Latin ve Salsa`nın çıldırtıcı ritminden yerli tınılara Gülseren & Luis Gomez yeni albümlerini anlattı.

Latin ve Salsa`nın çıldırtıcı ritminden yerli tınılara Gülseren & Luis Gomez yeni albümlerini anlattı.

Gülseren ve Ernesto Gomez`in yolculuğu Fransa da başlayıp Türkiye`nin ilk salsa big band grubu olarak coşkulu ve içten müzikleriyle devam ediyor.

Bulutların yoğun, ara ara yağmurun atıştırdığı, güzel bir sonbahar sabahı kahvemizi sohbet eşliğinde içmek için Gülseren ve Luis Ernesto Gomez ile buluştuk. Röportaj için buluştuk ama, hem birbirimizi tanıma hem de sohbet ağırlıklı bir sohbet oldu ve hem Luis Ernesto’yu hem de Gülseren’i tanımaktan çok mutlu oldum ve bir o kadar da keyif aldım.

* * *

Onların hikayesi Fransa’da başlamış ama filmi başa sararak doğrudan Gülseren Gomez’in çocukluğuna gidiyoruz. Müzik merakı nereden geldiğini merakla sorduğumda, çocukluktan başladığını söyledi. İzmirli bir ailenin kızı olan Gülseren, coğrafyanın da etkisiyle olsa gerek, yerinde duramayan, kıpır kıpır dans eden bir çocukmuş. Fakat bu hali çocuklukta kalmayıp, ileride konservatuarın kapılarına kadar dayanarak devam etmiş müzik yolculuğuna.

Fransa’ya gidişleri de bir o kadar enteresan olmuş aslında. Tesadüf diyebileceğimiz, ama benim “tesadüf diye bir şey yoktur” çıkıslı düşünceme inat yolculuk başlıyor...

İzmirli bir aile; anne ve baba gastronom. Yani kültür ile yemek arasındaki ilişkiyi kuran ve bilen kişiler. Bir gün Fransız elçiliğinden gelen bir teklif üzerine, aileyi Fransa’ya yemek ve kültürümüzün daha iyi tanıtabilmeleri için giderler ve hayat orada devam etmeye başlar. Anne ve baba yollarına nasıl devam etmişler bilmiyoruz ama, Gülseren Paris’te bir yandan Türkoloji okurken, diğer yandan da konservatuarı Hector Berlioz’da lirik şan eğitimi alarak çalışmalarına akademik bir yön vermek istemiş. Daha sonra, bir çok grupla çalmış, turnelere katılmış ve 1998’de ilk solo tecrübesi Fransa’nın ünlü caz kulüplerinden biri olan Les Trois Mailletz’de başlamıştır. Sohbetimiz sırasında da özellikle bu kulüpten söz etmek ve tarihini de bize aktarmak istedi. Biz de sizinle bu meşhur kulüple ilgili kısa bilgileri paylaşalım.

Les Trois Mailletz (1948) Leo Ferre‘nin ilk caz kulübü. Geleneksel “L`echelle de jacob” ve “La Rose Rouge” gibi bir caz kulübü... Mme Calvet, dönemin tanınmış isimlerinden, caz kulübünü satın alarak oraya gelen Amerikalı askerler yeniden düzenleyerek konserler vermeye başlar. General de Gaulle sonrası bir kaç sene içinde Amerikalılar ülkelerine döner ama o dönemin ünlü amerikalı caz menajerlerinden Memphis Slim 1965`e kadar Trois Mailletz de kalır. Peki o dönem Les Trois Mailletz de çalmış olan müzisyenler kimler biliyor musunuz? Sidney Bechet, Mezz Mezzrow, Bud Powell, Bill Coleman, John Coltran, Dizzy Gillespie, Count Basie ve büyük orkestrası, Louis Armstrong gibi efsanelerin yanında Ella Fitzgerald, Billie Holiday, Lily Amstrong gibi bir çok efsane ses de sahne alır...

* * *

Gülseren Yıldırım ilk solo sahnesine işte böyle efsanevi bir yerde başlar ve 1998 Luis Ernesto Gomez ona sahnede eşlik ederek ikili yollarını yeni bir aşk hikayesiyle sürdürmeye karar verirler.

Kolombiyalı Luis ve Türkiyeli Gülseren Fransa’da buluşan aşkları altı ay sonra evlenerek resmileştirirler. Şu an elimizde onbrincisi bulunan La Descarga’ya geçmeden evvel önce sevgili Gülseren’den biraz daha bahsetmek istiyorum. Birçok ülkede kendi orkestrası ile kendi bestelerinin yanı sıra, pek çok dilde şarkılar söyleyen Gülseren, kendi adını taşıyan solo albümünü 2000 yılında çıkarttığında, 2001`de Fransa’nın ünlü FNAC mağazalarınca en iyi `self production` seçilmiş. 2005 yılında da ülkemizi Eurovision’da Rimi Rimiley ile Kiev’de temsil etmiş. Yarışma sonrası Türkiye’ye yerleşme kararı alan çift, 2007 yılında bir çocuk albümü çıkartır. 2010 yılında Kumbiya Türka isimli kültürel albüm projelerini yayınlarlar.

