Caz müziği 20. yüzyılda sinemanın tanıtım gücünden ve desteğinden oldukça faydalandı. Özellikle yüzyılın ilk yarısında. Louis Armstrong`un da içinde olduğu filmleri, Rat Pack dönemini hatırlayın. Bugün, tüm bu filmler hala büyük bir zevkle seyredilen birer klasiğe dönüştü. Caz, sinema perdesinde genel olarak üç farklı şekilde yer aldı; cazın popüler müzik olduğu dönemde (ki burada yine Louis Armstrong dönemini hatırlamakta fayda var) swingiyle, dansıyla filmin bütününün bir parçasıydı, diğeri filmin bir parçası değildi ama fonda çalan müzik cazdı, yine aynı 20. yüzyılın ilk yarısını hatırlayın, sonuncusu ise bizzat caz müzisyenlerini konu alan filmlerdi... Bu sayede zamanla büyük bir arşiv birikti. Ne yazık ki vakıfler, dernekler ve benzeri yerler fazla yok ki bu tür filmlerin ara ara toplu gösterimleri yapılsın ve izlensin (gelin şimdi Sinematek`in önemini bir kez daha hatırlatalım ve analım). Ta ki Ankara Sinema Derneği`nin çabalarına kadar.
Düzenlediği Gezici Festival ile benzeri olmayan idealist bir çalışmayı sürdüren Ankara Sinema Derneği bu kez yanında götüreceği filmleri "Sinemada Caz" konseptiyle belirleyerek Kültür ve Turizm Bakanlığı`nın desteğiyle yirmi birinci yolculuğuna hazırlanıyor. 26 Kasım ile 10 Aralık tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak festival her yıl olduğu gibi Ankara`dan yola çıkacak. 26 Kasım - 2 Aralık’ta Çankaya Belediyesi’nin katkılarıyla Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşecek başkent gösterimlerinin ardından, 4-7 Aralık tarihleri arasında Bursa’ya konuk olacak. Gezici Festival yolculuğunu, 9 - 10 Aralık’ta Kastamonu’da tamamlayacak.
Gezici Festival 20. yüzyılda gelişen ve rüştünü ispat eden iki farklı sanat dalı sinema ve caz arasındaki ilişkinin kökleri, sinemanın sessiz dönemindeki canlı müzik eşlikçilerine kadar uzanıyor. ABD Büyükelçiliği’nin katkılarıyla hazırlanan Sinemada Caz, farklı dönemlerde görüntü ve bu müzik türü arasındaki kültürel ve estetik ilişkiye odaklanıyor. Seyirciyi, beyazperdenin gerisinde kalmaya zorlanan siyahi müzisyenlerden, makyajla yüzlerini siyaha boyayan beyaz oyunculara kadar uzanan maceralı bir yolculuğa çıkarıyor. Bölümde, canlı performans ve turne kayıtlarını içeren kısa filmlerin yanı sıra müzisyen karakterlere odaklanan iki önemli kurmaca film yer alıyor.
Filmlerin seçkisi ünlü film eleştirmeni ve Chicago Reader’ın eski baş sinema yazarı Jonathan Rosenbaum ile Ekhsan Khoshbakht’ın küratörlüğünde izleyiciyle buluşuyor. Sunumunu, Rosenbaum ve Khoshbakht’ın birlikte yapacağı; Geç Kalan Hüzün (Too Late Blues) (John Cassavates, 1961), Pete Kelly’nin Şarkıları (Pete Kelly`s Blues) (Jack Webb, 1955), Cab Calloway Söylüyor (Cab Calloway`s Hi-De-Ho) (Fred Waller, 1934), Black and Tan Fantasy (Dudley Murphy, 1929), Ben Webster Avrupa’da (Big Ben: Ben Webster in Europe) (Johanvan der Keuken, 1966), Begone Dull Care (Norman McLaren, 1949), Yağmur Yağınca (When it Rains) (Charles Burnett, 1995) ve Canlı Blues (Jammin` the Blues) (Gjon Mili, 1944) hem sinema hem de müzikseverlerin beğenisine sunuluyor. 29 Kasım Pazar günü izleyici ile ücretsiz buluşacak filmler, sinema ve caz dolu bir hafta sonu etkinliğine dönüşecek.
Gezici Festival ve Goethe Institut Ankara işbirliğiyle bir de özel gösterim seyircisiyle buluşuyor. Alman yönetmen Ewald André Dupont imzalı 1925 yapımı sessiz film Varyete (Varieté), canlı müzik eşliğinde gösterilecek. Bu yıl restore edilen ve 2 Aralık`da izleyicinin beğenisine sunulacak filme, İngiliz müzisyen Stephen Horne ve Alman müzisyen Frank Bockius performanslarıyla eşlik edecek.
Ayrıntılı bilgi için:
ankarasinemadernegi.org
facebook.com/gezicifestival
twitter.com/gezicifestival
vimeo.com/gezicifestival
instagram.com/gezicifestival
Cazkolik.com / 10 Kasım 2015, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.