Türkiye’de Enstrüman Çalan Kadın Caz Müzisyenleri: Toplumsal Cinsiyet Söyleşileri 3, Davulcu Canan Aykent

Türkiye’de Enstrüman Çalan Kadın Caz Müzisyenleri: Toplumsal Cinsiyet Söyleşileri 3, Davulcu Canan Aykent

Caz sahnesindeki enstrüman çalan kadın müzisyenlerin sayıca azınlıkta olmalarının sebeplerine duyduğum merak yüksek lisans tezimin çıkış noktası oldu ve bu doğrultuda toplumsal cinsiyet bağlamındaki soru(n)ları araştırmak üzere Türkiye’de enstrüman çalan kadın caz müzisyenleri ile görüşmeler yaptım. Çalışmaya dâhil olan kadın caz müzisyenlerinin hepsi, değerli deneyimlerini ve hislerini benimle tüm samimiyetleriyle paylaştı, bunun için minnettarım. Çok severek ve heyecanla yaptığım çalışmamdaki söyleşileri seri şeklinde Cazkolik’te paylaşıyor olmaktan da çok mutluyum. 

 

Bir önceki söyleşi, piyanist Ayşe Tütüncü ile idi. Bu hafta paylaştığımız serinin üçüncü söyleşisinde, tez çalışmasına göre ilk kuşağın (*) son üyesi Ankaralı davulcu Canan Aykent yer alıyor. Bir sonraki söyleşi ise ikinci kuşağın tek üyesi piyanist Selen Gülün ile olacak.

 

Deniz İlbi

 


 

Bilim ve sanatta ilerlemek için biraz yalnız yaşamak gerekiyor

 

Deniz İlbi: Kaç senedir aktif caz müzisyenliği yapıyorsunuz? Ortalama ne sıklıkta konser veriyorsunuz?

 

Canan Aykent: Yaklaşık 1992-2004 arası kesintisiz caz çaldım. Caz topluluklarında, Devlet Tiyatroları ve özel tiyatroların oyunlarında ve çeşitli gösterilerde vurmalı çalgılar çaldım; Pepe Cursi Orkestrası, Tuna Ötenel Beşlisi, Meserret Orçan Trio, Kaan Bıyıkoğlu Trio, Yıldız İbrahimova’nın Çocuk Şarkıları, Yahya Dai ve Murat Arkan’la trio, Murat Arkan’la duo, Akis gibi çeşitli caz grupları ve projelerde, üniversite müzik toplulukları ve müzik gruplarıyla konserler verdim. 2002-2018 arası Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı Ankara Türk Dünyası Müzik Topluluğu’nda geleneksel müzikler çaldım, hâlen kadrom orada. Son bir yıldır yeniden davul setine dönmeye, caz çalmaya çalışıyorum. İlk dönem haftada bir-iki arasında seyrediyordu diye hatırlıyorum. Şimdi ortalama iki ayda bir diyebiliriz.

 

Deniz İlbi: Müziğe ve enstrümanınıza ne zaman ve nasıl yöneldiniz? 

 

Canan Aykent: Klasik olacak ama gerçekten çocukken bile devamlı müzik dinlerdim. Lise yıllarında davula sevgim gelişti. Ama davulun ancak piyasada öğrenilip çalınabileceğini düşünüyordum ki bunlar 80’li yıllardı. Üniversiteye başladığım zaman Kemal Eroğlu’nun müzik dershanesinde davul öğrenmeye başladım. Tuna Ötenel’in eşi Berin Hanım bu dershaneden bahsedip beni oraya yönlendirmiştir. Kendisine çok teşekkür ederim.

 

Deniz İlbi: Cinsiyetinizin enstrüman seçiminize herhangi bir etkisi oldu mu? Başka bir enstrüman seçmek ister miydiniz? 

 

Canan Aykent: Hayır. Ritim benim için öncelikliydi. Ailem ve çevrem de bana destek olmuştur; “Sen kızsın davul çalamazsın.” demediler.

 

Deniz İlbi: Caz müziği kariyerine ne zaman/nasıl karar verdiniz? Caz müziği eğitiminizden bahseder misiniz?

