İstanbul Caz Festivali'nin unutmaması gereken gerçek; Ok yaydan çıkmadan!

İstanbul Caz Festivali'nin unutmaması gereken gerçek; Ok yaydan çıkmadan!

30. İstanbul Caz Festivali programı açıklandı. 7-18 Temmuz tarihleri arası gerçekleşecek festival bu sene 30. yaşına giriyor ve kırka yakın konserle izleyicinin karşısına çıkacak.

 

Caz festivalleri yıllardır değişime uğrarken, -ki siz bunu festivallerin programlarında caz konserlerinin giderek azalması olarak da anlayabilirsiniz-, bu festivalleri ayakta tutan sadık caz dinleyicileri de olan biteni mutsuzluk, hatta kızgınlıkla izledi.

 

Bu tartışma dünyada yirmi yıldan fazladır sürüyor. Dünyaca ünlü festivallerin yönetimleri ikibinlerden itibaren festivallerini 'diğer müziklere de açmak' isteyen, müziğin hibritleşmesiyle türlerin öneminin kalmadığını düşünen yöneticilerle tanıştı. Bu tartışmaları hep uzaktan izledik, işlerin bu noktaya geleceği o zamandan belliydi.

 

 

Rubicon nehri geçildi

 

 

Sosyal-siyasal tarihe geçmiş bir sözdür; 'Rubicon nehrini geçmek'. Romalılar, ordularının başkent Roma'ya girmemesini sınır olarak kabul etmiştir ve o sınır da Rubicon nehridir. Roma imparatorluğu döneminde bu nehri ilk geçen ünlü Jül Sezar olmuştu geçmemesi gerektiği hatırlatılınca söylediği söz de ünlüdür; Ok yaydan çıktı!

 

Caz festivalleri bakımından Rubicon nehri 2005'lerden sonra aşıldı (belki daha bile önce). Bence bu sınır aşılmayabilirdi ama bunun için festivallerin ve caz çevrelerinin ortak savunma hattı oluşturması gerekiyordu. Maalesef çoğu sektörel ve haklı görülebilecek sebeplerle bu hat oluşturulamadı ve ilk vazgeçenler de festival yönetimleri oldu. North Sea ve Montreux gibi küresel caz festivalleri bu tartışmanın önde gelen aktörleriydi. Yirmi yıl önce Montreux festivalde ilk kez Prince konserine yer verince, hatırlıyorum da, caz dünyasında yer yerinden oynamış, sayısız eleştirmen kalemini festival yönetimlerine karşı kılıç gibi savurmuştu.

 

Ama o konser yapıldı. Rubicon nehri geçildi. Ok yaydan çıktı. Caz festivalleri giderek 'caz'sızlaşıyor.

 

 

İstanbul Caz Festivali'nin unutmaması gereken, sorumlu olduğu bir geçmişi var

 

 

İstanbul Caz Festivali Türkiye'de cazın bayrak taşıyıcı festivalidir. Caz müziğini misyoner gibi sahiplenmiştir. Festival tarihi belki bir yaz festivali olması nedeniyle -mesela Akbank Caz Festivali'ne göre- daha 'light' ve popüler konserler de tercih etmiştir ve eminim bir çok cazsever bu duruma çok da itiraz etmeyebilir ama aşılmaması gereken çizgi cazın diğer müzik türlerinin payandası durumuna düşmesidir ki maalesef açıklanan 30. İstanbul Caz Festivali programı bize tam da bunu söylüyor.

 

Örnekler vererek konuyu uzatmak doğru olmaz. Festivali yöneten arkadaşlarımızın caz sevgisinden kuşkumuz yok, festivallerin geçirdiği değişim sürecini yukarda kısaca özetlemeye çalıştım. Ülke olarak içinde bulunduğumuz ağır ekonomik sorunları can yakıcı yaşıyoruz. Önümüzde kritik bir seçim var, Türkiye'nin en ağır deprem acısını yaşadık, hayatı durduran pandemi daha dün idi, bu yazdıklarım sırası mı şimdi dedirtebilir ama hayır, bulunduğumuz noktayı tespit etmezsek, dostane eleştirilerimizi sıralamazsak, kazanımlarımızı unutursak, otuz yıldır festivali sadık bir cazsever olarak takip edenler olarak uyarı vazifemizi yerine getirmezsek yarın daha geç kalırız, ki kaldık zaten.

 

Editoryal olarak hatırlatmaya çalıştığım şey açık, altını çizmekte fayda var

 

İstanbul Caz Festivali'nin ve Türkiye'nin ekonomik sorunlarını, dövizin alıp başını gittiğini gayet iyi biliyoruz ama yine de Rubicon nehrini geçmek şart değil ve bu durum ille de ekonomi ya da başka makul sebeplerle ilgili de değil. Caz müziğine yaklaşımla ilgili. Cazın özgül ağırlığının azaltılmaması gerektiğiyle ilgili. Festivalin tarihine sadakatla ilgili. Elbette festivaller de kazanmalı, bilet satmalı, ekonomik olarak geleceğe bakabilmeli, sponsorlarla güçlü ilişkiler kurulabilmeli ama yine de popüler müziklerin payandası olmadan bunları başarabilir, festivalin adındaki caz kelimesinin içini boşaltmadan da yapılabilir.

