Bu albümün çıktığı günlerde (ki çok yenidir, Eylül ortası gibi sanırız) Garbarek ile ismini hatırlayamadığımız bir Alman gazetesi konuşmuşlardı, orada okuduk, aslında Garbarek'in bu konseri yayınlamak gibi bir fikri yokmuş ya da öyle bir niyetle yola çıkmamışlar ama kaydını almışlar ki bunu pek çok müzisyen yapıyor, yapılan kayıtları sonradan dinleyip ellerinde ilerki albümleri için malzeme biriktiriyorlar, Ayşe Tütüncü ile konuşurken o da buna benzer bir şey söylemişti bize, sevgili Ayşe aslında bir sound koleksiyoneri gibi davranıyormuş hatta, ya kendi ürettiği ya da eline geçen kırpık da olsa muhtelif soundlar (bu kelimenin yerine uygun bir Türkçesini bulan bize de bir zahmet söylesin) zamanla zihninde bıraktığı izlerle bir parçaya, besteye dahi dönüşebiliyormuş, konuyu dağıtmayalım, Garbarek'te sonradan kaydı dinlediğinde çok ilgisini çekmiş ve derhal ECM'in kurucusu Manfred Eicher'e gönderip dinlemesini istemiş, kaydı dinleyen Eicher daha da etkilenmiş ve derhal albüm yapılması talimatını vermiş ekibine.
Albümün çıkış hikayesi yaklaşık böyle bir şey. Garbarek'in çıkardığı son albümün üzerinden 5 yıl geçtiğini biliyoruz. bu demektir ki özellikle Avrupa caz ortamı için bir Garbarek albümünün zamanı gelmiş. Bu albümün önemli bir özelliği de eleştirmen Ted Giaoia'nın da söylediği gibi canlı sahne kaydı olarak alınan albümün dinleyiciye -hem de çift CD olarak- Garbarek'in nelere kâdir olduğunun görülebilmesi açısından çok önemli çalışma olmasıdır.
Albümde Garbarek'e piyanoda Rainer Brüninghaus, basta Yuri Daniel (Yuri ismini aldanmayın, adam Brezilyalı ve 18 Eylülde Londra'da verdikleri konserde Guardian'ın eleştirmeni John Fordham Daniel'i Jaco Pastorious'a benzetmiş), davulda Manu Katche eşlik etmiş.
Bir yerde Garbarek'in ilk kez bir canlı konser kaydının yayınlandığını duymuştuk bu albümle ilgili olarak ama emin değiliz, gerçekten olabilir mi acaba? bunca yıl hiç bir konser kaydı yayınlamamış olabilir mi? Öyleyse acaba neden?
Müzisyenlerin kimliklerine baktığınızda Norveçli, Alman, Brezilyalı ve Fransız... Böyle bir ekipten elbette 'world' bir iş çıkar kuşkusuz. Doğruya doğru, biz daha albümü dinlemedik, elimize ne zaman geçer bilmiyoruz, fakat bir çok yerde özellikle Milton Nascimento'nun bestesi olan "Milagro Dos Peixes" isimli parçanın yere göğe koyulamayan eleştirilerini okuduk, kuşkusuz öyledir, hiç şüphemiz yok, dinleyen biri var da bizi de bilgilendirirse memnun oluruz, en azından kendimiz dinleyene kadar.
Albümle ilgili daha doğrusu Londra konseri ile ilgili son bir not ekleyelim, gazete Garbarek'in büyüsünün her zaman etkileyici olduğunu söylüyor.
Cazkolik.com / 1 Ekim 2009, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.