 

Canan Aykent: Bu benim için çok bilinçli olarak aldığım bir karar değildi. Lise yıllarında rock dinlerdim ama ev ortamında caz dinlenirdi, aşinaydım. Lise son sınıfta gittiğim bir caz konseri bu alana yönelmemde etkili olmuştur. Davul öğrenmeye başladığım yıllarda çevremizdeki insanlar Türkiye’de caz çalan büyüklerimizdi dolayısıyla bu yolda ilerlemeye başladım. Bir de fırçaları çok sevmiştim, herhalde bunun da etkisiyle caz müziğine yöneldim. Bahsettiğim dershanede nota ve temel ritimleri öğrendim. Ardından uzun yıllar sahnede çalarak ilerledim diyebilirim. 90’lı yılların sonunda Can Kozlu’yla çalışma fırsatı buldum. Yine o yıllarda Polonya’nın Pulawy kasabasında caz workshop’ına katıldım.

 

Deniz İlbi: Müzik kariyerinizin yanında Sosyal Bilimler alanında akademik çalışmalarınız da var. Bunlardan da biraz bahsedebilir misiniz?

 

Canan Aykent: Sosyoloji’de lisans, Müzikoloji’de yüksek lisans, Sanat Tarihi Bölümü’nde doktora yaptım. Yüksek lisans tezimi “Asma Davulun Trakya Bölgesine Özgü Ritmik Yapısı” üzerine, doktora tezimi ise “Müziğin Görsel Gösterimi: Video klipler, ‘kadın sanatçı ve yönetmenler’ (1994-2004)” üzerine yazdım. Ayrıca Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü’nde caz tarihi ve uygulamalı halk çalgıları dersleri verdim. Yakın zamanda “Zildjian’lar ve Türk Zilleri” üzerine bir makalem yayımlandı. Sene sonuna doğru “Doğu Trakya Bölgesi Müziklerinde Ritim Kalıplarına Dair Bir İnceleme” konulu bir makalem daha yayımlanacak gibi görünüyor.

 

 

Davul çalan bir kadın seyirciler açısından şaşırtıcı ve takdirle karşılanıyor

 

Deniz İlbi: Caza yönelirken cinsiyetinizin dezavantaj olacağını düşündünüz mü? Ya da caz müzisyenliğinde, kadın olmanın size herhangi bir avantaj kazandırdığını düşünüyor musunuz?

 

Canan Aykent: Hayır. Türkiye’de yaşıyoruz, bu ülkede cazla ilgilenenler zaten liberal, yüzü Batı’ya dönük, elit diyebileceğimiz bir zümre, dolayısıyla cinsiyetle ilgili avantajlı ya da dezavantajlı bir tutumla karşılaşmadım. Caz değil de geleneksel müzik veya pop çaldığımda cinsiyetim ve çaldığım enstrümanla ilgili daha fazla dikkat çekici bulunduğum oluyor. Davul çalan bir kadın, seyirciler açısından daha şaşırtıcı ve takdirle karşılanıyor. 

 

Deniz İlbi: Caz dünyasında enstrüman çalan bir kadın olarak görünür olmak, yer edinmek için ekstra çaba sarf etmeniz gerekti mi? 

 

Canan Aykent: Bir kadın olarak değil, bir müzisyen olarak epey çaba sarf etmek gerekiyor. Her müzikte iyi olan görünür, yer edinir. Cazdaki anında yaratıcılık ve bunu güzel yapabilmek epey çabayı gerektiriyor. Kadın veya erkek, sesi/enstrümanıyla ne kadar vakit geçirirse ne kadar ilerleyebilirse o derece başarılı oluyor yani cinsiyet değil, bireysel çaba ve yetenek önemli bana göre.

 

Caz dünyasından çok enstrüman dünyası daha erkek egemen bir dünya

 

Deniz İlbi: Caz dünyası sizce erkek egemen bir alan mı? Eğer öyle düşünüyorsanız, bu durum yaratıcılığınızı ve şevkinizi etkiliyor mu?

