Tunçel Gülsoy uzun zamandır yapmak istediği şeyi gerçekleştiriyor ve kendi kendini konuk ediyor...

Tunçel Gülsoy uzun zamandır yapmak istediği şeyi gerçekleştiriyor ve kendi kendini konuk ediyor...

Sevgili müzik dostlarım merhaba,

Genelkurmay başkanımız "ordunun morali bozuk, sabrımızın sonuna geliyoruz, bildiğimiz şeyler var, gerekirse açıklarız" dedi. Başbakan "benim de moralim bozuk" diyerek arkasına bakmadan Katar’a gitti. Cumhurbaşkanımız havaalanında giderayak “bu meclis yeni bir anayasa yapma fırsatını kaçırdı” diyerek Hindistan ve Bangladesh’te fahri doktora almaya gitti. MHP başkanı faili meçhul cinayet kurbanlarının yakınlarına "bizi de katillerin arasında sayıyorlar" diyerek randevu vermedi, CHP başkanı ayağında çizmeler yurdun değişik yerlerinden AKP’yi topa tutuyor, tutuyor ama insanlara yeni ve taze bir umut da vermiyor. Tekel işçileri direnmeye devam ediyor, henüz ufukta bir anlaşma umudu yok. Açılımların alayı beklemede, umudumuz AB kendi umutlarını yitirmiş sirtaki oynıyor.

Ben siyasi parti başkanları arasında en çok Saadet Partisi’nin başkanının konuşmalarını beğeniyorum. Gerçekten ne söylediğini bilen, oturaklı ve düzgün şeyler söylüyor. Diğerlerine ise bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatmak isterim; hani hoca kürsüye çıkmış konuşma yapacak ama yapamıyor. Oğluna dönmüş, "konuşacağım ama aklıma bir şey gelmiyor" demiş. Oğlu da ona “baba aklına kürsüden inmek demi aklına gelmiyor” demiş. Türkiye bana göre tüm partilerinde yeni siyasetçiler arıyor. Artık yeni şeyler söyleme zamanı geldi.

Ülkemiz ekonomik kaostan nasibini tam olarak almadı, bir görüşe göre teğet geçen bir kriz yaşadık, piyaslara göre ise teğet yüreğimizin ortasından geçti. Ama kültürel kaostan etkilendiğimiz muhakkak. Tüm kurumların ve partilerin renkleri bulanıklaştı. Kim ilerici, kim gerici, kim gerçekte neyi temsil ediyor anlaşılamıyor. Tuhaf işbirlikleri oluştu, göz gözü görmüyor ama hava da "kurşun gibi ağır" gözükmüyor. İki haftadan beri koç olarak çalıştığım çağrı merkezindeki gençlerle başka dünyaları tanıma fırsatı buldum. Enerjisi olan, kıpır kıprı gençler bunlar. Hayalleri var, geleceklerini kurmak için mücadele ediyorlar. Onların olumlu enerjileri beni de etkiliyor. Yaşadığım, okuduğum ve gördüğüm şeyleri yan yana getirince ülkem için umutlarım artıyor, kendi insanlarıma daha büyük bir inanç ve sevgi ile hizmet etme düşüncelerim yoğunlaşıyor.

Hizmetlerimden birisi de radyo programları oluyor.

Bu hafta Radyo Cazkolik’te “Evde Çalamadıklarım” 395. defa Cazkolik.com da karşınızda olacak. Konuğum yok, içimden geçen duyguları ve düşünceleri müzik eşliğinde sizlerle paylaşacağım:

Sonny Rollins / CD: Sonny Please / Sonny Please
Christopher Dell  / CD: The world we knew / Strangers in the night
John Ogdon & Brenda Lucas  / CD: Music for two pianos / Scaramouche suite-Brasillera
Jim Hall  / CD: Concierto / You’d be so nice to come home to
Pink Martini  / CD: Spendor in  grass / Ninna Nanna
Katia and Marielle Labeque / CD: Glad Rags  / Honky Tonk
Klazz Brothers &Cuba Percussion  / CD: Classic meets Cuba / Cuban Danube

Cazkolik.com da sizleri bekleyen çok güzel yazılar, haberler ve müzikler var, gelin ziyaret edin ve doya doya keyfini çıkartın. Geçmiş radyo programlarımızın sayısı da 28 ye ulaştı, hepsi arşivde sizi bekliyor. Yaşam herşeye rağmen güzel, dünyada yapacak çok güzel şeyler var, siz de kendi üzerinize düşen güzel şeyleri yapın.

Hepinize iyi haftalar dilerim, sevgiyle kalın.

Tunçel Gülsoy
15 Şubat 2010, Pazartesi
tuncelgulsoy@cazkolik.com

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tunçel Gülsoy

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.