Baharda Paris...

Baharda Paris...

Durma, durma, gözünün alabildiği kadar
Sar bu şarkı söyleyen, bu dans eden evreni
Ve ayırma güzel gökyüzünden gözlerini;
Yaşamak kadar güzel, saf, mavi gökyüzünden,
Bağışlayan gökyüzünden, ebedi gökyüzünden.

 

Ahmet Muhip Dıranas

 

Daima özgür kalmaya çalışırız, daima doğru olanı yapmak için senaryolarımızı hazırlarız. Hepimiz içimizde ya da dışımızda direnç gösterdiğimiz şeylere karşı bir kimlik oluştururuz. Çoğu zaman maskelerimizin ardına saklanır, ordan bakarız tüm olmak istediklerimiz ve yapmak istediklerimize. Bunu yaparken de homurdanmayı ihmal etmeyiz ama... Çünkü hayat pek çok keredir ve her seferinde bir başka şansımız olacaktır aynı şeyleri deneyimlemek için... Bu kısmın böyle olmasını ben de isterdim, ancak tek seferlik ve müsveddesi olmayan zamanlara yazarız hikâyelerimizi. Hata yapacak kadar vaktimiz olsa da, sahte olacak kadar uzun vaktimizin olmadığını kabul etmek uygulamada zordur fakat gerçektir.

 

Ancak birileri çıkar, bizi saklandığımız yerden çıkarır ve oyunu bozar. Karşımıza dikilir ve hissettiği, bildiği tüm gerçekleri anlatır. Hikâyesi gizemli olmasa da oldukça devrimseldir. O herkesin arkasına gizlendiği korkulardan arınıp kendine bir kale yapar. Kalesini yaparken harcına kan, ter, gözyaşı da katar. Çünkü bunu yapmak sadece iyi olan taraflarını değil zayıf olanları da göstermek için ihtiyat etsen de o yolda yürümeyi gerektirir. Ama o çekinmez... Tüm riskler alınacaktır, tüm cephelerde mücadele edilmeye adanılacaktır ve yaşam sona erdiğinde geriye kalanlar için pişman olmadan affetmek adına ve her şeyin hakkını olması gereken zamanda ve yerde vermek adına çabalamak ile uğraşılacaktır.

 

Count Basie; Amerikalı bir caz piyanisti, besteci, orkestra şefi... Nisan 1904’te dünyaya gelmiş ve 1984 yılında aramızdan ayrılmıştır. Zengin olmayan bir aileden olsa da, anne babasının yanında çalıştığı zengin ailelerden edindiği müzik kültürü ile ve bu sayede küçük yaşta çalmak için heves edindiği piyano çalma serüveni başlıyor. Okulun en iyi öğrencilerinden biri olan Basie, erken yaşta sınıf atlayarak liseye geçse de zamanının çoğunu performans yapılan yerlerde dolaşarak harcıyor ve doğaçlama öğreniyor. Ve ilk macerası olan sessiz sinemalarda, piyano çalarak şov dünyasına adımını atıyor. Count Basie, aynı zamanda davul çalıyor ve Duke Ellington’ın ekibinde çalan Sonny Greer onu yetenekli olduğu konusunda yüreklendiriyor, ancak, o tam on beş yaşında piyano çalmaya karar veriyor davuldan vazgeçerek.

 

Piyano çalış stilinde en çok etkili  zamanlar olan 1920’lerde Harlem’de Willie ‘’the Lion’’ Smith ve James P. Johnson ile müzik yapmıştır. Duke Ellington, Louis Armstrong, Fletcher Henderson, Earl Hines beraber çalıştığı ve etkilendiği önemli caz müzisyenleridir.

 

Bebop dönemini ve müzisyenlerini de yakalamış olan Basie, Charlie Parker, Dizzy Gillespie, Miles Davis ile de kendi big band grubuyla çalışmıştır. Ella Fitzgerald, Frank Sinatra, Benny Carter, Bing Crosby, Sammy Davis Jr., Tony Bennett, Sarah Vaughan ile albüm ve pek çok konser performansları bulunmaktadır. Tek pişmanlığı Louis Armstrong ile bir kaydı olmaması üzerinedir.

 

Count Basie, siyahî haklarını savunan bir örgüte üye olup, hayatının çoğunu bu konuda çözüm üretmek üzerine geçirmiştir. Bunu bir dernek üzerinden yaparak gizlemeye çalışsa da, pek çok konuda olduğu gibi bunun için emeğini ve çabasını esirgememiştir. Müzikte olan akıcı kavrayışı gibi zekâsının ışıltısını da gösterdiği eğitim hayatı arasında seçimini müzikten yana kullanmış, üst düzey çaldığı piyano ve davul arasında yine seçim yaparak dünyaca tanınan bir caz piyanisti haline gelmiştir. İki evlilik yapmış, son evliliğini 1942’de Catherine Morgan ile gerçekleştirmiştir. Onunla olan evliliğinden engelli bir çocuğu olmuş ve hayatının geri kalanında onu rehabilite etmek üzerine geçirerek büyük bir sınav vermiştir. Çocuğunun sağlıklı doğmamasını belki de ilk defa bir seçim olarak göremese de, yine de elinden gelenin en iyisini yaparak onu iyileştirmeyi eşiyle başarmışlardır. Yürümeyi dahi başaramayan Basie’nin çocuğu, hem yürümeyi hem de yüzmeyi zaman içinde öğrenmiştir.

 

Yaşamının çeşitli evrelerinde yazgısıyla barışan, ona küsmeden onunla beraber yürüyen Count Basie, doğduğu aya övgüsünü ve kaderine olan gülümseyişini adeta "April in Paris" albümünde 1955 yılında müzikal olarak dile getirmiştir. Hayatında, sevginin sihriyle dönüştürdüğü anları "Magic", kutlamaları, yemekleri ve dostlukları sıkı sıkı sarmalayan "Dinner with Friends", "Sweety Cakes" ve tüm bu anları anlamlandıran, zamanda kaybolmadan tüm düşman duyguları affeden, tüm dostlukları kucaklayan "What Am I Here For" parçasıyla cevabına gönülden bağlı bir müzisyenin sırrının anahtar sorusunu bizlere göstermiştir adeta.

 

Bu albümdeki besteler bir bahar ayini gibi bazen uyumsuz, bazen hırçın, bazen çok hiperaktif olsa da daima dost, dürüst, samimi, içten bir gülüş gibi çiçek açtırır nitelikte melodiler, aranjmanlar ve yorumlar ile kalplerde.., Düşe kalka, bata çıka, ağız dolusu gülüşlerle ya da hıçkırıklara boğularak ama pişman olmadan, arkada söz bırakmadan, acıyarak kötülere, severek iyileri ama en önemlisi bağışlayarak gökyüzünden kendini, başkalarını ve ebediyetini...

 

Şenay Ocak

 

Cazkolik.com / 18 Mayıs 2022, Çarşamba

 

Etiketler: #senayocak  #countbasie  #countbasieorchestra  #aprilinparis  #jazz  #caz  #albumreview

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Şenay Ocak

Caz vokalisti ve eğitimci Şenay Ocak müzikoloji üzerine yüksek lisans yapıyor, yurtiçi ve dışında caz üzerine akademik çalışmalarını, proje ve eğitimlerini sürdürüyor.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.