* * *

Ve sırada Gülseren’in kalbini çalan sevimli mi sevimli, sıcak kanlı gülünce gözlerinin içi parlayan ve belli ki müzikle bütünleşen sevgili Luis Ernesto var. Kendisi 28 yıldır sahnelerde olan perküsyon ustası, besteci, aranjör ve solist. Parist’te doğan Luis’in annesi, eski profesyonel Kolombiya geleneksel dansçısı, babası ise ünlü Los Machucambos grubunun müzisyenlerinden Manito Lopez. Babası Küba’ya ilk salsa ve Küba müziğini getirmiş kişilerden. Kendisi de 12 yaşında Los Pico Pico grubunda perküsyon çalmaya ve şarkı söylemeye başlamış. Konga da ustalaştıktan sonra sayısız latin ve salsa gruplarında çalmış. Kader ağlarını örmeye başlamış olmalı ki, Luis Ernesto 1986 yılında Paris’teki meşhur caz kulübünü keşfetmiş ve orada sanatçılara eşlik ederken, sunuculuğa ve sanat yönetmenliğine kadar kariyerinde ilerlemiş. 1989-2005 yılları arasında ilk salsa Türk grubunu kurmuşlar. 2000 yılında Gülseren’in çıkarttığı solo albümün besteciliğini ve aranjörlüğünü üstlenmiş.

Bu harika öykünün sonunda nihayet yeni albüme geliyoruz.

Mayıs 2013’te La Descarga “Achilipu – Çilli Bom” olarak piyasalarda yerini aldı. İkilinin onbirinci albümü olduğunu duyunca öncekilerden niye daha az haberdar olduğumuzu merak ettik elbette ama Fransa’da yayınlanmış albümler hepsi...

La Descarga bir latin & salsa caz grubu ve kelime olarak da jam session anlamına geliyor. Doğaçlama yapmak onlar için çok önemli ama albümün amacı evrensel olması. Hem grupta yer alan sanatçılar hem de seçilen parçalarda geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurmak isterken, Latin Amerika’dan Afrika’ya, Afrika’dan Avrupa’ya chanson-fado-cumbia-salsa-afro amerikan ve latin caz öğeleri ile çok zengin ve neredeyse herkese hitab eden bir albüm olma yolunda ilerliyor.

Albümdeki parçalarda geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurma amacı var demiştik. Zeki Müren ile "Benim Bütün Dualarım Seninle", Ne me quitte pas, Adile Naşit "Çilli Bom", Achilipu ile " Benim bütün dualarım seninle", "Historia de un amor" gibi. Önce bizden sanatçılar çalıyor ve ardından da yeni yorumları ile birbirine bağlanıyor. En sonda da bir video var. Achilipu’yu izleyebilirsiniz. Orada da enteresan ve güzel olan bir şey var. O da klipte şarkıyı sunan aslında Luis Ernesto’nun babasının grubunun sunucusu. Klipte ilk gördüğünüz bongo çalan Luis`in babası ve tumba çalan dayısı. Sunucunun gerçek sesi yerine Luis Ernesto’nun kendi sesini koyarak kendi parçalarını anons etmeleri de ayrı bir espri katıyor.

* * *

Böylesine renkli, iç içe geçmiş albümü anlat anlat bitmez ama yine de sizlere biraz olsun fikirler ve bu güzel insanlarla sohbetten çıkan samimiyeti yansıtmaya çalıştık.

Albümü satın aldığınızda göreceksiniz, La Descarga`nın etik kuralları var, bakın onlar neler?

  1 Dakik olacak
  2 Pratik olacak
  3 Etik olacak
  4 İnsanlık
  5 Konsepto, müzikal olarak özel bir uyumu var. Aynı dilden konuşmak gerek
  6 Müzikalite
  7 Kondüsyon fizik ve moral
  8 Prova
  9 Dua
10 Haka dansı
11 Tatlı ve espresso
12 Konser sabah 6’ya kadar..

Grubun gelecek konserleri...

12 Eylül Sahit Halim Paşa
20 Eylül Nardis Jazz Club www.nardisjazz.com
27 Eylül Alanya Jazz Festivali
04 Ekim Ataşehir Novada
18 Ekim Nardis Jazz Club

Tüm bilgilerine www.sesprod.com sitelerinden ulaşabilirsiniz.

Leyla Diana

Cazkolik.com / 11 Eylül 2013, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.