18. İstanbul Caz Festivali`nin en ilgi çeken projelerinden "Mujeres De Agua"yı projenin bizzat yaratıcısı olan 4 Latin Grammy ödül sahibi ünlü İspanyol müzisyen ve besteci Javier Limón ile Cenk Erdem birlikte konuştular...

18. İstanbul Caz Festivali`nin en ilgi çeken projelerinden "Mujeres De Agua"yı projenin bizzat yaratıcısı olan 4 Latin Grammy ödül sahibi ünlü İspanyol müzisyen ve besteci Javier Limón ile Cenk Erdem birlikte konuştular...

Dinlediğiniz müzik Javier Limón`un albümü "Mujeres De Agua"dan aldığımız Estrella Morente`nin şarkısı "Manuela"dır.


Müzik dehası Javier Limón ile çok özel...

İspanya’nın en yetenekli besteci, şarkı yazarı ve prodüktörlerinden biri olan Javier Limón, bir yandan Mariza’dan, Buika’ya kadar dünya müziğinin en özel seslerinin prodüktörlüğünü yapıyor, bir yandan kendi projelerinde birbirinden güzel sesleri bir araya topluyor. Bugüne kadar Paco de Lucía, Enrique Morente, Bebo Valdés gibi efsane isimlerle de çalışan Javier Limon, son stüdyo albümü “Mujeres de Agua” (Suyun Kadınları) ile şarkılarını Akdeniz’in en güçlü kadın seslerine emanet ediyor… 5 Latin Grammy Ödüllü İspanyol müzik dehası, bu özel projesini , 18. İstanbul Caz Festivali’ne taşıyor… Javier Limón’un kendi deyimiyle Akdeniz’in mücevherleri dediği Buika, Aynur, Glykeria ve Rita ile konseri 15 Temmuz’da İstanbul’da. Javier Limon’u konser öncesinde daha yakından tanıma fırsatı buldum.

Cenk Erdem


Javier Limón: "Bu projede bazı şarkıları bestelemek artık benim için bir ihtiyaca dönüşmüştü ve bir şekilde kafamdaki kadın vokallere bu şarkıları okutmak da yine bir tür gereksinim haline gelmişti..."

Cenk Erdem: Hem flamenkonun, hem de dünya müziklerinin en büyük prodüktör ve şarkı yazarlarından birisiniz ve 18. İstanbul Caz Festivali’nde Akdeniz’in mücevherleri dediğiniz Buika, Aynur, Glykeria ve Rita ile 15 Temmuz’da sahnede olacaksınız, peki bu konserde izleyiciye neler vaad ediyorsunuz?

Javier Limón: İstanbul Caz Festivali’nde olmak benim için bir onur. Kesin olan şu ki, gece biterken Türkiye’deki gökyüzünün altında konserdeki herkes, kalplerini burkan şarkılar dinledikten sonra büyük bir coşkuyla Buleria doğaçlamaları dinlemeye başlıyor olacak. Müzisyenler melodilerle, sözlerle oynayarak , eski şarkıları yepyeni armonilerle ve yepyeni doğaçlamalarla sahneye taşıyacaklar…

Cenk Erdem: Limón, Son de Limón ve Mujeres de Agua olmak üzere şimdiye kadar 3 stüdyo albümü yayınladınız ve bir prodüktör olarak ardı ardına Latin Grammy ödülleri toplamaya devam ediyorsunuz, bu işin başlarında bu kadar büyük başarı bekliyor muydunuz?

Javier Limón: Kesinlikle hayır. İşin başında, sadece müzik yaparak hayatımı kazanmaya çalışıyordum. Ama bu hiç kolay değil. Müzik işinde hiç aile geçmişi olmayan birinin bu işlere girmesi, müzik yaparak yemesi , içmesi, evini kurması çok zor. Ancak ben 26 yaşıma geldiğimde, 4 Grammy kazanmıştım, kendi stüdyomun sahibi olmuştum ve şöhret sahibiydim. Tüm bu yaşadıklarım bir armağan. Bir çok ödül kazanmış olabilirim ama benim için en önemlisi şarkı yazmak, bestelemek ve yaratıcı süreci devam ettirmek…

Cenk Erdem: Son albümünüz “Mujeres de Agua “ (Suyun Kadınları) bir mucize gibi Yasmin Levy, Buika, Mariza, Estrella Morente, Eleftheria Arvanitaki ve daha birçok dünya müziğinin güzel sesini biraraya getiriyor, peki sizce bu albümün diğer güçlü tarafları neler?

