Yaradılıştan gelen özelliklerimiz kim olduğumuzu belirler ama hayatımızı tercihlerimiz şekillendirir. Bu röportajda size, sadece kendi hayatını değil, seçimlerini yönlendirebilme ve yönetebilme becerisiyle müzisyen arkadaşlarının da kaderine temas edebilen bir müzisyenden sözedeceğiz; Mehmet İkiz.
Caz dünyasını az çok yakından takip ediyorsanız zaten iyi bildiğiniz bir isim olmalı Mehmet İkiz. Seksen askeri darbesiyle yurtdışında yaşamak durumunda kalmış çok sayıda aydınımızdan birinin oğlu olarak İsveç`de büyüyen Mehmet İkiz orada büyümesine rağmen hepimiz kadar Türk ama bir çok yanı da yetiştiği dünya ile doğru orantılı. Kimi zaman bize, kimi zaman da oraya hayret eden biri ama onun bu dünyaya gelme nedeni tüm bunların dışında bir şey, Mehmet İkiz şu an İsveç ve hatta Avrupa`nın en tutkulu caz davulcularından biri.
Çoğumuz Mehmet İkiz`i 2012 yılında Türkiye`de Ekinoks Müzik tarafından yayınlanan "Checkin` In" albümüyle tanıdık, özellikle de albümde öne çıkan "Hastayım Yaşıyorum" caz yorumuyla. Ama Mehmet`le oturup konuşup yakından tanıdıkça caz davulcusu olmanın ötesinde bir idealistle karşılaştık. İsveç ve Avrupa cazının en önemli isimleriyle konser ve turnelerden çoğu zaman evinde bile doğru dürüst oturamayan İkiz düzenli olarak Jacob Karlzon, Nils Landgren, Lars Danielsson, Caecilie Norby gibi isimlerle 45 ayrı ülkede ve dünyanın en önemli festivallerinde aynı sahneleri paylaşıyor.
Sevgili Mehmet`le konuştuklarımızın farklı detaylarına girmeden önce çok yakında yayınlanacak yeni albümünden ve albümüne destek olma projesinden sözetmemiz önemli. Geri sayımı başlayan yeni albümün adı "Zoetic Sessions". Zoe Yunanca bir kelime ve hareketli anlamına geliyor. Albümde 8 parça olacak, bu parçaların 4 adedi orijinal diğer 4 tanesi de İsveç folk melodilerinin farkı şekillerde yeniden düzenlenmiş halleri, parçaların bir ikisine Türk perküsyonları da koydum diyor Mehmet İkiz.
Yeni abümün heyecanı ve destek olma süreci haricinde de sevgili Mehmet`le tümü onu daha iyi tanımaya dönük oturduk konuştuk ve esas ayrıntıları bu sohbette yakaladık. Yılın büyük kısmını turnelerde geçiren İkiz başta İstanbul olmak üzere Türkiye`ye de yılda bir kaç kez geliyor ama daha sık gelmek istiyor, hatta yılın belli aylarını burada geçirmek gibi bir hayali var. Bunu söyleyince aklıma kendini İsveç`te Avrupa`da nasıl tanımladığını. nasıl hissettiğini sormak geldi, öyle ya, tüm kendini Türk olarak tanımlıyor Mehmet, Türk kökenli İsveçli ama bunu fazla soran olmaz diye de ekliyor. Yoğun geçen caz davulcusu hayatının bir önemli paydaşı daha var, girişimci, razı olmayan biri olarak, bir Türk olarak İsveç`te kendi müzik şirketini kurmuş Mehmet İkiz; "Stockholm Records". Epeydir gözlemlemeye çalıştığım bir şirketti Stockholm Records.
İsveçli bir Türk olarak bir plak şirketi kurmak aklına nasıl geldi?
Bir albüm yayınlamak istiyorsan yapmalısın diye düşündüm, şimdi bu işler gerçi daha kolay ama biz bunu 2002`de yaptık. O zaman Mosaic isimli bir grubumuz vardı, şimdi yok o grup, İsveçli müzisyenler ve benim olduğum bir gruptu, iki-üç sene kadar birlikte çalmıştık. O zaman, gitaristle ben dedik ki biz demoları filan plak şirketlerine verip bekleyip duracağız, biri evet diyecek. biri hayır diyecek, en iyisi bir şirket kuralım kendi albümümüzü kendimiz yayınlayalım dedik.