 

Önemli not: Cazkolik editörü Feridun Ertaşkan olarak 10 yıldır İstanbul Caz Festivali danışma kurulu üyeliğini gururla yapıyorum. Haliyle, hem yazıdaki görüşlerin, hem cazseverlerden gelen eleştirilerin muhatabı sayılırım. Her ne kadar danışma kurulu olarak karar ve program bakımından hiç bir işlevimiz olmasa da kendimi ve kurulu bu süreçten muaf görmüyorum ama öte yandan, Cazkolik'in kurucu editörüyüm, caz üzerine yazıp çiziyorum. Hem paylaştığım eleştirilerin kısmen, hem bir caz portalının okurlarının sorumluluğunu taşıdığımı bilerek yazmak istedim.

 

Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com, Editör

 

Cazkolik.com / 15 Mart 2023, Çarşamba

 


 

 

 

30. İstanbul Caz Festival programı belli oldu

 

 

Festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü Can Kozlu’ya

 

 

30 İstanbul Caz Festivali Yaşam Boyu Başarı Ödülü caz davulculuğunun en önemli ismi Can Kozlu’ya sunulacak. Amerika’da Berklee College of Music’te müzik eğitimini tamamlayan ve ülkeye döndüğünde Emin Fındıkoğlu, Onno Tunç, Tuna Ötenel, Aydın Esen, Şenova Ülker, Nükhet ve Neşet Ruacan gibi usta isimlerle çalışan Kozlu 1996’da Ali Perret ile Bilgi Üniversitesi Caz Performans Bölümü’nü kuruluşunda yer aldı ve yüksek standartlarla öğrenciler yetiştirilmesinde çalıştı.

 


 

 

İstanbul Caz Festivali Parkorman’da: Caz, rock ve popüler isimlerle dolu üç gece

 

 

Kovacs // Riff Cohen Okay Temiz "The Ritual" // Takeshi's Cashew // Mert Demir // Parkorman, 8 Temmuz Cumartesi

 


 

 

Trip-Hop, elektronik müzik ve cazla dolu bir gece

 

 

Morcheeba // Alfa Mist // Ekin Beril // Mammal Hands // Parkorman, 9 Temmuz Pazar

 


 

 

Indie-Rock’ın yıldız ekibi İstanbul’da

 

 

The Lumineers // Adamlar // Parkorman, 12 Temmuz Çarşamba

 


 

 

Boğaz semtlerinde İstanbul Caz Festivali esintileri: Çağdaş cazın en güzel seslerinden Youn Sun Nah ile Robert Kolej bahçesinde bir gece

 

Robert Kolej - Konak Teras, 14 Temmuz Cuma

 


 

 

Afro-pop’un çığır açan sesi Fatoumata Diawara

 

 

The Marmara Esma Sultan Yalısı, 17 Temmuz Pazartesi

 


 

 

Amerika’nın kalbinden Boğaz’a uzanan güçlü bir ses: Lizz Wright

 

 

Sultan Park Swissotel The Bosphorus, 18 Temmuz Salı

 


 

 

Binmeyen Kalmasın: Caz Vapuru Kalkıyor!

 

 

Kabataş İskelesi, 16 Temmuz Pazar

 


 

 

+1’li Gece Gezmesi Konserleri Kadıköy’de

 

 

Moda, Kadıköy (çeşitli mekanlar), 13 Temmuz Perşembe

 


 

 

Parklarda Caz konserleri

 

Cazkolik.com / 15 Mart 2023, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Hakan Tarhan
    16 Mart 2023 Perşembe 06:33

    Şu programı ve isimleri görünce yüzüm kızardı; 30 yıldır gördüğüm en zayıf ve yetersiz program. Ancak gerçekte yüzü kızarması gerekenler son 10-15 yıldır İstanbul Caz Festivali'ninin eski saygınlığını yitirmesine katkıda bulunan karar vericilerdir. Üstelik getirdiğiniz caz-dışı İndie/Alternatif/Pop isimler de isim değil! İstanbul buna mı layık? Hadi attan inip eşeğe biniyoruz da önümüzdeki festival eşeğe bile hakaret! Eleştirinize 100% katılmakla birlikte çok geç ve tren kaçtıktan sonra yapılmış bir eleştiri ve maalesef bu geminin içinde o kurullarda masaya yumruğunu vuramayan sizler de yer almaktasınız. Caz kulüplerimiz de bundan farklı değil. Daya standartları, illa ki vokali, ve tabii ki latin-soul-funk'ı, üç masa fazla satacağım diye cazın ruhuna ihanet et! Saygınlık bambaşka bir şey; ah bir anlayabilsek!

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.