Air Anatolia vaad ettiği repertuvar kadar zengin kadrosuyla beni cezbeden bir proje olduğu için 14 Ekim Cuma akşamı Zorlu PSM’deydim. PSM’nin büyük sahnesinin arkasında bir o kadar daha büyük bir hacim olduğunu bilmiyordum. Daha önce büyük salonun arkasında çok daha küçük bir salonda Martin Barre’yi seyretmiştim. Demek yekpare büyük bir alanı konsere gösterilen teveccühe göre kesip, biçiyorlarmış.
Büyük çoğunluğu gençlerden oluşan coşkulu seyircini 70’lerin Anadolu Pop, Anadolu Rock repertuvarına hakim olmaları şaşırtıcı geldi bana. Benim gibi 50’lerinde, hatta 60’larında bir kitle bekliyordum. Ama bizim neslin Cuma akşamı dışarı çıkması, mesela karşıyakaya geçip, gece yarısı eve dönmesi büyük mesele gerçekten.
İki davul hemen Kurtalan Ekspres zamanlarını hatırlattı. Geri dörtlüyü 3 kişiyle (2 davul, bas) oluşturan, tam bu janra uygun bir saha dizilimi. Arkada sample ve kaydedilmiş sesler çalan bir (MC?, DJ?) bir çeşit “master of ceremony” sahnenin her iki yanında iki klavye, iki gitar (biri ayrıca synth de çalıyordu) elektro saz, sahnenin solunda, zengin bir nefesli grubu ki aralarında İngiltere’den çıkan, isim yapmış trompetçi Yazz Ahmed de var.
Konser, Barış Manço’nun bir konserinden alınma ve konsere buyur eden güzel bir anonsu ile başladı ve ilk büyük isim Ahmet Güvenç çıktı sahneye. Beklendiği üzere "Dönence" ve "Gülpembe"yi çaldılar. Bas gitarın sesi patlıyordu sanki. Tamam solo enstrüman ama bunun da bir ayarı olmalı değil mi?
Kendi tasarladığı mikrotonal gitarıyla herkesin takdirini kazanan Prof. Tolgahan Çoğulu’yu ilk defa izleme şansı da verdi bana bu konser. Aşık Veysel’in "Benim Sadık Yarim Kara Toprak"ını ve bir tür çeşitleme sundu.
Her konuk iki parçayla endam etti. Cahit Berkay kendisiyle özdeşleşmiş yaylı tamburuyla "Alageyik" ve "7/8, 9/8"i çaldı Moğollar'dan. "Alageyik"de vokalde Derya Yıldırım vardı. Konserde keşfettiğim bir çok isimden biri Derya Yıldırım. Almanya’da grubu Şimşek ile güzel düzenlemelerle son on yılda Avrupa’da ortaya çıkan bir çeşit “Anatolian Revival” müziği yapıyorlar.
Konserin diğer büyük ismi Okay Temiz herkesçe tanınan "Denizaltı Rüzgarları" ile sahneyi hoplatan ilk isim oldu. Yine heybesinden irili, ufaklı envai çeşit ses çıkaran “şeyler” çaldı. Ama onu klavyecinin arkasına saklamak seyirciye büyük haksızlıktı. Maalesef klavyeci de önünden çekilmeyi bir türlü akıl edemedi. İkinci parça "Fidayda"da bütün salon Ankara’lı olmuştu. Sabaha kadar çalsalar kimse itiraz etmezdi.
Melike Şahin benim Edip Akbayram ile tanıdığım iki parça ile çıktı. "Deniz Üstü Köpürür" ve "İnce İnce Bir Kar Yağar". "Deniz Üstü köpürür"ü Cem Karaca düzenlemesini esas alan bir düzenlemeyle çaldılar. Aşık Mahsuni’nin muhteşem parçası "İnce İnce Bir Kar Yağar" maalesef sözlerin ve bestenin ruhunu yansıtmayan pop ritmlerle yavan bir icraydı. Benim kulağım ne şanslıyım ki rahmetli Vecdi Ören’in eşsiz bas riffleri ile doluydu, hemen air bass ile müdahale ettim.
Hacivat kılığıyla çıkan Murat Ertel çıktığında dostum Demirhan ile bize ayrılan sürenin dolduğunu idrak ettik. Lakin araba da bal kabağına dönüşebilirdi.
Bu güzel Cuma gecesi için bu konserde emeği olan herkese teşekkürler.
Cenk Akyol
Cazkolik.com / 16 Ekim 2022, Pazar
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.
Cihangir Akın
Sevgili Cenk , harika bir konser analizi kalemine sağlık.Ben de senin belirttiğin teknik sapmalar dışında tüm performansları çok beğendim. Okay Temiz'i ,sol bölümden, sahnede göremeden dinleyenlerdenim.Ancak konseri müziği ve mesajları ile Murat Ertel'in (Baba Zula) domine ettiğini düşünüyorum...
Bu Yoruma Cevap Yazın »Astor Parker
Pek güzel yazmış Cenk Bey, betimlemeli konser deneyimi yaşadım.
Bu Yoruma Cevap Yazın »