Kerem Görsev; "Hangi Kenny Barron albümünü alırsanız alın onu başka piyanistlerden ayırabilirsiniz"

Kerem Görsev; "Hangi Kenny Barron albümünü alırsanız alın onu başka piyanistlerden ayırabilirsiniz"

Kenny Barron 30 Ekim Cumartesi (2010) gecesi Cemal Reşit Rey konser salonunda sahne alacak. Günümüz caz piyanosunun en etkileyici isimlerinden olan Barron’ı bu yazıda iki bölümde anlatmaya karar verdik. Bunun nedeni ise ülkemizin önde gelen caz müzisyenlerinden Kerem Görsev’in caza olan bakış açısı nedeniyle adeta akraba olduğu Barron ile ilgili kendi görüşlerini kısa ve özet olarak aktarıp ardından Barron üzerine güncel bir toparlama yapmaktı. Sevgili Kerem sağolsun her zaman olduğu gibi bizi kırmadı ve üç sorumuzu içtenlikle yanıtladı. İçerde ilk olarak okuyacağınız bölüm Kerem ile Barron üzerine yaptığımız kısa söyleşi. Bir caz müzisyeni ve bir dinleyici olarak Kerem’in Barron’ı nasıl gördüğü hepimiz için önemli. Bu yüzden ilk olarak Görsev’in anlattıklarının ardından devamında yer alan diğer yazıyı okumak belki daha bilgilendirici bir sıralama olacaktır.

 


 

Cazkolik: Senin açından Kenny Barron nasıl biridir? Nasıl tanımlarsın?

 

Kerem Görsev: Kenny Barron 70 yaşında dünyada akustik geleneksel caz stilini çaldığı ilk günlerden günümüze hiç değiştirmeden devam ettiren, gençliğini dünyanın en önemli master müzisyenleri ile geçirip 40 yaşlarında kendi liderliğindeki gruplarda konserler ve CD kayıtlarında bambaşka yeri olan asil, beyefendi besteci modern ve swingli bir piyanisttir.

 

Cazkolik: Peki, Kendi müziğinle Barron arasında kurduğun bağ var mı, varsa nasıl bir ilişki bu, bunu bize söyleyebilir misin?

 

Kerem Görsev: "Kenny Barron’ı ilk defa 1991 yılında dinlemiştim sonra pek çok kez New York’ta ve İstanbul da dinledim. Bir okuldur Kenny Barron çalarken hem öğretir hem dinletir. Benim onunla ortak yanım ise trio çalmayı ve kendi bestelerini çalması ve de daima akustik sound içinde kalmasıdır. Öyle söyleyebilirim.

 

Cazkolik: Peki, bu kısa söyleşimizin son sorusu olsun, bir cazsever Kenny Barron’ı yakından tanımak isterse hangi albümlerini önerirsin?

 

Kerem Görsev: Hangi albümünü alırsanız alın dinledikten sonra cümlelerinden ve vurgularından kendisini başkalarından ayırabilirsiniz. Stan Getz ile duo albumu, "Quick Steps" albümü... Hepsi mükemmeldir benim için.

 

Cazkolik: Sevgili Kerem, çok teşekkür ediyoruz.

 

 

Barron gibi üst sınıf yaratıcılık ve virtüöziteye sahip müzisyenlerden defalarca aynı parçaları dinleseniz bile o aslında sizi hep yeni bir yorumla tanıştırır

 

 

30 Ekim’de Cemal Reşit Rey salonunda konseri olan Kenny Barron ilk sahnesini Dizzy Gillespie ile almış. O zamanın genç, bugünün ise efsane piyanistinin şu sözü bu durumu biraz olsun bize açıklar mı acaba; “Dışarı çıkmak zorundasın, hatta bunun için acele etmelisin. Sadece telefonun yanında oturarak bekleyemezsin, kimi zaman sırf kendin için fırsatlar yaratmayı bilmelisin, bunun için belki içinde müzik dahi çalmayan bir klübe gitmek dahil. Başlamak için denemeli, ne oluyorsa bir şekilde içinde yer almayı başarmalısın...”

 

Felsefesi böyle olan bir insanın ‘yapabilme’ konusundaki edimine hayran olmamak elde değil. Bizimki gibi takdir edilme beklentisi içinde ömrünü tüketen çocuksu bireylerle dolu toplumlarda belki de henüz anlamakta ıskaladığımız gerçeklerden biridir bu.

