New York müzik ve eğlence dünyasında zoru başaran bir Türk

New York müzik ve eğlence dünyasında zoru başaran bir Türk

New York’un gözde müzik klübü haline gelen Drom’un işletmecisi Serdar İlhan 12 seneyi geride bırakan kulübünün 15 yıllık daha kontrat imzaladığını belirtiyor. İlhan, “New York’ta caz kulüpleri genelde Batı’dadır. Biz East Village’tayız. Drom’un olduğu batı tarafında caz kulübü pek yoktur. Klasik caz müzisyenlerini dünya müziğiyle birlikte bizim tarafa taşıyacağız, zaten önemli caz müzisyenleri arada bir sahne alıyordu. Şimdi bunu programımızda standart hale getireceğiz” diye konuştu.


Serdar İlhan, 12 senedir New York’un tanınmış klubü haline gelen Drom’un işletmecisi. 2007 yılından itibaren özellikle Balkan ve Akdeniz müzikleri başta olmak üzere sahnesinde dünyanın önde gelen grup ve müzisyenlerini ağırlayan Drom, Ağustos ayında kontratını 15 sene daha uzattı. Yılda 800 civarı etkinlik gerçekleştiren kulübün kapasitesi 350-400 kişilik.


Ses ve ışıkta yeniliğe giden kulübün yeni ses sistemi Meyer Sound imzası taşıyor. Türkiye’den de sevilen müzisyen ve grupları sahnesinde ağırlayan Drom, Türkiye’deki müzikseverlerden de ilgi görüyor. Müzik etkinliklerinin yanı sıra tiyatro / kabare gösterilerine de yer verilen kulüpte Ferhan Şensoy ve Genco Erkal gibi isimler sahne alıyor.


“Yaklaşık 20 yıldır Türkiye’den gelen sanatçıların Amerika turnelerini yapıyorum. Türk kültürü ve müziğinin tanıtımına Amerika’da ciddi katkım olduğuna inanıyorum” diyen İlhan ile Drom’u ve diğer çalışmalarını konuştuk.


Işıl Çalışkan



12 yıldır New York müzik ve eğlence dünyasına kulübüyle damga vuran Türk!


Işıl Çalışkan: Hikayeniz sanat yönetmenliğinden konser organizatörlüğüne ve işletmeciliğe nasıl dönüştü?


Serdar İlhan: 1989’da gittim New York’a. Orada bir süre mesleğim olan grafik tasarım ve reklamcılıkla ilgili işler yapmadan önce farklı işlerde çalıştım. Bir reklam ajansı kurdum, Kültür Bakanlığı broşürlerini tasarlamak dahil pek çok iş yaptım ayakta kalabilmek için. Sonra kendi işime yöneldim. İlk 5 sene böyleydi.


Önceleri konuya memleket özlemi gibi bakıyordum


Işıl Çalışkan: New York’a gitmeye nasıl karar vermiştiniz?


Serdar İlhan: O dönem önemli reklam ajansları yabancı şirketlerle birleşiyordu, ben de İngilizcemi ilerletmek istedim. Bu düşünceyle yurt dışına çıkmak istedim, hatta İtalya’ya gitmeyi planlıyordum ve o sırada İstanbul’da İtalyanca öğrenmeye başlamıştım. Bir yakın arkadaşım ısrarla çağırdı tercihim değişti ve New York oldu. Eşimle evlenip bir ay sonra gittik, amaç önce biraz kalıp dönmekti ama ben hep yurt dışında yaşamayı istediğim için dönmeyeceğimi de biliyordum bir yandan.


