Merhaba değerli müzikseverler,
Bugün çok ikonik bir ürünün iki farklı tasarımı hakkında konuşacağız. Ürün Bang and Olufsen’in en başarılı ürünlerinden birisi plan Beosound A9, 10. yılında iki önemli Türk tasarımcı Erdem Akan ve Deniz Salaçin Erciyas tarafından özgün dokunuşlarla adeta yeniden yaratıldı ve Art of the A9 adı verilerek müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Önce ürünün kısa bir tanıtımını yapalım ve ardından da değerli tasarımcılarımız ile bu proje hakkında sohbet edelim.
Bang Olufsen, en ikonik tasarımlarından biri olan Beosound A9 için “Art of the A9” projesi ile dünyanın birçok ülkesindeki heyecan verici tasarımcılarla bir araya geldi. Eşsiz projeye Türkiye’den de vizyoner tasarımcılar Erdem Akan ve Deniz Salaçin Erciyas kendilerine özgü tasarımlarıyla katkıda bulundu.
Benzersiz tasarımlarını Beosound A9’un dairesel tuvaline uygulayan Erdem Akan ve Deniz Salaçin Erciyas, bu eşsiz hoparlörü birer sanat eseri olarak yeniden yorumladı. “Art of the A9” projesi kapsamında, sınırlı sayıda üretilen bu özel kanvas kılıflara yaptıkları tasarımlar, sanatı ve müziği bir araya getirdi.
Tasarımcı Erdem Akan, Art of the A9 projesi için hazırladığı bu tasarıma 'Sound Garden' adını verdi. Kültürlerin harmanlamasından yola çıkarak, tezatlıkların içerisinde hoş bir denge sağlayan Akan, daha önce tasarımı ile "Geleceğin Ustaları" yarışmasında en iyi çini ödülüne layık görülen Salih Sarıçam’ın da kaleme aldığı motifi dijital ile buluşturdu. Geleneksel ve modern çizgileri tasarımda bir arada tuttu, klişe olguları, karşıtlıklar ile birleştirerek estetik bir enerji yakaladı.
Tasarımcı Deniz Salaçin Erciyas ise tasarımını hayata geçirirken; sadelikten, renklerden, şekillerden, doğadaki desenlerden ve doğanın hissettirdiklerinin soyut ifadesinden ilham aldı. “Art of the A9” projesi için hazırladığı tasarımında, doğada onu etkileyenleri kendi bakış açısı ile harmanlıyor. Heykelsi bir tasarım oluşturarak kendi iç dünyasındaki meydan okumayı tasarımına aktaran Deniz Salaçin Erciyas; sınırları aşıp insanı doğaya taşıyan bir görsel tasarlıyor. Tasarımını hayata geçirirken hem müziğin eşsiz tınılarıyla hem de sanatın görselliğiyle; dalgaları, güneşi, yeşili ve hayatın doğal akışını bu geometrik formlarda yansıtıyor. Doğanın seslerini, renklerini ve kokularını anlatıyor.
Sanatın ve teknolojinin harmanlanmasıyla oluşan Beosound A9, çağdaş çizgilere sahip göz alıcı bir Tasarımı kusursuz ses ile sunuyor. Eşsiz, özelleştirilebilir ve zamansız tasarımı ile birinci sınıf malzemelerden üretilen Beosound A9’u, “Art of the A9” projesi için özel tasarlanan kanvas kılıfları ve diğer tüm Bang and Olufsen koleksiyonunu yakından tanımak adına Bang and Olufsen mağazaları ziyaret edilebilir.
Şimdi, bu proje hakkında tasarımcılarıyla kısa bir sohbet yapacağız. Bu proje nasıl doğdu, nasıl gelişti ve nasıl dahil oldular kendilerinden dinleyelim.
Art of the A9 projesi nasıl doğdu?
Tamer Tekelioğlu: Merhaba, öncelikle bu güzel tasarım için tebrik ve teşekkürlerimizi iletiyorum, gerçekten etkileyici ve özgün bir ürün ortaya çıkmış. Şimdi proje hakkında konuşmaya başlamadan önce bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Deniz Salaçin Erciyas: Bende öncelikle güzel sözleriniz ve bu röportaj için teşekkür ediyorum. Renklerin ve boyaların içinde kaybolduğumda daha küçük bir çocuktum, duvarlarda başlayan çizimlerim zamanla evin her köşesine yayıldı. Kendimi özgürce ifade etmemi destekleyen ailem sayesinde hayatı keşfederek çizmenin tadına vardım ve hala devam ediyorum.
