Latin cazın son dönem dünyaya armağanı olan Küba’lı piyanist Roberto Fonseca, Kasım başında Babylon’da...

Latin cazın son dönem dünyaya armağanı olan Küba’lı piyanist Roberto Fonseca, Kasım başında Babylon’da...

2007 yılında yayınladığı "Zamazu" ile dünyada yarattığı orta çaplı fırtınanın ardından fazla beklemeden 2009’da yeni albümü "Akokan"’ı yayınlayan Roberto Fonseca, Küba’nın dünyaya armağanı yeni kuşak yetenekli caz piyanistlerinin dikkat çekici isimlerinin en başında geliyor. 4 Kasım’daki Babylon konserinde yeni parçalarını dinleyeceğimiz albümü "Akokan"da piyano çalan, bestelere imza atan Fonseca’ya Javier Zalba flüt ve klarnette, Omar Gonzalez basta, Ramses Rodriguez davul, Joel Hierrezuelo vurmalılarda eşlik ederken vokalde ünlü Mayra Andrade ve yine vokal ve gitarda bir efsane Raul Midon eşlik etmiş.

Müzik yazarı Raul D’Gama Rose’a verdiği mülakatta yazarın sorduğu "iyi müziği keşfetmeye başladığın ilk anılarını sorsam ne dersin" sorusunu bakın nasıl yanıtlıyor; “Annem... Her şey annemden geliyor. Kişisel hafızamda en gerilere gittiğim zaman aklıma gelen tek şey annemin mutfakta yemek pişirirken söylediği şarkılardır. Müziği sevmeyi ondan öğrendim. Annem bana müzik dinlerken hissetmeyi öğretti."

Yanlış hatırlamıyorsak bir kaç yıl önce Türkiye’deki ilk konserine Cemal Reşit Rey’de çıkmıştı ve salon hınca hınç doluydu. Sahnedeki karizmasi, müziğine olan tutkusu her notasında hissediliyordu. Başından neredeyse hiç çıkarmadığı şapkasıyla o gün pek çok cazseverin gönlünü kazanmıştı. Konserin hemen ardından fuayedeki albüm imzalama gösterisi özellikle kadın izleyiciler tarafından adeta bir izdihama dönüştü. Başta kadınlar, Türk dinleyicisi bu genç Küba’lıyı çok sevmişti. Eminiz Babylon konseri sokaklara taşan bir ilgiye sahne olacaktır.

Yine aynı muhabirin söyleşideki ikinci sorusu şöyledir; “Henüz çok genç biri iken hayatınızın müziğin peşinden koşmakla geçeceğini biliyor muydunuz?” Fırsatlar içeren soruya kaçamak cevap vermez genç piyanist; “Ben her zaman müziği sevdim ve hep çalmak istedim. Buna karşın hayalimin ne zaman gerçek olacağını hiç düşünmedim. Öğrenciyken gergin bir talebeydim, çok çalışmayı sevmiyordum ama bir gün nasıl oldu bilmiyorum birden annemin bana bir öğüdünü hatırladım, bana ‘iyi bir insan olman için sana en iyi fırsatı sadece müzik verir’ dedi... Bunu hiç unutmam! Bu, benim için hala heyecan vericidir. Sahnede, konserde piyanomun başına geçtiğimde hala bunu hatırlar ve heyecanlanırım.”

Bu cevap üzerine muhabir haklı olarak piyanistin annesini merak eder ve sorar; “Bana biraz annenden söz eder misin? İki albümünde de annenin sesini duyma şanımız oldu, ne kadar da etkileyici bir sesi vardı. Annenin, hayatın üzerinde derin bir etkisi olduğu belli...” Fonseca’nın cevabı, annesi ile ilgili duygularını müziğinin merkezine oturtan birinden ziyade hayatının merkezine oturtan biri gibidir. “Annem yeryüzünde yaşayan bir tanrıça gibidir. Şu an olduğum her şeyi ona borçluyum. Tüm hayatımı ona adadım, o benim ilham kaynağım ve benim için gereken tüm enerjinin kökeni olmuştur. Aynı zamanda Küba’da çok ünlü bir davulcu olan babamda bana çok yakın biriydi, ona da gerçekten çok müteşekkirim...”

Söyleşinin bir yerinde Afrikalı kökenlerine duyduğu sevgiden söz ederken “Nereden geldiğimizi unutmamalıyız” diyor. Hatta bunu, derin bağlılığı olduğunu söylediği klasik dönem bestecileri Bach, Wagner, Beethoven, Chopin gibi isimleri sayarken hemen ardına ekleyerek nasıl bir duygusal ‘fusion’ın içinde olduğunu da bir anlamda göstermiş oluyor. Vurmalılar ile olan yakınlığını bir latin olmasının yanında Afrika kökenlerini vurgulayarak açıklıyor. Bu arada beliren fırsatı kaçırmayan muhabir ‘o halde hadi biraz müzikten söz edelim’ diyerek son albümü “Akokan” ile ilgili yorumlarını öğrenmek istiyor....

“Akokan” benim yaşamış olduğum deneyimlerin tümünün toplamıdır...

“Müzik benim hayatım...” diye devam eden genç piyanist “Akokan” albümünün sahip olduğu en kişisel yorumlardan oluştuğunu ekleyerek “Bu albüm, kaydederken en mutlu olduğum anlara şahittir.”

4 Kasım’da Babylon’da günümüz caz piyanosunun dikkat çekici isimlerinden Roberto Fonseca’yı sahnede dinlerken-izlerken yukarda söylediklerini aklınıza getirin. Sahneden yayılan müziğin Küba’lı bir piyanistin sahip olduğu kişisel hazinenin notalardan oluşan bulutun içine gizlenerek kişisel pasajlar halinde size geri döndüğünü düşünün. Bunun, içinde yaşadığımız ve bize çoğu zaman kısır döngü gibi gelen gündelik sorunların içinde sadece sahnedeki müzisyenle sahnenin önündeki sizinle aranızda karşılıklı kişisel bir paylaşım olduğunu da unutmayın.

Cazkolik.com / 20 Ekim 2010, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.