Dijital `stream` yayıncılık önümüzde öyle büyük bir dünya açtı ki takip etmesi çok zor-çok zevkli. Sahip olduğumuzdan çok daha büyük bir dünyaya adım atıyor, müziğin köşe bucak nasıl bir evren olduğunu hayretle izliyor ve yetişemiyorsunuz ve bu dediğim üstelik müziğin sadece caz kısmı.
* * *
Bu makalede sizi tek bir albüm yerine bir firma ve firmanın beş albümüyle tanıştırmak istiyorum. Belki de zaten biliyorsunuz. Ropeadope felsefesi olan müzik firmalarından. Sektörün abileri yanında genç bir firma, henüz 18 yaşında. Her yıl ortalama onbeş civarında albüm yayınlıyor. Kendilerini, müzik nereye doğru gitmek istiyorsa biz de onu takip ediyoruz diyerek açıklıyor Ropeadope. Ayrıca, müzik albümleri yanında epey fanları olan t-şörtler, muhtelif kılık kıyafet de satıyorlar, giysiler Katrina kasırgası sonrası birlik ve umut sembolü olmuş, ropeadope.com`a girdiğinizde bu reyonu da ziyaret edin, seveceksiniz. Firmanın sanatçıları arasında çok ünlü isimler yanında hiç tanınmamış isimler de var. Firma, kendisini `bir dahil edilme hikayesi` olarak tarif ediyor. Ropeadope`a göre müzisyenlerin sanatlarını işadamlarından daha iyi bilen insanlar olarak görüyor.
* * *
Firmadan, bir yandan müziklerini de dinleyebileceğiniz 5 albüm seçtim, gerisini ve daha fazlasını merak ediyorsanız web sitelerinden keşfedebilirsiniz.
Aslında, beni bu haberi yapmaya iten sebep bu albüm. Önce albüme vuruldum, sonra, sadece bu albümü yazmak kesmez, birini daha yazıyım derken "1 firma 5 albüm" konseptine oturdu. Bir caz albümünden ne beklerseniz bu albümde var. Eğer benim gibi postbop & hardbop meraklısıysanız tam albümüne düştünüz. Hatta dahası var. Richard Sears Brooklyn`li başarılı genç bir caz piyanisti. Albümün adı ise Los Angeles`da bir semtin adı, caz tarihinin ikon isimlerinden Albert `Tootie` Heath yaklaşık kırk yıldır burada yaşıyor. 2013 yılında Los Angeles Jazz Society genç piyaniste Heath`e saygı amacıyla özel sipariş vermiş. Ortaya çıkan müzikler büyük sanatçının 80. yaşında bizzat kendisi de davulun başına oturarak kaydedilmiş. Bence albümdeki müziklerin en güzel yanı melodik akışı belirgin, dengeli ve başarılı hardbop müziğin doğaçlamalı, free jazz unsurlarla beslenmesi olmuş. Albüm toplam 5 bölümden oluşan bir bütünlüğe sahip, parça süreleri de birbirinden uzak değil ve toplamı 35 dakika süren bir çalışma.
Günümüz caz starları arasında belirgin, iri, bold bir isim olan Nicholas Payton son yıllarda müziği belki biraz takip edilmesi zor, eklektik ama bence daha kişilikli bir yere doğru gidiyor. Biliyorsunuz, onun #BAM adını verdiği Black American Music isimli bir yaklaşımı var. Sanatçının en yeni albümü Ropeadope firmasından çıktı. New Orleans`lı trompetçi Dixieland kökenlerinden daha genel bir yapıya yöneldi. Müziğinde Hip Hop, Spoken Word, latin, elektronik unsurlar, doku soyutlamaları gibi türlü çeşitli elementler var. İki CD`den oluşan 22 parçalı çalışmada "La Guajira" ile latin müziği de, elektrikli Miles Davis baladları da, "Jazz is a Four-Letter Word" le spoken word de, "Kimathi" ile abstract Hip Hop da hepsi var… doğrusu, yaratıcılıkda hayranlık verici boyutta çeşitlemeler. Bir eleştirmen albüm için `çekici bir müzik makalesi` demiş. Dediği kadar var!
İki caz müzisyeni; Tenor saksofoncu Robert Brooks ile davulcu Eric Binder yıllarca birlikte çaldıktan sonra bildiğimiz caz standartlarına getirdikleri sıradışı duo yorumları nihayet "New Standard Duo" adı altında yayınladı ve kendilerine de bu ismi verdiler. Duo kavramını esneten, caz standartlarını free anlarla sürklase eden, `cazda yeni bir şey olmaz artık` dediğin anda yeni bir şeyle çıkıp gelen harika adamlar. İyi bildiğimiz standartlarla ilgili akorları takip etmekte zorlandığınız ama sizi çok da fırlatıp atmayan, melodi ve ritmi ikili format içinde yeniden organize eden müzisyenler kelimenin tam anlamıyla `modern` bir iş yapıyor. Bizim payımıza da hayranlık düşüyor.
Üzerine çok konuşulmasına rağmen 1960`ların müzikteki zenginliği, çeşitliliği ve verimi hâlâ bereketini sürdürüyor. Bir anlamda David Weiss o yıllardaki müzikal zenginliği yaşatıyor. Grubun adı tahmin edeceğiniz üzere efsanevi caz piyanisti Andrew Hill`in albümünden ilham. "Point of Departure" ve Andrew Hill gibi bir takım müzisyenler bugüne ilham vermeyi sürdürüyor. Weiss 2004 yılı sıraları "Point of Departure" isimli bir grup fikriyle dolanmaya başlamıştı. Her perşembe Fat Cat`de düzenli çalması düşündüklerini ciddiyetle uygulama konusunda imkan verdi. Gelip giden farklı müzisyenlerle altı ayın sonunda yeni bir yaklaşım üretebilecek bir gruba sahip olduğunu hissetti. Grup, içiçe geçmiş iki gitaristi içeriyordu. Nefesliler her satırı biri sağda, diğeri solda okuyunca ortaya nefis stereo sesler çıktı, bu şekilde ilginç ve yeni bir şey elde edebileceğini düşünen Weiss gitaristler konusundaki kararsızlığını Ben Eunson ve Travis Reuter ile yendi ve kayda girildi. Grup müziklerine Mahavishnu Orchestra ile Brezilyalı avantgart fusion grubu Grupo Um`dan aldıklarını da ekleyerek işte bu abümü kaydetti.
Bu yazı için Ropeadope firmasının albümlerini arka arkaya dinlemeye başlayınca kendimi bir anda Riddick Günlükleri filmindeki alt evrende gibi hissettim. Cazın geleceği beni hem endişelendirdi hem sevindirdi. Türlerin birbirini keşfetmesi inanılmaz sonuçlar veriyor, müzik tüm sanatlar içinde en yaratıcı alan olarak kendini büyütüyor. Tabii bu durumda ölümsüz ve geleneksel caz sounduna ne olacak endişesi insanın içini kaplamıyor değil ama kısa sürede bu müziklerin büyüleyiciliği insanı yeni hayretlere düşürüyor. Yazının son albümü kornocu ve besteci Adam Wolf`un başını çektiği rock, caz ve klasik elementleri buluşturan RHP yani Rock Horn Project ve bu albüm de sanatçının ilk albümü. Albüm çıkar çıkmaz övgü dolu sözler aldı. Şimdi sizlerin de keşfini bekliyor. Kulağınızı yeni seslere, orijinal seslere açın, keşfedin, müziğinizi genişletin.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 03 Mart 2017, Cuma
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.