nedeniyle ses sisteminin arızalanmasına neden oldu :))

 

Dördüncü sene

 

Türlü kaprisleri ile festival ekibini yoran Akdeniz Üniversitesi Caz Topluluğu`nun piyanoya yönelik eleştirilerini, Selen Gülün`ün `Böyle bir piyano Bilgi Üniversitesi`nde bile yok` şeklinde cevaplaması, ustalığının sadece caz piyanistliği olmadığını göstermesi.

 

Beşinci sene

 

Festivali yaratan Anadolu Üniversitesi Caz Kulübü Mezunları `Genç Cazcılar`ı kurdu. Halen başarıyla ayakta duran Genç Cazcılar, genç caz müzisyenlerine müzikal hayatlarında, profesyonelleşme yolunda rehberlik eden gönüllüler takımıdır.

 

Altıncı sene

 

Festivale Anadolu kontenjanından Balıkesir’den Bozlak Trio katıldı. Grup türlü imkansızlıklarla fusion caz üzerine besteler yapmıştı ve gruptaki lise öğrencisi Tansel Geleş oldukça beğenildi.

 

Yedinci sene

 

İlk kez yabancı toplulukların sahne alması. Tüm konserlerin ücretsiz oluşu... O yıl festivalin etkinlik dersi olması nedeniyle rekor sayıda öğrencinin konserlere akması... 2011`in en popüler topluluklarından, Boğaziçi Caz Korosu oradaydı.

 

Sekizinci sene

 

İstanbul Açı Okulları öğrencilerinin gösterisi ile bugüne kadar en küçük yaş gruplarının festivalde boy göstermesi... ODTÜ Caz Orkestrası ile festivalin ilk big band konserinin gerçekleştirilmesi.

 

Dokuzuncu sene

 

Bu sene ilk defa ilk albümü yayınlanan genç müzisyenlerin festivale davet edilmeleri kararlaştırıldı. Bu sene festivale katılıp daha sonra ünlenen gençler olmadı malesef... İstanbul Bilgi Üniversitesi`nin performans bölümünün kapanması ile yaratıcı genç cazcı kuşağın kan kaybetmesiydi.

 

Gönüllülerin gönüllerine sağlık.

 

 

Festivalin Genel Koordinatörü Devrim Dikkaya`ya merak edilen soruları yönelttim;

 

- Ne kadar yorgunsun merak ediyorum? Ve ne kadar mutlusun şu an?

 

- Bu sene her zamankinden daha yorucu geçti, ama festivalden değil 7 aylık bebeğim yüzünden... :) Mutluluğu ise festivalin açılış gecesi sonrasında asıl konserler başlayınca hissediyorsunuz hep. Yine de bir sanat organizayonunu 10. yıla getirmek oldukça keyif yaşatıyor insana.

 

- Bu festivalin senin için anlam ve önemi?

 

- Caza odaklanmamı bu festivale borçluyum. Anadolu Üniversitesi`nde 2 yıl iletişim kulübü başkanlığı yaparken "kısa film günleri"ni başlatmıştım. Son yılımda caz kulübü başkanlığına seçilmemle birlikte ilk yıl bu festivali doğurduk. Festival sayesinde Jazz Dergisi yazarlığım başladığı gibi müzik dünyasından çok değerli dostluklarım oldu. Öyle ki evliliğimi, çocuğumu bile bu festivale borçluyum. Bir yandan ben ve değerli arkadaşlarım mezun olmamıza rağmen festivalle bağımızı koparmadık. Bu yıl 10. yaşına basıyorsa mezunların emekleriyle olmuştur. Ne yazık ki güzel ve yalnız ülkemizde kurumsallık ve proje devamlılığına örnek çok az işlerden biri bu festival.

 

- Neden her mezun gibi hayatını rutine bağlamadın da, bu festivale hala emek harcıyorsun? Nedir bu caz aşkı? :)

 

- Caz aşkının ötesinde caz müzisyenlerine duyulan derin saygıdan devam etmekteyiz. 10 yıl içinde festival sayesinde pek çok genç Avrupa`da eğitim bursu kazandı, albüm çıkaranlar oldu, Anadolu`da bu sanat dalını düğün salonlanlarında prova edenler yaşamlarında belki ilk ve son konser salonunda izleyici önünden çaldı. Bu gibi hikayeler festivalin yaşaması için bizlere güç vermekte.

 

- Bu organizasyonu başarmak ne kadar zor?

 

- Çünkü her sene yeni insanları festivale motive etmek ve bürokratik işlerle uğraşmak gerekmekte. Üstelik okyanusta damla misali maddi sponsorluk ve bilet gelirleri beklentisi ile.

 

- Bu 10 seneye baktığında ağzından dökülen o cümle?

 

- "Bir şeyi 40 kere söylersen olur" derler, biz 10 yıldır "gençler daha fazla çalmalı" diyor, bunun için festival düzenliyoruz. O halde daha 30 kez festival coşkusu yaşayacağız.

 

- Anadolu üniversitesi caz kulübü cazı ne kadar seviyor? Korumak ve geliştirmek adına ne yapıyor?

 

- Kulübün mayasını iyi kurduk. Her sene değişen yönetime karşın, gelen her yeni başkan ve yardımcıları festivali sahiplenerek çok başarılı saha çalışmaları yapıyorlar. Gönüllüler olmadan bu iş olmaz.