 

Bu konuya buradan mı başlanırdı? Başlanırdı elbette! Çünkü Kenny Barron gibi birinden söz ediyorsanız onun kişiliğinden, müziğinden, ağzından çıkan her kelimeden öğrenecek çok şeyimiz var demektir. Onun gibi böylesine zirvede olan birinin belki de bu sayede 22 yaşında gepegenç müzisyenlerle çalışmayı neden tercih ettiğini anlayabiliriz. Bilmiyoruz, İstanbul konserine bu genç ekiple mi gelecek ama son olarak verdiği mülakatta neredeyse sadece bu konudan bahsediyor ustaların ustası. Manhattan School of Music’i bu sene bitiren öğrencisi Ann Drummond’dan, heyecan verici bulduğu genç davulcu Kim Thompson’dan, Japon basçısı Kiyoshi Kitagawa’dan bu nedenle övgüyle bahsediyor.

 

Yukarda saydığımız isimler Barron’ın ara ara birlikte çaldığı triolardan biri... Muhtemelen buraya daha tecrübeli ve uzun süreli ekibi basçı Ben Riley ve davul efsanesi, yaşı Barron’dan da büyük olan Ray Drummond ile gelecek ama konuk olarak tenor saksofonist David Sanchez’in olacağını biliyoruz. Yanılmıyorsak standartlardan oluşan bir müzik bizi bekliyor olacak ama işte işin heyecan verici yanı da bu değil mi zaten! Barron bu müziği çalmayı her zaman çok sevdi... Tıpkı İtalyan still life ustası ressam Giorgio Morandi gibi... Morandi’ye ‘üstat, hep aynı şeyleri resmetmiyor musunuz’ diye sorduklarından ‘hayır’ der, ‘ben hep farklı bir şeyin resmini yapıyorum’. Barron gibi üst sınıf yaratıcılığa sahip olan müzisyenlerden defalarca aynı parçaları dinleseniz bile o aslında sizi hep yeni bir yorumla tanıştırır.

 

Bir kezinde altmışlı yıllarda New York’a gelmenin nasıl bir şey olduğunu soran bir muhabire şöyle anlatır; “Benim gibi Philadelphia’dan gelme biri için inanılmaz bir deneyimdi. Bir kere bambaşka bir şehir, bambaşka bir dünya... New York hem sizin onu keşfetmenizi bekler, hem de o sizi keşfeder. Gece yarılarında dahi insanlar sokaklarda olurdu, geldiğim yerde hiç de alışmadığım bir şeydi bu. Bir gün Birdland’e gittim, bir baktım ki dinleyiciler arasında Max Roach ve Kenny Dorham var, böyle bir dünyaydı, herkes her yerdeydi. Cecil Taylor’ı ilk kez Cafe Wha’da izledim, sonra sokakta yürürken yanımdan geçti. Bunun nasıl bir duygu olduğunu belki de hiç anlatamayacağım."

 

Oldukça üretken bir müzisyen Kenny Barron, hem kendisinin hem de birlikte çaldığı müzisyenlerle yüzlerce kaydı var. Kendi gibi çok kaydı olan Ron Carter ile sadece onbeşe yakın abümünü sayabiliriz ama tüm bunların yanında kendisi için hala en özel müziklerden birinin latin, daha doğrusu Brazilian müzik olduğunu özellikle belirtir. Brezilyalı müzisyenleri mükemmel bulur.

 

Yaptığı son söyleşisinde Brazilian müzisyenlere gönderdiği övgünün sayısı hayli fazla iken Afrika kökenli değişik enstrümanlarla yaptığı farklı denemeleri ilginç bulduğundan sözediyor. Ekim başında yayınlanan son söyleşisinde yakında Avusturya’ya gideceğinden ve orada, yeni tanıştığı latin müzisyenle farklı enstrümanlı yenilikler peşinde olacağından söz ediyor, acaba İstanbul’ada mı bu müzikle gelecek? Bakın işte yeni bir soru daha! Belli ki 30 Ekim günü kendi gözümüzle görmeden bir şey söylemek zor.

 

30 Ekim günü Cemal Reşit Rey, günümüz caz sahnesinin en önemli isimlerinden biri olan Kenny Barron’ı ağırlamaya hazırlanıyor. Her cazsever için orada bulunmanın müzikal bir ibadet olacağını kesinlikle söyleyebiliriz.

 

Cazkolik.com / 25 Ekim 2010, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.