 

Canan Aykent: Caz dünyasından çok enstrüman dünyası daha erkek egemen bir dünya. Şevkimi kıran ve arttıran unsurlar cinsiyetten ziyade bireysel başarılar, tutumlar oluyor. Bence caz dünyasında kimse kimseyi kadın veya erkek olduğu için beğeniyor veya yermiyor.
Deniz İlbi: Kompozisyon ve/veya doğaçlamanın erkeklere atfedildiğini düşünüyor musunuz?
Canan Aykent: Hayır. Bunun tamamen bireysel yetenek ve donanımla ilgili olduğunu düşünüyorum.

 

Deniz İlbi: Caz müziğinde kadınlara atfedilen rollere dair görüşleriniz neler? 

 

Her tür müzikte kadın sesi önde olmuştur

 

Canan Aykent: Bence bu, müziğin diğer alanlarından gelen toplumsal imaj, norm ve teamüllerle ilgili. Piyano için klasik müzikle bu yol açılmıştır. Vokal için ise her tür müzikte kadın sesi hep önde olmuştur. Davul, kontrbas, nefesliler daha fazla kas gücü gerektiren, bedenin daha çok kullanıldığı enstrümanlar. Erkek bedeninin kas oranıyla kadınınkinin bir olmadığı düşünülürse doğal bir yönelim gibi görünüyor.

 

Deniz İlbi: Caz müziğinde enstrüman çalan kadınların görünürlüklerinin düzeyi sizce nedir?

 

Canan Aykent: Caz müziğinde veya başka müzik türlerinde kadınların kadın olmaktan kaynaklanan bir görünme/görünmeme probleminden çok nasıl çaldığı bunu belirler. Sahnede her kadın görünür. Görünme, dikkat çekme kaygısı varsa kadın olmak kesinlikle avantajlıdır.

 

Deniz İlbi: Ailevi/özel yaşamınız caz kariyerinizi herhangi bir şekilde etkiledi mi?

 

Canan Aykent: Aslında etkiliyor gibi görünüyor. Zamanın çoğunu müziğe ayırmak gerekiyor. Düzenli veya düzensiz işler, turneler, düzenli bir aile yapısı için kısmen sarsıcı şeyler. Bilim ve sanatta ilerlemek için yalnız yaşamak gerekiyor biraz. Evli değilim, ihmal ettiğim eş ya da çocuğum olmadığı için rahatım bu açıdan.

 

Sadece caz müzisyenliğiyle geçinmek zor

 

Deniz İlbi: Ankara’da yaşıyor olmanız caz kariyerinizi olumlu ya da olumsuz etkiledi mi/etkiliyor mu? 

 

Canan Aykent: Şüphesiz. Türkiye’de caz alanında İstanbul başattır. Taşraya göre Ankara’da olmak iyi bir şey olabilir ama İstanbul’a göre Ankara’da olmak dezavantajdır. Çevrenizdeki kültürel ortam sizi her türlü besler. İdoller ve oyuncular iyiyse çıta yükselir, sizi de yukarı iterler. Tersi durumda çapı dar bir kısır döngüde dönersiniz. Ankara bu anlamda çok kısır olmamakla birlikte asla zengin sayılmaz.

 

Deniz İlbi: Caz kulüplerindeki konserlerin genellikle gece geç vakitlerde ve içkili ortamlarda gerçekleşmesi kadın müzisyenler için bir sorun teşkil ediyor olabilir mi? Bu konu ile ilgili sizin deneyimleriniz/görüşleriniz nelerdir?

 

Güvenlik açısından sorun kulüpten eve gidene kadar daha sıkıntılı olabilir

 

Canan Aykent: Geç çalışma saatleri ister istemez ona göre bir düzen getiriyor. İçkili ortam konusunda ise kadın olarak karşılaşılabilecek konu müşterilerin “asılması”. Caz müziği çalınan yerlerde daha eğitimli müşteri profili olduğu için bu konuda büyük bir olay çıktığını duymadım. Güvenlik açısından sorun kulüpten eve gidene kadar daha sıkıntılı olabilir.

