Amerikada müzik yapan bas gitarcı Yaman Akdoğan`la altı yıl sonra yeniden buluştuk.

Amerikada müzik yapan bas gitarcı Yaman Akdoğan`la altı yıl sonra yeniden buluştuk.

Aradan altı yıl geçmiş... 2011`de Amerika`da öğrenim gören İzmirli bas gitar öğrencisi Yaman Akdoğan`la arkadaşımız Beliz Hazan`ın başını çektiği Cazkolik İzmir grubumuz o vakit güzel bir söyleşi yapmıştı. Yaman o zaman henüz öğrenciydi. Şimdi, aradan altı yıl geçtikten sonra sevgili Akdoğan`la yolumuz yeniden kesişti ve hem o dönemi konuştuk daha çok da bugünü ve neler yaptığını, yaşadığını. Birazdan okuyacağınız söyleşi hem aradan geçen altı yılın izlerini takip ediyor hem Amerika`da yaşayan bir Türk caz müzisyeninin hayatını ve umutlarını kayda alıyor. Bundan altı yıl önce yaptığımız söyleşi nasıl hâlâ okunuyorsa allah hepimize sağlık versin çok seneler sonra da bu söyleşi yine okunacak, bugünün izlerini geleceğe taşıyacak.

 

Cazkolik.com

 


 

Cazkolik: Yaptığımız önceki röportajın üzerinden altı yıl geçmiş, o zaman Berklee`de caz öğrencisiydin, önce, aradan geçen zamanı telafi edelim, altı yıl boyunca neler yaptın?

 

Yaman Akdoğan: Cazkolik ekibiyle en son 2011 senesinin ocak ayında yarı yıl tatili için Türkiye’ye geldiğimde buluşmuştuk. Çok samimi ve keyifli bir söyleşi olmuştu, bunun için ekibinize tekrar teşekkür ediyorum. O zaman Berklee’deki ilk dönemimi tamamlamıştım, ne kadar heyecanlı olduğumu hatırlıyorum. Şimdi hâlâ aynı heyecanı ve dahasını içimde hissediyorum. Berklee’deki eğitimim süresince büyük üstadlarla çalışma ve dostluk kurma fırsatım oldu. Bölümüm ‘’Performance’’ olarak geçiyordu ve birçok tarzdaki ensemble ve emprovize derslerini almaya açıktı. Ben daha çok caz performansı üzerine yoğunlaştım. Eğitimim süresince Lincoln Goines(Michel Camilo Trio) ve Whit Browne(Dizzy Gillespie ve Oscar Peterson) ile bas gitar ve kontrabas üzerine çalışmalar yaptım. Daha çok sound, ritm, emprovize, cümleleme ve repertuvar konuları üzerine çalıştık. Enstrüman dersleri dışında Ed Tomassi, Hal Crook, Greg Hopkins gibi degerli hocaların ensemble’larında çaldım. Bu ensemblelarda çaldığım müzisyenlerle hâlâ görüşüyorum ve çalıyorum. Geleneksel caz eğitimi dışında modern caz ensemble’larında da çaldım , bunlardan bazıları Beyonce’nin saksofoncusu Tia Fuller’in Contemporary Jazz Ensemble’i ve David Fiuczynski’nin Microtonal Grooves Ensemble’iydi. Berklee’deki 4 senelik performans programını bazı dersleri atlayarak 3 senede bitirdim ve 2013 senesinin mayıs ayında okuldan mezun oldum. Mezun olduktan 1 ay sonra School Of Groove adli müzik okulunda bas gitar eğitmenliği ve ensemble koçluğuna başladım. Amerika’da bir müzik okulundan mezun olduktan sonra devlet size bir sene sadece müzik alanında olmak üzere çalışma ve oturma izni veriyor. Ben bu süre boyunca Boston’da birçok projede çaldım ve School Of Groove’daki eğitmenlik kariyerime devam ettim. Bu sürecin sonunda ise burada yine müzik alanında çalışabilmemi sağlayacak sanatçı vizesini almaya hak kazandım.

 

 

Caz ve koçluk yeni bir konu

 

Cazkolik: Koçluk konusu Türkiye`de de önem kazandı ama müzikte koçluk az biliniyor biraz açar mısın? Türkiye`de bildiğin bir uygulama var mı?

