Fotoğraf: İsa Terli (Anadolu Ajansı)
Şairlerin, yazarların, ressamların velhasıl İstanbul tüm sanatçıların eserleri için ilham kaynağı olacak da caz müzisyenlerinin olmayacak... Bu mümkün değil.
Her sanatçı yaşadığı şehirden beslenir, şiirin büyük ismi Kavafis yıllar önce Ezginin Günlüğü`nün müziğiyle hafızalarımıza kazıdığı şiirinde "Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın, bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın" diyerek içine doğduğumuz şehrin hayatımızı nasıl belirlediğini ne güzel anlatmıştı.
Müzik dışında sanatın diğer tüm dallarında İstanbul`la ilgili çok sayıda araştırma yapılmıştır. Resimde, şiirde, romanda kütüphaneleri, müzeleri dolduracak sayısız çalışmayla dolu. Müzikte de öyle. Klasik Osmanlı Türk müziği neredeyse İstanbul üzerine inşa edilmiştir. 18. ve 19. yüzyıllardan itibaren geiişen Batı tarzı resmin en önemli konularından biri İstanbul`dur. Popüler müzikte İstanbul kimi zaman aşk konusunu dahi geride bırakacak kadar gözde ve önemlidir.
Buraya kadar hepimizin malumu, peki, yerli caz müziğinde İstanbul diye bir merak ortaya atsak ne olur? Nelerle karşılaşırız? Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki sayısal olarak değilse de sanatın içinde işgal ettiği oran itibariyle diğer sanat dallarından daha aşağı değil, emin olabilirsiniz. Bunun için çok gerilere gitmeye gerek de yok, sadece son iki-üç yılda yayınlanan albümleri bir hatırlayın içlerinde İstanbul`la ilgili ne kadar çok besteye rastlayacağınıza şaşırırsınız. Biz de öyle yaptık, arşive daldık ve kısa süre içinde hepsi son dönem yayınlanmış yirmiye yakın albümde İstanbul`la ilgili bestelere rastladık, daha doğrusu derledik. Hatta, bu albümlerin içinde parça olarak değil, konsept olarak İstanbul`u merkezine alan çalışmalar da var.
Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım (Anadolu Ajansı)
Volkan Topakoğlu; "Beyoğlu" ("Birdenbire" albümünden)
Yerli cazın son yıllarda yetiştirdiği etkileyici genç müzisyenlerden basçı Volkan Topakoğlu caz çevresinin kendisinden merakla beklediği ilk albümünü içinde bulunduğumuz yıl yayınladı. "Birdenbire" ismini verdiği albümde tüm besteleri kendine ait on parçaya imza atan genç sanatçı albümün ikinci sırasında bu makalenin konusuna tam isabet bir bestesine yer vermiş; "Beyoğlu". İstanbul`un kalbi Beyoğlu Topakoğlu`nun müziğinde âsude bir zarafetle resmedilmiş. Tenor saksofonda Barış Ertürk ile gitarda Eylül Biçer`in performansları kulakları şımartıyor. Tavsiyemiz, bir gün Beyoğlu`nda gezerken kulaklığınızda bu parça çalmaya başlasın, seveceksiniz.
Sarp Maden / "Martılar" ("Bilinmez" albümünden)
İstanbulla özdeşleşenleri saysanız aklınıza neler gelir? Sıraladıklarınızın arasında Martı da olacaktır. İstanbul`la özdeşleşmiş bu harikulade canlı İstanbul`un evsahiplerinden, belki bizden daha çok sahibi, belki değil, öyle… Tıpkı, geçmişi Bizans`a kadar uzanan boğazın bir başka simgesi Palamut balığı gibi. Sarp Maden bu yıl yayınladığı son albümü "Bilinmez"de ustalık işi döneminin dikkat çeken müziklerini yayınlamaya devam ediyor. Çalışkan ve yaratıcı bir müzisyen olan Maden yerli caz sahnesinin en karakteristik soundlarından birine sahip. Tarzını giderek daha üstün hale getiren sanatçı albümde yeralan "Martılar" isimli çalışmasında ancak Tomasz Stanko duyarlığıyla izah edebileceğimiz bir besteye imza atmış. Adeta cazdan İstanbul`a özel bir hediye olmuş. Maden ayrıca bir önceki çalışması "Küçük Sır"da üçüncü sırada yeralan "Balo Sokak" isimli çalışmasıyla İstanbul`a yer vermiş.