 

Deniz İlbi: Sadece caz müzisyenliğiyle geçinebiliyor musunuz? Erkek meslektaşlarınıza göre maddi/manevi daha farklı konumlandığınızı düşünüyor musunuz?

 

Canan Aykent: Sadece caz müzisyenliğiyle geçinmek zor. Bu yüzden yıllar önce Kültür Bakanlığındaki topluluğa katıldım. Erkek meslektaşlarımla aramda farklı konumlandırmalar yaşamadım bu açıdan.

 

 

Genellikle ‘maçoist’ diyebileceğimiz kalın ve kaba çalma üslubu erkeklerde daha yaygın

 

Deniz İlbi: Erkek müzisyenlere kıyasla, bir kadın olarak, yorumlarınızda cinsiyetinize özgü bir farklılık gözlemliyor musunuz?

 

Canan Aykent: Evet. Davul için bu daha bariz olabilir. Genellikle “maçoist” diyebileceğimiz kalın ve kaba çalma üslubu erkeklerde daha yaygın. Polonyalı caz davulcularını gördükten sonra davulun nasıl estetik çalınabileceğini keşfettim. Tuşe, dinamizm ve eserin trafiğine hâkimiyet gibi unsurlar daha müzikal olmanızı sağlıyor. Ben bu anlamda sound’a, estetiğe, müzikal çalmaya oldukça önem veriyorum.

 

Kadın solistlerin çoğalmasının cazın yaygınlaşması için pozitif etki yarattığını düşünüyorum

 

Deniz İlbi: Dünyadaki meslektaşlarınızla karşılaştırırsanız Türkiye’deki kadın caz müzisyenliği sürecini nasıl değerlendirirsiniz?

 

Canan Aykent: Vokalistleri hariç tutarsak zaten Türkiye’de kaç tane kadın caz müzisyeni var? Yaklaşık artı-eksi 10 civarında olduğunu düşünüyorum. Dünyada özellikle büyük başkentlerde bu rakam daha fazla olabilir. Süreç açısından baktığımızda bu sayı artmalı mıydı? Türkiye açısından bu bile iyidir. Sonuçta üçüncü dünya ülkesiyiz ve caz müziği marjinal konumdadır. Dinleyicisi ve üreticisi kısıtlı, belli sayıdadır. Vokalistler konusunda ise Sibel Köse, Randy Esen gibi sanatçıların eğitmenliğinde pek çok kadın solist yetişiyor. Bu alanda çok büyük bir gelişme var. Kadın solistlerin çoğalmasının ortalama seyirci açısından cazın daha çok çalınması ve yaygınlaşması için pozitif etki yarattığını düşünüyorum. Kalite açısından baktığımızda kıyaslama yapacak kadar kadın enstrümantalist dediğim gibi zaten yok. Her şeye rağmen yeni nesil dünyayla daha entegre dolayısıyla çalmadaki tarz ve teknikler de giderek gelişiyor.

 

Deniz İlbi
Nisan 2019

 

Cazkolik.com / 31 Ağustos 2020, Pazartesi

 

Not: Bu söyleşi, Deniz İlbi’nin, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü’nde Doç. Dr. Esra Karaol danışmanlığındaki “Türkiye’de Enstrüman Çalan Kadın Caz Müzisyenlerinin Toplumsal Cinsiyet Bağlamında İncelenmesi” başlıklı tez çalışması için yapılmıştır. 

 

(*) Notta künyesi verilen yüksek lisans tezi kapsamında yapılan kuşak çalışması için bk. s. 36/51.
 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Deniz İlbi

Müzikoloji yüksek lisansı mezunu Deniz İlbi Porto Üniversitesi’nde doktora yapıyor, toplumsal cinsiyet ve caz üzerine akademik çalışmalarını sürdürüyor.

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Ali Murat Erkorkmaz
    01 Eylül 2020 Salı 07:09

    Çok çok başarılı bir çalışma. Kutlarım. Toplumları yukarı çeken ögelerin başında kültürel zenginliklerin farkedilip değerlendirilmesi gelir. Kalitenin hızla aşağı çekildiği bu günlerde böyle bir çalışma yapmak çok değerli. Aynen devam. 🥰

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.