Ağustosta ölen Dreyfus Records kurucusu Francis Dreyfus caz müziğine pek çok güzel albüm armağan etti, bunlardan biri 2008 tarihli Michel Petrucciani "Best Of"u...

Ağustosta ölen Dreyfus Records kurucusu Francis Dreyfus caz müziğine pek çok güzel albüm armağan etti, bunlardan biri 2008 tarihli Michel Petrucciani "Best Of"u...

Fransız müzik firmalarının caz yayıncılığında nasıl desek, kendilerine has, özel bir yanı olmuştur. Buna isim bulmamız gerekirse ‘uluslararası yerel’ tanımı umarız kastımızı anlatır. Daha açık anlatmaya çalışalım, Fransız müzik firmaları özellikle caz yayıncılığını ulusal boyutuyla ele alıp uluslararası ölçekli firmalar gibi davranıyorlar. Bu konuda gerçekten başarılılar. Bugün ele aldığımız albümde bir Fransız firması Dreyfus Records yayını. Her ne kadar bu albümü tanımamıza neden olan konu bir ölüm haberi olsa da...

Paris merkezli uluslararası müzik firması Dreyfus Records'un kurucusu ve yayıncısı, prodüktörü Francis Dreyfus geçtiğimiz günlerde 70 yaşında hayatını kaybetti. Çok iyi bir caz dinleyicisi ve tutkunu olan Dreyfus aynı zamanda bağımsız prodüktördü. Zaten yayıncılığa geçişi de öyle oldu. Bir diğer özelliği de, öncü nitelikli Fransız müzisyenlerine dair yaptığı keşiflerdir. Bu konuda gerçekten başarılı olduğunu bir kez daha vurgulayalım. Francis Dreyfus artık hayatta değil ama yirmi yıldan bu yana yayınladığı albümler caz müziği içerisinde sürekli dinlenecekler. Bu anlamda, bir cazsever olarak saygın prodüktöre teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Francis Dreyfus’a sunduğumuz teşekkürü hakeden albümlerden biri elimizde. Yayın tarihi açısından bakarsanız belki çok yeni değil ama kaçırılmaması gereken bir albüm, üstelik çıkış tarihi 2008, caz için yeni sayılır.

Henüz çok genç yaştayken ölen ünlü Fransız caz piyanisti Michel Petrucciani ile ilgili bir çok ‘best of’ içerikli albüm duymuşsunuzdur, hatta evinizde, elinizin altında bunlardan birinin olması da muhtemel ama sözünü edeceğimiz albüm inanın hepsinin önüne geçebilecek özende ve güzellikte parçalara yer veriyor. Parçaların tamamı konser kaydı ve albümde birbirinden etkileyici 10 parça var, hangi birini anlatalım, dinlerken inanın şaşırıp kaldık, “Take The ‘A’ Train”de Steve Gadd’in mükemmel davul solosunu mu, “Night and Day”de Stephane Grapelli’nin kemanını mı, hangi birini?

Peki, şimdiye kadar neredeydi bu parçalar? Bir dolu soruyu sorup cevabını beklemeden sadece zevkle dinlemeye devam ettiğiniz bir albüm olmuş. Örneğin, davul solosundan söz ettiğimiz parça, “Take The ‘A’ Train” Tokyo konserinde kaydedilmiş, basta Anthony Jackson var, davul soloyu bir kenarda tutarsak eğer Duke Ellington bu parçayı dinlemiş olsaydı Petrucciani’yi emin olun alnından öperdi, öylesine güzel bir piyano...

Albümün ilk sırasındaki Petrucciani bestesi “September Second” Gadd, Jackson ve Petrucciani triosuyla kaydedilmiş. Yine aynı, yani Tokyo konserinden alınma bir parça. Bu yazıyı yazdığımız gün havalar ilk kez biraz olsun soğumuştu ve bu parça her dinlediğimizde ruhumuzu sonbahar serinliği gibi okşayıp durdu. Petrucciani’nin piyanosuna olan aşkının benzeri yok, bunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz, bu nedenle beş dakikalık duygusal sağanağa hazırlıklı olun...

