Bir sanat yapıtıyla kurduğunuz ilişkinin bir kaç yönü olmalı. O yapıtı okuyan, izleyen ya da dinleyen olarak sizin yapıtla kurduğunuz ilişki bir yönü, yapıta karşı beslediğiniz hislerin zamanla farklılıklar göstermesi bir başka yönü. Bir de sanatçının bir başka sanatçıyla kurduğu ilişki var. Birinin diğerine olan bağlılığı, kendi sanatıyla kurduğu ilişkide ilham verici olan o `diğer ustanın` açtığı duygusal koridorların tayin edici, yön gösterici rolü.
Kerem Görsev`in Bill Evans`a sevgisinin derinliğini bu albümle daha iyi anlıyoruz
Sevgili Kerem her yerde Bill Evans`a olan sevgisinin ısrarla altını çizer ama onun müziğini yakından takip eden bizler bu sevginin yoğunluğunu ancak To Bill Evans albümünü dinlediğimizde anlayabiliriz. Maalesef sahip olduğumuz önceki bilgiler kelimelerin çaplarıyla sınırlı kalıyor(muş), oysa bu albümde yeni bir bağlılık katmanıyla tanışıyoruz.
Ayinimsi dalgınlık
Diğer albümleri de belki öyleydi ama bu albümde başka bir şey var, bu, biz dinleyiciyi ilgilendiren bir şey... Dinlerken kendinizi bir çeşit ayinimsi dalgınlığın içinde bulduğumuz bir duygu bu. Bu duyguyu sadece bestenin gücü vermiyor, başta Alan Broadbent`in muhteşem düzenlemeleri Kerem`in ifade gücüne olağanüstü katkıda bulunmuş. Muhtemelen Kerem için (kelimenin tam anlamıyla) bundan böyle artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Prag Filarmoni Orkestrası`nın bir orkestra olarak omuzlarındaki büyük yükü bir tüyün dokunuşu kadar hafifleten mükemmelliği (sahip oldukları büyük tecrübe ile) belki şaşırtıcı olmayabilir ama gelin görün ki şaşırmamak da elde değil. Caz tarihinde yaylılarla ilişkinin geniş bir külliyatı var ve her caz sanatçısı kendini bu ilişkinin içinde nerede olduğunu görmek ister ama bu öylesine zor bir şey ki! Kerem ise tam tersine en kolay yaptığı buymuş gibi kaydediyor albümlerini. Aynı şekilde Kağan Yıldız ve Ferit Odman için de öyle... Özellikle albümün açılışında Abacco`daki intronun ardından gelen rüya gibi flütleri takip eden Kerem`in piyanosuyla Ferit Odman`ın süpürgeleri sıradışı bir lezzete sahip. Gerçekten hayranlık verici ve çok kaliteli icralar.
Bill Evans, Kerem Görsev`i kendiyle yeniden hesaplaşması için sonu klasik müziğe açılan aynalı bir koridora yönlendiriyor
Biliyoruz ki Kerem Görsev konservatuvarda klasik eğitim almış bir piyanist. Bu bir! İkincisi iflah olmaz bir romantik... Üçüncüsü besteci olarak (bizce) olgunluk çağının en iyi bestelerine imza attığı dönemini yaşıyor. Ve yine biliyoruz ki klasik bestecilere ayrı yakınlığı var. Bill Evans kuşağının en yaratıcı piyanistlerindendi. Ama Görsev, Evans`la olan ilişkisinde onun küçük gruplarla yaptığı şeye hayran olmakla birlikte kendi müziğinde (haklı olarak) farklı bir varoluşu tercih ediyor ve bu da biz müzikseverlere ince kırmızı bir çizgi üzerinde gezinen, `meditative ritualizing` duygulu eşsiz repertuvarlar veriyor.
Cazkolik.com / 21 Mayıs 2013, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.