Sevgili müzik dostlarım,
Birkaç gün önce Ramazan ayının ilk yarısını tamamladık. Bir kaç gün önce çıkan dolunay da yavaş yavaş ufalmaya başladı. Cihangir sırtlarından ayın denizin üzerine dökülmüş gümüş tellerini seyretmeye doyum olmuyor. Üzerindeki tüm yüke, içinde taşıdığı onca kalabalığa rağmen asırlardan beri dünyanın en güzel şehri olan İstanbul’da yaşamak hep harikulade bir ayrıcalık olmuş. Bugünlerde Hıfzı Topuz’un “Abdülmecit” adlı kitabını okurken geçmişte de böyle olduğunu ve aslında bu topraklarda gündemin hep aynı kaldığını gördüm.
Değişim, gene değişim derken asırlar gelip geçmiş, hala değişmeye devam ediyoruz.
Ünlü yazar Amin Maalouf’un Yapı Kredi yayınlarından yayınlanan “Çivisi Çıkmış Dünya” kitabı da dünyanın karşı karşıya olduğu bir değişim sürecinden bahsediyor.
İnsanlık farklı bir dünya kurmak, daha sade yaşamak, kendisinden farklı olana hoşgörü ve sevgi ile yaklaşmak zorunda. Eski anlayışlarla yürümek yerinden çıkmış insanlık çivisini tamamen kopartıp atacak, insanlar birbirilerini yiyip bitirecekler ve kimse emniyette olmayacak. Maalouf bu değişim ve insanlar arasındaki iletişimin gelişmesi için kültür ve sanata çok iş düştüğünü, onların yarattığı yakınlaşmanın ise göçmenler vasıtası ile dünyaya yayılabileceğini düşünüyor. Kitapta Atatürk ile ilgili bir bölüm var, onu seven sevmeyen herkesin okumasını öneririm. Bakın biz Ata’yı nasıl görüyoruz, yabancı bir düşünür onu bize nasıl anlatıyor.
Dünya ve Türkiye ile ilgili gelişmeleri takip eden, kendisine bu değişimin ortasında rol ve yön arayan herkesin de bu kitabı okuması, tartışması ve karşı fikirler üretmesi lazım.
Türkiye benim olduğum koordinatlardan hiç bitmeyen bir paparazzi öyküsü gibi gözüküyor, toplumun kesik baş cinayetine olan duyarsızlığı, Ertuğrul ve Hakan efendilerin Mekke fotoromanında hidayete erişi, Ayşe ve Hıncal’ın aşk ve cinsel fantezi tartışmaları çerçevesinde biraz Ermeni Açılımı, bol bol Kürt açılımı, akşama Kıbrıs sarması, kazanın altına odun basan muhalefet, geçim derdinde sıradan insanlar, konser salonsuz senfoni orkestrası, futbola endekslenmiş bir düşünce dünyası, kontenjanlarını dolduramayan üniversiteler, geleceği kestiremeyen öğrenciler ve onların okulları açılınca zıvanadan çıkacak bir trafik; Türkiye’ye hoş geldiniz.
Ve ben tüm bunların ortasında neler olduğunu anlamaya çalışıyor ve kendi kendime soruyorum: "Böyle bir insan topluluğunun yaşadığı ülkede herhangi bir önemli konunun sağlıklı bir şekilde çözülmesi mümkün mü?"
Kendi ruhumuzdaki karanlıklar ile yüzleşmeden başkalarının karanlıklarını nasıl aydınlatabiliriz?
www.cazkolik.comda "Evde Çalamadıklarım" programı bu hafta da keyif dolu bir enerji ile sizlere güzel saatler geçirtmeye devam edecek.
372. programımızda "Evde Çalamadıklarım"ın konuğu Jazz dergisinin ve Türkiyenin en iyi jazz klüplerinden birisi olan Nardis’in kurucusu ve işletmecisi olan Zuhal Focan olacak.
Birlikte jazz üzerine derin bir sohbete gireceğiz. Nereye gideceğimizi söyleyemem, dinleyince sizler de bizim keyfimizi paylaşacaksınız. Ancak çalacağımız parçaları önden sizlerle paylaşabiliriz:
1- Sibel Köse / CD: Just Friends / "I’ve Got The World On A String"
2- Önder Focan & Sibel Köse / CD: 36 mm Biometric / "36 mm Biometric"
3- Harvey Swartz & Kennt Barron / CD: Now Was The Time / "Isn’t It Romantic"
4- Levon Malkhasyan / CD: Jazz / "Autumn Leaves"
5- Leon Ptashka Trio / CD: With Mixed Feelings / "Azerian Wedding"
6- Önder Focan & Sibel Köse / CD: 36 mm Biometric / "Kısmet"
Bu programı stüdyo sponsorumuz olan MARŞANDİZ stüdyolarında canlı olarak kaydedildi. Parçalarımızı Zuhal Focan ile birlikte seçtik:
Geçen hafta kendime bir yaşam koçu olarak ramazanın bana ne anlam ifade ettiğini sormuştum. Şunu gördüm:
"Biz koçlar insanın en yüce varlık olduğuna ve aradığı her cevabın kendi özünde zaten var olduğuna inanırız. Bizim hizmetimiz insanların kendilerinde gerçekleştirecekleri değişim için kendi öz değerlerini hatırlamalarına destek olmaktır. Gerçekte yaptığımız şey ona bir ayna tutmaktır. Bu açıdan bakınca Ramazan’ın asırlardan beri bunu yaptığını görüyorum, kendi kendinle baş başa kalma, ruhunun içinde mevcut olan kendi öz değerlerine inmek ve bir vicdan muhasebesi yaparak ileriye doğru yeniden yürümek. Her zaman yeni bir şeyler öğrenmek mümkün, yeterki baktığımız kadar görme yetimizi de geliştirebilelim."
Hepinize hayırlı Ramazanlar dilerim.
Sevgiyle ve güzelliklerle kalın,
Tunçel Gülsoy
tuncelgulsoy2@gmail.com
Yeni programı dinlemek için alttaki linke tıklayın;
http://www.cazkolik.com/radyo.php
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.