 

Yaman Akdoğan: Koçluk konusunu gündeme getirmenize sevindim çünkü caz konusunda müzisyenin gelişebilmesi için çok önem arz ediyor. Aslında benim yukarıda bahsettiğim ensemble koçluğu, yani bir grubu herhangi bir seviyeden alıp yetiştirmek; bas davul uyumu, interplay dediğimiz çalarken birbirinin müzikal fikirlerinden beslenme, bu fikirlerle müzikal iletişim kurabilme, dinamikler, ritm ve emprovizasyon gibi konulara değinmek. Koçluk kavramı, ensemble koçluğu dışında bir caz müzisyenin mentoru yani akıl hocası olarak da kullanılabiliyor. Bu konu bence caz müziğini öğrenmek isteyen kişi için olmazsa olmaz, çünkü bu müzik senelerdir öğreti şeklinde gelişmiş, yani, ustanın öğrencisini eğitmesi, öğrencinin de ustaya saygı duyması ve ondan ilham alması ve kendini ve müziğini ileriye taşıyabilmek için çabalaması. Türkiye’de bildiğim kadarıyla bazı üniversitelerin caz bölümlerinde ensemble koçluğu yapılıyor, bunun dışında caz komünitesinde gençlere sahip çıkıp onları destekleyen çok değerli hocalarımız var, keşke Türkiye’de daha fazla üniversitenin caz departmanları olsa ve bu değerli hocalarımız orada öğretse.

 

Cazkolik: Peki, albüm yapma fikri hayata geçti mi? Kendi albümün ya da içinde yer aldığın çalışmalar neler oldu?

 

Yaman Akdoğan: Albüm yapma fikri eskiden beri aklımda olan bir düşünce, fakat bas sanatçısı olduğunuz zaman genellikle diğer müzisyenlerin projelerinde sideman olarak yer alma durumu hakim oluyor. Bu durumdan gayet mutluyum aslında ve basçı olarak bir grupta sideman olmanın hem çok eğlenceli bir o kadar da sorumluluk yükleyici bir durum olduğunu düşünüyorum; çünkü çalarken değiştirdiğiniz tek bir notayla müziğin gidişine yön verebiliyorsunuz. Bununla beraber önümüzdeki yillarda elektrik bas ile bebop, blues ve funk etkileşimli bir proje yaratma fikrim var, projenin ilham kaynağı John Patitucci’nin son albümü ‘’Brooklyn’’. Solo albüm çalışmam henüz hayata geçmemiş olmakla birlikte Amerika’da ve Türkiye’de birçok sanatçı ve grupla albüm projelerinde yer aldım; Amerika’da geniş hayran kitlesine sahip olan Rock müzik sanatçısı Paul Brown’in grubu Paul Brown The Killing Devils grubu ile ‘’Lilliana’’, ‘’Embrace Me’’, ‘’Not The Girl Next Door’’ ve ‘’Molly Shrine’’ adlı singleları kaydettik. Bu singlelar Amerika ve Avrupa’da itunes, spotify, cdbaby, amazon.com gibi online müzik platformlarında çok olumlu tepkiler aldı ve grubun hayranları tarafindan çok beğenildi. Bu çalışmaların dışında yine Paul Brown ile Amerika’nın Boston sehrinde Russell Crowe’in Fathers And Daughters filminin ses düzenlemelerinin yapıldığı Mix One Studyolarında Time To Spend ve Storm Trooper Lullaby olmak üzere iki ayri albüm daha kaydettik. Bu albüm projelerinde Amerika’nın önemli prodüktör ve ses mühendisleri Ethan Platz ve David Porter yer aldı. Türkiye’de yer aldığım albüm çalışmalarından ise enternasyonel müzik yarışması Rode Rocks odülü sahibi Nitsa Çukurel ile kaydettiğimiz ‘’Mavi Maymun’’ albümü çok keyif alarak çaldığım bir projeydi.

 

Cazkolik: Şartlar nedeniyle yurtdışında olmak önemliydi diyorsun, şartlar hâlâ geçerli mi? Amerika`da yaşamaya devam mı?

 

Yaman Akdoğan: Şartlar nedeniyle yurt dışında olmak hâlâ önem taşıyor. Ülkemizde son zamanlarda yaşanan üzücü olaylar beni ve birçok müzisyen arkadaşımı mesleğimizi devam ettirebilme konusunda endişelendiriyor. Bu yüzden bir süre daha Amerika’da devam etmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Boston şehrinde aktif müzisyenlik ve eğitmenlik kariyerime devam etmekteyim.