Nail Yavuzoğlu / "Waltz in İstanbul" ("Bass Duo" albümünden)
Çok yönlü müzisyenlerden Nail Yavuzoğlu basçı olmakla birlikte flüt ve piyano çalan, Cemal Reşit Rey Orkestrası`nın aranjörlüğünü ve şefliğini yapan, konservatuvarda otuz yıldır ders vermesinin yanısıra müzikal olarak geleneksel makam müziğiyle caz doğaçlamayı aynı eksende buluşturan bir eğitimci, müzisyen, besteci ve aranjör. Bu yılın başlarında yayınlanan albümü "Bass Duo" bir solo çalışma ama güçlü bir farklılığı var. Yavuzoğlu, altı telli çift bası üst üste çalarak kaydetmiş albümde. Basın solist enstrüman olması süreci hayli eskilere dayanır cazda, bizde ise Nail Yavuzoğlu gibi önemli isimlerin bu konuda yaptığı çalışmalar sınırlı literatürümüz için vazgeçilmez kaynakları oluşturuyor. Albümün dördüncü sırasında "Waltz in İstanbul"la bu makalenin konusuna özel bir beste armağan eden Yavuzoğlu bestesinde adeta eski İstanbul`dan günümüze duygusal bir köprü kurmuş.
Kamil Erdem / "Yeni Köprü", "Old Bospherus", "Çok Trafik" ("Odd Tango" albümünden)
Bu araştırmada yer alan albümlerin çoğu yakın dönem albümler, hatta bu yılın albümleri ama şimdi sözünü edeceğimiz Kamil Erdem`in "Odd Tango"su biraz daha eski bir çalışma, 2008 yılından gelen bir kayıt ama güncelliğinden hiç bir şey kaybetmeden yoluna devam eden albümlerden. Aradan geçen yedi yıla rağmen hala hem satışı süren, hem sık sık bir yerlerde üzerine yazılan çizilen bu nemli çalışmada bas ustası Kamil Erdem sekiz parçalık kaydında tam üç kez İstanbul`a yer vermiş. Albüm zaten "Yeni Köprü" ile açılıyor ama bu Yeni Köprü Boğazdaki köprülerden biri değil, yeni Galata köprüsü. Albümde İstanbul`la ilgili ikinci çalışma "Old Bospherus", üçüncüsüyse albüün altıncı sırasında kayıtlı "Çok Trafik" (parçada İstanbulla ilgili ne var demeyin!). Flütte Mark Alban Lotz, udda Fatih Ahıskalı ve perküsyonlarda Alan "Cunga" Purves`in olduğu albüm kısa zamanda yerli caz tarihimizin klasikleri arasında yer almayı başardı.
Cem Nasuhoğlu / "İstanbul`da Gece" ("Still life" albümünden)
İstanbul`dan vazgeçemeyen isimlerden biri de başarılı ve tecrübeli caz gitaristi Cem Nasuhoğlu. Nasuhoğlu`nun İstanbul`la ilgili parçaları yeni değil, daha önceki albümü "Yolculuk"da da "İstanbul`da Bir Gün" isimli bir çalışması vardı, hatta aynı albümde cazseverler için İstanbul`un simgelerinden sayılan "Lale Plak" isimli çalışmasını da hatırlıyoruz. Sanatçının bu yıl çıkan son albümü "Still Life" önceki çalışmasına göre daha tempolu, daha `fusion` bir kayıt. Nasuhoğlu`nun İstanbul sevdası yeni çalışmasında da kendini birden çok bestede gösteriyor. Beşinci sırada yeralan "İstanbul`da Gece" önceki albümünde "İstanbul`da Bir Gün"ün sanki devamı gibi. Nasuhoğlu`nun son albümündeki "Bisiklet Turu" olsun, "Sonbahar" olsun adında İstanbul geçmese de hep İstanbul`u çağrıştıran parçalar olarak dinlerken insanı mutlu ediyor.
Ozan Musluoğlu / "İstanbul" ("My Best Friends Are Vocalists" albümünden)
Bu yıl yayınlanan albümler içinde üzerinde en çok konuşulan, verdiği konseriyle hem yılın konserlerinden biri hem de albümü olmaya aday kayıtlardan Ozan Musluoğlu`nun seri albümlerinin ikincisi "My Best Friends Are Vocalitsts" oldu. Albümün beşinci sırasında yer alan Ayşe Gencer`in seslendirdiği "İstanbul" ise bu dosyada şimdiye kadar vokalli ilk kayıt oluyor. Oniki parçada onüç vokalistiyle bir daha biraraya ne zaman gelir bilinmez bir ekibi buluşturmayı başaran böyle bir çalışmada "İstanbul"un da olması insanı adeta rahatlatan, "hah işte, tamam, şimdi oldu" dedirten bir tamamlanmışlık duygusu veriyor.