Javier Limón: Mujeres de Agua hiç planlanmamış bir albüm. Ben müziği bir gereksinime dönüşünce seviyorum. Bu projede bazı şarkıları bestelemek artık benim için bir ihtiyaca dönüşmüştü ve bir şekilde kafamdaki kadın vokallere bu şarkıları okutmak da yine bir tür gereksinim haline gelmişti. Aynı zamanda, Akdeniz lezzetleri de bu albümü gerçekleştirmem için gerekliydi… Açıkçası ben bu albüme ihtiyaç duyuyordum ve bence albümün en güzel tarafı bu…

Cenk Erdem: Son albümünüze “bir şekilde Akdeniz’in keşfedilmemiş mücevherlerini arıyor” yorumunu yapıyorsunuz, ancak “Suyun Kadınları” (Mujeres de Agua) başlığıyla tam olarak neyi kastediyorsunuz?

Javier Limón: Müziğimde, kadınlar şarkıların ve hatta kayıtların da sorumluğunu alıyor. Küçük birer kız değiller, sadece şarkıcı da değiller, hepsi birer kadın. 35 yaşında, 40 yaşında, 50 yaşında ve 60 yaşında kadınlar; Carmen Linares, La Susi gibi hayat tecrübesi dolu ve “kadın” kelimesinin en doygun tanımına ulaştığı kadınlar ama albüm aynı zamanda “su” ile anlam buluyor ve tüm bu kadınları çevreleyen suya, Akdeniz’e gönderme yapıyor. Çünkü bu sular hepsini buluşturuyor…

Cenk Erdem: Albümünüz ayrıca açılış şarkısı “Amanecer En Estambul” ile Türkiye’nin en güçlü seslerinden biri olarak Aynur’la ve bir klarnet virtüözü olarak Hüsnü Şenlendirici ile bizden de çok yetenekli isimleri buluşturuyor, bu güzel şarkının hikayesi nedir?

Javier Limón: Bu harika iki sanatçı albümüm için işbirliği yaptılar. Aynur’un sesi bir savaşçı gibi, çingene flamenko şarkıcılarının karakteristik feryatlarına çok yakın. Ruhuma dokunuyor, onunla çalışmaktan çok keyif alıyorum ve umarım birlikte çalışmaya devam ederiz. Hüsnü, benim bu dünyada en beğendiğim müzisyenlerden biri. Yorumlama ve doğaçlama kabiliyeti olağanüstü. Beni bu harika iki müzisyenle tanıştıran Pasion Turca’nın sahibi çok yakın arkadaşım Sinan Nergis’e bana Türkiye’de açtığı kapılar için çok şey borçluyum. Bana harika tavsiyelerde bulunup, harika fikirler veriyor… Türkiye’de daha çok zaman geçirmeyi umuyorum ve gelecek albümüm “Hombres de Fuego’yu” (Ateşin Erkekleri) Türkiye’de kaydetmek istiyorum.

Cenk Erdem: Şimdiye kadar Paco de Lucía, Enrique Morente, Bebo Valdés gibi efsane isimlerle çalıştınız ve aslında kariyerinize sadece flamenko şarkıları yazarak başladınız, peki günlük hayatınızda neler dinliyorsunuz?

Javier Limón: Richard Bona, Chick Corea gibi isimleri ve her tür müziği dinliyorum, ancak hepsinden fazla orijinalinde Afrika’dan Amerika’ya gelen ve orada bazı yeni formlara girmiş zengin türleri seviyorum: Arjantin’den Tango, Chamame gibi türleri dinliyorum. Ayrıca Brezilya müziklerini de çok seviyorum. Kolombiya müziklerini, Meksika’nın geleneksel şarkılarını da çok dinliyorum. Cazdan, blues’a, hip hop’a kadar Amerika’dan çıkan bütün türleri ve hatta biraz da Rock dinlemeyi seviyorum. Diğer taraftan Akdeniz müziklerini de çok seviyorum, diyebilirim…

Cenk Erdem: Flamenko lezzetlerini 18. İstanbul Caz Festivali’ne getirirken, size eşlik eden kadınların sahnedeki gücünü nasıl tarif edersiniz?
 
Javier Limón:
Bu neredeyse müzikle bir tür seyahat gibi… Sandra Carrasco’nun flamenkosundaki yalnızlıkla başlıyor, Buika’nın kırgın sesiyle devam ediyor, ve Aynur’un kederli ruhuyla sürüyor ve elbette 2 büyük diva Rita ve Glykeria sahne alıyor. Benim her konser için bazı sürprizlerim de vardır. Konseri bitirmek üzere tam bir müzikal çılgınlıkla, önce hepimizin üzerinde havada süzülen ama sonra derinlere inerek bizi bağlayan köklere, Akdeniz’e götüren bir yolculuk.

Cenk Erdem

Cazkolik.com / 15 Temmuz 2011, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • aylin coruh
    17 Temmuz 2011 Pazar 10:34

    merhaba, ""suyun kadınları"" etkinliğe katıldık, çok etkileyiciydi, muhteşemdi. yalnız ilk çıkan ve ili flamenko söyleyen sanatçının ismini öğrenmek istiyorum. yardımcı olabilir misiniz bana?

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.