1999’da bir arkadaşım tiyatrocu Genco Erkal ile görüşmüş, oyununu getirmek için. O da bana geldi “Beraber yapalım” diye. Nazım Hikmek’in ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ oyununu getirdik ilk. Çok keyifli, güzel geçti. Deprem olmuştu o yıl sonrasında. Zülfü Livaneli, Maria Farandouri ile bir büyük ses getiren bir destek konseri yaptık. Türk-Yunan dostluk konseri. Derken peşinden MFÖ grubu falan bir anda kendimi bu işin içinde buldum. Önceleri memleket özlemi, hobi gibi yaklaşıyordum konuya. Aslında müziğe daha yakındım. Tiyatrocu arkadaşlarım çoktu. Ama profesyonel olarak böyle bir girişimim daha önce hiç olmamıştı. Ferhan Şensoy ile de çalıştık, birçok farklı konuda sanatçıyı ağırladık o dönem.



Işıl Çalışkan: Ama işletmecilik başka bir meziyet gerektirir.


Serdar İlhan: Daha önce ne bir restorantta ne bir kafede çalıştım. İşin bu tarafını bilmiyordum. Reklam ofisimin arkası küçük bir butikti. 11 Eylül olaylarından sonra kapatmak zorunda kaldım. Benim çalıştığım turizm şirketleri de iflas etti. “Burayı ne yapalım” derken bir arkadaşım “Hadi kafe yapalım” dedi. Bir gecede karar verip St. Marx Cafe’yi yaptık. Orada zamanla öğrendim işletmecilik hakkında önemli birçok detayı. Kısa zamanda Türklerin buluştuğu, yazarların, gazetecilerin gelip söyleşiler yaptığı bir adres olmuştu. Buket Uzuner, İsmail Cem, Bedri Baykam ilk aklıma gelen isimler. 2002 Dünya kupası maçlarını gösterdik Amerika için sıra dışı bir şey bu, çok renkli günlerimiz geçti. Sonra orada müzik etkinliklerine başladık. Yeni Türkü, İlhan Şeşen konserleri yaptım o küçük mekanda. Gürültü olunca attılar bizi binadan. Daha sonra bir alt sokakta Maia diye bir meyhane açtım. Amerika’nın ilk meyhanesi. Çarşamba günleri Türk müziği, perşembe günleri Yunan, cumaları ise Gypsy Band’ler çıkıyordu. Oradaki deneyimler yönlendirdi, öyle diyeyim.


Bir hafta sonu Time Out ve New York Times’ta hakkımızda iki yazı çıkmıştı ve neye uğradığımızı şaşırmıştık. Eline gazete küpürünü alan Maia’ya koşuyordu. 3 blok kuyruk vardı ve yetişememiştik tabii ki. New York Gypsy Festival Maia’da başladı sayılır. NY Gypsy All Stars’in temeli de orada atıldı. Ayrıca, Hüsnü Şenlendirici, Ege, Yeni Türkü gibi gruplar da sahne aldı. 3 sene sonra da Drom’u açıp sadece müziğe yöneldim. New York Gypsy BAll Stars’ın on yıl kadar menajerliğini yaptım, dünyayı dolaştık beraber. Türkiye’de de çok seviliyor, sık sık geliyorlar. Gruptan İsmail Lumanovski ve Tamer Pınarbaşı ile Ara Dinkjian birlikte Secret Trio grubunu kurdular. Drom’da da hem bu grup hem New York Gypsy All Stars sık sahne alıyor.



Eklektik bir tarzımız var


Işıl Çalışkan: DROM’dan beri 12 yıl geçmiş. Uzun bir süre. Çizginizi koruma noktasında hassasiyetleriniz neler oldu?