Kutad Alptürkan / "İstemem İstanbul" ("Oyuncak" albümünden)
Son dönem yayınlanan albümlerin bir diğeri gitarist ve vokalist Kutad Alptürkan`ın sevimli kapak çalışmasıyla "Oyuncak" isimli albümü. İçinde cazın da olduğu farklı müziklerin kesişme alanına dönüşen çalışma sanatçının kendi iç dünyasını ve kimliğini besleyen türlerin buluştuğu bir oyun alanı. Bu sebeple, Bossa Nova`dan Blues ve etnik müziklere, Rock`dan Caz ve Tangoya kadar uzanan geniş bir yelpaze kendine Alptürkan`ın müzikleri içinde yer bulmayı başarıyor. Oniki bestenin yeraldığı kaydın ikinci sırasındaki "İstemem İstanbul" bu duygusal puzzle`ın önemli bir çalışması.
Burak Kaya / "Eylemciler", "Gezi Parkı", "Emek Sineması", "İstanbul`un Bisiklet Yolları" ("İklim değişikliği" albümünden)
Bu yıl yayınlanan albümlerden gitarist Burak Kaya`nın "İklim Değişikliği" isimli kaydı basta Ozan Musluoğlu ve vurmalılarda Yinon Muallem`in olduğu bir trio çalışması ama daha önemlisi bir önceki Kutad Alptürkan`ın kaydı gibi kendi sebepleri için yola çıkan bir kayıt "İklim Değişikliği". Albümün ismi zaten kendini anlatıyor ama yanısıra albüm aynı zamanda Taksim-Gezi süreciyle öne çıkan toplumsal muhalefet duygusu albümün tamamına doku olarak nüfuz etmiş. Bu açıdan, albümün tamamı İstanbul`la ilgili de denebilir. Albümde yeralan "Eylemciler", "Gezi Parkı", "Emek Sineması", "İstanbul`un Bisiklet Yolları" gibi çalışmalar aslında özünde hepsinin gelip İstanbulla buluştuğu, örtüştüğü müziklere dönüşüyor.
Piatango / "Şile Sahilleri" ("Yeni Aşk" albümünden)
İstanbul merkezli müziklere çok önemli bir katkı yıllardır İstanbul`da yaşayan Arjantinli bandoneon ustası Gustavo Batisteta`dan geliyor. Piatango isimli grubuyla verdiği konserler kadar albümleri de özel bir dinleyici kitlesiyle buluşmayı başarıyor. Grubun "Yeni Aşk" isimli çalışması bu yıl yayınlanan albümler arasında. Keman, viyola, viyolonsel, piyano, bas, vurmalılar ve bandoneondan oluşan enstrüman kadrosunun eşlik ettiği başarılı vokallerin seslendirdiği şarkılar caz ve latin müzik sevenlerin dışında da çok geniş bir dinleyiciye hitap ediyor. Albümün son sarısanda yeralan "Şile Sahilleri" ise İstanbul`un her dönem sayfiyesine hoş bir selamlama olmuş.
Saygun Arpalı / "İstanbul" ("Kış İnsanları" albümünden)
Müziğe kırk yılı aşkın emek veren usta müzisyenlerden davulcu Saygun Arpalı Aralık 2014`de yayınladığı son albümü "Kış İnsanları"yla pop caz ağırlıklı tarzın en yeni müziklerine imza atmıştı. Bir önceki albümü "Sahne Işıkları"nda da İstanbul`a bir parçasıyla yer veren Arpalı o albümündeki "Ada Vapuru"na nazire yaparcasına son albümünde "İstanbul" isimli bir bestesine yeni albümde yer vermiş. "Zorluklara göğüs geren, çalışan, üreten insanları doğanın zorlu şartlarında yaşayan birer kış insanı" olarak tanımlayan sanatçı herşeyden önce müziğindeki dürüstlük ve incelikle biz İstanbulluların alkışını ve teşekkürünü hakediyor.