Tasarımlarıma, merak, sorgulama, yeniyi ve güzeli arama, farkındalık yaratma çabası duygusu ile yöneliyorum. Yeditepe Üniversitesi Grafik Tasarımı Bölümünü Master derecesi ile bitirdim. İlerleyen yıllarda Central Saint Martins’te (Univercity of the Arts, London) çeşitli illüstrasyon ve çizim dersleri aldıktan sonra, grafik tasarımı ile çizimi harmanlamayı sevdiğimi farkettim. Yerli ve yabancı firmalar ile proje bazlı çalışmalar yapıyorum. Son dönemelerde mural art konusu benim için hayli yoğun geçiyor. Aynı zamanda bireysel olarak kişiselleştime projelerime ve illüstrasyona devam ediyorum.
Erdem Akan: Kendimi yaptıklarım üzerinden tanıtırsam, kısaca tasarımcı, tasarım yöneticisi, küratör, eğitimci ve girişimci diyebilirim. Makina mühendisliği, ürün tasarımı ve tasarım yönetimi alanlarındaki geniş eğitimime rağmen, kendi kendimi yetiştirdiğime inanıyorum. Yaratma sürecinde kültürleri harmanlamayı, zıtlıkları dengelemeyi ve disiplinleri bir arada kullanmayı seviyorum. Sanırım bu açıdan doğup büyüdüğüm İstanbul gibiyim.
Tamer Tekelioğlu: Bang and Olufsen benim yakından izlediğim ve başarılı bulduğum bir marka. Tasarım konusunda eskiden beri çok iddialılar. HiFi sektöründeki klasik çizgiyi hiçbir zaman kullanmadılar ve hep farklı tasarımlar ile sektörde ön plana çıktılar. Peki firma tasarım konusunda bu kadar iddialı iken nasıl oldu da bu proje doğdu ve gelişti? Kısaca anlatabilir misiniz?
Deniz Salaçin Erciyas: Çocukluğumdan beri sevdiğim ve sadeliği, yalınlığı ile kendimi yakın hissettiğim tarzına hayran olduğum bir marka Bang and Olufsen. Ayrıca konu en ikonik ürünü olan Beosound A9 olunca ilk hissettiğim büyük bir heyecan ve coşku oldu. Bu tasarıma bakarak müzik dinleyen bir kişiye ne hissettirmek istiyorum, onu hangi dünyalara taşımak istiyorum, tasarımdan ilham alması için ona duygumu nasıl geçirmeliyim, aklımdan geçen ilk düşünceler oldu. Daha sonra bir müzik açtım ve kalem kağıda sarıldım.
Erdem Akan: Sizin de belirttiğiniz gibi, Bang and Olufsen teknoloji ile tasarımı her zaman buluşturmuş bir marka. Tasarıma olan bu ilgi ile sanırım A9 un 10’ununcu yılını farklı ülkelerde farklı tasarımcılarla birlikte kutlamak istemiş olabilirler. Kendi adıma bu noktada, projeye Türkiye’den Deniz ile seçilmiş olmak mutluluk verici diyebilirim.
Tamer Tekelioğlu: Firmanın projeye yaklaşımı ve sizlerin projeye dahil olma süreci nasıl oldu?
Deniz Salaçin Erciyas: Ben bu yaklaşımı çok cesurca buluyorum. Sadelik ve doğallıktan hiçbir zaman ödün vermeyen bir marka Bang and Olufsen. Beosound A9 tasarımının 10. Yılına ithafen alınmış bir karar olduğunu biliyorum. Bizler kendimizi tanıtan bir yazı ve portfolyalarımızı sergiledik. Bizim için olduğu kadar onlar içinde ne kadar heyecanlı olabileceğini tahmin ediyorum. Tasarımcıların özgün yaklaşımları ve yorumlamalarıyla farklı bir konsept oluştu. Bu sürecin bir parçası olmak global bir düzlemde ayrıca çok gurur verici.
