Caz tarihine dört koldan damga vuran adam Victor Wooten yeni projesi, yeni triosuyla Zorlu Center`a geliyor

Caz tarihine dört koldan damga vuran adam Victor Wooten yeni projesi, yeni triosuyla Zorlu Center`a geliyor

Victor Wooten`ın geleceğini duyduğumda kendime "A Show of Hands"i yeniden dinleme zamanım geldi dedim. Niye bu albüm? Bence Wooten`ın kimliğini, hırsını, müziğini, yeteneğini tanımlayan, kariyerinin kavşağında yeralan bir albüm. Wooten`ı bas gitarda Jaco`dan sonra gelmiş en iyi isim diye boşuna tarif etmiyorlar. Kabul eder ya da etmezsiniz bilemem ama bir anlamda ispatı bu albümdür. 1996 yılında ilk yayınlandığında solo bir enstrümanla kaydedilmiş caz tarihinin en iyi bas gitar albümlerinden kabul edildi. Solo enstrümanla bir albümü doldurmak ne demek? Akıl alır iş değil, hem yapacaksınız hem en iyilerinden olacak hem en iyi çıkış albümlü olacak. Bir kez daha akıl alır gibi değil…


Wooten`ın 5 yaşında sahneye çıktığını biliyor musunuz?



Hani yetenekli müzisyenler için denir ya üç yaşında müziğe başladı diye, adam 5 yaşında sahneye çıkmış, ne üçü, ne başlaması! Üsteki resimde Wooten kardeşlerin 1985 yılında yayınladıkları "The Wootens"ın kapağını görüyorsunuz, tam seksenler müziği, kapaktan fırlayıp break dans yapacak gibi bir halleri var. Aynı kardeşlerin kapak resmine şimdiki hallerini de girdik, aslında hala birlikte müzik yaptıkları oluyor. Victor Wooten`ın kariyeri 1988`de bir rock grubuna katılmak çin Nashville`e taşınmasıyla değişir çünkü orada banjocu Bela Fleck`la tanışır. Fleck bir televizyon şovunda çıkmak üzere caz grubu kuruyordur ve Victor`la davulcu kardeşi Roy`la klavyeci Howard Levy`i de alır ve caz tarihine geçen The Flecktones grubu bu şekilde kurulur (işte, o zamanlardan bir foto da hemen altta). Grup aldığı sayısız övgünün yanında 4 Grammy adaylığı ve caz listelerinde üst sıralarda yer alma başarısı kazanır. O zamana kadar banjo sevilmesine rağmen dar bir sosyolojinin enstrümanıyken Bela Fleck gibi biri sayesinde hem solist hem önündeki perdeleri kaldırıp atan yepyeni bir enstrüman olmuştur ama Fleck bunu yaparken yanında onunla paralel çalan bir Wooten vardır ki üzerine ayrı bir makale yazmalı.



Bu noktada müzikal sarhoşluğa kapılıp gelin ilk The Flecktones albümünün ilk parçası "Sea Brazil"i dinleyelim...



İşte, o zamana kadar grup sosyolojisi ve psikolojisi içinde yeralan Wooten ilk solo çalışması olarak yazının başındaki adı geçen "A Show of Hands"i 1996 yılında yayınlar. Onun basçı olarak yeteneklerinin, yapabileceklerinin, ideallerinin, anlaşılabilir hırslarının teyididir bu albüm. Bir sene sonra yeni albümü "What Did He Say"i yayınlar. Albüm tıpkı "A Show of Hands"deki gibi yine `Yo, Victa" diyerek başlar. Devamında kimi arkadaşlarının albümlerinde adı görünür ama bunlardan biri önemli çünkü o yıllara damgasını vuran Branford Marsalis`in Buckshot LaFonque kaydı vardır. Bu grup Türkiye`de biliniyor olsa da önemi üzerine fazla yazılıp çizilmemiştir, not etmeli. LaFonque bugünlerde yine sık konuşulan cazla Hip Hop müziklerin füzyonu meselesinin yeni bir konu olmadığının, doksanların başına uzandığının bir nevi ispatıdır.


Şimdi gelin yeni bir müzikal sarhoşluk yaşayalım ve grubun ilk albümünden "The Blackwidow Blues"u dinleyelim...



