Yeni neslin genç ve güzel kadın seslerinden Sezgi Olgaç, Zuhal Focan`ın sorularını cevapladı...

Yeni neslin genç ve güzel kadın seslerinden Sezgi Olgaç, Zuhal Focan`ın sorularını cevapladı...

(Bu yazıya ait okunma rakamları 14 Şubat 2011 tarihinden sonrasına aittir.)


Zuhal Focan: Sezgi Olgaç kimdir?

Sezgi Olgaç: 1979 senesinde Samsun’da dünyaya geldim. Lise ve üniversite yıllarında korolarda, gruplarda şarkı söylerken yavaş yavaş sahne tozunu yutmaya başladım. İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünden mezun olduktan sonra başlayan reklamcılık kariyerim beni Orient Expressions grubu ile bir araya getirdi, 2003 yılında çıkan Divan albümlerinde “S.O.S" adlı şarkıyı seslendirdim. 2004 yılında Sibel Köse ile tanışarak o sıralar Randy Esen’le birlikte düzenledikleri caz vokal atölyesine katıldım. 2,5 sene boyunca her ikisinden de özel dersler alarak ve atölyelerine devam ederek müthiş bir öğrenim sürecinden geçtim. Daha sonra buna Donovan Mixon’dan aldığım kulak eğitimi de eklendi. 2004 yılından beri Nardis, Gramofon, Tünel K.V. gibi mekanlarda birçok müzisyenle, farklı gruplarla şarkı söyledim. 2006 Nardis Genç Caz Vokal Yarışması’nda ikinci olarak Finlandiya Lady Summertime Vokal Yarışması’nda Türkiye’yi temsil ettim. Bu arada Selim Demirdelen’in Barda film müzikleri albümünde “Geçmiyor Zaman” isimli ve geçen yıl çıkardığı Dut Ağacı albümünde sözlerini Nazım Hikmet’in yazdığı “Herkes Gibi” isimli şarkıları seslendirdim. Bu aralar Adem Gülşen ve Emre Tankal’la birlikte her Cuma-Cumartesi Tünel K.V.’de çalıyoruz.

Zuhal Focan: Kayıt yapmak gibi bir isteğin, projen var mı? Varsa kimlerle?

Sezgi Olgaç: 6 senedir birçok müzisyenle, farklı gruplarla şarkı söyleme imkanım oldu ama genelde repertuvarımızı oluşturan caz standartlarını albümleştirmek için bu şarkıları özel bir proje altında, yeniden yorumlamak gerekiyor. Kafamda henüz albümleştirilebilecek bir proje olmadığından bu konu şimdilik rafta beklemeye devam ediyor. Ama günün birinde iyi yazılmış Türkçe sözlerin caz ile birleştiği, yüzünü belki farklı müzik türlerine de dönen bir albümüm olsun isteyebilirim. Bugüne kadar hep harika müzisyenlerle çalıştığım için ne mutlu bana ki “Albümde kim çalsın?” diye düşünürken aklıma gelen isimlerin sayısı hiç de az olmayacak.

Zuhal Focan: Genelde (Türkiye’de ve dünyada) caza nasıl bir gelecek öngörüyorsun?

Sezgi Olgaç: Bu konudaki düşüncelerim biraz çelişiyor açıkası. Festival dönemlerinde caza ilginin çok yoğun olduğunu düşünüyorum, Harbiye Açıkhava Tiyatrosunu’nun Tony Bennett’i çıt çıkarmadan dinleyen bir kitleyle tıklım tıklım olduğunu görünce seviniyorum, ancak zaman zaman bu ülkede caz gibi bir müziğin hiçbir zaman yeterince kucaklanmayacağını da düşünüyorum. Caz performanslarının yapıldığı birkaç iyi mekan dışında çok fazla performans yerinin olmaması, festival dışındaki performanslara gelen izleyici sayısının her zaman çok parlak olmaması, harika caz müzisyenlerinin pop gruplarında da çalmak zorunda kalması gibi durumlar karamsarlığı körüklüyor. Biraz da bizim ülkemizde caz hala herkesin ilgisini çekebilecek, yaratıcılık ve yeniliğe sınırsızca açık, heyecan verici bir müzik türü olarak algılanmaktan çok, sadece özel bir kitlenin ilgi duyup ilgilenebileceği, dinlemesi zor, “pahalı” ya da can sıkıcı bir müzik gibi görülüyor sanırım. Belki daha çok insanla buluşmak için doğru projelerle doğru yerlerde olmak lazım.

Zuhal Focan: Senden sonra yetişen gençlere söylemek istediklerin?

Sezgi Olgaç: Aslında kendi adıma hem teorik hem de pratik anlamda müzikte öğrenecek daha çok şey olduğunu düşündüğümden gençlere de her zaman kendime söylediğim şeyleri söyleyebilirim. Ne istediğini bilmek ve o yolda hep çok çalışarak ilerlemek, öğrenmeye her zaman açık olmak gerekiyor. Önemli olan kendinize nasıl bir “öğrenim” süreci yarattığınız, eksiklerinizi görüp göremediğiniz, daha iyi olmak için neler yaptığınız. Ne tür müzikler dinlediğiniz, kimlerle bir arada olduğunuz, onların yorumlarına ne kadar açık olduğunuz, bunların hepsi sizi geliştiren şeyler. Özellikle caz söylerken kanatlanıp uçmak için müzik teorisini bilmek ve çok iyi bir kulağa sahip olmak lazım. Bir de her fırsatta şarkı söylemek en güzeli, bazen insan tek bir şarkı bile söylese sahnede yaşadığı deneyim ona çok şey öğretebiliyor. Giderek yaygınlaşan ve değişik mekanlarda gerçekleşen jam session geceleri yeni şarkı söylemeye başlayanların kendini geliştirmesi için şahane birer fırsat.

Müzikle kalın.

Zuhal Focan
03 Aralık 2010, Cuma
focan@nardisjazz.com

Cazkolik.com

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Zuhal Focan

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.