Kapitalist Blues?

Kapitalist Blues?

Fareed Haque`nin müziği bize bir ders gibi

İşte budur müziğin güzel yanı

Avrupa ABD merkezli ‘modern’ dünya ayrımcılığı, aleni ırkçılığı alabildiğine körükler, hatta resmi politikalara dönüştürürken müziğin, müzisyenlerin tam tersini ve doğrusunu, vicdanlı olanı yaptığı bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın müzik tarafı ne güzel. Fareed Haque Pakistan asıllı bir Şikagolu gitar ustası, annesi ise Şili’li. Bu nasıl güzel bir karışımdır böyle. Yeni albümünü gördüm geçen gün. Kaia Yaylı Dörtlüsüyle çalıyor. Albümün adı “Gitar ve Yaylı Dörtlüsü için Yeni Latin Amerikan Müziği”. Bu başlığı politik makaleye dönüştürseniz dünyanın gidişatının nasıl da tersine şeyler yazmış olursunuz değil mi... ama müzikte öyle değil işte. Güzel olan bu. Fareed albümünde cazın klasik, world music ve Latinle ortak hatlarını buluşturmuş. Elbette aklınıza Kronos Quartet ya da Yo Yo-Ma’nın Silk Road adıyla yaptığı müzikler gelecektir. Olabilir. Andırıyor ama kendi müzikleri. Dünyanın bir ucundan Pakistanlı babanın, öbür ucundan Şilili annenin oğlu Latin Amerikan müziğini caz/klasik üzerinden buluşturuyor. Galaksanin iki uzak ucu gibi görünen dünyalar müzikle nasıl da buluşuyor. Pakistanlı bir müzisyen latin müziğin yeni sesi oluyor.


Büyük ustaya saygı günleri

Kamasi, Wayne Shorter için çalıyor

Sağlık bakımından zor günler geçiren ve sağlığı hakkında iyimser konuşulmayan Wayne Shorter’a Amerikan caz dünyasında sevgi ve saygı üst düzeyde. Son çalışmasıyla Grammy’leri aldı malum. Basında ne kadar konuşuldu bilmiyorum ama 5 ocak akşamı SF Jazz Center’da bir saygı gecesi düzenlenmişti. Merkezin sanat yönetmeni Randall Kline’ın organize ettiği gecede büyük ustanın onuruna konser verildi. İkibinlerin başından beri birlikte çaldığı Danilo Perez, John Pattitucci ve Brian Blade’li ekibine başta Herbie Hancock olmak üzere Joshua Redman, Terence Blanchard, Ambrose Akinmusire, Kamasi Washington, Terrace Martin gibi önde gelen isimler konuk olarak eşlik etmiş. Ustanın repertuvarının öne çıkan bestelerini seslendiren sanatçılar arasında Kamasi Washington ve Terrace Martin`in cazın ana akım yanından farklı türlere seslenen sanatçılar olarak yeralmaları ayrı ilgi görmüş. Bizzat Shorter tarafından heyecanla karşılanmış.


Cazın iki büyük kaybı

Fielder ve Jarman aynı günlerde öldü

Yeni yıla önceki senelerde olduğu gibi yağmur misali ölüm haberleriyle başlamadık ama geldi mi işte böyle çifter çifter geliyor. Son dönem gelen en üzücü haberlerin başında Joseph Jarman ve Alvin Fielder’ın biri 81, diğeri 84 yaşında ölümü haberleri geliyor. Jarman ve Fielder Türkiye’de yoğun tanınan isimler değil muhtemelen. Özellikle free jazz camiasının önde gelen iki isminden Jarman nefesli ustasıyken Fielder davulcuydu. Yanlış bilmiyorsam ikisi de Şikago kökenli ve ikisi de Muhal Richard Abrams’ın altmışların başındaki Experimental Band ve AACM kökenliydi. Jarman’ın bildiğim en önemli özelliği solo saksofon çalan ilk isimlerden olması. Bugün ancak elektronik dokularla süsleyerek ve kimi efektler ekleyerek renklendirilen bu zor, çetrefil icrayı o vakitler ‘katkı maddesi’ olmadan yapıyordu Jarman. Fielder için de tıpkı arkadaşlarının ölümünün ardından yazdığı gibi Al (arkadaşları ona böyle sesleniyordu) cazı 21. yüzyıla taşımak isteyen bir vurmalı ustası, bir öncü isimdi.


Norah Jones ne diyor?

Norah Jones yeni albümü Begin Again ile

Türkiye’de cazseverlerin sevdiği isimlerdendir Norah Jones. Hatta, Spotify haberimizde Türkiye’de en çok dinlenenler arasında nerdeyse 20 yıl önce yayınlanan ilk albümünün hâlâ en çok dinlenenler arasında olduğunu görünce şaşırmıştım. Anlayın artık ne sevgiymiş. O albümden kısa süre sonra cazdan ufak ufak ayrılmaya başladı Jones. Şubat ayında bir dergiye röportaj verdi, malum, yeni albümü çıktı. Sohbette konu dönüp dolaşıp yine caza geliyor. O söyleşide anlıyoruz ki Ravi Shankar gibi bir babanın kız olmasına rağmen (ki sanırım baba-kız ilişkisi pek yoğun bir ilişki değilmiş) aslında en baştan beri aklında caz söylemek yokmuş. Henüz çok gençtim diyor Jones, okulda biraz beste yapmıştım, onları söylemek istiyordum, beni dinleyenler sesimin iyi olduğunda hemfikirdi, bana caz söylememi önerdiler, caz şarkılarını, Vaughan, Fitzgerald, Holiday gibi isimleri biliyordum, seviyordum ama açıkçası benim için eski bir müzikti, yine de onları dinleyip söyledim, işin doğrusu, kendimi içinde görmediğim, hissetmediğim bir müzikti, Teksas’da yetişen biri olarak sonunda baştan beri yapmayı isteğim müziği yapmaya karar verdim. Jones zaten baştan beri istemiyormuş ki, öyle değil mi!