Peki orada şirket kurmak kolay mı?
Kolay, gayet kolay. Kimse müziklere, fotolara karışmaz kafamıza göre yaparız diye öyle başlattık, sonra ben dedim ki madem bir plak çıkardık, madek şirket kurulmuş bari devam edelim. Ondan sonra 2002 ile 2006 arası doğrusu pek bir şey olmadı ama 2006`dan sonra hızlandık, 25 kadar albüm çıkardık, bir tane DVD`de çıkardık. Şimdi benim Haziran`da çıkacak albümüm 26. albüm olacak.
Hepsini Stockholm Jazz Records olarak kendi şirketinden mi çıkardın?
Evet, hepsi Stockholm Jazz Records.
Ben sadece üç-dört albüm gördüm sanırım
Çoğu stokta kalmadı. Güzel bir domainimiz var, jazz.sl.
Avrupa cazın başkenti gibi bir şehirde, Stockholm`de caz müzik şirketi kurarak neyi başarmak istiyorsun?
Bunların yanında ben esas şunu istiyorum, mesela benim ilk albümünü yayınladığım çok genç bir piyanist var, Olin Lindberg, çok yetenekli bir çocuk ve daha 21 yaşında, çok iyi eğitim alıyor, ilk albümünü ben yayınladım ve yirmi yl içinde dünyaca ünlü bir star olacak buradan da söylemiş olayım, kırk yaşına gelip de tüm dünyada tanınınca herkes bakacak bu adamın ilk albümünü kim yayınlamış, aa, Stockholm Jazz Records, işte bu benim çok hoşuma giden bir şey olur, böyle destekler ve keşifler, caza katkılar en sevdiğim şeyler. Az satmış çok satmış, öyle olmuş böyle olmuş onlar önemli değil, bu tarz kastettiğim şeyleri zamanla başarabilirsem İsvez caz tarihine katkısı olan biri olarak mutlu olacağım.
Ortağın var, o da senin gibi müzisyen mi?
Daniel Tilling. Piyanist. "Solitary Interests" albümümde beraber çalmıştık.
Firman Stockholm`de nasıl karşılandı? Basın ve caz çevresi neler söyledi?
Orada çok sayıda müzisyen yaşıyor, çok geniş bir caz çevresi var bu yüzden çok fazla da şirket ve ekabet var ama iyi bir rekabet var. Geçenlerde 12 şirket sahibi müzisyen biraraya geldik, hükümete başvuru yaptık, dedik ki bize promosyon için destek olun, promosyon pahalı, kaynak ayıramıyoruz, devlette şimdi her şirkete üç albümlük destek veriyor, böyle girişimlerde bulunuyoruz.
İsveç devleti kültüre destek oluyor mu?
Evet ama sanılanın aksine İsveç`te devlet spora çok daha fazla katkı veriyor, kültüre aynı oranda destek vermiyor, sporun her türlüsüne, amatör-profesyonel destek var ama kültüre aynı oranda yok. Spor desteğinde vergi de yok ama kültür de diğer sektörler kadar vergi var. Doğrusu İsveç`in sosyal devlet imajıyla çelişen bir durum bu.
Peki, devletin caza desteği başka ne durumda?
Devlet caz klüplerine destekte bulunuyor, o işi iyi yapıyor ama şöyle, kota koyuyor, caz klüpleri %40 oranında kotayla kadın sanatçıya yer vermek durumunda yoksa ceza yiyorsun.
Öyle mi? iyiymiş
Ama bu hükümetten destek alanlar için geçerli bir şart fakat yine de bir problem var, o kadar kadın müzisyen yok! Bundan kadınlar da şikayetçi! Hükümet, göçmen kadınarı da teşvik etmek istiyor ama göçmenlerde de kadın müzisyen sınırlı, göçmenlerin büyük çoğunluğunun böyle bir merakı olmadığı gibi içlerinde kadın müzisyen bulmanız zor ama devlet önemle teşviği sürdürüyor. Yani, bir yıl içinde klübünde 500 müzisyen sahne alıyorsa bunun %40`ı kadın olmak zorunda.
Cazkolik.com / 30 Nisan 2015, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.