Tony Bennett. PHOTO: MICHAEL OCHS ARCHIVES/GETTY
Müzik tarihine adını yazdırmış isimleri sadece o alanda yaptıklarıyla değerlendirmek eksik kalır. Yüz yıla yakın bir hayatı yaşayan insanları tanımlayacak başka özellikleri de olmalı.
Bugün, orta yaş kuşağı dahil hiçbirimizin yaşamadığı yılları yaşayan bu insanlar zor günler atlattılar. Kiminin de daha farklı, daha zorlu mücadeleleri oldu. Pek bilinmez ama Tony Bennett bu mücadele günlerinin içinden geçmiş biriydi. Zor zamanlarda verilen sınavlar kişiliğinizi sınayan tecrübeler olur. Bennett'in son zamanlarına bakarak tonton bir ihtiyarı görmek ve gençlerle beraber şarkı söylemesi onun geçmişini yeterince izah etmiyor. Bennett'in ölümünden sonra yayınlanan haberler de genellikle genç pop starlarının ününe muhtaç şekilde anlatıldı. People dergisinden Daniela Avila ise farklı bir makaleye imza atarak sanatçının az bilinen ama önemli bir yönüne bakmamızı sağladı. Belki de Bennett'i daha iyi tanımamızın yolu da bu idi. Yaşadığımız bu son günlerde artan ayrımcılık ve farklı yerlerden gelen mide bulandıran nefret haberleri dünyanın en sıkıntılı günlerinde yaşamış bu insanların başlarından geçenleri anlamak bakımından bize fırsat tanıyor. Tony Bennett'in ölümünün ardından yayınlanan bu yeni makaleyi okumanız için çevirdik.
Cazkolik.com
Tony Bennett efsanevi bir caz vokalistinden daha fazlasıydı. Aynı zamanda 2. Dünya Savaşı'nda savaşırken yaşanan tarifsiz dehşete tanık olmuş ve ırkçılığa karşı bilenmiş, öfkelenmiş bir askerdi. Kariyeri hızla yükselip de neslinin sesi haline geldikçe, gerçekten umursadığı şeyi asla gözden kaçırmadı: İnsanların eşit haklara sahip olmasını savunmak.
Cuma günü 96 yaşında ölen Bennett, 1944 yılında henüz 18 yaşında iken Amerikan ordusuna alındı. Ertesi sene, Bulge Muharebesi'nde (Normandiya çıkarması sonrası Avrupa cephesinde yaşanan en büyük muharebelerden biri kabul edilir) ön saflarda ölen askerlerin yerini aldığı 63. Piyade Tümeniyle Avrupa'ya gidenler arasındaydı. 1988 tarihli otobiyografisi "The Good Life"da o yıllarda yaşadıklarını ayrıntılı kaleme almıştı.
Tümeni, Almanya genelinde savaştı ve Dachau kompleksinin en büyük yan kampı Kaufering Toplama Kampı'nı özgürlüğüne kavuşturan askerler arasında Tony Bennett de vardı. Günler sonra, Avrupa'da yaşanan savaş Nazi Almanya'sının koşulsuz teslimiyetiyle sona erdi ve Bennett, savaş sonrası Almanya'daki Müttefik işgal gücünün askeri olarak Mannheim'a gönderildi.
Mikrofonu eline ilk aldığı ve askerleri eğlendirdiği yer de orasıydı ve 314. Ordu Özel Hizmetler Bandosu ile şarkı söylemeye başladı. Şükran Günü'nde, lisede tanıdığı ve dörtlü olarak çaldığı Frank Smith adında eski arkadaşıyla karşılaştı. Birbirlerini gördükleri için heyecanlandılar, bu yüzden bir kilise ayinine katıldılar ve Bennett, Smith'i akşam yemeğine davet etti. Ancak, onları azarlayan bir memurla (herhalde askerî polis) karşılaşmaları çok uzun sürmedi. (O zamanlar ordu ayrıldığı için iki adamın birlikte görülmesine izin verilmiyordu).
Washington Post'a göre, 20 kez Grammy kazanan sanatçı kitabında, "Memur cebinden bir jilet çıkararak onbaşı rütbemi hemen üniformamdan kesti" diye yazmıştı. "Üzerlerine tükürdü ve onları yere atarak; 'Defol buradan!' diye bağırdı."
Daha sonra özel kuvvetlerden alınarak Graves Register'a (mezar kayıtlarının tutulduğu birim) atandı ve burada savaşta öldürülen Amerikan askerlerinin cesetlerini yeniden defnetmek için çalıştı. Bir süre sonra durumu farkeden bir ordu subayı Bennett'in Avrupa'da yeniden şarkı söylemesini sağladı.
1950'li yıllara doğru Bennett ordudan ayrılarak kendine kariyer inşa etmenin yollarını aramaya başlamıştı. Nat King Cole ve Duke Ellington gibi Afro Amerikalı ünlü müzisyenlerin konser salonlarına, lokantalara ve otellere ön kapıdan alınmadıklarına tanık olduğunda öfkelendi.
Bennett, NBC'ye göre otobiyografisinde "Hiçbir zaman siyasete eğilimli olmadım ancak bu şeyler siyasetin ötesine geçti" diye yazmıştı. "Nate ve Duke birer dahiydi, dünyanın duyduğu en güzel müziklerden bazılarını üreten bu parlak insanlardı ama yine de ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorlardı. Bu durum beni öfkelendirdi" diyordu.
Yorulmak bilmeyen bir sivil haklar aktivisti olan Bennett'i, Harry Belafonte'nin Rahip Martin Luther King Jr.'ın 1965 yılında Selma'dan Montgomery'ye oy hakları yürüyüşüne katılma teklifini kabul etmeye iten şey de buydu.
Bennett, "Yürüyüş başladığında garip bir deja vu duygusu yaşadım" diye yazdı. "Yirmi yıl öncesine, arkadaşlarımla Almanya'ya doğru savaştığımız zamana geri dönüp duruyordum" diyordu.
Bennett, "Selma'da da aynı şekilde hissetti: Beyaz eyalet askerleri gerçekten düşmandı ve bunu göstermekten hiç çekinmediler" diye kaleme almıştı. "Montgomery'den Selma'ya kadar yürüyüş rotası boyunca şiddet tehdidi vardı, bunların bir kısmı gece haberlerinde yayınlandı ve ülkenin güneyinde hâlâ süren çirkinliğin farkına varılmasında çok etkili oldu" diyordu.
132 kilometrenin tamamını yürümemesine rağmen, King'i selamlamak ve Ella Fitzgerald, Pete Seeger, Joan Baez, Sammy Davis Jr., Mahalia Jackson ve diğerleriyle birlikte yürüyüşçüler için şarkı söylemek için Montgomery'ye gitti.
Bennett otobiyografisinde, "Böyle tarihi bir olayda yer aldığım için son derece gururluydum" diye yazmıştı, "ancak bunun gerekli olduğunu ve herhangi birinin ten renginden dolayı acı çekmesi beni çok üzüyordu" diyordu.
Bennett, müzik endüstrisindeki Afro Amerikalıları desteklemeye devam etti ve eşitlik için çalıştı. Ayrıca, sivil hak mücadelesinden dolayı Birleşmiş Milletler'den Dünya Vatandaşı Ödülü ve İnsanî Yardım Ödülü'nü aldı.
Bu makalenin orijinali 21 Temmuz günü The People dergisinde Daniela Avila tarafından kaleme alınmıştır.
Daniela Avila
Cazkolik.com / 22 Temmuz 2023, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.