Serdar İlhan: Türkiye’den müzik projeleri ve yaptığımız New York Gypsy Festivali için getirdiğimiz gruplardan dolayı o dönem bir anda Dünya Müziği’nin içinde buldum kendimi. Ayrıca İstanbulive konserler serisini yaptım Central Park ve Lincoln Center’da. Dolayısı ile New York’ta Dünya Müzik etkinliklerinin önemli parçası olduk. Drom Dünya Müziği ile anılır oldu. Fakat Dünya Müziği seyircisi çok kalabalık değil, dolayısı ile ayakta kalmak çok zor. Bir dönem ayakta kalmak için değişik projeler de yapmaya başladık. Kabareler yaptık, hala yapıyoruz. Pole dancingler, rock konserleri oluyor. Bir dönem farklı türlerde çok iş yaptık ama son 4 – 5 senedir daha çok caz ve world müzik ağırlıklı gidiyoruz. Çok eklektik bir tarzımız var ama, özünde çizgimizi kaybetmeden devam ediyoruz. Çok değerli anılar var mesela festivali bir gün Ahmet Ertegün, ertesi gün Arif Mardin son gün İlhan Mimaroğlu sunmuştu, dostlarımdılar ve şimdi hiçbiri hayatta değil.


Işıl Çalışkan: DROM için 15 senelik bir kontrat imzalanmış. Önümüzdeki sürece dair nasıl hayalleriniz var?


Serdar İlhan: Evet, kontratımız ile birlikte teknik ses sistemimiz de yenilendi. Yeni projelere imza atmaya başladık. Şimdi çok güzel caz serisine başladık. Klasik cazcıların erken saatlerde haftada 2 – 3 tane konseri olacak. Üçüncüyü yaptık şimdi. New York’ta caz kulüpleri genelde Batı’dadır. Biz East Village’tayız. Drom’un olduğu batı tarafında caz mekanı pek yoktur. Klasik caz müzisyenlerini bizim tarafa taşıyacağız. Dünya Müziği ile birlikte. Zaten önemli caz müzisyenleri arada bir sahne alıyordu. Şimdi standart hale getireceğiz bunu programımızda.



Işıl Çalışkan: Drom klübü dışında Türkiye’den sanatçılarla turne de yapıyorsunuz değil mi?


Serdar İlhan: Yaklaşık 20 yıldır Türkiye’den gelen sanatçıların Amerika turnelerini yapıyorum. Türk kültürü ve müziğinin tanıtımına Amerika’da ciddi bir katkım olduğuna inanıyorum. 12 senedir de Drom’u ortağım Ekmel Anda ile işletiyorum. Tabii ki Mehmet Dede ve Hülya ekibimizin en önemli kişileri. Onlarsız olmazdı.


Işıl Çalışkan: Caz müziğine ilgi nasıl peki?


Serdar İlhan: Tüm dünyada az dinlendiği için yüzde 20 oranında diyebilirim caz müziğe ilgi. Caz daha çok Avrupa ve Japonya’da dinleniyor. Ama New York bir merkez tabii caz için.


En büyük lüksüm sevdiğim işi yapmak


Işıl Çalışkan: Peki bir işletmeci olarak neden az dinlendiğini düşündüğünüz bir müziği tercih ettiniz?


serdar İlhan: Cazı seviyorum çünkü. Ben çok iyi bir caz dinleyicisiyim. 30 seneden fazla bir süredir caz dinliyorum. Genelde de sevdiğim şeyleri yapmak isteyen biriyim. Türkiye’den gelen grupların seçiminde de öyle yapıyorum. En büyük lüksüm bu işte o oldu benim. Aksini yapamam herhalde. Bizim gibi birkaç mekan daha var New York’ta. Onların hakkını verir dinleyiciler.



Etnik caz daha çok ilgi görüyor


Işıl Çalışkan: Türkiye’den de müzisyenler gidiyor. Oradaki ilgi nasıl?


Serdar İlhan: Drom’da pop ya da rock etkinlikleri olduğu zaman çoğunlukla Türkler geliyor. Gypsy veya sykodelik müzikler, Erkan Oğur’un yaptığı gibi Halk Müziğine yakın müzikler olduğunda Amerikalılar ve başka ülkeler tarafından da çok ilgi görüyor. Hüsnü Şenlendirici, Moğollar, Zülfü Livaneli, Selda Bağcan… Şimdi Altın Gün Grammy’e aday oldu mesela. İki konser sold out yaptılar. Kazanamadı ama aday oldu.
Etnik tarz caz daha çok ilgi görüyor. Erkan Oğur, Okay Temiz, Kudsi Erguner gibi gibi.