 

- Anadolu Üniversitesi Caz Kulübü, çok nadiren okullarda bulunan caz kulübü kavramını gelenekselleştirmek adına diğer okul kulüplerine rehberlik yapabilir mi?

 

- Yapabilir tabii, ama yoğun vize ve finallerden vakit bulabilirler mi bilemem.

 

- Tam bir kulüp kurumsallığı hissediyorum. İçeriden biri olarak bu zevkli mi?

 

- Zevkli ama tam kurumsal bir yapıda değil. Çünkü her sene değişen bir yönetim ve elinde bütçesi olmayan bir kasası var. Kurumsal bir yapı için sanırım 4 yıl devam eden bir yönetim ve sabit gelirleri olması lazım.

 

- Ankara Caz Derneği ile yakın temasınız çok hoş?

 

- Bu hikaye müthiş. Bunun videosu bile var. Birinci festivali yaparken festivali nereden haber aldılar bilmem Ankara Caz Derneği yöneticileri Özlem ve Lütfi Varoğlu Eskişehir`e gelip festivali izlediler. Ardından size sponsor olalım dediler. Hiç bir çıkarları olmayan ve kendi festivalleri için her sene sponsor arayan bu dernek küçük ama bizim için çok önemli maddi destek vermekte.

 

 

Festivalin Diğer Koordinatörü Tuğrul Gültepe`ye merak edilen soruları yönelttim;

 

 

- Anılar kitapçığını tasarımında neyden esinlendiniz?

 

- Anılar kitapçığı Devrim Bey ve benim ortak fikrimiz olarak çıktı açıkçası. Ben daha çok festivalin içeriğini anlatabileceğimiz bir kitapçık düşünürken iş biraz büyüdü :) Tasarım da Ozan Tortop`un bu arada.

 

- Bundan sonra devam edecek bir çalışma mı bu?

 

- Devam edebilir tabi ki. Her yılın kendine özel bir anılar kitapçığı basılabilir. Uzun süren bir hazırlık sürecinin peşinden koştura koştura festival haftasına giriyoruz :) Heyecan basıyor insanı :) Umarım her şey güzel olacak.

 

 

Festivalin Sanat Yönetmeni Ozan Tortop`tan da biraz bilgi aldım;

 

 

- Sanat yönetmeni olarak hangi aşamalara karar veriyorsun? Sana en çok hangi konularda danışılıyor?

- Aslında sadece festival görsellerinin üretimi benim alanım, sanat yönetmeni - reklam sanat yönetmeni kargaşasında bunu atlamayalım isterim. Yani sahneyle işim yok aslında. Kimi zaman çekimlerde vb. ışık - renk danıştıkları oluyordu festivale katılabildiğim günlerde. Ancak şu an dünyanın öbür ucundayım (Avustralya - Brisbane) ve ne yazık ki desteğim daha kısıtlı oluyor.

 

- Afiş tasarımından sanat yönetmenliğine :) Hangisi daha zevkli? Belli bir ayrım var mı? Hala afişlere el atıyor musun?

 

- Kimi festivallerde görselleri tamamen ben hazırladım, kimilerinde görsel üretenleri yönlendirdim, kimilerinde sadece olmuş - olmamış dedim. Bu `görselleri` dediğim kavramın içinde afişler, billboard`lar, durak ilanları, web sitesi, konser programı ve buna benzer başka şeyler var. Sanat yönetmenliği yapmakla bir grafik tasarımcı olarak tüm görselleri tek başına üretmenin keyfi apayrı. Her şeyi kendin yaptığında bol bol oyun oynama fırsatın oluyor. Yönlendirdiğin zaman sürekli sürprizlerle karşılaşıyorsun, ki bu çok keyifli.

 

- Bir festivalde sanat yönetmeni olman nasıl bir duygu? Sana ne kattı? Zorladığı anlar oluyor mu?

 

Mesleki anlamda doyurucu diyebilirim. Festival Mart ayında yapılıyor, ama her yıl Kasım - Aralık aylarında midemizde kelebekler uçuşmaya başlayınca, çalışmalarımız da başlıyor. Festival bana günlük ve kimi zaman sıkıcı işlerim arasında bir rahatlama sunup mesleğimi en sevdiğim -yalın- haliyle yapmamı sağlıyor. Yani kesip biçerek, doğaçlama görsel üreterek, bir masanın etrafında toplanıp hep birlikte oyun oynayarak. Zorladığı anlar da elbette oluyor. Benim için en zoru son iki yıldır festivale gelemiyor olmak. Aklım hep orada.

 

Son olarak;

 

Bu yıl festivalin sanat yönetmenliğini üstlendiğim son yıl. Ortak olduğum en uzun süreli projeyle ayrılmak, duygusal anlamda çok zor. Ama festival adına artık emekli olmam gerektiğini düşünüyorum. Umarım festival adına her şey daha iyi olur.

 

Yarın ben de festival alanına geçiyorum, şimdiden çok heyecanlıyım :) Kim bilir neler yaşanacak, paylaşılacak, öğrenilecek orada? Bence gelin.

 

Ezgi Ayçe Kızıldere

 

Cazkolik.com / 12 Mart 2012

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.