 

Cazkolik: Türkiye`deki projeleri, caz dünyasını takip edebiliyor musun? Burada içinde olduğun çalışmalar oldu mu?

 

Yaman Akdoğan: Türkiye’deki caz dünyasını mümkün olduğunca takip etmeye calışıyorum, cünkü ülkemizde birbirinden değerli, dünya çapında işler yapan müzisyenler var. Geçtigimiz yaz Türkiye seyahatim sırasında Ömür Gidel, Engin Recepoğulları ve Orcun Aktaşlı ile yemek yeme, sohbet etme fırsatı bulmuştuk, keyifli bir akşamdı. Yine bu seyahatim sırasında, National Geographic ve Discover Channel gibi kanallara müzik besteleyen kompozitör ve caz piyanisti Oguz Can Özcanlı ile Kepler Social House ve Plaza Muzik Venue’de konserler çaldık, her iki klüpte ağzına kadar doluydu ve konserler caz dinleyicileri tarafindan büyük ilgiyle karşılandı. Yine aynı yaz yukarda bahsettigim enternasyonel müzik yarışması Rode Rocks ödülü sahibi Nitsa Çukurel’in gubu Mavi Maymun ile Avrupa’nin en ünlü surf ve canlı müzik mekanlarından Alaçatı Surf Paradise’da bir konser verdik, çok keyifli bir konserdi ve 500’ü aşkın dinleyici vardı.

 

Hem elektrik hem akustik bas çalıyorum

 

Cazkolik: Biraz enstrümanın bastan söz edelim, double bas ve bas gitar her ikisini de çalıyor musun yoksa sadece elektrik bas mı?

 

Yaman Akdoğan: Elektrik bas ilk enstrümanım olmak üzere her ikisini de çalıyorum. Kontrabasa gerçek anlamda, Berklee’ye girdikten sonra Ray Brown’in öğrencisi büyük usta Whit Browne ile tanıştıktan sonra başladım. Whit Browne ‘dan sound, swing, hissiyat, repertuvar ve cazın cümleleme stili konusunda çok şey öğrendim.

 

 

Ustaların, hocaların etkisi önemli

 

Cazkolik: Okulda Patitucci ve Goines gibi önemli ustalarla çalıştın, bu iki ismin sana kattığı pekçok şey olmalı?

 

Yaman Akdoğan: Berklee’ye gelmeden bas gitarda kimle çalışmak istediğim konusunda geniş bir araştırma yaptım. Berklee çok geniş yelpazeli bir okul, ne istediğinizi gerçekten bilmezsen ormanın içinde kaybolabilirsin. Ben Lincoln Goines ile çalışmaya karar vermiştim, bunun için okula gelmeden bas departmanı başkanıyla görüştüm ve beni Goines’in öğrencisi olmak üzere sisteme kaydetti. Lincoln Goines hayatınızda görebileceğiniz en cana yakın, sıcakkanlı ve yardımsever basçılardan, dünyada gördüğüm ritmi ve sound’u en kuvvetli basçılardan. Lincoln ile çalıştığım üç sene boyunca daha çok elektrik basın bebop tarzı üzerindeki rolüne yoğunlaştık. John Coltrane ve Bach transkripsiyonları yaptık, funk, afro cuban ve latin bazlı ritmlerin caz standartları üzerine uygulanması konusunda çalıştık. Lincoln Goines beni mezuniyet sonrasında Kaval Siviri adli parçayı solist olarak seslendirmek üzere Berklee’deki konserine davet etti. Bunun yanında yine beni ‘’Bach Suite 6 Prelude’’ ve ‘’Eddie Gomez Falling Grace Solo’’ transkripsiyonları üzerine birlikte çalışmak üzere davet etti. John Patitucci ise bas gitara ilk başladığım lise yıllarımdan beri hayranı olduğum bir isimdi, odamda posterlerinin asılı olduğunu hatırlıyorum. Türkiye’deyken internet üzerinden Amerika’dan getirttiğim workshop DVD’sini evde sabahtan akşama kadar çalışırdım. Berklee’ye geldikten sonra Patitucci’nin her ay bir hafta ‘’Ziyaretci Hoca’’ olarak New York’tan Boston’a Berklee’de dersler vermek için geldigini öğrendim. Okuldaki ilk dönemimde birgün okulun önünde onu görmüştüm ve hemen yanına gidip heyecanla konuşmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Daha sonra seneler içerisinde Berklee’de verdiği hemen tüm workshoplara katıldım, sayiısı 30-40’i bulmuştur. Her workshop sonrasında yanına gidip onunla konuşurdum ve ilgili olduğumu gösterirdim. Son senelerde ona Freddie Hubbard ve Charlie Parker gibi isimlerden yaptigim üflemeli transkripsiyonlarını sundum ve zamanla ilişkimiz ilerledi, öğrencilik ve dostluk boyutuna gecti. Hâlâ Boston’a geldiğinde vakti olduğu zaman birlikte yemek yiyoruz ve zaman zaman New York’a onu ders için görmeye gidiyorum. John Patitucci siz ondan öğrenmek istedikçe seviyeniz ne olursa olsun size istediğinizin iki katını veren bir hoca, insanlık tarafı müzisyenligi kadar yüksek. Hâlâ bu bakımdan ondan çok şey öğreniyorum. Geçen yaz Yamaha’nın 2002 senesinde onun için özel yapığı el yapımı bas gitarını bana yok denecek bir fiyata verdi. Müziğin gelecek nesiller tarafından sahip cikilmasi ve ileriye tasinmasi için kendini sorumlu hissetiğini söylüyor ve azmine inandığı öğrencileri her zaman destekliyor.

