Michel Camillo, Arkeoloji Müzesi’ndeki konserinde, ilk parçanın ardından mikrofona geldi ve ilk sözleri “Good fun,” oldu. Gerçekten de, Camilo ve iki arkadaşının, tanıtımını yaptıkları albümleri “Mano a Mano”da çalan Giovanni Hidalgo ile piyanistin eski arkadaşı, yıllardır birlikte çalıştığı kontrbasçı Charles Flores’in bu turnede yerini alan Michael Bowie’nin keyifleri yerindeydi. Dominik asıllı, New Yorklu Camilo, gözle takip edilmeyecek kadar hızlı parmaklarının, üstün tekniğinin yanısıra, işin ruhunu da yaşayan ve yaşatan, coşkulu, neşeli bir müzisyen. Birlikte çaldığı arkadaşlarıyla aralarındaki sevgi, izleyip dinleyenin de içini ısıtıyor. Kahkahaları, sırt sıvazlayıp kucaklaşmaları, gerçekten de Arkeoloji Avlusu’nun oluşturduğu o güzelim mekâna bolca sıcaklık ve bir nebze mutluluk kattı.
Camillo bize, albümleri “Mano a Mano”nun henüz on beş gün önce çıktığını, bunun da albümü tanıtmak için Avrupa’da verecekleri ilk konser olduğunu söyledi. Fırından çıkmış sıcak ekmek gibi bir şey, nedense insanın hoşuna gidiyor. Zaten tıpkı Camilo gibi müzik hocası olan Giovanni Hidalgo başlı başına bir âlemdi. Piyanistimiz onu, Latin dünyasındaki namıyla, ‘master conguero’ olarak takdim etti. Bir festivalin ilk konseri olarak çok başarılıydı. İnsan neredeyse üç haftalık bir maratona böyle bir başlangıç yapınca cesareti de artıyor. Hoş, ben şanslıymışım. Çünkü ertesi akşam da European Jazz Club konserlerinin ilkinde Ferit Odman, Stefani di Battista, İmer Demirer, Burak Bedikyan ve Kaan Yıldız’dan oluşan harikulade grubu dinleme şansına eriştim.
Ama biz gene gelelim Camillo’ya. Kendisi, bundan yirmi altı yıl önce Carnegie Hall’de seyirci karşısına ilk kez çıktığından beri pek çok festival dolaştı. Dominik Cumhuriyeti’nde, Santo Domingo’da doğan Michel Camilo, 13 yıl süreyle Ulusal Konservatuvar’da eğitim görmüştü. “Müzik Profesörü” ünvanına hak kazandı ve 16 yaşında ülkesinin Ulusal Senfoni Orkestrası’nın üyesi oldu. Demem o ki, ‘hoca’lık yeni bir mesele değil, sıradan fanilerin notaları sökmeye çalıştığı bir yaşta profesör olmuş bir müzisyenden söz ediyoruz. Sonra da Mannes ve Juilliard Müzik Okulu’nda eğitimini perdahladı. On sekiz albümü, bir Grammy’si, iki Latin Grammy’si ve bir Emmy’si var. Birlikte çalıştıklarının Kimler Geldi, Kimler Geçti listesi de epeyce kabarık.
Ama bu listede sadece cazcılar yok, çünkü Camilo büyük bir rahatlıkla caz, latin ve klasik müzik dünyaları arasında geziniyor, senfoni orkestralarıyla da çalışor. Hatta iki yıl Detroit Senfoni Orkestrası’nın Caz Yaratıcı Direktörü olarak çalışmıştı.
Ülkesindeki Heineken Caz Festivali’nin de müzik direktörlüğünü beş yıl süreyle üstlendi. Michel Camilo, Kennedy Center’daki ilk Latin/Karayip Müzik Festivali’nin sanat direktörlerinden de biri. Konçertolarından birinin dünya prömiyerini de burada yapmıştı. Sonuç olarak, (Klasik) Müzik Festivali’ndeki Tango Gecesi’nde dinlediğimiz Richard Galliano’da olduğu gibi disiplinlerarası mutlu bir evlilik söz konusu.
Mano a Mano’yu, albümden ve canlı olarak dinlemiş, hatta NTV Radyo’da çalmış biri olarak, hararetle tavsiye edebilirim. Aynı programda Camilo’nun, İspanyol flamenko gitaristi Tomatito ile birlikte yaptığı iki albümden ikincisini, “Spain Again”i de çalmıştım. Afro-Karayip ritmleri sizi de harekete geçiriyorsa, Camilo ve Hidalgo ikilisinden iyisini bulmak zor cidden.
Sevin Okyay
Cazkolik.com / 2019
(Bu yazının orijinali 06 Temmuz 2011 Çarşamba yayınlanmıştır)
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.