Kerem Görsev / "Emirgan" ("Emirgan" albümünden)
Müziklerini, bestelerini kendi hayatının izdüşümlerine çevirmenin usta ismi Kerem Görsev`in yeni albümünün yayınlanmasını beklerken hazırladığımız İstanbul dosyasında -şimdilik- son albümü "Emirgan" ile yer alıyor. Görsev`in kişisel hikayelerle örülü müziklerinin son halkası idi Emirgan ve bu albümde, bu bestede biz cazseverlere Emirgan adı ile, semti ile tenor saksofonun büyük ustası Ernie Watts`ın soundunu buluşturduğu için her türlü övgü ve alkışı hakediyor. Watts`ın âlâmeti farikası sounduna eşlik eden Görsev damgalı groove sanki cazda patenti alınmış duygulardan birinin sahibi. Tavsiyemiz, İstanbul`un en güzel boğaziçi semtlerinden "Emirgan"da bu sonbahar sahilde ağır ağır yürürken kulağınızda bu parça bir yandan çalsın.
Dolunay Obruk / "İstanbul Kafası" ("Yalnızca" albümünden)
Son dönem yayınlanan caz albümlerinde "İstanbul" temalı dosyanın sonlarında cazın kendine özgü imzalarından Dolunay Obruk "Yalnızca" isimli son albümüyle yeralıyor. "İstanbul Kafası" isimli çok ses getiren parçası ve klibiyle caz dışı çok geniş bir dinleyicinin de ilgi alanına girmişti başarılı sanatçı. Son albümü "Yalnızca"da şarkının akustik versiyonuna yer veren sanatçının albümde yeralan "Bakkal" isimli bestesini de biz bir İstanbul şarkısı olarak kabul ediyoruz.
Asena Akan / "İstanbul`un İzleri" ("İstanbul`un İzleri" albümün tümü)
Asena Akan`ın "İstanbul`un İzleri" isimli 2012 tarihli albümü dosyanın diğer albümlerinden bir adım ötede, sanatçını kendi tabiriyle `bu albümdeki şarkılar, çocukluğumun ve İstanbul`un izlerini taşıyor` diyerek tüm bir albümü İstanbulla ve kişisel hayatıyla bir anlamda özdeşleştirmiş bir çalışmaya dönüştürmüş. Asena Akan "İstanbul`un İzleri"nde kendi izlerini sürerken bir anlamda bizim kendi İstanbul mecarımızın da sözcüsü olmayı başarıyor.
Önder Focan Meltem Ege / "Boğaz`da" ("Songbook" albümünden)
Dosyanın son albümü 2012 tarihli "Songbook" albümünden. Caz gitaristi Önder Focan ve caz şarkıcısı Meltem Ege`nin albümü hayatlarımızın günlük pasajlarından, gündelik meşalelerimizden bölümler sunuyor adeta. "Boğaz`da" isimli çalışma da bu bütünün bir parçası. "Süzülüp o beyaz martılar sessizce boğazda" benzeri sözler büyük amaçlara adadığımız kısacık hayatlarımızı esasen ne kadar doğru hedeflere yönlendiriyoruz sorusunu sorduruyor bize. Büyük sözler yerine daha içten, daha sevgi dolu basit sözler söylemenin, küçük şeylerden zevk almanın erdemini, mutluluğunu anlatıyor.
Cenk Erdoğan / "İstanbul`un Sabahı" ("Kara Kutu" albümünden)
Caz gitarın kendine has sounduyla ayrı bir kulvarın sanatçısı sevgili Cenk yakın geçmişi barındıran, sırlar saklayan, gerçeğe ışık tutan, sırları çözen, içini açan kıymetli bir "Kara Kutu" kutu hediye etti yakın dönemde cazseverlere. Kutunun içinden çıkan on farklı bestenin biri "İstanbul`un Sabahı"na sevgi mektubu. Bu yazının konusu itibariyle sadece bu parçayı burada anıyoruz ama albümün tamamı birbirinden güzel bestelerle dolu.
Yavuz Akyazıcı / "Bridge", "Livar", "Smyrna" ("Bridge" ve "Short Stories" albümlerinden)
Caz gitarın usta ismi Yavuz Akyazıcı`da albümlerinde İstanbul`la ilgili müziklere sıkça yer veren isimlerden. Uzun yıllar New York`da cazın başkentinde caz dünyasının içinde yaşayan Akyazıcı kesin dönüşünün ardından İstanbula hasretini ve sevgisini müziklerinde yansıtmaya başladı. Sanatçının 2013 yılında yayınladığı "Short Stories"de üç farklı İstanbul şarkısı var. Bu üç parçada şehrin sevilen mekanları "Livar" (Arnavutköy), "Smyrna" (Cihangir) ve "Otto"yu (Beyoğlu) müzikleyen sanatçı "Bridge" isimli albümüne ismini veren parçasında da tam on dakika boyunca Galata köprüsüyle uzun yıllarını geçirdiği New York arasında paralellikler kuruyor.
Cazkolik.com / 27 Eylül 2015, Pazar
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.