 

Cazkolik: Okul sonrası turneler, konserler epey çalışmanız oldu, sadece caz çalmadın anladığım kadarıyla, blues, rock, pop?

 

Yaman Akdoğan: Berklee’den mezun olduktan sonra caz dışında da çok değerli müzisyenlerin projelerinde yer alma, onlarla dünya ve Amerika turnelerinde çalabilme firsatı buldum. Bunlardan biri rock ve progresif müzik sanatçısı Paul Brown. Mezuniyetimin ardından Berklee’nin online platformunda Brown’ın grubuna bas gitarist aradığını gördüm ve email yoluyla kayıtlarımı gönderdim. Beni çok beğendi ve hemen bir araya geldik. Paul Brown 90’lı yılların başından beri Amerika’da Hard Rock piyasasında müzik yapıyor ve geniş bir hayran kitlesi var. Paul Brown ile geçtiğimiz seneler içerisinde Avrupa ve Amerika’da doğu ve batı yakası olmak üzere turneler yaptık. Bu turneler içinde Amerika’nın tanınan müzik venülerinden Hard Rock Café Boston, The Mint Los Angeles, 89 North Venue New York, House Of Blues Boston ve Copperfields Boston gibi mekanlarda konserler verdik. Bunun dışında Brown ile 2015 yazında Avrupa turnemizde Türkiye’ye de yer verdik. Lilliana ve Not The Girl Next Door adlı parçalara antik kent Efes ve Çeşme Dalyan’da klipler çektik, Youtubetaki izlenme sayımız 1 milyonu bulmak üzere. Bunun yanında popüler müzik venülerinden Drunken Duck’da yüzlerce izleyicinin katıldığı bir konser verdik, çok beğenildi ve Türkiye medyasında haber olarak yer aldı. Paul Brown’la olan çalışmalar yanında; Amerika’da 4 Grammy ödüllü Oscar Stagnaro ve 2015 Doris Duke ödüllü Jomama Jones ile yine Amerika’nın popüler sanat merkezlerinden Sally O’ Brien’s ve Tufte Performance Center’da bas solist olarak konserler verdim, konserler Türk ve Amerikalı dinleyenler tarafından yoğun ilgi gördü.

 

Cazkolik: Cirque De Soleil`in müzisyen havuzuna seçildiğini öğrendim, biraz bahseder misin, nasıl bir çalışma?

 

Yaman Akdoğan: Cirque Du Soleil şu an dünyanin en geniş çaptaki teatral prodüksüyonu kabul edilen, Amerika ağırlıklı olmak üzere 18 farklı grup ve konseptle dünyayı dolaşan modern bir sirk. Geçtiğimiz kasım ayında Berklee’nin internet sitesinde Cirque Du Soleil’in Berklee’ye gelip kadrosuna müzisyen alımı için seçmeler yapacağını öğrendim ve başvurumu yaptım. Sınava kabul edilmek için önce kayıtlarınızı göndermeniz gerekiyor. Email yoluyla kayıtlarımı gönderdikten sonra sınava davet aldım. Sınavın eleme koşulları, aşamaları veya içeriğiyle ilgili herhangi bir bilgi vermediler. Bende onların internet sitelerine girerek kendi repertuvarlarında hangi müzikleri çalıyorlar onlara baktım ve o müzikleri elektrik bas ve kontrabasta öğrendim ve sınav günü ekibe çaldım. Sınav esnasında herhangi bir olumlu veya olumsuz bir geri bildirim veya bir bilgi alamamıştım, sadece bana email yoluyla ulaşacaklarını söylediler. Sınavdan bir kaç ay sonra sirkin müzisyen havuzuna kabul edildiğimi ve sirkin ileride yaratacağı bir prodüksüyon veya kadrosunda bir boşalma olma durumunda çağrılacağımı e-mail yoluyla öğrendim.

