1918 yılındaki İspanyol Gribi salgınının müzik sektörü üzerindeki etkisi neydi?

1918 yılındaki İspanyol Gribi salgınının müzik sektörü üzerindeki etkisi neydi?

Dönemin bugüne ulaşan kaynakları 1918 yılındaki İspanyol Gribi salgınının müzik dünyası üzerindeki etkisinin şaşılacak kadar sınırlı olduğunu belirtiyordu. Gözle görülümeyecek kadar küçük bir virüsün yarattığı ağır salgından sonra hayat hızla normale döndü.

 

Müzik dünyası özgürlük için milyonlarca dolar topladı

 

O dönem aslına bakılırsa salgından ziyade savaş (I. Dünya Savaşı) daha önemliydi. Ekim 1918'de ön sayfalardan atılan manşetlerde savaş için oluşturulan bağış fonları için gerçekleştirilen konserlerde mesela “New York Filarmoni vatansever konserinde bir milyon daha topladı ve George M. Cohan “Over There” bestesini yönetti” gibi başlıklar atılıyordu.

 

 

Ancak, Musical Courier dergisinin iç sayfalarındaki haberler daha dikkat çekiciydi. “Doğu Yakası ve Orta Batı şehirlerindeki karantinalar nedeniyle Chicago Opera Birliği ve Paris Konservatuarı Orkestrası ulusal turları askıya alındı” türünden başlıklara rastlanıyordu, ardından, grip salgını dünyayı kasıp kavurdu.

 

Musical America dergisi birkaç ay sonra “Bu günlerde orkestranın solist, orkestra şefi ya da orkestranın tüm personelinin sahnede olup olmayacağını kimse bilemez. Kesin olan tek şey, birinin hastalanacağıdır” başlıkları atıyordu.

 

1918 salgınında milyonlarca Amerikalı hastalandı ve tam 675.000 kişi hayatını kaybetti ama yine de, şaşırtıcı şekilde, salgının ABD müzik kültürü üzerindeki etkisi birkaç hafta gecikme ve iptal edilmiş konserlerle sınırlı kaldı.

 

Grip, Amerikan kültürel ortamını kökten dönüştürmedi; bir yıl sonra 1919'da salgın hafiflediğinde müzik yaşamı hızla normale döndü. "Musical America" dergisindeki bir köşe yazarı salgın nedeniyle sektörün uğradığı kaybın ülke çapında 5 milyon dolar olduğunu tahmin ediyordu, oysa, bugün uğranılan kayıp en az 85.5 milyon dolardır.

 

O vakit salgın “geçici bir rahatsızlık olarak” görüldü diye yazıyordu müzikolojist Douglas Bomberger 2018 yılında yayınladığı “Making Music American: 1917 and the Transformation of Culture" isimli kitabında. O dönem I. Dünya Savaşı herşeyden daha önemliydi.

 

"Grip Birçok Konser Salonunu Kapatıyor” manşetlerine Ekim 1918'de sık sık rastlanıyordu. Kültür sezonunun başlangıcıydı ve Philadelphia Orkestrası gibi büyük topluluklar konserlerini askıya aldı. Bununla birlikte, endüstriye dair beklentiler yine de ümit vericiydi. Musical America dergisinde bir yazar endişeli olmadıklarını yazıyordu. Cincinnati Senfoni Orkestrası konser iptalleri artınca yakındaki bir köye yerleşerek vaktini prova yaparak geçirdi.

 

Tiyatroları veya salonları kapatmayan New York'ta konser hayatı genellikle devam etti. Carnegie Hall'da konserler sürüyordu. Seyirci hiç bir şeyden etkilenmemiş gibi salonları doldurmayı sürdürüyordu.

 

 

Ancak yine de bazı şarkıcılar hastalıkları nedeniyle bazı prodüksiyonlarını erteledi. Seçkin kemancı Jascha Heifetz ve piyanist Leo Ornstein performanslarından geri adım attı çünkü ikisi de gripten etkilenmişti.

 

Turne orkestraları ve opera şirketlerinde ciddi tahribat yaşandı. Paris Konservatuarı orkestrası, 60 performans için savaş gemisiyle Amerika Birleşik Devletleri'ne seyahat etti ve Ekim ortası ilk kez Carnegie Hall'da konser verdi. Ancak grip yayılırken, topluluğun turne planları da değişmek zorunda kaldı. Musical Courier, “karantina çok katılaştı” diye başlık atıyordu.

 

O dönem müzik sektörü denince klasik ve opera ağırlıklı bir sektör anlaşılıyordu, caz ve pop henüz ortada yoktu

 

Salgının pop müzik üzerindeki etkisi ise basında daha az kaydedilmişse de Bomberger, turların iptal edildiği dönemin caz gruplarının kimi kayıtlarını buldu. New Orleans kapatıldığında, o zaman henüz 17 yaşında olan Louis Armstrong, şehir dışında ilk konserlerini almıştı ve aynı dönem “The Influenza Blues” (resmi en üstte) adı verilen birkaç farklı şarkının notaları yayınlandı.