Işıl Çalışkan: Türkiye’den size bu anlamda çok talep geliyor mu?

Serdar İlhan: Evet sanatçı ve gruplardan talep çok geliyor. Artık öyle bir hale geldik ki ayda 3 Türk sanatçı konseri oluyor bazen. Eskiden 3 ayda bir Türk sanatçı etkinliği yapıyorduk. Bu kadar sık olunca ilgi azalabiliyor. New York’ta çok Türk yok çünkü. Eskiden her konsere gelmeye çalışıyorlardı ama çok olunca doğal olarak seçiyorlar artık gelmek için.


Işıl Çalışkan: Etkinlik sayısını günde 3’ü bulduğu oluyormuş. Bu ciddi bir organizasyon gerektirir.


Serdar İlhan: Tabii, bizim ofiste bunun için her gün 6 – 7 kişi çalışıyor. Günde 2-3, yılda 800 civarı etkinlik oluyor. Mekan kapasitesi 350-400 kişilik. Artık çok alıştık bu tempoya. Mekan açılış saati öncesi tüm grupların soundcheck’i oluyor, sonra kısa aralar ile tüm etkinlikler gerçekleşiyor.



Işıl Çalışkan: Drom’un şubeleri olacak mı?


Serdar İlhan: İlgileneler var yatırım için teklifler oluyor. Ortağım Ekmel Anda ile değerlendiriyoruz, niyetimiz bu konuda Türklerin yatırımcı olması. Boston ve Washington DC’de belki, yakın gelecekte olabilir diye düşünüyoruz.


Zamana ayak uydurmak önemli


Işıl Çalışkan: Türkiye’deki eğlence anlayışı ile kıyasladığınızda bir farklılık görüyor musunuz?


Serdar İlhan: Benziyor aslında, mantık olarak çok farklı değil. Ama bizimki konser mekânı gibi daha çok. Konser yoksa kapatıyoruz. Drom’da genelde o günkü konseri seçerek geliyorlar daha çok. Anlayış olarak fark yok ama işletme olarak çok farklı. Tüm dünyada eğlence anlayışı çok hızlı değişiyor, New York bu anlamda merkez sayılır. New York’un eskiden isim yapmış, köklü birçok mekânının kapandığı bir dönemde Drom’un konserlerinin başarılı olması, seyircilerinin azalmaması şüphesiz çok çalışmayı gerektiriyor ve işletme açısından zamana ayak uydurmak önemli.


Işıl Çalışkan: New York Times’ın “Yapımcıları çok zor olanı başardı” dediği New York Gypsy Festivali’nin de 12ncisi gerçekleşti ve başarıyla altından kalktınız. Uluslararası bir festival organize etmenin incelikleri neler?


Serdar İlhan: Bizim festival çok spesifik bir şey tabii. Kolay değil o kadar sene yapmak. Bazen festivalin içinde World müziğe de yer verebiliyoruz. Çünkü balkan müzikleri, roman müziği de dünya müziği ile buluşabiliyor. Zaman zaman ilgi azalıp artabiliyor. Eskiden daha popülerdi. DROM’un 10’uncu yıl kutlamaları da vardı. O ara ikisiyle birlikte ilgilenmek zor olacaktı. 13 yıl ara verdik ama bu yıl yapmayı istiyoruz.


Işıl Çalışkan: Son olarak DROM’un önümüzdeki konser programı nasıl?


Serdar İlhan: Bizim programımız cok yoğun, dromnyc.com sitesinde güncel programımız var. Oradan takip edilebilir.


Işıl Çalışkan


Cazkolik.com / 27 Şubat 2020, Perşembe


BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Işıl Çalışkan

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.