 

Boston`da Türk caz müzisyenleri diyasporası

 

Cazkolik: Boston önemli bir caz şehri ve çok sayıda Türk müzisyenin yaşadığı bir şehir, orada Türk müzisyenlerden oluşan mini bir toplum olmalı?

 

Yaman Akdoğan: Boston, Berklee ve New England Conservatory gibi okulların varlığı sebebiyle sürekli iyi müzisyen yetiştiren ve bu konuda sirkülasyonun yoğun olduğu bir sehir. Berklee’deki Turk öğrenci popülasyonu her yıl giderek artıyor. Bunun yanında burada uzun senelerdir ikamet eden ve harika işler yapan Türk müzisyenler var. Bu muzisyenlerden biri benim de birlikte çalıştığım Grammy adayı Mehmet Ali Sanlıkol. Mehmet Ali Sanlıkol ile geçtiğimiz aylarda Futura Production Studyoları, Lilypad ve Ryles Jazz Club gibi Boston ve Amerika’nın önde gelen müzik venülerinde trio konserleri yaptık, bazı parçalarda bas solist olarak yer almak çok onur vericiydi. Boston’da Türk müzisyenler Berklee komünitesi ağırlıkıi olmak üzere sürekli birbiriyle iletişim halinde, çoğu dünya çapında işler yapan çok başarılı müzisyenler.

 

Cazkolik: Boston`daki Türk müzisyenler bir caz grubu kursanız inanın burada çok konuşulur, böyle bir düşünce hayata geçebilir mi?

 

Yaman Akdoğan: Geçmişte bu işi Mehmet Ali Sanlıkol ve Cengiz Baysal AudioFact adlı grupla yaptılar ve çok beğenildi. Böyle bir proje yapma fikri burada müzik yapan Türk müzisyenlerle her zaman konuştuğumuz ve planladığımız bir konu ancak festivaller ve sponsorların yurt dışından gelen Türk gruplara desteğine ihtiyaç var. İleride böyle bir projeyi buradaki Berklee ve diğer okuldaki yabancı hocaları da Türkiye’ye getirmek üzere düşünüyoruz.

 

Cazkolik: Gelecek için planlarınız neler, koyduğunuz hedefler, bu hedeflerin içinde Türkiye`de çalışmak da var mı?

 

Yaman Akdoğan: Gelecek için koyduğum hedefler arasında Cirque Du Soleil ile aktif olarak çalışmaya başlamak, caz konusunda elektrik bas üzerine bir albüm yapmak, Amerika, Avrupa ve Türkiye’de daha çok proje, albüm ve festivallerde yer almak var. Türkiye’de çalışmak her zaman planlarım arasında, görüştüğüm birçok müzisyen dostum var, ileride birlikte güzel projeler yapacağımızdan eminim.

 

Yaman Akdoğan`dan albüm önerileri

 

Cazkolik: Okurun sizi daha yakından tanıması için son dönem dinlediğiniz önereceğiniz basçılardan ve albümlerinden örnekler vermenizi rica edeceğim?

 

Yaman Akdoğan: Tabii ki, yukarıda da bahsettiğim gibi John Patitucci’yi yakından takip ediyorum ve elektrik basta son kaydettigi ‘’Brooklyn’’ albümünü çok beğeniyorum. Ayrıca sadece vinyl (plak) olarak yayınlanan Brezilya müziği tarzındaki ‘’Irmaos de Fe’’ albümünü öneririm, çok lirik ve basta brezilya müziğini çok iyi icra eden bir albüm. Onun dışında geleneksel caz ve 60’ların RB ve soul müziğini dinliyorum, Wes Montgomery’nin Smokin’ At The Half Note ve efsanevi basçı Willie Weeks’in çaldığı Donny Hathaway Live 1972 albümlerini çok beğeniyorum ve sürekli dinliyorum.

 

Cazkolik.com / 01 Haziran 2017, Perşembe

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.