 

O dönem, yeni yeni palazlanan kayıt endüstrisi ise salgını evde dinlemeye yönelik yüksek ticari satış potansiyeli olarak görüp durumdan faydalanma yoluna gitti. Edison fonograflarını “Grip kasılması riski taşımadan büyük opera, hafif opera, kutsal müzik veya güzel eski şarkıların konserlerine katılabilirsiniz” şeklinde verdiği ilanlarla pazarladı. Dönemin dergileri ünlü piyanist Leopold Godowsky'nin resimlerini San Francisco yakınlarındaki evinde koruyucu maskeyle yayınladı. “İyi bir vatandaş gibi maskesini takıyor,” diye yazıyordu alt yazıda.

 

Bu tür fotoğraf operasyonları savaş zamanı propagandası için müziğin harekete geçirildiği bir çağın tipik örneğiydi ve sanatçılar kahramanca özveri sembollerine dönüştü. 1918'in başlarında Musical America, soprano Geraldine Farrar'ı çektiği fotoğraflarla “vatanseverliğin yüksek rahibesi” olarak tanımlamıştı.

 

Başta da yazdığımız gibi salgın değil savaş daha önemli göülüyordu ve MET (Metropolitan Operası) gala konseri de dahil olmak üzere savaş zamanı bağış toplama konserleri hastalığın yayılmasına yardımcı olduğu açıkça görülüyordu. Philadelphia şehri geçit töreni yerine açık hava etkinlikleri düzenlemeyi sürdürdü.

 

Bomberger, “Dışarıda konser yapmak sorun olmazmış sanılıyordu, çünkü mikroplar açık havada bu kadar kolay bulaşmaz" diye düşünülüyordu ama sardalya gibi on binlerce insan kalabalığını görünce mikropların etraflarından dolanmayacağı açıkça belliydi diye yazıyor.

 

O dönem müzik basınındaki ölüm ilanlarının bazıları İngilizceydi. Ekim 1918'in başlarında, savaş başladığında uluslararası kariyerine yeni başlayan genç soprano Belle Godschalk gripten öldü. Pennsylvania'daki Bethlehem Steel fabrikasında çalışmak için gönüllü olmanın yanı sıra, birlik kamplarını gezdi ve New Jersey'deki Camp Dix'te tek bir günde yedi kez şarkı söyledikten sonra hastalığa yakalandı.

 

"Mühimmat fabrikasında ateşli bir coşku ile çalıştı ve ardından kamplardaki çocuklar için şarkılar söyledi," diye yazdı Musical Courier yazarı, “Kelimenin tam anlamıyla ülkesi için hayatını feda etti.”

 

Hayatta kalan müzisyenler de önemli gelir kaybına uğradı. San Francisco'da müzisyenler birliği bir ay süren tiyatro yasağını iptal etmek için uğraştı ancak Kasım ayına kadar, Doğu Yakası ve Orta Batı’da salgın zayıfladıkça salonlar yeniden açılmaya başlanmış hiç olmadığı kadar doluyordu. Chicago Amerika Senfoni Orkestrası, Musical America'ya göre, “öksürüğünü veya hapşırığını maskeyle engellemeyenler salon patronları için ceza tehdidi” olsa da sezon devam etti. Bilet satışları olağanüstüydü.

 

 

Televizyon, radyo ve plâkların olmadığı dönemde konserler vazgeçilmez biricik eğlenceydi

 

Ölümcül 1918 gribinin sanat üzerindeki etkisi görece daha az kaldı ama salgın, nihayetinde müzik tarihinde korkunç bir darbeydi. Herhangi bir kültürel kurumun bugün öngörülen uzun vadeli finansal sonuçlarla karşılaşıp karşılaşmadığını pek bilmiyoruz.

 

21. yüzyılda canlı performanslar koronavirüsten önce bile zaten zorluk içindeydi çünkü çok sayıda yayın seçeneği nedeniyle (artık cep telefonlarından bile ne varsa o an izleyebiliyoruz) tiyatro ve konser salonlarına gitmenin güvenli olduğu zaman dahi çok sayıda insan evde kalmayı tercih ediyordu.

 

“O zamanlar televizyon veya internetten bağımsız olarak henüz ticari radyo ortada yokken fonograf/plak endüstrisi de gelişme dönemindeydi,” diye yazıyor Bomberger kitabında. “Gerçekten, o yıllarda canlı konserlerin hiçbir alternatifi yoktu. İnsanlar, salgın bittikten sonra canlı konserlerin tam bir patlama yaşayacacağının açıkça farkındaydı” diye tamamlıyor.

 

Kasım 1919'da Musical America dergisi yeni konser sezonunda savaşın da ona ermesi ve gribin yarattığı tahribatla boşa geçen zamanı telâfi etmek için salonların rekor sayıda dolacağını tahmin etmişti.

 

“Her yerde müzikal ilgi,” diye ekledi “ateşin sıcağında gibi görünüyor.” Takip eden sayfalar, Minneapolis'teki Mankato'daki grup konserlerinden, Maine, Bangor'da yeni bir opera binasının açılışına kadar zengin bir dizi performans birbirini izliyordu.

 

“Bu 1918 kaynaklarında okumamı gerçekten canlandıran şey vardı,” dedi Bomberger, “insanların müziği ne kadar takdir ettiği ve müziğe ihtiyaç duyduğu ve sevdiği belliydi. Müzik onlar için onsuz yaşayamayacakları bir şeydi.”

 

William Robin

 

(Bu yazı William Robin tarafından 6 Mayıs 2020 tarihinde New York Times gazetesinde yayınlanmıştır)

 

Cazkolik.com / 12 Mayıs 2020, Salı

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.