Agnes Obel'in müziğine dair gözlemler, yorumlar, izlenimler ve bir tespit?

Agnes Obel'in müziğine dair gözlemler, yorumlar, izlenimler ve bir tespit?

Caz dünyası dışında merak ettiğim isimlerin başında geliyordu Danimarkalı şarkıcı ve söz yazarı Agnes Obel.

 

41 yaşındaki sanatçı ve ekibini dün gece nihayet Zorlu PSM'de izleme imkanı buldum. Hep söylediğim gibi, bir sanatçıyı albümlerinden dinlemekle sahnede canlı izlemek arasında çok fark var, bu fark, bazen lehte, bazeh aleyhte olabiliyor. Obel için lehinde bir konserdi çünkü albümündeki soundu nerdeyse birebir sahnede canlı yaratabildi.

 

Ekibi derken, elektrikli/pedallı iki çello, perküsif enstrümanları çevresine dizmiş bir müzisyen ve klavyelerde kendisi. Danimarkalı, Alman, Fransız ve Avusturyalı dört genç harika kadın. Obel'in ekibi samimi ve titiz ama amatör ruhlu profesyonellerdi. Obel'in iki yıl sonra yeniden konserlere başlamasının heyecanı üzerindeydi. İki yıl sahneye ara vermek uzun zaman, çoğu insan pratiğini kaybedebilir, hele müzisyenseniz daha da belirgin olabilir. Obel şarkı araları kısa notlarla böyle mesajlar verdi. Zorlu PSM'nin salonuna ve İstanbul'a konuk olma nezaketinin ötesine taşan içten yorumlarda bulundu, özellikle salonun akustik başarısına, ki buna ben de katılıyorum, özellikle Obel'inki gibi bir sound bu salona yakıştı. Rahatlıkla canlı kayıt yapılabilecek bir sesi vardı salonun.

 

 

 

Kavramlarla güçlendirilmiş, soundu mimarilendirilmiş art-pop bir müzik

 

 

Obel'in müziğinin fonksiyonel yanları var. Geleneksel şarkı/melodi formatının dışında bir yeni dönem müziği. Obel müziği sözlerle toplam bir mimari doku olarak görüyor ve baştan o şekilde inşa ediyor. Bu bakıma klasik müzisyen icracılığı değil yaptıkları. Enstüramanlar solo yapmıyor, doğaçlama yapmıyor, müziğin sürprizi yok ve tüm enstrümanlar ortak müzikal dokuların kendilerine ait parçalarını üretmekle, Obel'de sesiyle, yazdığı kelimeleri, mısraları seslendirmekle meşgul. Fonksiyonel yanları olmasından kastım bu müziklerin kullanım alanlarının film ve dizi müzikleri, sosyal ortam soundları, bienaller, müzeler vs. gibi çoklu kullanıma açık olabilmeleri. Nitekim Obel, Euphoria, Dark, The Rain, Grey's Anatomy gibi dizilerin müziklerini yazdı, dün akşam dinleyince gördüm ki ben de yönetmen olsam Obel'le çalışmayı tercih ederdim gibime geliyor.

 

Çelloların süreğen gergin tınlamaları, iki çellonun karşılıklı vibratolarının/pizzicatolarının yarattığı dağınık stereo etki, perküsif enstrümanların ritmik olmayan efektif sesleri piyanonun sınırlı müzikal anlatısının tümü sözlerle tamamlanmış toplam soundun ayrıntılarını oluşturuyor.

 

Obel'in yazdığı sözler ise günümüz insanını tanımlayan, kimi kişisel ilişkiler, kimi dünya ile ilgili ama genellikle endişe tabanlı anlatılar. Özellikle insan ilişkileri kısmı önemli, bu ilişkilerin bağlamları da örneğin pandemi dönemi, yalnızlık, yalıtılmışlık vs gibi sebeplerle çeşnilenerek tamamlanıyor.

 

Asıl kaygımı sona sakladım.

 

Yukarda yazdıklarım, müziğin sahne üstü canlı ve arka plan oluşumuna dair anladıklarımdan ibaret, buraya kadar tamam, ama, benim asıl sorunum şu ki, bu tarz müzikal ifadeler/anlatılar orijinal olabilir ama kalıcı olacaklar mı? İşte bundan şüpheliyim!

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 02 Temmuz 2022, Cumartesi

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.