Kapitalist Blues?

Vaaz vermeyen politik blues

Albümün ismi daha ilk bakışta çarpıyor; Kapitalist Blues... Leyla McCalla Haitili bir ailenin New York’lu kızı. 33 yaşında. New Orleans’da yaşıyor. Laf olsun diye, dikkat çekmek için koyduğu bir albüm ismi değil bul. Hakkında bulduğum az şeyde gayet ciddi diyorlar. İlk kez duyduğum bir müzisyen, haliyle merak ediyor insan. İlk iki albümü siyahların büyük şairi Langston Hughes ve Amerikan folk diasporasına yönelik çalışmalar. Müziği duyar duymaz samimi ve sıcak geliyor. Zaten slogan atmayan müzikleri her zaman tercih ederim. “Bana anlatmaya devam et / Bu merdiveni tırmanmak için / Faturalarımı ödemeliyim / Ama yükselirken / Bir yandan menfaatler artıyor / Eğer her şeyi verirsem / Kaybedecek fazla şeyim kalmayacak”. Leyla sözlerinde politik açıklamalar yapsa da şarkıları vaaz verir gibi ya da kızgın değil. Aktivist olmayan şarkıları da var. Aslına bakarsanız aklınızdaki gibi bir blues da değil zaten. Nefesliler, keman, akordiyon, vurmalı şeyler, Haiti, Creole vurguları, güçlü politik vurgular vs ama insanı mutlu eden bir müzik öte yandan. Vahiyler, büyük sözler değil daha ufak bir sarmalama, bilgece bir kucaklaşma gibi sanki. Seveceksiniz bence.


Dünya yeniden ses üzerinde döner mi?

Sesin kullanım alanı artıyor

Uzun yıllar önce dünya radyoların üzerinde dönüyordu. Sonra televizyon geldi, görüntü sesi geriye itti. Çok uzun zaman böyle gitti. Bundan sonra yine sese dönülür mü bilmiyorum ama bilhassa reklam/marka iletişiminde sesin önemi yeniden artıyor. Bu değişimi ilk reklamcılar mı keşfetti derseniz bilmiyorum, olabilir. Bugün, örneğin, benim çocukluğuma oranla çok daha fazla görsel içeriğe maruz kalıyoruz. Ben diyim günde yüzlerce, siz deyin binlerce. Ses, bu görüntü kirliliğinin yanında hâlâ masum sayılır. Son zamanlarda bir de ses asistanları diye bir kavram çıktı. Daha doğrusu ev asistanları. Amazon gibi büyük sitelere mutlaka giriyorsunuzdur, her girişinizde resimdeki cihazları görmüş olmalısınız, işte, bunlar ses/ev asistanları. Yeni evlerin çoğunda artık mimari tasarıma eklenen bir yeni akıllı özellik. Evdeki türlü fonksiyonu sesle kontrol etmenin yanında müzik dinlemek gibi asli işlev de ses komutuyla gerçekleştiriyor. Sanıyorum bizde henüz yaygın değil ama eli kulağındadır. Bilgisayarlar, cep telefonları siri vs. gibi ses komutlarıyla donantıldı. Bunun bir adım sonrası ne olabilir acaba?


Saykodelik mi deneysel mi?

Burdur`da âşıklar

RedBull tarafından yaptırılan bir belgesel izledim geçen hafta. Alternatif müziğin öne çıkan iki genç sanatçısı Islandman ve VeYasin “Searching for Sound” isimli belgeselde bir çeşit köklere yolculuk yapıyor. Buraya kadar iyi ama belgeselde bana komik gelen şeyler vardı. Bu iki genç sanatçının Türkiye’de sokakta oynayan herhangi bir çocuğa sorsalar cevap vereceği şeyleri ciddi ciddi konuşmaları ve filmin kurgusunda konuyu takip etmektense izleyeni montaj manyağı yapmaları bana komik geldi. Allahtan Cahit Berkay’a uğradılar da doğru düzgün bir cümle ondan duydum. Saykodelik diyor gençler, Berkay da saykodelik ama biz deneysel olarak adlandırıyorduk diye düzeltiyor. Sonra, müziğe fazladan yeni bir şey getirmişsen o müziğin kalıcı olma ihtimali artar diye ekliyor. Ama saykodelik demek daha havalı elbette ve İngilizce. Zaten belgesel de İngilizce. İki arkadaş biz sizlerden etkilendik, peki siz kimden etkilendiniz diye soruyor, Berkay Âşık’ları bulun, onlarla konuşun diye öneriyor ve âşık geleneğini de keşfediyoruz nihâyet. İkili daha önce de otantik enstrümanımız bağlamaya ulaşmıştı, gerisi bakalım nasıl gelecek.


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com / 04 Mart 2019, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.