Erdem Akan: Açıkça belirtilen birkaç teknik detayın ötesinde, projenin tasarımcıyı özgür bırakan çok basit ve net bir tasarım brief’i vardı. Genelde markaların ve sanayinin kısıtlamaları ile çalışmaya alışkın biri olarak, bu özgürlük alanı benim için başlangıçta biraz ürkütücü oldu. Neyi nasıl seçecektim? A9 belki de Bang and Olufsen tasarımları içinde en ikonik ve en zamansız olanı. Ne yapmayı seçersem seçeyim hem kendi tarzımı yansıtmalıydı hem de A9 gibi ikonik olmalıydı. Aklımda oluşan ve beni rahatlatan ilk düşünceler bunlar oldu.
Tasarımlarda kullandığınız tema ile vermek istediğiniz mesaj neydi?
Tamer Tekelioğlu: Ürünün tanıtımında çok kısaca bahsettik gerçi ama tasarımda yaptığınız dokunuşlar ile anlatmak veya vurgulamak istediğiniz tema ve mesaj tam olarak neydi?
Deniz Salaçin Erciyas: Duvarları aşıp bizi doğaya taşıyan bir görsel çizdim. Dünya değişiyor ve biz şehirlerde, evlerde daha fazla zaman geçiriyoruz. Hayal ettiğim, hem müziğin eşsiz tınılarıyla hem de sanatın görselliği ile bizi doğaya götürmekti. Dalgaları, güneşi, yeşili, hayatın doğal akışını bu geometrik formlarda yansıtmaya çalıştım. İlham kaynağım, renkler, şekiller, doğadaki desenler ve doğanın bana hissettiklerinin soyut bir ifadesi oldu. Gördüklerimi farklı biçimlerde ve kendi bakış açımla harmanlamayı ve değiştirmeyi seviyorum.
Erdem Akan: Benim tasarım yaklaşımım zıtlıklar arasında bir denge kurmak. Birbiri ile başlangıçta pek de düşünülmeyecek şeyleri yeni bir uyumla bir araya getirmek. Bu yaklaşımımın güçlü bir iletişim kurduğuna inanıyorum. Dolayısı ile A9’un modern ve geometrik yapısıyla bir noktada gerilim oluşturacak geleneksel ve romantik bir imge arayışımda İznik çini desenleri bana doğru geldi. A9’un yuvarlak yüzeyine güçlü mavi tonlarında monokrom uygulamak üzere özellikle 16 yüzyıldaki geleneksel karo çinileri içinden birini seçtim. Yapraklar spiral olarak ses dalgalarını ve kuş da bir bakıma bu bahçede yankılanan sesi temsil ediyordu. Bahçe ve kuş deseni o kadar klasik ve dengeliydi ki, açıkçası sonrasında bu kompozisyonun 16 yüzyıldan değil de günümüz sanatçılarından Salih Sarıçam’a ait olduğunu öğrenince hem şaşırdım hem etkilendim. Bu süreç kendisi ile tanışmama ve paylaşmama vesile olduğu için ayrıca mutluyum.
Tamer Tekelioğlu: Türkiye adına gerçekten çok gurur verici bir tablo. Bildiğim kadarıyla HiFi sektöründe ilk kez olan bir durum bu. Türk mühendis ve tasarımcıların ürettiği ve yurt dışında bizi temsil eden başarılı markalar mevcut ancak burada yapılan tamamen farklı bir olay yani dünya çapında üst segment bir markaya yapılan özgün dokunuşlar, üstelik de tamamen Türk motifleri ile çağdaş tasarımın buluşmasından yola çıkılarak yapılmış. Ürün sadece Türkiye’de mi satışa çıkacak acaba yoksa yurt dışında da satışa çıkacak mı?
Deniz Salaçin Erciyas: Ürün global olarak satışta şu anda, dünyanın herhangi bir yerindeki bir dinleyiciye sanatım ile ulaşabilmek benim için mutluluk ve gurur verici.
Erdem Akan: Sınırlı sayıda ama global satışta olacak. Bu anlamda geleneksel Türk kültürü ile çağdaş tasarımın buluşmuş olması ayrıca sevindirici.
Tamer Tekelioğlu: İlginize çok teşekkür ederim. Bir HiFi tutkunu olarak ben çok gurur duydum doğrusu. İleride HiFİ ilgili başka güzel projelerde buluşmak ümidiyle başarılarınızın devamını diliyorum.
Tamer Tekelioğlu
Cazkolik.com / 25 Temmuz 2023, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.