Karanlık ve mutsuz bir İstanbul gününde ışıl ışıl bir konser

Karanlık ve mutsuz bir İstanbul gününde ışıl ışıl bir konser

Yılbaşı yaklaşıyor, kışın, İstanbul karanlık ve mutsuz. Benim için yakın zamana kadar İstanbul’da kış aylarının güzel yanı İş Sanat’taki konserlerdi. Son dönem ne olduysa bilmiyoruz caz konserleri azalınca yolumuz eskisi gibi düşmez oldu, aslında, bu sene de öyle çok caz konseri olduğunu söyleyemem ama ne mutlu ki Sarah McKenzie gecesi İş Sanat’la vuslat konseri oldu.

 

Aslında, caz vokalleri çok ilgimi çekmiyor ama Avusturalyalı müzisyenin piyanistliği vokalistliğinin çok ötesinde. Son albümü “Paris in the Rain”de yarattığı etki enfes. Canlı izlemek de hoşdu. McKenzie’ye, gitarda Jo Caleb, kontrbasta Tom Farmer ve davulda Sebastian de Krom eşlik ediyordu. Konserde izlediğimiz isimlerle albümdekiler aynı kişiler değildi, bu durum biraz fark yarattı. Albümde eşlik eden müzisyenlerin de konsere de geleceğini hayal ettiğim için hafif bir şaşkınlık oldu ama konser bittiğinde hepimiz gayet memnunduk. Hepsi iyi müzisyen oldukları ve sahnede birbirlerini mükemmel tamamladıkları için kulağa ve göze “ton sür ton” güzellikler sürülüyordu. İzleyiciler olarak salona girdiğimiz an sıkıntılarla dolu hayatlarımız dışarda kaldı ve “dolce vita”ya adım attık.

 

Konser, Mckenzie’nin “The Great American Songbook” repertuvarına övgülü seçimleriyle başladı. Bunlar arasında beni en etkileyen, bestesi John Berry, sözleri Leslie Bricusse’a ait olan “You Only Live Twice” idi. Amerikan Songbook külliyatıyla başladığı yolculuğunda Paris’e uzanan yolda kendi bestelerini de dinledik. Başarılı sanatçı, bir Michel Legrand bestesiyle kalplerimize fısıldarken Jobim bestesine parmaklarımızı şıklatarak eşlik ettik. Sempatisi ve güleryüzlü diyaloğu salonu kolayca kavramıştı. Jobim’den etkilendiğini söyledi. Bir süre önce Brezilya’ya giderek Jobim’in orkestrasıyla çalışma fırsatı yakalamış. O günlerde bestelediği “Da Nada” alkışla eşlik edilecek türdendi. Henry Mancini’nin “Moon River”ının ardından gelen Gershwin potpurisi Rhapsody in Blue ile başladı Summertime ve The Man I Love ile son buldu. Yaratıcı ve eğlenceliydi.

 

Türler ve zamanlar arası gezinirken en etkilendiğim şey müzisyenlerin, adeta, albüm kaydını dinliyormuşcasına tertemiz ve pürüzsüz çalmalarıydı. Abartıdan uzak, kaliteli ve işçilikli bir vokal caz konseri İş Sanat’ın hanesine altın puanlar ekledi. İlerleyen günlerde ajanda da yeni konserler var. Bizi takipte kalın.

 

Burak Sülünbaz

 

Cazkolik.com / 06 Aralık 2018, Perşembe

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.