Grubun ismi benim hep ilgimi çekmişti ama nereden kaynaklandığını bilmiyordum, meğer Branford böyle bir müzikal harmanlama işine kalkıştığında caz tarihinin büyük ustalarından Cannonball Adderley`nin ellilerde kullandığı bir nevi diriliş anlamındaki hayali takma ismi grubuna isim olarak seçmiş, bu hikaye ayrıca hoşuma gitti. 1994 tarihli ilk albümdeki üçüncü parça "I Know Why The Caged Bird Sings"in nakarat kısmının da yıllarca dilimize pelesenk olduğunu, televizyon programlarının jeneriklerinde kullanıldığını hatırlayalım.

Dönelim yine Victor Wooten`a


Bu dönemin ardından üçüncü albümü "Yin-Yang" gelir. Yine kariyerinin önemli çalışmalarından biri daha. İki CD`li albümde Wooten`a kareşleri yanında Bela Fleck de eşlik eder, başka önemli isimler de vardır. Hem teknik olarak hem müzikal olarak her zaman nefes kesen işlere imza atan Wooten eleştirmenlerle bu albümüyle de önemli bir çalışmaya imza atmıştır. Eleştirmen Michael Ross albümdeki kimi müziklere bakarak `happy jazz` tarifini yapmıştır, mutlu bir caz… Hem Jaco Pastorius hem The Weather Report`un açtığı yoldan ilerleyen bir müzik. Başka eleştirmenler bu albümden başka müzikleri örnek versin bense size "Hip Bop"u örnek vereceğim, vermekle kalmayıp aşağıda yayına alacağım ki herkes dinlesin.



Bana sorarsanız, Victor Wooten için bana bir örnek göster deseniz işte bu parçayı seçerim. Bu parça gibi bu albüm de Wooten`ın füzyon temelli caz anlayışının en kompleks bestelerinden biri.


2005 yılında yayınladığı "Soul Circus" ile arada yaptığı çalışmaların ardından yine solo kariyerine dönen sanatçı 2008`de "Palmystery" yayınladı. Albümde kemancı Eric Silver, üç nefesli, klavye, davul ve armonikacı Howard Levy vardır. Çok güçlü kompozisyonların olduğu bir albümdür "Palmystery". Açılıştaki "2 Timers" yarattığı armonik zenginliğin manifestosu gibidir. Bop temelli füzyon hızlı geçişlerle Reggae`den popüler tınılara her rifi bünyesine başarıyla embedler. Hemen bir sonraki "Cambo" vokalde Amir Ali`yle başka bir renk, bir ortadoğu rengiyle dikkat çeker.


Gelin bu noktada kendimizi tutamayıp yine bir müzik arası verelim, "2 Timers"ı dinleyelim.



"Palmystery"nin önemini bir sonraki albüm "Thunder"a bakarak değerlendirmek de mümkün. Yaşayan cazın üç büyük basçısı; Stanley Clarke, Marcus Miller ve Victor Wooten`ı buluşturan albüm ürettiği iddianın altında bir müziğe sahiptir. Sanatçı 2012 dönemi "Sword and Stone" ve "Words and Tones" isimli iki albüm yayınladı. Aynı firmadan çıkan iki albüm Wooten`ın sanki bir tür showcase`i gibi algılandı. Kariyerinde çok öne çıkan işler olacağını sanmıyorum.


52 yaşındaki 5 Grammy ödüllü büyük sanatçı Zorlu sahnesine yeni projesi, yeni triosuyla geliyor. Davulcu Dennis Chambers ve saksofoncu Bob Franceschini ile Kasım ayını Avrupa turnesinde geçirecek üçlü ardından yeni albüm kaydına girecek. Dennis Chambers Amerikan cazın büyük davulcularından biri, tenor saksofoncu Bob Franceschini de Chambers gibi füzyon müziğin önde gelen isimleri arasında ve Genco Arı`nın "Wiziart" albümünde Dave Weckl, Anthony Jackson, Mike Stern gibi isimlerle yeralmıştı. Bir ara aklımı Fahir Atakoğlu ile çalmış mıydı diye takıldı ama bakındım bulamadım. Değilmiş.


Şimdi sıra üç büyük ustanın heyecan verici albümünü izlemeye geldi sıra. Siz de orda olmayı ihmal etmeyin.


Feridun Ertaşkan


Cazkolik.com / 29 Ekim 2016, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.