Ardından gelen “Les Grelots” bir başka Fransız piyanist ve organist Eddy Louiss ile kaydettiği 1995 tarihli 2 CD’lik “Conference de Pres”ten alınma parça, piyano ile orgun, yanyana örneklerine pek sık rastlamadığımız ikilinin referans gösterilecek denli güzel bir kaydı. Louiss’in orgu ile başlayan parça Petrucciani’nin piyano eşliğinin ardından rollerin değişmesi ama melodik çizginin değişmeyip, duygusal tempoyu bir an olsun düşürmeden adeta suyun üzerinde kayıp giden bir altı dakika...


Cazda yaratıcılık böyle bir şey olsa gerek...


Herhangi bir “Night and Day” kaydını ilk kez dinlerken müzisyenlerin artık daha neler yapabileceğini düşünür ve umarsınız. Bu konuda size bir şey söyleyelim mi, beklediğinizden daha fazlasını almak demek işte bu kayıt olmalı. Petrucciani piyano, Grapelli keman, George Mraz bas ve Roy Haynes’in davul çaldığı parça Grapelli ile kaydettiği "Flamingo" albümünden alınma. Her müzisyenin üstüne düşenin en iyisini yaptığı, Roy Haynes’in zillerine hayran kalıp, Grapelli’nin kemanına aşık olduğumuz, Mraz’ın melodik basının, Petrucciani’nin şiirsel piyanosunun alkışları fazlasıyla hakettiği bir yorum...

“Brazilian Like” ise yine Petrucciani bestesi. Petrucciani’nin besteciliği üzerine ayrıca bir yazı yazmak gerek. Parçanın düzenlemesini Bob Brookmeyer ile beraber yapmışlar. Parçanın orijinalinin olduğu albüm “Both Worlds” adıyla 1997 yılında yayınlanmıştı. Flavio Boltro’nun trompet, Stefano di Batista’nın saksofon, Bob Brookmeyer’in trombon, Petrucciani’nin piyano, Anthony Jackson’ın bas ve yine Gadd’in davul çaldığı albüm zaten bütünüyle dinlemelere layık. “Brazilian Like” ‘best of’ta yerinde ve özel bir duyguyu karşılık geliyor, kesinlikle mükemmel bir seçim...

Sıradaki parça “Trilogy in Blois” piyanistin Almanya’da verdiği solo konserden alınma. Beste kendisine ait. “Solo Live” adıyla 1998’de yayınlanan albümde elimizdeki ‘Best Of’ içinde gördüğümüz kimi parçaları solo halleriyle dinlemek mümkün. “Why” ise 1994 tarihli “Marvellous” albümünden alınma. Dave Holland ve Tony Williams ile kurdukları üçlüye katılan Grafiti String Quartet’in senfonik arka planında yeraldığı harika bir kayıt.

“Take The ‘A’ Train”den zaten en başta bahsettik, peki ya sondan bir önceki “Besame Mucho”ya ne demeli? Tuşesi bu kadar keskin, tavizsiz piyano yorumu dinlemiş miydiniz? Dinlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız! Akıp, uçup giden değil, her birinin üzerinde tek tek durulan, duygusal hesaplaşması yapılmış, içinizdeki telleri tek tek geren notalar...

Albümün son parçası ise müzik firması adına yapılan “Dreyfus Night in Paris” isimli geceden alınma kayıttan. Yine harika bir kadro; Marcus Miller, Bireli Lagrene, Kenny Garrett, Lenny White gecede Petrucciani’nin bestesi latin ritmli “Looking Up”a eşlik etmişler, Garrett’ın saksofonu aklınızda kalacak kadar güzel. Parça böylesi bir derleme için nefis bir final olmuş, konser salonunda dinliyor olsaydık ayakta hep birlikte ellerimiz kızarıncaya kadar alkışlayacağımız bir an olurdu. Kimbilir, belki de siz de evinizde dinlerken şimdi bizim yaptığımız gibi yapacaksınız...

Cazkolik.com / 1 Eylül 2010, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.