Caz yeniden siyahların popüler müziği olur mu?

Caz yeniden siyahların popüler müziği olur mu?

Yayınladığı kimi ilginç yazılarıyla dikkat çeken popüler kültür sitesi Ebony geçtiğimiz günlerde Eugene Holley imzasıyla yeni bir tartışma başlattı. Özetle, cazın yeniden siyahların popüler müziği olma ihtimalinin hiç de uzak olmadığını verdiği örneklerle anlatmaya çalışan yazar yazısında genç nesil siyah caz müzisyenlerinin dört önemli ismine dikkat çekiyor. Öncelikle bu konuda kuşkusuz son yıllarda en önemli çıkışı yapan Esperanza Spalding`i gösteren yazara katılmamak mümkün değil. Spalding bu önemli ödülü kazandığında bunun dikkate değer bir işaret olduğuna dair pek çok yazı yayınlandı. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var, Spalding`in aldığı Best New Artist ödülü bir gün önce sessiz sedasız dağıtılan, televizyonlarda izleyemediğimiz 52inci kategoride düzenlenen caz bölümüne ait ödül değil, Grammy`nin en popüler kategorilerinde kazandığı ödüldü. Hani canlı yayınlarla tüm dünyanın izlediği ödül töreninde verilen ödül. Doğrusu, son yıllarda bir caz müzisyeninin gördüğü en büyük ilgiydi.

 

Aslına bakılırsa ülkemiz caz çevreleri dahil bu olayın önemine vurgu yapan yazı, beyanat gibi şeyleri nerdeyse hiç okumadık. O sıra haberi vermekle birlikte özel bir vurgu doğrusu biz de yapmadık, hiç değilse burada değinmiş olalım. Bu ödülün bir işaret olduğunu söyleyen yazarlar da var. Bir kısmı ise fazla iyimser olunduğunu düşünüyor. Gerçekten cazın yeniden popüler bir müzik olup olamayacağını bugünden kestirmek zor ama ortalıkta olup bitene yeniden bakmakta fayda var. Yazarın dikkat çekmeye çalıştığı şey tümüyle bu.

 

Yazarın değindiği ikinci isim son yıllarda çok önemli çıkış yapan, özellikle erkek seslerinde tuhaf bir azalma olduğunu herkesin birbirine şikayet ettiği günlerde boy gösteren Gregory Porter oldu. Porter`ın sahip olduğu ses siyah vokalistler arasında büyük bir geleneğe sahip. Bu geleneği Nat King Cole, Johnny Hartmann`a dayandırmak mümkün. Kurt Elling`le mukayese edilebilecek Porter bir Motema sanatçısı. 2010`da yayınladığı Water albümüyle o yılın caz dergilerince adeta abluka altına alınan başarılı ses hayranlarıyla arasını fazla soğutmadan yeni albümü Be Good`u yayınlayarak cazın yeniden popüler müzik olma beklentisine sahip olanların yeni umudu olarak üzerine düşeni yapmaya devam ediyor.

 

Gregory Porter, eğer bu iş olacaksa cazda soul seslerin önemini bize bir kez daha ispatlıyor. Porter`ın kişisel hikayesi ise popüler olma öyküsüne paralel. Annesi Porter daha beş yaşındayken durumu farkedip evde Nat King Cole`un Once Upon A Time, I Had A Dreamboat şarkısını söylerken kasete kaydedecek kadar dikkatli bir kadın. Porter gibi başarılı seslerin yeniden ortaya çıkmaya başlamasının anlamlı olması için daha pek çok yeni sese ve bu seslerin aynı zamanda başarılı olmaya, albümlerinin yüksek satış rakamlaranı erişmesine ihtiyaç var.

 

Caz dünyada eğer bir `next level` atlayacaksa olan biteni derleyen Eugene Holley gibi yazarların analitik bakış açılarına ihtiyaç var. Yazarın yazısında verdiği üçüncü örnek bir açıdan bize yakın bir isim; Robert Glasper. Büyük Duke Ellington ile hip hop fenomeni J. Dilla`yı aynı düzlemde bir araya getiren Glasper geçen Akbank Caz Festivali`nde İstanbullu cazseverlerin karşısına çıkmıştı. Babylon konseri öncesinde Cazkolik için sevgili Ozan Musluoğlu ve Can Çankaya ile buluşan Glasper, yazar Holley`nin sözlerini doğrulayan şeyler söylemişti arkadaşlarımıza. Hatta biz de yazının başlığa "Caz altmışların hip hop"udur sözünü taşımıştık. Şimdi bu yazı perspektifinden bakınca `şey`lerin örtüştüğünü görüyoruz. Caz standartlarının gençlerin artık ilgisini çekmediğini söyleyen Glasper bu soruna kendi çözümünü bulmaya çalışan isimlerden. Zaten Ellington ile Dilla örneği de bunu açıklıyor.

 

Yazının dördüncü ismi ikibinlerin başlarında yukarda saydığımız isimlerden daha büyük bir patlamayla caz gündemine düşen isim Christian Scott`tan başkası değil. Özellikle Katrina kasırgası sırasında yayınlanan albümü ve sosyal mesajlarıyla büyük beğeni kazanan trompetçi Scott kaçınılmaz olarak hemen geleceğin Miles`ı sloganlarıyla tanımlanmıştı. Scott`ın özelliği cazın ana damarında olan bağlılığını koparmaması ama eleştirmekten de kaçınmaması. Miles ile ilgili benzetmelere karşı çıkarken de benzer şeyler söylemişti, yoksa kim Miles gibi birine benzetilmekten hoşnut olmaz ki, oysa Scott cazın yeni bir Miles`a daha ihtiyacı olmadığını gayet iyi bilen biri. Miles zaten vardı, oysa şimdi olması gereken bu müzikte tıpkı Miles`ın vakti zamanında yaptığı gibi yeni şeyler söylemeyi başarmak.

 

Bildiğimiz bir şey varsa cazda tutucu bir kesimin sürekli yaptığı gibi şikayet etmek yerine bu müziğin nerede tıkandığını anlamamız şart. Bu genç ve başarılı isimlerin -başarsalar da, başaramasalar da- çabalarını büyük bir hayranlıkla izliyoruz. Üstelik yazar Holley yazısında sadece dört isme yer verdi ama sayıca çok daha fazla oldukları malum. `Hip hop dinleyip caz çalan` gibi kolaya kaçılan yargılara muhatap olan genç nesil müzisyenler sorunu gayet iyi anlıyorlar ve kendi cevaplarını arıyorlar. Biz de onların bu saygın çabalarını heyecanla takip ediyoruz.

 

Cazkolik.com / 23 Nisan 2012, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.